Haberler

Analiz - Bağımsızlığının 71. Yılında Endonezya

Abone Ol

Endonezya Cumhuriyeti, uzun süren sömürge döneminin ve yüz yılı aşan zorlu mücadelelerin ardından elde ettiği bağımsızlığın 71. yılını kutluyor.

MEHMET ÖZAY - Endonezya Cumhuriyeti, uzun süren sömürge döneminin ve yüz yılı aşan zorlu mücadelelerin ardından elde ettiği bağımsızlığın 71. yılını kutluyor.

Güneydoğu Asya topraklarında Pasifik Savaşı sonrasında bağımsızlığını kazanan ülkede bugüne kadar geçen süre, kendi kendini yönetebilmeyi öğrenme denemeleriyle geçti. Uzun yüzyıllar bölgede varlığını sürdürmüş olan sömürgeci Hollanda'nın, Japonların teslim olmasından çok kısa bir süre sonra yeniden 'eski topraklarını' ele geçirme arzusu bir direnişle karşılaştı. Bu süreçte, savaşın Avrupa cephesinde önemli yıkıma uğrayan Hollandalılar İngilizlerin desteğinde Cava Adası'na ve Sumatra'da Batavya, Surabaya, Semarang, Medan gibi önemli şehirlere asker çıkararak, Takımadalar topluluklarını sömürgeleştirmeye kaldıkları yerden devam ettirme arzusundaydılar. Bu açıdan bakıldığında bir zamanların 'Doğu Hint Adaları' denilen topraklarda verilen özgürlük mücadelesi kadar, dönemin ABD yönetiminin bu bağımsızlığın 'tanınmasındaki' rolü de göz ardı edilemez. ABD için Takımadalar'ın bağımsızlığı sürecindeki müdahalenin gerekçesi ise kendi küresel siyasi ve ekonomik çıkarlarıyla bağlantılı olarak komünizm tehdidi karşısında dönemin Amerikan ekseninin oluşturulmasında Takımadaların vazgeçilemezliğinde yatar.

-Ordu ve toplumsal hareketler

Bu süreçte verilen mücadelede, 'düzensiz' silahlı birlikler önemli rol oynadı. Bu rol, söz konusu düzensiz yapılardan bir bölümünün, 17 Ağustos 1945'te birer siyasetçi olarak bağımsızlık ilanı için henüz hazır olmadığı anlaşılan Sukarno ve yardımcısı Hatta'yı bizzat radyo binasına getirip 'iki cümlelik' bağımsızlık bildirgesini okutmalarıyla çarpıcı bir yön içeriyor. Bununla birlikte, ilanının uluslararası arenada tanınması için 1949 yılının beklenmesi gerekti.

Düzensiz birliklerin varlığı, bir süre sonra düzenli orduya evrilirken, ordu, bağımsızlık öncesi süreçten devraldığı rolü, ülke siyasal gündemini belirleyecek şekilde bugüne kadar korudu. Bu bağlamda, bağımsızlık öncesinde kendi başlarına hareket eden silahlı grupların rolü ile bağımsızlık sonrasında doğan 'ordu'nun bugüne kadar siyaset üzerindeki tesirinde bir tür benzerlik olduğu söylenebilir. Bunun yanı sıra, kahir ekseriyeti Müslüman olan Adalar topluluklarınca verilen özgürlük mücadelesinde milliyetçilikle İslamcılığın iç içe geçmesi kadar, sömürge eğitimi nedeniyle ve kimi toplumsal kesimlerin girişimleriyle komünist ideolojinin yeşerdiği geniş Endonezya toplumunda siyasi yönetim, bugüne kadar bu siyasi ve toplumsal güçlerin mücadelesine de konu oldu.

-Bağımsızlık düşüncesine giden yol

Batılı güçlerin bölge üzerindeki siyasi tasarımlarının yanı sıra Takımadalar toplumlarının bağımsızlık çabalarının modern anlamda ortaya çıkması yirminci yüzyılın başlarına kadar geri gider. Birinci Dünya Savaşı sonrasında günlük yayın organlarının yaygınlaşmasıyla bağımsızlık düşüncesi görece geniş kitlelerce paylaşıldı. Örneğin, 'Soeara Atjeh' adlı yayın organında 'İslam ve Milliyetçilik' başlığı altında ele alınabilecek yazıların yer alması coğrafi olarak Takımadalar'ın en batısı ile aynı dönemlerde merkezi oluşturan Java Adası'ndaki yaklaşımların benzerlik taşıdığını ortaya koyuyor.

Hollanda sömürge okullarında öğrenim gören ve ilerleyen süreçte ülkenin aydın kesimini oluşturacak kişilerin Avrupa'daki devrimlerden hareketle milliyetçilik ve komünizm akımından etkilenmeleri, bölgenin asli unsurlarından İslamcı perspektifle birlikte bağımsızlık yolunda diğer siyasi ideolojiler olarak yer aldı. Bu ideolojiler, İslamcılıkta Masyumi Partisi, milliyetçilikte Endonezya Milliyetçi Partisi, komünizmde ise Endonezya Komünist Partisi ile kurumsal karşılığını buldu.

Model arayışında Türkiye faktörü

Bölge Müslümanlarının sömürgeci ticari tekel karşısında varlık göstermenin somut adımı olarak 'Sarekat İslam'ı kurmaları ve bu mücadelenin zamanla Masyumi adıyla bir siyasi partiye evrilmesi önemli süreçlerden sadece biri. Bölge halkının ve aydınlarının özgürlük mücadelesindeki rolleri üzerinde, söz konusu süreçte Türkiye'deki gelişmelerin de şu veya bu şekilde bir tesiri bulunuyor. Bu bağlamda, 'genç' Türkiye Cumhuriyeti'nin lideri Mustafa Kemal Atatürk'ün basın yayın organları kadar posterlerinin evlere kadar girmesi, Atatürk ile Enver Paşa'nın 'Soeara Islam' gibi basın organlarında da görüldüğü gibi bazı yayınlara konu olması, Ziya Gökalp, Halide Edip Adıvar'ın yazılarının Sukarno gibi geleceğin devlet başkanınca okunması nasıl bir devlet yapısının ortaya çıkacağına dair ipuçları verir.

Ülkenin nasıl bir siyasi model üzerine oturtulacağı meselesinde 'cumhuriyet' ile 'federalizm' arasındaki fark, ülkenin kurucu figürlerinin yaklaşımıyla, sömürgeci gücün Takımadaları siyasi bir yapı halinde kendine organik olarak bağlı kılma arasındaki mücadeleye denk gelir. Karanın cumhuriyet lehinde oluşmasında, özellikle Sukarno'nun yukarıda zikredilen isimlerin eserlerine ve ideolojilerine dair eserleriyle ilgili hapiste yaptığı okumaların kayda değer bir yeri vardır. İlk gençlik yıllarından itibaren milliyetçi bir damara sahip olan Sukarno'nun bu ideolojik yapılanma süreci kadar, halk katmanlarında da Türkiye'deki bağımsızlık ve devamındaki gelişmeler, sembolik karşılığını Atatürk'ün posterlerinin evlerin duvarlarında asılı olmasıyla bulur.

-Panca Sila: İdeolojik temel

Yukarıda zikredilen ve geniş adalar topluluğunu birleştiren cumhuriyetin temel ilkeleri, yine Sukarno'nun 'Türkiye okumaları'nı yansıtacak şekilde 'beş ilke', yani Panca Sila'da karşılığını bulur. Hukuki, siyasi, ekonomik, sosyal kalkınma ve çoğulculuğa vurgu yapan bu ilkeler 'tek tanrıya inanç', 'milliyetçilik', 'adalet', 'temsili demokrasi' ve 'refah devleti'ne işaret eder. ve bu ilkeler anayasanın değiştirilmesi teklif edilemeyecek maddelerini oluşturur. Bu anlamda Panca Sila, Sukarno'nun, sömürgeci yönetim altında geçen gençlik yıllarında toplumun farklı kesimlerinde karşılık bulan tek tanrıcı, milliyetçi ve sosyalist akımları bir araya getiren bir ilkeler dizinidir.

Farklı toplum kesimlerini bir araya getirmeyi hedefleyen, bu anlamda ulusal bir moral değerler bütünü kabul edilen Panca Sila, ülkenin temel ideolojisi olarak ortaya çıkmış ve bugüne kadar varlığını korumuştur. Bu ideolojik temellendirme, bağımsızlık öncesi süreçte çeşitli siyasi faaliyetleriyle dikkat çeken grupların, yeni devletin ideolojisini belirlemede içine girdikleri rekabetin de bir ürünüdür. Bu çerçevede geniş kitlelerin dini inançlarının Müslümanlıkla buluşmasına rağmen, bir İslam Devleti düşüncesi pratiğe geçirilmez.

-Ordudan reforma

Ancak İslamcı partinin yasaklanması, meclis varlığının kontrol altına alınması ve darbe Sukarno'lu yılların özetidir. Darbeyle yerine gelen, üniformasını çıkartıp sivil kıyafeti giyen general Suharto otuz iki yıl iktidara damgasını vurdu. 1998'de baş gösteren halk ayaklanması ile siyasi ve sivil hayatın yeniden düzenlenmeye başlandığına tanık olundu. Adına 'reform' denilen bu sürecin ilk beş yıllık bölümü, Prof. Dr. Habibie, ülkenin dini/sivil organizasyonlarından Nahdatu'l Ulema'nın da yöneticiliğini yapmış olan, liberal İslamcı olarak da bilinen Abdurrahman Vahid ve Sukarno'nun kızı Megavati'nin başkanlığına konu oldu.

Ardından, işaret edildiği üzere askerin ülke siyasetindeki başat rolüne gönderme yapacak şekilde, başkanlığa iki dönem yani on yıl boyunca eski bir general olan Susilo Bambang Yudhoyono taşındı. 1998'den sonra başlayan reform sürecinde aradan geçen on beş yıla rağmen ne kadar ilerleme sağlanabildiği bir soru işareti. Bugün iktidarın başında mevcut köklü siyasi partiler içerisinde kayda değer rol almamakla beraber yerel yöneticilik tecrübesiyle halkın teveccühe mazhar olmuş Joko Widodo bulunuyor. Bağımsızlığın kutlandığı bugünlerde Widodo, ülkenin temel ilkelerine yani Panca Sila'ya atıfta bulunurken reformları hayata geçirmekle meşgul olmayı da göz ardı etmiyor.

Kaynak: AA / Güncel

Hollanda Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title