Ankara haberleri | CHP'li Gök, Bakan Kurum'un Çamlıdere'de Açılışına Katıldığı Oteli Sordu: "Otelin Çed Süreci Tamamlanmış Mıdır?
Ankara gündem haberine göre CHP Ankara Milletvekili Levent Gök; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un önceki gün Ankara Çamlıdere’de açılışına katıldığı termal otelin ÇED sürecinin tamamlanıp tamamlanmadığını sordu. Gök, “ÇED raporunun alınmadığı iddia edilmektedir. Ankaralıların içme suyu ihtiyacının giderildiği bir havzada yapılan otelden bahsediyoruz. Bu otelin ÇED süreci tamamlanmış mıdır? Tamamlandıysa belgesini kamuoyuyla paylaşır mısınız? Eğer ÇED süreci tamamlanmamışsa yapımına nasıl izin verildiğini açıklar mısınız? ÇED alınmadan bu otel hayata geçirmişse sorumluluğunuzun gereğini yerine getirecek misiniz” dedi.
CHP Ankara Milletvekili Levent Gök; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'un önceki gün Ankara Çamlıdere'de açılışına katıldığı termal otelin ÇED sürecinin tamamlanıp tamamlanmadığını sordu. Gök, "ÇED raporunun alınmadığı iddia edilmektedir. Ankaralıların içme suyu ihtiyacının giderildiği bir havzada yapılan otelden bahsediyoruz. Bu otelin ÇED süreci tamamlanmış mıdır? Tamamlandıysa belgesini kamuoyuyla paylaşır mısınız? Eğer ÇED süreci tamamlanmamışsa yapımına nasıl izin verildiğini açıklar mısınız? ÇED alınmadan bu otel hayata geçirmişse sorumluluğunuzun gereğini yerine getirecek misiniz" dedi.
CHP Ankara Milletvekili Levent Gök, TBMM'de basın toplantısı düzenledi.
"TÜRKİYE TARİHİNİN EN KALABALIK KATLİAMI"
Yargıtay'ın 10 Ekim Ankara Tren Garı Katliamı davasında kurumların temyiz talebini yok saydığını belirten Gök, şunları söyledi:
"10 Ekim 2015 tarihinde, 'Gar Katliamı' diye anılan bir katliam yaşadık. Burada 103 yurttaşımız hayatını kaybetti, yüzlercesi yaralandı. Ben de o gün 'barış, demokrasi, özgürlük' adı altında düzenlenen mitinge katılmak üzere CHP'nin pankartı altında toplamaya giden milletvekillerinden biriydim. Tam yolda patlamayı öğrendim ve patlamayı öğrendikten sonra alana ilk giren milletvekillerinden biriyim. Durumun vahametini birebir yaşamış; parçalanmış bedenleri, vücutları, yüzlercesinin etrafa dağılmış cenazelerini ilk gören kişilerden bir tanesiyim. Büyük bir acı yaşandı. Yaralılar hastanelere kaldırıldı. Dram Türkiye'yi sarstı. Türkiye tarihinin gördüğü en kalabalık sayıda yurttaşımızın hayatını kaybettiği bir katliam olarak tarihe geçti. Bu katliamla ilgili açılan davada, mahkeme kararı verdi ve dün de Yargıtay 3. Ceza Dairesi incelemesini tamamlayarak, mahkemenin vermiş olduğu kararları büyük ölçüde onadı.
"YARGITAY'IN TEMYİZ TALEPLERİNİ REDDETMESİ ANLAŞILIR DEĞİLDİR"
Hepimizi şaşkınlığa sevk eden bir kararı da ne yazık ki Yargıtay 3. Ceza Dairesi imza attı. Yargıtay 3. Ceza Dairesi; CHP, KESK, HDP, İHD, TTB, TMOBB, Halkevleri gibi onlarca derneğin katılma talebinin bu dosyada söz konusu olamayacağını, dolayısıyla partiler ve sivil toplum örgütleri adına temyiz haklarının bulunmadığına dair bir karar vererek hepimize saç baş yoldurttu.
O katliamda hayatını kaybeden bütün yurttaşlarımızın her birinin ait olduğu bir parti ve sivil toplum örgütü bulunmaktaydı. Keşke Yargıtay, böyle bir davada 'siyasi partilerin ve sivil toplum örgütlerinin kendi kişisel, yani vücut bütünlüğüne zarar gelmediği' gerekçesiyle temyiz hakları bulunmadığını ifade ediyor. Oysa tüzel kişiler bu işten en çok zarar gören kurumlardır. Dolayısıyla şahsa indirgeyerek böyle bir temyiz hakkının bulunmadığından bahisle Yargıtay'ın temyiz taleplerini reddetmesi gerçekten anlaşılır değildir.
Üstelik, 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği. Bu derneğin tüm kurucuları, hayatını kaybeden yurttaşlarımızın yakınlarıdır. Bu talep dahi dikkate alınmamıştır. Bir insanlık suçu olarak değerlendirilmesi gereken ve bu konuda karar verilmesi gereken bir dosyada Yargıtay 3. Dairesi, bu konulara hiç girmeyerek 'temyiz hakları bulunmadığını' ifade ederek; sivil toplum örgütleri ve partilerin temyiz haklarının bulunmadığına ilişkin vermiş olduğu kararla bu tip olayları cüretlenmiştir.
"DOSYA ÇOK EKSİK KALMIŞTIR"
Terör bir insanlık suçudur. Bu insanlık suçunun, hakimlerimiz tarafından çok daha geniş yorumlanması gerektiği ortadadır. Türkiye terörle uğraşan bir ülkedir ve böylesine kararlarla Yargıtay'ın vermiş olduğu bu kararla ne yazık ki bu dosya çok eksik kalmıştır. Bu kararı üzüntüyle karşıladığımı söylemek istiyorum. Türk hukuk dünyası için bir skandaldır."
"MİLYONLARCA DOLARIN HESABINI SORACAĞINA ANKAPARK'I YAPANLARA SAHİP ÇIKTI"
Ankapark'ın Ankara Büyükşehir Belediyesi'ne devrinin tamamlanmasının ardından Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'un açıklamalarına ilişkin, Gök; "Sayın Murat Kurum, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mansur Yavaş'ı bu konuda siyaset yapmakla suçlayacak kadar basiretsiz davranmış ve Ankapark'ta Ankaralıların yok edilen milyonlarca dolar parasının hesabını soracağına, Ankapark'a ve onu yapanlara sahip çıkmıştır. Bu yaklaşımı şaşırtıcı değildir" dedi.
"BU OTELİN ÇED RAPORU TAMAMLANDI MI?"
Gök, Bakan Murat Kurum'a iki gün önce açılışına katıldığı bir otelin "ÇED raporu" olmadığı yönündeki iddiaları sordu. Basın toplantısına gelmeden önce soru önergesi de sunduklarını aktaran Gök, şöyle devam etti:
"Murat Kurum, 27 Temmuz 2022 tarihinde Çamlıdere'de bir termal otelin açılışına katıldı. 31 milyon lira bedelle ve İller Bankası desteği ile yapılan bu otel ile ilgili bize gelen iddialar vahimdir.
Çamlıdere İlçesi, Ankara'nın içme suyu ihtiyacının büyük ölçüde karşılandığı ilçemizdir. Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği vardır. Bize gelen bilgiler, Sayın Bakan Murat Kurum'un ve müdürlüklerin vermesi gereken ÇED raporunun bu otel inşaatında alınmadığı iddia edilmektedir. Şimdi böyle bir durum varsa ortada gerçekten cevaplandırılması gereken onlarca soru bulunmaktadır. Ankaralıların içme suyu ihtiyacının giderildiği bir havzada yapılan otelden bahsediyoruz. Rapor alınmadan bir otelin açılışını gerçekleştirmiş ise cevap vermek durumundadır.
Bu iddialar karşısında Çevre Bakanı Murat Kurum'a diyoruz ki: Bu otelin ÇED süreci tamamlanmış mıdır? Tamamlandıysa belgesini kamuoyuyla paylaşır mısınız? Eğer ÇED süreci tamamlanmamışsa yapımına nasıl izin verildiğini açıklar mısınız? Bu konuları denetlemekle ve sorunlar hakkında işlem yapmakla görevli olan Çevre Bakanı olarak eğer ÇED süreci tamamlanmamış ve çevre izni alınmadan bu otel hayata geçirilmişse Sayın Bakan sorumluluğunuzun gereğini yerine getirecek misiniz?"
"HUKUK ÇİĞNENİYOR TÜRKİYE'NİN BAŞI AĞRIYOR"
Gök, "Çünkü Türkiye'de yasalar çiğneniyor, hukuk çiğneniyor, hukukun ve yönetmeliklerin gerektirdiği hiçbir yükümlülük yapılmadan yapılan yapılaşmalar yüzünden Türkiye'nin başı ağrıyor. Tıpkı Ankapark'ta olduğu gibi" ifadeleriyle Ankapark tartışması hakkında konuştu.
"KAPATILAN HAYVANAT BAHÇESİNDEKİ HAYVANLARA NE OLDU"
Gök, Melih Gökçek'in belediye başkanlığı döneminde kapatılan hayvanat bahçesindeki hayvanlar hakkında bilgi istedi.
"Ankapark diye bildiğimiz alan 2012 yılında Bakanlar Kurulu tarafından Atatürk Orman Çiftliği, hayvanat bahçesi yenileme alanı projesi olarak değerlendirildi ve bir karar çıkartıldı. Bu kararla birlikte 213 hektar alan, hayvanat bahçesinin bulunduğu alan, Ankara Büyükşehir Belediyesi'ne devredildi. Burada Melih Gökçek, safari turlarının düzenleneceği hayvanat bahçesinin daha da genişleyeceği ve içinde oyuncak parklarının bulunacağı bir alan hayal ediyordu. Ama burada tam 801 milyon dolar para harcandı. Bu bir metronun yapımına denktir. Ankapark, üstelik Ankara Çayı üzerinde kurulmaya başlandı ve zemin etüdü yapılmadan bu yapılaşmalar burada yapıldı. 801 milyon dolar harcanan Ankapark ile ilgili olarak, teknik şartnameye uygun davranılmadı; üçüncü, dördüncü sınıf malzemeler kullanıldı. Çürümenin boyutlarını tüm Ankaralılar yakından görüyorlar.
Esas değinmek istediğim bir başka konu da hayvanat bahçesi ile ilgilidir. Ankara'da 29 Ekim 1940 yılında hayvanat bahçesi kurulmuştur, Melih Gökçek'in hayalleri ve oyuncakları uğruna 26 Temmuz 2013'te hayvanat bahçesi kapatılmıştır. Tam 73 yıl hizmet vermiştir, Ankara'ya hayvanat bahçesi. Hayvanat bahçesi önemli cazibe merkezlerinden biriydi. Hayvanat bahçesinde 131 çeşit hayvan vardır. Binlerce hayvandan bahsediyoruz. Hayvanat bahçesi kapanınca da hayvanat bahçesinin müdürünü, TÜBİTAK'ın Ulusal Akademik Ağ ve Bilgi Merkezi'ne müdür yaptılar. Hayvanat bahçesi gitti. Müdür de TÜBİTAK'a müdür oldu.
Kapatılan hayvanat bahçesinin yüzlerce hayvan nerededir? Melih Gökçek'in zimmetinde olan hayvanlardır onlar. Hayvanların akıbetinin açıklanmasını istiyoruz. Nerededir? Bu hayvanlar ne olmuştur? Ben o zamanlarda büyük çoğunluğunun yollarda telef olduğunu, biliyorum. Büyükşehir Belediyesi eski Belediye Başkanı Melih Gökçek, kendi dönemine ait zimmetinde bulunan bu hayvanlardan dolayı da ayrıca sorumludur ve bunların yerine konması da çok da kolay değildir. Çünkü her birinin maliyeti, ulaşımı, getirilişi çok farklı ülkelerden çok farklı bir şekilde temin edilecek bu hayvanların ayrıca akıbetinin de açıklanması gerekir. Ankapark'ın bir de böyle bir sorunu vardır. Bunun hesabının Melih Gökçek'ten sorulması ve bu zimmetlerin Melih Gökçek'in bizzat kendisinden sorulması gerekir."