"Anneme İşkence Yapılırken Asker..."
'Uçurtmayı Vurmasınlar' filminin küçük oyuncusu Barış, aslında yaşanmış bir hikâyenin kahramanı.
'Uçurtmayı Vurmasınlar' filminin küçük oyuncusu Barış, hayali bir karakter olarak kabul edilse de, o aslında yaşanmış bir hikâyenin kahramanı. Filminin gerçek kahramını Barış Gökçe"Anneme işkence yapılırken asker beni simitle oyalıyordu" dedi.
12 Eylül'de henüz 9 aylıkken annesiyle hapse atılan ve hikâyesi 'Uçurtmayı Vurmasınlar' filmine konu olan Barış Gökçe şimdi 33 yaşında. Cezaevinde pek çok kötü olayla karşılaştığını söyleyen Gökçe,"Cezaevi müdürü dışarıda uçurtmalar ile içeriye mesaj gönderiliyor diye düşünüp askerlere vurdurtmaya kalktı." diyor.
Zaman Gazetesi'nde yer alan habere göre 'Uçurtmayı Vurmasınlar' filminin küçük oyuncusu Barış, hayali bir karakter olarak kabul edilse de, o aslında yaşanmış bir hikâyenin kahramanı. Bunun ispatı ise 12 Eylül davasında müdahil olacağını açıklayan Nurtem Bozkurt'un 'Barış'la aynı koğuşta kaldık' açıklamaları. Henüz 9 aylıkken annesiyle Ankara Merkez Cezaevi'ne atılan ve 4,5 yaşına kadar orada kalan Barış Gökçe, bugün 33 yaşında bir yönetmen. Bebekliğini kapalı kapılar ardında geçiren Gökçe, yaşadığı zor günleri unutamadığını söylüyor. Gökçe, yıllar sonra öğrendiği bir gerçeğin ise kendisini çok yaraladığını anlatıyor:
"Cezaevi aracında beklerken asker bana simit almıştı. O asker arabada ağlamaya başladı. Çocukça duyguyla gidip neden ağladığını sordum, cevap vermedi. Yıllar sonra annemden öğrendim. Meğer o sırada içeride anneme işkence ediyorlarmış, o asker de beni dışarıda oyalıyormuş ona üzülüp ağlamış."
O yıllarda yaşı küçük olmasına rağmen hatırladığı kareler oldukça fazla Gökçe'nin. Bir keresinde koğuştaki camın kenarından gökyüzüne bakmaya çalışırken kafasına çivi battığını söyleyen yönetmen Gökçe, hatırında kalanları şöyle anlatıyor: "Koğuşta cam kenarında oynarken çivi kafama battı, yarıldı. Kan kaybından bayılmışım. Önce izin vermemişler hastaneye götürülmeme. Annem ve bizim koğuştakiler ayaklanma çıkarmışlar. Öylelikle beni hastaneye götürdüler. Allah'tan ki o gün o ayaklanma yaşanmış, yoksa bugün ben olmazdım." Gökçe'nin bir diğer hatırladığı sahne ise cezaevi müdürünün avludan görünen uçurtmayı vurdurtmak istemesi olmuş. Zaman zaman cezaevinin yanında bulunan arazide çocukların uçurtma uçurduğunu ve bunun avludan görüldüğünü aktaran Gökçe, "Cuntanın insanlar üzerinde oluşturduğu paranoyaya bakın ki cezaevi müdürü bu uçurtma ile içeriye mesaj gönderiliyor diye düşünüp askerlere vurdurtmaya kalktı." ifadelerini kullanıyor. Annesine cezaevinde elektrik verildiğini, kırık camlarda yürütüldüğünü ve falakaya yatırıldığını söyleyen Gökçe, sıradan bir ev hanımına bunların neden yapıldığına hâlâ anlam veremediğini belirtiyor.
Barış Gökçe'nin annesi Ayşe Gökçe, bugün 58 yaşında ama hâlâ neden içeri alındığına o da anlam veremiyor. Bir gün askerler eve baskın yapıp sigaraya sarılı bir ot bulmuşlar ve Ayşe Hanım'ı bu bahaneyle 6 çocuğundan en küçüğü olan Barış'ı yanına almasına izin vererek hapse götürmüşler. Daha sonra dava dosyasında bunun esrar olduğu söylenmiş kendisine.
O dönem ailelerinde sigara kullananın bile olmadığını belirten Gökçe, "O dönem yan komşularımız izleniyormuş, cunta tarafından. Sırf yan komşulara gittiği için babam ve annemi de suçlu ilan edip bahanelerle içeri atmışlar." diyor. Babasının da sonradan aynı hapishanenin erkekler koğuşuna getirildiğini belirtiyor. Ayda bir askerler Barış'a yan tarafa geçmesi için izin veriyormuş ve babasıyla hasret gideriyormuş.
Anne-babası hapishanedeyken aile içinde de çatışmalar çıktığını anlatıyor Gökçe: "Örneğin annemler içeri girdiğinde dedemler bize para yollamamış. Çünkü babam MHP'li, dedemlerse Ecevitçiymiş. Bu yüzden sırt çevirmişler. Babam da içeri girdiğinde bize maddi destek verecek kimse kalmamış. Annem hapishanenin atölyesinde çalışıp geçinmeye çalışmış." İçeriden çıktıktan sonra Ankara'da kalamadıklarını anlatan Gökçe, Malatya'ya gittiklerini belirtiyor. Ancak burada da komşuların tepkileri nedeniyle huzur bulamamışlar ve Tekirdağ'a taşınmaya karar vermişler. İlkokula başladığında bile arkadaşlarının kendisinden çekindiğini ve arkadaşlık kurmak istemediklerini ifade eden yönetmen Gökçe, "Hiçbir şeyden habersiz bebekken girdiğiniz hapishane size ömür boyu taşıyacağınız bir yafta vuruyor ve bu yükü taşımaya başlıyorsunuz." diyor.