"Anne Kredi Çektim, Bu Borcu Ödemek Zorundayım"
Ermenek'teki kömür ocağında oğlu ve damadı mahsur kalan kalp hastası Fatma İlhan, ocaktan gelecek müjdeli bir haber bekliyor.
"Anne ben ocağa gidiyorum ama..."- Ermenek'teki kömür ocağında oğlu ve damadı mahsur kalan kalp hastası Fatma İlhan, ocaktan gelecek müjdeli bir haber bekliyor- Mahsur kalan Uğur İlhan'ın annesi Fatma İlhan: "Oğlum gitme" dediğimde 'Anne kredi çektim. Bu borcu ödemek zorundayım. Mecburen gideceğim' derdi. Taş düşermiş, ağaç düşermiş. Bana hiç su sızıntısından bahsetmemişti. 'Su sızıyor' diye gelinime söylermiş"- Uğur İlhan'ın eşi Ayşe İlhan: "Çocuklarım ellerini açmış 'Babam gelsin' diye yalvarıyor. Geri getirebilecekler mi benim canımı?"KARAMAN (AA) - MEHMET ÇETİN - Ermenek'teki kömür ocağında mahsur kalan oğlu Uğur İlhan ile damadı Mehmet Tokat'tan gelecek müjdeli bir haberi bekleyen Fatma İlhan'ın gözyaşları dinmiyor.İlçeye bağlı Görmeli köyünde oturan Fatma İlhan'ın hem oğlu hem de damadı ocakta mahsur kaldı. Kalp hastası olduğu için ocağa gidemeyen anne İlhan, köye gelen herkese oğlu ile damadını soruyor.Fatma İlhan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, oğlunun sık sık çalışmaya gitmeden önce kendisini ziyaret ettiğini söyledi.Oğlunun işe giderken "Anne ben ocağa gidiyorum ama sağ döneceğim ihtimal" dediğini belirten İlhan, "Neden sağ dönmeyeceksin?' dediğimde 'Anne o ocak tehlikeli' diyordu. 'Oğlum gitme' dediğimde 'Anne kredi çektim. Bu borcu ödemek zorundayım. Mecburen gideceğim' derdi. Taş düşermiş, ağaç düşermiş. Bana hiç su sızıntısından bahsetmemişti. 'Su sızıyor' diye gelinime söylermiş" dedi.Ocaktaki çalışma şartlarının zor olduğunu ifade eden İlhan, işçiler için torba yasadan çıkan iyileştirmeye bile sevinemediklerini dile getirdi. Oğlunun eski bir çizme ve kırık bir kask ile soğuk havada o ocakta çalıştığını anlatan İlhan, aldığı maaşının 500 lirasını yol parasına verdiğine işaret etti.- "Böyle olacağını bilseydim yavruma 'kanaat et' demezdim"Madende işçilere yemek parası verilmediğini belirten İlhan, şunları kaydetti: "Bir kuru peynir, bir kuru ekmekle karınlarını doyururlardı. Bana 'Belki işten çıkarım' dedi. Ben de 'Yavrum kanaat et bakalım, ilerde ne gelir belli olmaz' dedim. Bu şekilde olacağını bilseydim, yavruma 'kanaat et' demezdim. Çocuğumu dilenir, dolanır ama yine de göndermezdim. Ocağın o kadar tehlikeli olduğunu bilseydim göndermezdim. Biz de işçiyiz biz de köylüyüz. İşe gidiyoruz, çayımızı içiyoruz, dinlenip tekrar işe devam ediyoruz. Bunlar nasıl insan? Böyle çalışma mı olur?" İlhan, çocuğunun ölüsünü ya da dirisini istediğini söyledi.Kendisi gibi gelini ve 4 torununun da oğlundan gelecek haberi beklediğini ifade eden İlhan, "Üç aydır bir işçinin aylığı neden verilmez? Elektriği mi yok, tuzu mu yok, gazı mı yok? Benim çocuğumu versinler. Bu işin sonunu bırakmayacağız. Şikayetçiyiz. Allah'ın bana vereceği iki dal. Biri kuru, biri yaş. Yaş verirse de kuru verirse de benim çocuğum" diye konuştu.- "Ben açlığa, susuzluğa da razıyım yeter ki gitme' dedim"Uğur İlhan'ın 4 yıllık eşi Ayşe İlhan ise eşinin son zamanlarda işle ilgili kendisine yakındığını aktardı.Eşinin, "Bir şeyler olacak. Bir kaç gündür canım sıkılıyor" dediğine işaret eden İlhan, şunları kaydetti: "Belimin ağrısından duramıyorum, dizlerim suların içlerinde kaldı' dedi. 'Gitme canım. Ben açlığa, susuzluğa da razıyım yeter ki gitme' dedim. Bana 'Her yere borcumuz var. Ev yaptırdık, kredimizi nasıl ödeyeceğiz?' dedi. Sonunda başardılar işte. Onun başına da bu işi getirdiler. Benim çocuklarımın başını kim doğrultacak bu saatten sonra? Çocuklarım ellerini açmış 'Babam gelsin' diye yalvarıyor'. Geri getirebilecekler mi benim canımı? Soma'dakilerden neden ders alınmadı? 301 kişi öldü dediler, niye kimse ders almadı da bu canları yine yaktılar?"- "Babası motora binecek gezdirecekti çocuklarımı"Ayşe İlhan, 4 çocuğa bakarken zorlandıklarını söylemesi üzerine eşinin her zaman, "Ben bakarım çocuklarıma. Elimin nasırıyla bakacağım onlara" dediğini vurguladı.Çocuklarının boynunun bükük kaldığını dile getiren İlhan, şöyle devam etti: "Kim verecek bu çocukların hesabını? Benim çocuklarım şimdi 'baba' diyerek yoldan gecen her motora sarılıyor, ağlıyorlar. Babası motora binecek gezdirecekti çocuklarımı. Kimse o madenin sorumlusu duysun, benim çocuklarımın hesabını versin." ....