Haberler

    Anneler Unutulmaz

    Abone Ol

    Aynı vazoya önceki yılın sonlarına doğru kaybettiğimiz eşimin annesi, Berlin Humboldt Üniversitesi'nde Hukuk Fakültesi'nde öğenim gören oğlumuz Berk-Ömer'in anneannesi, kayınvalidem-annem için de kırmızı bir gül koydum.

    Aynı vazoya önceki yılın sonlarına doğru kaybettiğimiz eşimin annesi, Berlin Humboldt Üniversitesi'nde Hukuk Fakültesi'nde öğenim gören oğlumuz Berk-Ömer'in anneannesi, kayınvalidem-annem için de kırmızı bir gül koydum.

    Oturma odasında güllerin karşısına geçip "Anneler gününüz kutlu olsun canım annelerim" dedim.

    ***

    Kısa bir süre sonra odaya Berk-Ömer girdi.

    Bir elinde vazo, diğerinde de cep telefonu vardı.

    Birileriyle konuşuyordu.

    Belli ki, bir süredir Türkiye'de olan annesinin anneler gününü kutluyordu.

    Elindeki vazoda 4 kırmızı gül vardı.

    "Bu güller kime?" diye sordum.

    "Biri babaannem, biri anneannem, biri annem için" dedi.

    "Ya diğeri?" soruma da, "Tüm anneler için" yanıtını verdi.

    Bu duygusal yaklaşımıyla beni şaşırttı.

    Tabii sevindirdi de.

    Babaannesinin hiç görmediği, kucağına alamadığı, kaybettikten yıllar sonra doğduğu için babaannesini hiç görmeyen torunu Berk-Ömer, anneler gününde ona kırmızı bir gül almıştı.

    Bebekliğini yanında geçirdiği ve "Ebe" dediği anneannesine de.

    ***

    İşte anneler gününde yine annemi düşündüm uzun uzun.

    Kaybedeli yıllar olduğu halde, her haliyle gözümün önündeydi.

    1969 yılı sonbaharında tıp öğrenimi yapmak için Fransa'nın yolunu tuttuğumda, vedalaşırken benim üzülmemi istemediği için tüm hüzünlerini ve acılarını yüreğine, gözyaşlarını da içine nasıl da gömdüğünü daha dünmüş gibi tüm canlılığıyla hatırlıyorum..

    Düşündüğünü söyleyen, nerde olursa olsun, doğru bildiğini hiç çekinmeden dile getiren bir Anadolu kadınıydı annem.

    O yüzden de yakınları ona Deli Hatça (Hatice) derlerdi.

    Yalnız tanıdıklara ve komşulara değil, herkese yardım eden bir Anadolu kadını.

    O zamanlar bizim oralarda çikolata yoktu.

    Bakkaldan şeker veya bisküvi almaları için çocuklara para verirdi.

    Yoldan geçen dilencileri hiç eli boş göndermezdi.

    Otel olmadığı için Köy odasında konaklayan yabancı konuklara yemek gönderirdi.

    Gece gündüz çalışır ama hiç de şikayet etmezdi.

    ***

    Eşimin annesi, Berk Ömer'in "Ebe" dediği anneannesi, kayınvalidem-annem de öyleydi.

    Yaşı 80'e dayandığı halde komşuları ona hala Gülgız Gelin derlerdi.

    Mahalledeki çocuklar da Gülgız Ebe.

    Gülgız ebeleri, bahçe kapısının önünde oynayan kızlı-erkekli çocuklara komşu bakkal dükkanından bir şeyler satın alıp yemeleri için para verirdi.

    Severdi çocukları sevindirmeyi.

    Komşulara karşı da eli çok açıktı.

    Meyvesinden sebzesine, etinden yumurtasına her şeyi paylaşırdı.

    Sokak köpeklerini doyururdu.

    Her gün bahçeye açılan balkonun önünü dolduran komşu kedilerini de.

    ***

    Evet, sizler yaşadığınız Anadolu'nun o küçük köylerinde anneler günü ne bilmezdiniz.

    O yüzden kutlamazdınız da.

    Evet, sizler bizden fiziksel olarak çok uzaklardasınız.

    Ama her zaman yanımızdasınız.

    Her zaman içimizdesiniz.

    Anneler gününüz kutlu olsun.

    Tüm annelerin anneler günü kutlu olsun.

    Kaynak: Hürriyet / Güncel

    Humboldt Üniversitesi Türkiye Berlin Politika Güncel Haberler

    Bakmadan Geçme

    1000
    Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
    title