Anadolu'da salgının tarihi, sergide anlatılacak
ANKARA'da Anadolu Medeniyetler Müzesi'nde dünyanın içinde bulunduğu salgın nedeniyle Anadolu'da M.Ö. 2000 ile 1400 yılları arasında salgın üzerine yazılmış tabletler sergilenecek.
ANKARA'da Anadolu Medeniyetler Müzesi'nde dünyanın içinde bulunduğu salgın nedeniyle Anadolu'da M.Ö. 2000 ile 1400 yılları arasında salgın üzerine yazılmış tabletler sergilenecek. Anadolu Medeniyetler Müzesi Müdürü Yusuf Kıraç, Kültepe Asur tabletleri ile Hitit tabletlerinin dönemlere ait salgın hastalıklar hakkında bilgi verdiğini söyledi.
Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nin 100'üncü yılında yapılacak etkinlikler kapsamında 'Konuşan tabletler sergisi' düzenlenecek. Sergide, M.Ö. 2000 ile 1400 yıllarında salgın hastalıkların konu edindiği Hitit ve Kültepe tabletleri yer alacak. Anadolu'daki en eski salgın hastalıklardan bahseden Asur Ticaret Kolonileri dönemine ait 3 adet Kültepe tableti, yine Hitit dönemine ait 2'nci Murşilli'nin Veba Duası tableti ve aynı konuya ait 2 adet fragman, 14 adet de salgın hastalıktan kurtulmak için yapılan değişik ritüelleri anlatan tabletler, önümüzdeki hafta ziyarete açılacak. Sergi ile; geçmiş dönemlerde de Anadolu'da salgın hastalıkların bulunduğu ve hastalıklara karşı tedbirler kapsamında dualar edildiği, adaklar adandığı, ritüeller yapıldığına dair bilgilendirme yapılması ve farkındalık oluşturulması amaçlanıyor.
HASTALIK KRALIN ÖLÜMÜNE NEDEN OLMUŞ
Müze arşivinde yer alan tabletlerden edinilen bilgilere göre, yazılı kaynaklarda geçen Anadolu'daki en eski salgın hastalık Asur Ticaret Kolonileri devrine (MÖ. 2000-1750) ait. Bu hastalık, Hitit döneminde yaşanan salgından yaklaşık 350- 400 yıl daha eski. Anadolu'da yaşanan diğer salgın ise MÖ. 14'üncü yüzyılda Hititlerin imparatorluk döneminde 1'inci Şuppiluliuma'nın son saltanat yıllarında baş gösterdi. Hastalık hem kralın hem de tahta geçen 2'nci Arnuwanda'nın ölümüne neden olmuş ve 2'nci Murşilli döneminde doruk noktasına ulaşmış. Tabletlerde 20 yıldır Hitit ülkesinin salgın nedeniyle can çekiştiği, bazı şehirlerde kontrol altına alınmasına rağmen, bazı şehirlerin mezarlığa döndüğü bilgisi yer aldı.
Tabletlerdeki verilere göre salgının, Mısır, Mezopatamya'daki Babil ve Hurri krallıkları, Suriye'deki yerel krallıklar, Hititler ve onlara bağlı yerel krallıkları da etkilediği görüldü.
'ŞEHİR DEVLETLERİNİN BİRÇOĞU MEZARLIK OLMUŞ'
Anadolu Medeniyetler Müzesi Müdürü Yusuf Kıraç, tabletlerin bazılarında hastalıkların isimlerinin belirtildiği, bazılarında ise salgın isminin yer almadığını kaydederek "Tabletlerde salgın nedeniyle kralların öldüğü, yönetimlerin değiştiğini görüyoruz. Hitit Kralı 2'nci Murşili döneminde hastalığın çok zirve yaptığını, bunun sebebinin de Akdeniz'de Hititlerin ticaret seferlerine çıktığı, orada yeni esirler aldığı ve bu esirlerden orduya salgın hastalıkların sıçradığı, ordudakilerin kendi yurtlarına döndüklerinde ailelerine bulaştırdıkları ve bundan dolayı Anadolu'da ciddi salgın hastalıkların olduğunu anlıyoruz. Hatta imparatorlar ölmüş. O dönemlerde şehir devletlerinin birçoğu mezarlık haline gelmiş. Gerçekten de yoğun ölümler yaşanmış. Murşilli bir tablette Tanrıya hitap ediyor ve diyor ki, 'Eğer ben de ölürsem sana kim adak adayacak?' O derece herkes ölüyor etrafındaki. Buradan anlıyoruz ki çok şiddetli veba salgınları o denli yaşanmış. Anadolu'da, Suriye'de, Hattiler'de, Mezopotamya'da, Mısır'da bu hastalığın yaşandığını biz tabletlerden anlıyoruz" diye konuştu.
'KRALLAR SALGININ OLMADIĞI YERLERE TAŞINMIŞ'
Yusuf Kıraç, hastalıktan bahsedilen ilk tabletler ile son tabletler arasında 600 yıllık gibi bir süre olduğunu kaydederek, "Özellikle salgının yoğun olduğu yerlerde yüksek mevkideki kişiler, kraliyet ailesinden kişiler salgın olmayan yerlere taşınıyorlar. Salgın olmadığı yerlere nakledilip öyle tedbirler almaya çalışıyorlar. İnsanların birbirleriyle olan ticaretlerinin bir anda kesildiğini görüyoruz. ya da ülkeler arası ticaretlerin kesildiğini görüyoruz. Kendi ailelerinden insanların hastalık olmayan bölgelere taşındığını görüyoruz. Bir de manevi tedbirler alıyorlar. Manevi tedbirlerde zaten hastalık sebebi olarak; Tanrıları ihmal ettikleri, adak vermeyi unuttuklarını düşünüyorlar. Ondan dolayı adaklarını adıyorlar. Artık bayramlarını daha şenlikli kutlamaya çalışıyorlar ki tanrılar kendilerinden memnun kalsın ve hastalığı yok etsin diye. Yine hastalık üzerinden yakarışlarını dualarını ediyorlar. Bunun dışında herhangi bir ismi konulmuş tedbir yok" dedi.
'AMACIMIZ FARKINDALIK OLUŞTURMAK'
Yusuf Kıraç, Anadolu Medeniyetlerinin 100'üncü yılı kapsamında farkındalık oluşturmak için çeşitli temalarla sergiler düzenlediklerini söyleyerek, "Amaçladığımız şey öncelikli olarak Anadolu Medeniyetlerinin 100'üncü yılında bir farkındalık oluşturmak. Yani salgın hastalıklarla ilgili Anadolu'nun geçmiş dönemlerinde de aynı sıkıntıların yaşandığı ve bunlarla ilgili insanlığın her dönemde yine bu hastalıklarla mücadele edip, yeniden hayata tutunduğunu anlıyoruz. ve bu farkındalığı da biz etkinliklerimiz arasında oluşturacağız" ifadelerini kullandı.