"Aliya İzzetbegoviç sadece ümmet için değil, bütün iyi insanlar için rol model bir şahsiyettir"
Uluslararası Aliya Düşünce Akademisinin sosyal medya üzerinden gerçekleştirdiği canlı yayına konuk olan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, Bosna-Hersek'in kurucu cumhurbaşkanı merhum Aliya İzzetbegoviç'i anlattı.
Uluslararası Aliya Düşünce Akademisinin sosyal medya üzerinden gerçekleştirdiği canlı yayına konuk olan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, Bosna-Hersek'in kurucu cumhurbaşkanı merhum Aliya İzzetbegoviç'i anlattı. Topçu, "Aliya İzzetbegoviç sadece ümmet için değil, bütün iyi insanlar için rol model bir şahsiyettir" dedi.
Uluslararası Aliya Düşünce Akademisi tarafından sosyal medya üzerinden gerçekleştirilen canlı yayına konuk olan Topçu, Aliya Düşünce Akademisi Genel Başkanı Ahmet Sert'in moderatörlüğünde "Bosna-Hersek ve Aliya İzzetbegoviç" konu başlığı altında konuştu. Çerkeslerin Rus Çarlığı tarafından vatanlarından sürgün edilişinin 156. yıl dönümü olduğunu hatırlatarak sözlerine başlayan Topçu, 21 Mayıs 1864'de Rus Çarlığı tarafından sürgün adıyla gerçekleşen olayı "insanlık suçu" olarak nitelendirdi. Topçu, "Çerkes-Abhaz-Lezgi-Ubıh-Şapsığ-Adıgey-Kabardey adlı kadim Kafkasya halkları Rus Çarlığı'nın Kafkasları hukuksuz istilası, işgali ve ilhakı sırasında sivil halka karşı yaptıkları katliamlar neticesinde 21 Mayıs 1864'teki nihai ateşkesten sonra da yaptıkları sürgün sistematik baskı ve katliamlar neticesinde Kafkasya halklarından yüzbinlerce kardeşimizi kadın, yaşlı, çocuk demeden vahşice katledip, geriye kalanları ise büyük kitleler halinde Osmanlı İmparatorluğu'na sığınma zorunda bıraktılar. 156 yıl önce işlenmiş bu insanlık suçu ne acıdır ki dünya gündeminde, uluslararası hukukun temsil edildiği yerlerde gerektiği dikkati ne yazık ki görmemektedir. Buradan hayatını kaybeden sürgün şehitlerimizi rahmetle anıyor, ülkemizde ve dünyanın dört bir yanında yaşayan torunlarına ve büyük Türk milletine başsağlığı dileklerimi sunuyorum" dedi.
"İNSANIM DİYEN HERKESİN İZZETİ"
Aliya İzzetbegoviç'i insanım diyen herkesin izzeti olarak nitelendiren Topçu, Aliya'yla ilgili şu düşüncelerini paylaştı:
"Dünyaya ve insanlığa hayati değerler katan, sadece Bosna'nın, Boşnakların veya ümmetin değil, bence bütün insanlığın vicdanı, adaleti, merhameti, irfanı ve bilgeliğin temsilcisi, dahası insanım diyen herkesin 'izzeti' bilge liderdir. Aliya İzzetbegoviç'i rahmet, minnet ve şükranla anıyorum. Rabbim kendisine cennetini ve cemalini nasip eylesin. Bilge lider cennet mekan Aliya İzzetbegoviç, bütün dünyanın desteklediği zalimlere ve bütün olumsuz şartlara rağmen öylesine kutsal ve şerefli bir mücadele verdi ki, hem dünyadaki bütün iyi insanların takdirini topladı, hem de onlar için rol model oldu ve çok sevdiği halkına ve vatanına uluslararası düzeyde bilinen, tanınan, saygın, onurlu bir devlet ve bayrak bıraktı."
"'SEN' DİLİNİ BIRAKIP, 'BEN' DİLİNİ KULLANMALIYIZ"
Topçu, Aliya'nın "Her şeye kadir olan Allah'a andolsun ki köle olmayacağız/ Olduğunuz gibi kalın. Dininizi, milliyetinizi koruyun. Kimliğinizi kaybetmenin bedeli köleliktir/ İnsan şahsiyetini alçaltan, onu eşyayla bir tutan her şey gayri insanidir/ Savaşta büyük zulme uğradınız. Zalimleri affedip affetmemekte serbestsiniz. Ne yaparsanız yapın, ama soykırımı unutmayın. Çünkü unutulan soykırım tekrarlanır" şeklindeki veciz sözlerini hatırlatarak şunları dedi:
"Bizler onun evlatları olarak Bilge Lider'i eğer layıkı ile anladıysak o zaman milleti vahidenin evlatları olarak, 'sen' dilini bırakıp, 'ben' dilini kullanmalıyız. Bizler nizam ve merhamet medeniyetinin varisleri olarak beşeriyetin barışı, adaleti ve güvenliği için bugünün yanısıra, geleceği düşünerek hareket etmek zorundayız. 18 ve 19. yüzyılda sanayi devrimine bigane kaldık, 'biz'i terkedip 'ben' olduk. Neticede derebeyi ve sömürge medeniyetini temsil edenler de bu yüzyılda bizim medeniyet coğrafyamızda güvenliği, barışı, adaleti, refahı yok edip daha dün Avrupa'nın ortasında dünyanın gözü önünde insanlığın yaşadığı en büyük jenositlerden biri olan Srebrenitsa'yı bize yaşattılar. 21. yüzyıl dijital çağının gereklerine bigane kalmamalıyız, kimliğimizi muhafaza ederek hepimizi 'biz' yapan değerlerimizin etrafında akıl ve bilim ile kenetlenmeliyiz. İşte o zaman Balkanlar'ı, Asya'yı, Kafkaslar'ı, Ortadoğu'yu, Yemen'i, Afrika'yı kısaca bir tamam beşeriyeti yeniden din, dil, ırk farkı olmadan güvenlikle, adaletle, refahla ve esenlikle buluşturmuş oluruz."
(İHA)