Anadolu Kadınının Balık Serüveni
Seydişehir Suğla Gölü'nde Anadolu Kadınının balık tutma serüveninde gösterdiği azim ve kararlılığı herkese örnek olacak nitelikte.
Doğaya Meydan Okuyan Anadolu Kadınının Balık Serüveni
Gökhüyük Köyü'nden 53 yaşındaki 3 çocuk 5 torun sahibi Aynur Yıldırım'ın adeta doğaya meydan okuyarak 7 saat süresince durmaksızın 8 km uzunluğunda ağ atıp, toplaması insanı hayrete düşürüyor. Bu durum karşısında insanın etkilenmemesi mümkün değil.
Aynur Yıldırım'ın ata dededen dört kuşak balıkçı bir aileye gelin gitmesiyle başlayan balık serüveni, eşinin şeker hastası olmasından sonra ona yardım etmek amacıyla balığa çıkmasıyla devam ediyor. Aynı zamanda Suğla Gölünde balığa çıkan ilk kadın olarak diğer kadınlara da öncülük ediyor Aynur Yıldırım. Kendisi balığa çıktıktan sonra diğer bayanlar da balığa çıkmaya başlamış. Suğla gölünün kıyısında yaşamlarını barakada sürdürerek, balıkçılığı bir sevdaya dönüştürmüş durumda. Ağ örüp ağ atan,kürek çevirip dümen tutan eller sayesinde 3 çocuğunu evlendirmiş.
Her gün sabahın ilk ışıklarında eşi Hasan Yıldırım ile ekmek tekneleri kayığa binen Aynur Yıldırım yarım saatlik tekne yolculuğundan sonra bir önceki gün ağ attıkları yere geliyor ve başlıyor ağı toplamaya. Ratgele kısmetlerine ne çıkarsa.Savrulan binlerce kulaç yetmiyor balıkları toplamaya. Çünkü ağa gelen balıklar yok denecek kadar az, her yıl Suğla'nın balığı gittikçe de azalıyor. Suğla Gölünün 4 ayrı yerine attıkları toplamda 8 kilometre ağı 7 saat boyunca ara vermeden serip, toplayan ve ağa takılan balıkları tek tek çıkartan Aynur Yıldırım, Anadolu kadınının mücadele gücünün sonsuzluğunu, sabrını, bir kadının isterse neler yapabileceğini gösteriyor bize . Çalışırken eksilmeyen tebessümü ile İlahi ve türküler söylemesi de işini severek yaptığını gösteriyor.
Ekecek toprakları olmadığı için tek geçim kaynakları olan Suğla Gölü ve balıkçılık bir sevdaya dönüşmüş Aynur Teyze için.Hiç bir sosyal güvencesi olmadığı için her gün ara vermeden balığa çıkıyor. Her yeni gün yeni bir umut, yeni bir heyecan... "Ekecek toprağımız yok,rençberliği bıraktık, umudumuzu buraya bağladık. Balık olmazsa yiyecek ekmeğimiz de olmaz. Yağ balığı zaten tükendi.Sazan çıkmıyor, levrek, çin çapağı ve kadife çıkıyor. Her gün kilometrelerce ağı göle serip topluyorum.Tuttuğumuz 5-6 kiloluk balık bir günlük yevmiye bile değil.Bu da emeğimizi kurutmuyor" diyor.
Aynur Teyze zor koşullara rağmen balıkçılığı bırakmıyor. Hayat Üniversitesinde balıkçılık bölümünde ömrünün geçtiğini ifade ediyor. Bir süre önce geçirdiği ameliyat sonrası doktorlar bu kadar kısa sürede iyileşmesini balığa ve balık tutkusuna bağlamışlar.
Sabahın erken saatlerinde başlayan balık avlama serüveni sonunda dönüş başlıyor. Kıyıda Aynur Teyzeyi çocukları ve torunları karşılıyor. Tutulan balıklar emeği kurutmuyor, hemen kooperatife hemen satılıyor. Aynur Teyze karadayken de boş durmuyor, kızlarıyla balık ağı örüp satıyor diğer balıkçılara.
Anadolu kadını Aynur Yıldırım'ın, sönmeyen umudu ve mücadele gücü ile hayata tutunması sonunda mutluluğu yakalama öyküsü herkese örnek teşkil ediyor.