Haberler

Anlatacak Çok Hikayemiz Var"

Abone Ol

Oyuncu İsmail Hacıoğlu, yerli filmlerin yabancı yapımlara göre avantajlı olduğunu belirterek, "Bizim kendi tarihimizi yazabilmek gibi bir avantajımız var. Anlatacak çok hikayemiz var. Sadece vatan, millet, Sakarya anlamında demiyorum, elimizin altında her şey var." dedi.

Oyuncu İsmail Hacıoğlu, yerli filmlerin yabancı yapımlara göre avantajlı olduğunu belirterek, "Bizim kendi tarihimizi yazabilmek gibi bir avantajımız var. Anlatacak çok hikayemiz var. Sadece vatan, millet, Sakarya anlamında demiyorum, elimizin altında her şey var." dedi.

Sinema filmleri ve dizilerde canlandırdığı karakterlerle beğeni toplayan ve Ayla filmindeki "Süleyman Dilbirliği" karakteriyle tanınan oyuncu, Kültür Ocağı Vakfı (KOCAV) Ömer Lütfi Mete Salonu'nda gerçekleştirilen "Başarı Öyküleri"nin bu ayki konuğu oldu.

Hacıoğlu'nun oynadığı bazı filmlerin fragmanlarının izlenmesiyle başlayan programı, KOCAV Mütevelli Heyeti Üyesi Mesut Aytekin ve Serhat Önal yönetti.

Konuşmasına oyunculuğa nasıl başladığını anlatarak başlayan Hacıoğlu, Hollywood sinemasının görseli ön planda tuttuğunu fakat hikaye açısından kısır döngüde olduğunu ifade etti.

Yerli filmlerin yabancı yapımlara göre avantajlı olduğunu dile getiren Hacıoğlu, şöyle konuştu:

"Bizim kendi tarihimizi yazabilmek gibi bir avantajımız var. Anlatacak çok hikayemiz var. Sadece vatan, millet, Sakarya anlamında demiyorum, elimizin altında her şey var. Evvela insanız, güzel bir dokumuz var. Bizim sinemanın içini boşaltmaya çalıştıkları sürece bir yere varılamaz. İçi dolu halde kalırsa, biz sadece dışından teknolojisiyle görsel efektleriyle süslersek bunun bir yere gelebileceğine inanıyorum. Ancak bu şekilde kendi sinemamızla devam edebiliriz."

Hacıoğlu, Türk dizilerinin sadece Orta Doğu'daki ülkelere pazarlanmaması gerektiğini vurgulayarak "Avrupa'ya da keşke açılabilsek, Amerika'ya da işlerimiz pazarlanabilse." diye konuştu.

"Çocuğum için diziye başladım ama çocuğumu göremiyorum"

Dijital platformlardaki dizilerin, televizyon dizilerine göre kısa süreli olmaları açısından daha avantajlı olduğunu dile getiren Hacıoğlu, şöyle devam etti:

"Bu kadar tüketim nereye kadar? 120-140 dakika iş teslim ediyoruz. Ben çocuğum için diziye başladım ama çocuğumu göremiyorum. Eve gidemiyorum. Bu işte bir terslik yok mu? Sabah 09.00'da sete gidiyorum, ertesi sabah 7.30'da iş bitiyor. Kimseye de bir hayrın kalmıyor. Herkes para için orada, kimsenin üretmek gibi bir derdi kalmamış. O kadar tüketiyorsun ki üretmeye vakit kalmıyor. Her hafta 140 dakika."

Dijital platformlarda en uzun yapımın 60-70 dakika olduğunu, böylece kalitenin de yükseldiğini belirten Hacıoğlu, "Televizyon kendi kaybeder, böyle tüketirse." diye konuştu.

"Ayla'yı bir ayrı sevdim"

Dizi yapımcılarının sektörün durumuna göre avantajlı tarafa doğru çok hızlı kayabildiğini ifade eden Hacıoğlu, "Kapitalizm kendi yaralarını açıp kendi yaralarını kapatabilen bir sistem maalesef. Birileri 'Ben o kadar kazanmayacağım ama benim izleyicim kaliteli iş izleyecek' diyecek, biz de adam gibi işler izleyeceğiz. Yoksa 140 dakika türlü rezillik devam edecek." değerlendirmesine bulundu.

Oyunculuk yaparken istemeden oynadığı rollerin olup olmadığının sorulması üzerine Hacıoğlu, "Tabii ki sevdiğim ve sevmediğim işlerim var. Ama Ayla'yı bir ayrı sevdim ben, içime sindi. İzledikçe hala bir tuhaf oluyorum. Ama mesela Çakal'ı da seviyorum, bende çok ayrı bir yeri var, ikincisini de yapacağız." diye konuştu.

Kültür Ocağı Vakfı Başkanı Ali Ürey, Hacıoğlu'na teşekkür ederek, tablo hediye etti.

Kaynak: AA / Güncel

Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title