Anne-kız Darbecilere Karşı Direndiler
UĞUR SUBAŞI / EMRE AYVAZ - Sakarya'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimini engellemek için gittiği valilik önünde iki çocuğuyla yaralanan Hacer Bayram, darbecilere karşı korkmadan mücadele ettiklerini söyledi.
UĞUR SUBAŞI / EMRE AYVAZ - Sakarya'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimini engellemek için gittiği valilik önünde iki çocuğuyla yaralanan Hacer Bayram, darbecilere karşı korkmadan mücadele ettiklerini söyledi.
Sakarya Valiliği önünde darbe girişiminde bulunan askerlerin açtığı ateşte bacağından yaralanan 44 yaşındaki Bayram, tedavi gördüğü Yenikent Devlet Hastanesinde, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi yaşadıklarını AA muhabirine anlattı.
Olayların yaşandığı gece 19 yaşındaki kızı Aslınur Ayan ve 20 yaşındaki oğlu Mustafa Onur Ayan'ın da yaralandığı Kur'an kursu öğreticisi Hacer Bayram, daha önceden ülkede "böcek" muamelesi gördüklerini fakat AK Parti hükümetinin getirdiği yeniliklerle "Orta Çağ'dan medeniyete" geçildiğini söyledi.
Darbe girişimini televizyondan duyduklarını fakat ilk anda inanamadıklarını ifade eden Bayram, "Televizyonda Başbakanımızın 'ölüm bile olsa' sözünden sonra abdest alıp dua etmeye başladık. Adnan Menderes ve Abdülhamit Han'a yaşatılanlar aklımıza geldi. Tekrar her şeyin başa döneceği ve özgürlüklerimizin elimizden alınacağını düşündük. TRT spikerini dinledikten sonra dünyam başıma yıkıldı. Bizim de bir şey yapmamız gerekiyordu. Cumhurbaşkanımızın 'sokağa çıkın' çağrısından sonra üzerimizi giyip tarlalardan geçerek valilik önüne geldik." dedi.
Bayram, kızı, oğlu, kardeşleri ve dedesiyle tesbihatla valiliğe doğru yürüdüklerini, oraya vardıklarında da kol kola girdiklerini ifade etti.
Askerlerin, valiliğin önünü tanklarla kestiklerini anımsatan Bayram, şöyle konuştu:
"Bize, 'İçeri giremezsiniz vur emri var' dediler. Ben de onlara 'Bizi vuracak mısınız?' diye sordum. Askerler şaşkınlık içinde bize bakıyorlardı. Biz onlara 'buradan ölürüz de dönmeyiz' diye söyleyince askerler kıpırdamaya başladı. Komutan ise silahını bize doğrultarak, 'Sizi vururum' dedi. Kalabalık artınca komutan yalnız kaldı ve kenara çekildi. Orada yaşlı bir teyze komutana, 'Sen kimsin? Devlet misin, millet misin?' diye sorarak onu iteklemeye başladı. Biz hep beraber valiliğin önüne girdik."
Daha sonra askerlerin burada kendilerine müdahale ettiğini anlatan Bayram, "Daha sonra bir komutan konuşmamıza fırsat vermeden bize doğru ateş etmeye başladı. Biz o anda dua etmeye başladık."O anda 'Evet belki biz ölmeliyiz ama Cumhurbaşkanımıza bir şey olursa ümmeti Muhammed'in bütün umutları söner' diye düşündük. O an korkumuz yoktu. 'Biz o an ölelim ama Cumhurbaşkanımıza bir şey olmasın' dedik." diye konuştu.
"Gitmeseydim annem babam yüzüme tükürürdü"
Bayram, askerin ateş açtığı anda ayağından vurulduğunu, oğlunun "Anne vuruldum" demesi üzerine onun yanına gittiğini ve aynı esnada kızının da vurulduğunu aktardı.
Çevredeki vatandaşların yardımıyla hastaneye kaldırıldıklarını dile getiren Bayram, "Burada bize çok ilgi gösterdiler sağ olsunlar. Utandık çünkü bu bir övünç kaynağı değildi. Yanımızda bizimle beraber taşınan yaralı bir genç sürekli Kelime-i Şehadet getiriyordu." şeklinde konuştu.
"Yine olsa gözümü kırpmadan giderim. Korkarsak zafer asla bize nasip olmaz." diyen Bayram, "Ya korkakça bir ömür tüketeceğiz ya da keşke dememek için orada olacağız. Ben oraya gitmeseydim annem babam yüzüme tükürürdü. Yeter ki ümmetin umutları sönmesin. Keşke Fetullah Gülen de ben değil de biz deseydi. Cemaat yerine ümmeti Muhammed deseydi. Cemaat diye bir din yok. Cemaat yok olmalıydı ama millet yaşamalıydı. Bizim kardeşimiz dediğimiz insanlar bize silah doğrulttu." değerlendirmesinde bulundu.
-"Hiçbir Müslüman silahsız kadın ve çocuğa el kaldırmaz"
Aynı hastanede tedavi gören Hacer Bayram'ın 19 yaşındaki kızı Aslınur Ayan ise vatandaşlara "meydanları boş bırakmayın" çağrısı yaptı.
Hastanede yattığı için meydanlara gidemediğini, ülkenin Türk milletine emanet olduğunu anlatan Aslınur Ayan, yaşananları bir terör olayı olarak algıladıklarını söyledi. Ayan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kendileri, din çerçevesi altında bunu yaptıklarını söylüyorlar. Biz asla kendilerini Müslüman olarak görmüyoruz. Hiçbir Müslüman kendi vatanından birini öldürmez, silahsız kadın ve çocuğa el kaldırmaz. Müslümanlıkta ve savaşlarda kurallar vardır. Biz orada sivil halk olarak bulunuyorduk. 7'sinden 70'ine herkes oradaydı. Biz yine Türk askerinin yanımızda olduğunu biliyoruz. Bizler de onların yanındayız. Bizim karşı karşıya geldiğimiz kişiler Türk askeri değildi. Bizim karşımızdakiler üniforma giyen şahsiyetsiz kişilerdi. Müslüman olan din kardeşine silah doğrultmaz. Oyuna gelmeyin."