Amacımız, Tek Türkiye ve Tek Bayraktır"
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında şehit edilenlerin en genci olarak kayda geçen 15 yaşındaki Halil İbrahim Yıldırım'ın ailesi, genç kaştaki evlatlarını şehit vermenin hem acısını hem de gururunu yaşıyor.
AYŞE BÜŞRA ERKEÇ - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında şehit edilenlerin en genci olarak kayda geçen 15 yaşındaki Halil İbrahim Yıldırım'ın ailesi, genç kaştaki evlatlarını şehit vermenin hem acısını hem de gururunu yaşıyor.
Halil İbrahim Yıldırım, 15 Temmuz gecesinin yüzlerce kahramanından yalnızca biri. Onu diğerlerinden ayıran en önemli özelliği ise 15 Temmuz'un en genç şehidi olması. Daha 15'indeyken, ülkesinde yaşananlara duyarsız kalmadı. "Sokağa çıkın" çağrısının ardından babası Bahattin Yıldırım ile Bayrampaşa'daki evlerinden çıkarak, darbecilere karşı halkla bütünleşmek istedi.
Ancak burada bir kurşunun başına isabet etmesi sonucu ağır yaralanarak hastaneye kaldırıldı. Tüm müdahalelere rağmen şehit olan demokrasi şehidi Yıldırım, ailesinin izniyle bağışlanan organlarıyla da hayat verdi.
"Vatan hainlerinin planları boşa çıktı"
Baba Bahattin Yıldırım, 14-20 Nisan Şehitler Haftası dolayısıyla, AA muhabirine yaptığı açıklamada, FETÖ'nün darbe girişimi sonrasında evladını kaybettiği için üzüldüğünü belirterek, vatan, millet ve bayrak bütünlüğünün 15 Temmuz'dan sonra sağlandığı için mutlu olduğunu söyledi.
Vatan hainlerinin, Türkiye'de gerçekleştirmek istedikleri planlarının boşa çıktığını işaret eden Yıldırım, "15 Temmuz'da yaşadıklarımızı, Allah kimseye bir daha göstermesin diye dua ediyorum. 15 Temmuz'dan sonra Türkiye'de birlik beraberlik oldu." diye konuştu.
Yıldırım, insanları ayrıştıran kutuplaştırma oyunlarının böylece bozulduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"15 Temmuz'dan sonra artık dışarıda da kardeşlik var, Türk, Kürt, Alevi, Sünni ayrımı kalmadı. Biz de 15 Temmuz'dan sonra gazilerle, şehit aileleriyle hatta halkla sürekli görüşüyoruz, hepimiz birer aile olduk. Eve gelenler veya dışarıda görüştüklerimiz oluyor. Bizim de düşüncemiz, zaten halkla birlikte hareket ettiğimiz tek Türkiye'dir. Eskiden Türk-Kürt, Alevi-Sünni ayrımı vardı ama şimdi bu ayrımların hepsi bitti. Amacımız, tek Türkiye ve tek bayraktır. 15 Temmuz'da istedikleri iç savaştı ama birlik-beraberlik ruhuyla hareket ettiğimiz için başaramadılar."
Oğlunun fıtratının farklı bir yapıya sahip olduğunu dile getiren Yıldırım, "Evlatlarımız doğduğu zaman kulaklarına ezan okuyoruz, tekrar Allah'a gidecekler diye... Veren Allah'tır, alan da O'dur. Allah bütün şehit ailelerine sabır versin çünkü ben, o, şehit vermezse bu vatan nasıl barınacak? Hep, vatan ve bayrak için yaşıyoruz. Bugün Halil İbrahim, yarın Mustafa, ertesi gün Muhammed, annesi veya ben... Hepimiz bu vatan için yaşıyoruz, vatanımız için gerektiği zaman, allahuekber diyerek çıkıyoruz. Allah'ın izniyle biz her zaman hazırız." dedi.
"Türk halkı, 15 Temmuz'da Türkiye'yi Batı'ya bırakmadı"
Baba Yıldırım, 15 Temmuz akşamı oğluyla aralarında geçen konuşmaları ve oğlunun yediği son yemeği anlatarak, şöyle devam etti:
"15 yaşındaki bir çocuk, (oğlu şehit Halil İbrahim Yıldırım) marketin önünden geçerken erzak almak için kuyruğa giren insanları gördüğü zaman, 'Sanki bir gün o erzak bitmeyecek gibi neden kuyrukta bekliyorlar?' sözleriyle yaşından büyük bir mesaj vermesi veya adamın kolu alçıda ama o alçılı koluyla tanka vurması... İşte bütün bunlar, Türkiye'de var olan iman gücünün göstergesidir.
Evlat kaybetmek çok acı ama konu vatan olunca gazi de olacağız, şehit de vereceğiz. Bazı zamanlar da eve girerken bir hüzün oluyor, yolda yürürken sanki bir anda oğlumla karşılaşacakmış hissine kapılıyorum. Mesela geçen gün Miraç Kandili'nde camiye gittiğim zaman 2 sene önceki Miraç Kandili aklıma geldi. Oğlumla birlikte namaz kılmıştık, dualar etmiştik. Bu kandilde yoktu yanımda, hatta hocaya da dedim, 'Hocam daha önceki kandilde Halil İbrahim ile beraberdik, yanımda oğlum da vardı...' diye çok zor tabii ama Allah sabrını vermiş. Dua ediyoruz, biliyoruz ki onlar şehittir ve her zaman şehitlerimizin yanımızda olduklarını biliyoruz. Allah, inşallah onları bize şefaatçi eder. Biz şehitlerimiz için dua etmeye devam ediyoruz."
Son yıllarda Batı'nın Türkiye'ye ve dünyadaki Müslümanlara karşı acımasız bir tavır takındığını aktaran Yıldırım, sözlerini şöyle tamamladı:
"Batı dünyası, eskiden Türkiye'yi sürekli küçümsüyordu ama şimdi milletçe birlik olup, 15 Temmuz'da sokağa çıkınca dünya da Türk halkının nasıl olduğunu anlamış oldu. Üstelik silahsız bir şekilde mücadele ettiğini kendi gözüyle gördü. Mısır, Suriye ve Irak'ta yaşananlar malum fakat Türk halkı, 15 Temmuz'da Türkiye'yi Batı'ya bırakmadı. Eğer sokağa çıkmasaydık, belki durumumuz şu anda daha kötü olacaktı. Amerika Başkanı Filistin'le ilgili imzayı atarken hepimizin yüreği acıdı ama İslam alemi ayağa kalkınca ellerinden bir şey gelmedi ve şimdi Amerika yalnız kaldı. Her zaman birlik ve beraberliğimizi bozmamamız lazım. Kardeşçe hep birlikte olduğumuz zaman, yapamayacağımız hiçbir şey yoktur."
"Şehit anneleri hiçbir zaman ağlamasın, gurur duysun"
Urfalı 5 çocuklu bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelen Halil İbrahim Yıldırım'ın annesi Gazel Yıldırım da "Oğlumun kaybı bambaşkaydı, onun yerini hiç kimse tutamaz. Fakat yine de Allah'a şükür, çok güzel dostlar, arkadaşlar kazandık. Daha önce şehit ailelerinden hiç kimseyi tanımıyordum ama şimdi kocaman bir aile olduk." değerlendirmesinde bulundu.
Anne Yıldırım, konuşmak istediği pek çok cümleyi 15 Temmuz akşamı yaşananları hatırladığı için hakkıyla aktaramadığını belirterek, şunları kaydetti:
"Bazen düşünüyorum da şimdiye kadar meğer hiç kimsemiz yokmuş. Oğlumu kaybettim belki ama bazen kendimi öyle güçlü ve gururlu hissediyorum ki arkamızda koskoca Türkiye var. Bütün şehit aileleriyle akraba gibi olduk, dışarıda birbirimizi gördüğümüz zaman sarılıyoruz çünkü acımız aynı acı. Gezmelere, yemeklere, davetlere katılıyoruz. Bayrampaşa'da başka bir Urfalı şehit ailesi daha var, onlarla da aile gibiyiz, birbirimizi hastalıkta-sağlıkta sürekli ziyaret ediyoruz. Şehit anneleri, bambaşka annelerdir. Ölüm, muhakkak herkes için acıdır ama şehit annesi olmak farklı bir durumdur. Gururluyuz, şehit anneleri de hiçbir zaman ağlamasın, gurur duysunlar, dua etsinler."
Küçük kardeşi 5 yaşındaki Muhammed Talha ise "Ben anaokuluna gidiyorum. Halil İbrahim ağabeyimi çok özlüyorum. Büyüdüğüm zaman asker olup, ağabeyime saldıranları öldüreceğim. Ağabeyim askere gidemedi ama ben onun yerine askere gideceğim. Ağabeyim beni duysaydı ona, 'Senin yerine ben askere gideceğim.' diye seslenmek isterdim." dedi.