Almanya İçişleri Bakanı: Pasaportları İptal Edilenler, Türkiye Üzerinden Suriye?ye Gidebiliyor
Almanya Federal İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere göçmen yükünün Avrupa'da daha adil paylaşılması gerektiğini açıklarken ülkesinde terör saldırısı olasılığının küçümsenemeyeceğini söyledi.
Almanya Federal İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere göçmen yükünün Avrupa'da daha adil paylaşılması gerektiğini açıklarken ülkesinde terör saldırısı olasılığının küçümsenemeyeceğini söyledi. Alman bakan, şiddete eğilimli İslamcıların Almanya'dan ayrılmasına izin verilmeyeceğini ancak pasaportları iptal edilse bile en önemli transit ülkesi olan Türkiye'ye kimlik belgesiyle girebildiklerini ifade etti.
Deutsche Welle'ye (DW) göre, koalisyon hükümetinin küçük ortağı Sosyal Demokrat Parti'nin Meclis Grup Başkanı Thomas Oppermann Almanya'nın daha fazla mülteci kabul etmesi gerektiğini söyledi. Oppermann insani sorumluluk kadar nüfusu yaşlanan Almanya'nın göçmen ihtiyacının da göz önünde bulundurulması gerektiğini belirtti. Akdeniz'deki Mare Nostrum mülteci kurtarma programının sona ermesinden sonra yeni bir programa ihtiyaç olduğunu belirten Almanya Kalkınma ve Ekonomik İşbirliği Bakanı Gert Müller de ayda 9 milyon euro harcayarak Akdeniz'de binlerce göçmenin kurtarılabileceğini söyledi.
Federal İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere de Akdeniz ülkelerine yardımcı olacaklarını açıkladı. Alman yayın kuruluşu DW'nin sorularını yanıtlayan bakan Thomas de Maiziere terör tehlikesine değindi ve Almanya'nın terör saldırılarına hedef olmasının beklenebileceğini söyledi. Alman bakan Avrupa'ya akın eden mültecilerin üye ülkeler arasında adil paylaşılması gerektiğini vurgularken şunları söyledi:
'Bir ülkenin üzerindeki mülteci yükü arttığı zaman diğer ülkelerin yardımcı olması gerekir. Mültecilerin nasıl paylaşılacağına dair bazı kriterlerin belirlenmesi lazım. Bunda nüfus ve refah düzeyi gibi faktörler rol oynayacaktır. Dağıtımdan sonra mültecinin gönderildiği ülkede kalması esastır. Sonradan İsveç ya da Almanya'ya gelirlerse, geri gönderilmeleri gerekir.'
Almanya İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere, AB ülkeleri arasında varılan Dublin anlaşmasındaki kriterlerin değiştirilmesine karşı olduğunu ve mültecilerle ilgili yeni bir anlaşma hazırlanmasının zaman alacağını söyledi. Dublin Anlaşması'nın, göçmenlerin ilk ayak bastıkları Avrupa Birliği ülkesinde iltica başvurusunda bulunmalarını öngördüğü hatırlatıldı. . Bu maddenin kendilerini dezavantajlı duruma düşürdüğünü savunan Akdeniz ülkelerinin bu maddenin değiştirilmesi için yaptıkları girişimler şimdiye kadar sonuç vermeyince 10 AB ülkesi gönüllü paylaşım sistemi üzerinde anlaştı. Almanya İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere önümüzdeki yıllarda da Almanya'ya yüksek sayıda mülteci geleceğini ve 50 milyon insanın mülteci durumuna düştüğü dünyamızda bu sayının azalmasının beklenemeyeceğini ifade etti.
Federal İçişleri Bakanı de Maiziere, Almanya'da terör saldırısı olasılığının küçümsenemeyeceğini bildirirken, ciddi olan bu durumun sokağa çıkmaktan korkmayı gerektirecek kadar büyük boyutta olmadığını ifade etti. de Maiziere, 'Tehlike yaratabilecek unsurlar hiç bugünkü kadar fazla olmamıştı. Suriye ve Irak'taki gelişmelerden etkileniyoruz. Saldırı tehlikesiyle ilgili ihtimal hesaplarına kıymet vermiyorum. Kimse saldırıya uğramayacağından yüzde yüz emin olamaz. Güvenlik birimlerimiz çok çalışıyor ve şimdiye kadar da başarılı oldu.'
Federal İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere, 550 Alman'ın IŞİD saflarında savaşmak için Suriye'ye gittiğini şiddete eğilimli kişilerin Almanya'dan ayrılmasına izin verilmeyeceğini ancak pasaportları iptal edilse bile en önemli transit ülkesi olan Türkiye'ye kimlik belgesiyle girebildiklerini hatırlattı. Thomas de Maiziere, Almanya'da doğup büyüyen Müslümanların radikalleşmesinin sadece polisi değil aynı zamanda bütün toplumu da ilgilendiren sosyal bir sorun olduğunu vurgularken şunları ekledi:
'Alman toplumunda yetişip radikalleştiriliyorlar. Yüzde sekseni doğuştan Müslüman. Yüzde on ila yüzde yirmi kadarı da din değiştirenlerden oluşuyor. Almanlarla aynı kulüplerde top oynadılar, camilerde ibadetlerini yaptılar, katı Müslüman olmayan ailelerde yetiştiler. Böyle bir şey nasıl olabildi' Nasıl radikalleşiverdiler? Radikalleşme olduğunu öğrenmek ve ona karşı çıkmak bütün topluma düşen bir görevdir.?