Anti Demokratik Müdahale Kabul Edilemez
Adalet Bakanı Sadullah Ergin İskenderun'da Anayasa Değişikliği Paketini Savundu.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, 21'inci yüzyılda Avrupa Birliğine tam üyelik müzakereleri yapan bir Türkiye'nin ikide bir antidemokratik müdahalelerle yönetimine müdahale edilmesinin kabul edilemez olduğunu vurgulayarak "Artık bu ülke öngörülebilir bir ülke olmalı" dedi.
AK Parti Hatay Milletvekili Orhan Karasayar ile İlçe örgütünün İskenderun'da düzenlediği, işadamları, Oda Başkanları, Hıristiyan din adamları ile partililerin de ilgi gösterdiği iftar yemeğine Adalet Bakanı Sadullah Ergin katıldı.
Yemekte Referandumla ilgili açıklamalar yapan Bakan Ergin, "Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Anayasa Mahkemesinin yapısı. Şunu soruyoruz bu iki kurumun şimdi yürürlükte olan anayasamızın düzenlemesini gözümüzün önüne koyalım. Türkiye'de uygulanan bu modeli Avrupa'da dünyada uygulayan bir tane ülke var mı diye soruyorum. Önce gözüme bakıyorlar sonra yok diyorlar. Kendimize yarayacak, kendimize özgü bir şey istemedik. Siyaset kurumu bugün var yarın yok" diye konuştu.
Türkiye'nin kendine özgü koşulları olan bir ülke olduğunu kaydeden Bakan Ergin konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Neymiş Türkiye'nin kendine özgü koşulları diye soruyoruz? Söyledikleri şudur yada söyleyemedikleri; Efendim Türkiye çok partili siyasi hayata geçtikten sonra ortalama her on yılda bir askeri müdahalelerle karşılaşmış, 60'da darbe olmuş, 71'de darbe olmuş, 80'de darbe olmuş, 97'de pos modern darbe olmuş, 2007'de E-muhtara verilmiş, bu aralarda verilen mektuplar, tehditlere bunlara girmeyeceğim. Silahlı Kuvvetlerin yapmış olduğu müdahaleler demokrasiye. Yargı, hukukilik denetimi yapan müdahalelerde bulunmuş, yerindelik denetimi yapması gereken yerlere. Yargı Anayasayı kanırtarak acıtarak, evrensel hukuku, insanların vicdanlarındaki adalet beklentilerini rencide ederek, inciterek müdahalelerde bulunmuş sisteme. Zaman zaman bürokrasinin müdahaleleri de olmuş. Dolayısıyla bu ülkede demokrasi, Askerin müdahalesiyle, yargının müdahalesiyle bürokrasinin müdahalesiyle sık sık kesintiye inkitaya uğramış, bunları bir araya getirirseniz, Türkiye'nin kendine özgü koşulları çıkıyor ortaya. Altını kalınca çiziyorum. Artık Türkiye'nin kendine özgü koşulları olamaz. 21'inci yüzyılda Avrupa Birliğine tam üyelik müzakereleri yapan bir Türkiye'nin ikide bir antidemokratik müdahalelerle yönetimine müdahale edilmesi kabul edilemez. Artık bu ülke öngörülebilir bir ülke olmalı. Hukuk devletini tesis etmiş bir ülke olmalı. Evrensel hukukla barışık bir ülke olmalı. Bu ülkede halka dışarıdan müdahale yapılamamalı. İktidarı getiren halk, beğenmediği zaman götürebilmeli"
2007 referandumunu da hatırlatan Bakan Ergin "Cumhurbaşkanını bu millet seçsin mi seçmesin mi referandumunda 'Hayır seçemez' diyenlere bakınız. O gün hayır bu millet seçmesin diyenlere bakınız ne olur. Bugün, önümüzdeki hafta yapılacak referandum için 'Hayır' kampanyasına katılanlarla aynı. Yani gücün, sözün, kararın millete gelmesine hayır diyenler 2007'de de aynıydı, 2010'da da aynı" dedi.
AK PARTİNİN FİŞİ MİLLETİN ELİNDE
12 Eylül referandumunda millet iradesi üzerinde vesayetin devam etsinin oylandığına vurgu yapan Bakan Ergin "Ben egemenliği de gücü de yetkiyi de 50 milyona devrediyorum. Onlar kullansın, gücün yetiyorsa onları tehdit et diyorum. Hangi siyasi görüşe sempati duyarsak duyalım. 10 ay sonra sandık önüne geldiğinde herkes kendi gönlündeki siyasi partisine desteğini verir. Bugün burada bu sandıkta oylayacağımız şey, millet iradesi üzerinde vesayet devam etsin mi etmesin mi? Meclisin duvarında yazan Anayasamızın girişinde yazan, 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' ibaresi, ete kemiğe bürünüp aramıza gelsin mi, yoksa orada süslü duvarlarda kalsın mı? Egemenlik Milletin eline gelsin mi gelmesin mi?' Pazar günü oylayacağımız budur. Hangi siyasi görüşten olursak olalım. Burada gücün millete gelip gelmemesini konuşuyoruz. AK Parti kendine göre iş yapıyor, yahu Ak Partinin de fişi milletin elinde, fişini çektiniz mi AK Parti diye bir şey kalmaz. Ama yetki senin eline geliyor. Senin kontrol edebileceğin, denetleyebileceğin, hesap sorabileceğin bir mekanizma istiyoruz. Biz bu ülkede demokrasinin kökleşmesi için, bedel ödenmesi gerekiyorsa ödemeye hazırız deyip, 8 yıldır bir mücadele veriyoruz. İstikametimiz belli 1960'tan beri Avrupa Birliği devlet politikası olarak önümüze konulmuş, ama 2002'ye kadar, 40 senede yapılanı bir tarafa koyunuz, 8 senede bu iktidarın Avrupa Birliği yolunda yaptığını reformları bir tarafı koyunuz. Türkiye'nin istikameti bellidir. Ak Partinin istikameti belilidir. Gelişmiş demokrasiler, hukuk devleti, milletin egemenliği ve bu millet egemenliğine darbe vuracak bu millet iradesini askıya alacak her türlü oluşuma karşı dim dik duran bir siyasi anlayış, Ak Partinin çizgisi budur. Ama bu milletle ters düştüğü anda Ak Partinin de fişini çekeriz gider" diye konuştu.