Anayasa Mahkemesi Kararı
Anayasa Mahkemesi'nin, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 109.maddesindeki "Talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz" şeklindeki ifadenin iptali istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin...
Anayasa Mahkemesi'nin, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 109. maddesindeki "Talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz" şeklindeki ifadenin iptali istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin kararı, Resmi Gazete'de yayımlandı.
Kocaeli 1. İş Mahkemesi ve Söğüt Asliye Hukuk Mahkemesi, kıdem tazminatı, fazla mesai, ihbar tazminatı, milli bayram ve yıllık ücretli izin alacağının tahsili talebine ilişkin olarak açılan davalar sonucunda, ayrı ayrı Anayasa Mahkemesi'ne başvurmuştu.
Bu mahkemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 109. maddesinin
"Talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz" biçimindeki 2. fıkrasının Anayasa'nın 2, 13, 36 ve 141. maddelerine aykırı olduğu kanaatiyle Anayasa Mahkemesi'nden iptal isteminde bulunmuştu.
Yüksek Mahkeme, başvuruya konu olan söz konusu ifadenin, Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın reddine karar vermişti.
Anayasa Mahkemesi'nin ilgili kararı, Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı.
İtiraz konusu kuralda, talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamayacağının belirtildiği anımsatılan kararda, "Bu düzenlemenin gerekçesinde ise talep konusunun miktarının taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli olması durumunda kısmi dava açılamayacağının hüküm altına alındığı, bununla kısmi dava kurumunun amaç dışı kullanılmasının önüne geçilmek istendiği, yani sözü edilen halde, davacının kısmi dava açmakta hukuki yararının bulunmadığının kabul edildiği ifade edilmiştir" denilmişti.
Kararda, şunlar kaydedilmişti:
"İtiraz konusu düzenleme ile kanun koyucunun, talep konusunun miktarının taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli olması halinde kısmi dava açılamayacağı hükmüne yer vererek, bölünebilir taleplere ilişkin dava hakkının kötüye kullanımının önüne geçmeyi, hukuki uyuşmazlıkların bir an önce kesin hükme bağlanması suretiyle hukuksal barışın korunmasını ve talep konusunun taraflar arasında tartışmasız ve açıkça belirli olduğu alacak iddialarının kısım kısım dermeyan edilmesi suretiyle dava sayısının artışını engelleyerek yargılama faaliyetinin hızlandırılmasını amaçladığı anlaşılmaktadır. Özellikle mahkemelerin iş yükü, hukuki uyuşmazlıkların karara bağlanmasında geçen uzun sürelerin başka hak ihlallerine neden olması ve bu sorunun yalnızca ülkemiz açısından geçerli olmayıp, birçok hukuk sistemi tarafından ortak bir sorun olarak paylaşılması ve bu noktada hukuki uyuşmazlıkların çözümünü hızlandıran usul hükümlerinin gerekliliği gözetildiğinde, talep konusunun miktarının taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli olması halinde kısmi dava açılamayacağına ilişkin düzenleme kanun koyucunun takdir yetkisi içinde kalmaktadır."
Anayasa'nın tüm maddelerinin aynı etki ve değerde olduğu ve aralarında bir üstünlük sıralaması bulunmadığından, uygulamada bunlardan birine öncelik tanımanın olanaklı olmadığı vurgulanan kararda, "Bu nedenle, kimi zaman zorunlu olarak birlikte uygulanan iki Anayasa kuralından biri, diğerinin sınırını oluşturabilmektedir. Hak arama özgürlüğü Anayasa'nın 36. maddesinde düzenlenmiş ve anılan maddede hak arama hürriyeti için herhangi bir sınırlama nedeni öngörülmemiş ise de mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceğini öngören Anayasa'nın 142. ve davaların mümkün olan süratle sonuçlandırılmasını ifade eden Anayasa'nın 141. maddelerinin, hak arama hürriyetinin kapsamının belirlenmesinde gözetilmesi gerektiği açıktır" ifadesi kullanılmıştı.
Kararda, şu değerlendirmelerde bulunulmuştu:
"İtiraz konusu kural uyarınca, niteliği itibarıyla bölünebilir ancak belirli ve tartışmasız olan alacak hakkı sahibine, hukuki uyuşmazlığa ve hukuki korunma ihtiyacına ilişkin talebini, iddia ve delillerini yargı makamları önünde dava yoluyla ileri sürme imkanı verilmiştir. Talep konusunun miktarının taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli olması halinde kısmi dava açılamayacağı belirtilmiş olmakla, yargılama sürecinin hızlandırılması ve uyuşmazlıkların kısa sürede sonuca bağlanmasını amaçladığı anlaşılan düzenlemenin hakkın özüne dokunduğu ve hakkı anlamsız kılacak dereceye vardığı söylenemez.
Anayasa'nın 141. maddesinde 'Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir' denilmektedir. Bu hükümle usul ekonomisi ilkesine işaret edilmiştir. Uyuşmazlıkların söz konusu ilkeye göre çözümlenmesinde hem bireyin hem de kamunun yararı söz konusudur. Aynı hukuki ilişkiden doğan ve talep konusunun miktarının taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli olduğu bir alacak hakkının kısımlara ayrılarak dava edilmesi yerine tek bir dava konusu edilerek uyuşmazlığın kısa sürede çözümlenmesini öngören itiraz konusu kuralın Anayasa'nın 141. maddesine de aykırı olmadığı açıktır."
Muhabir: Hüseyin Gazi Kaykı
Yayıncı: Selçuk Aval - ANKARA