Antik kentteki "yeşil kaya" gizemini koruyor
Anadolu'nun ilk medeniyetlerinden Hatti ve Hititlerin kültürel mirasına ev sahipliği yapan Çorum'un Boğazkale ilçesindeki Hattuşa Antik Kenti'nde bulunan büyük "yeşil kaya", bölgeyi ziyaret eden yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor.
Anadolu'nun ilk medeniyetlerinden Hatti ve Hititlerin kültürel mirasına ev sahipliği yapan Çorum'un Boğazkale ilçesindeki Hattuşa Antik Kenti'nde bulunan büyük "yeşil kaya", bölgeyi ziyaret eden yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor.
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütünün (UNESCO) "Dünya Kültür Mirası" ve "Dünya Belleği" listelerindeki tek antik şehir unvanıyla Türkiye'nin adeta göz bebeği turizm mekanları arasında yer alan Hattuşa, antik kenti çevreleyen 6 kilometrelik surlara, anıtsal kapılara, 71 metre uzunluğunda yer altı geçidine sahip.
Büyükkale'deki saray, bugüne kadar açığa çıkarılan 31 tapınak, kentin kuzeydoğusundaki Büyükkaya sırtlarında açığa çıkarılan çok büyük boyuttaki buğday siloları ve Yazılıkaya Açık Hava Tapınağı Hattuşa Antik Kenti'nde görülmeye değer mekanlar arasında yer alıyor.
Hititler ile Mısırlılar arasında yapılan ve tarihte bilinen ilk yazılı antlaşma Kadeş Antlaşması'nın imzalandığı başkent olarak da bilinen Hattuşa'da kazı çalışmaları 113 yıldır kesintisiz sürdürülüyor.
Hattuşa'daki "yeşil kaya" gizemini koruyor
Antik kent içinde Büyük Tapınak bölgesinde yer alan koyu yeşil renkteki büyük kaya parçası ise yerli ve yabancı turistlerin dikkatini çekiyor.
Şimdiye kadar nereden ve nasıl geldiği ya da getirildiği çözülemeyen ve halk arasında "Dilek Taşı" olarak nitelendirilen kaya parçası, renginin yanı sıra büyüklüğü ve parlak yüzeyi ile ilgi görüyor.
Bölgede kazı çalışmaları yüzyılı aşkın zamandır sürdürülmesine rağmen yeşil kayanın arkeolojik olarak "Bulunduğu yere nasıl geldiği, niçin kullanıldığı" gibi sorular henüz yanıt bulmadı.
"Antik kültürel anlamında özelliğini bilemiyoruz"
Hattuşa'daki kazı çalışmalarına başkanlık yapan Doç. Dr. Andreas Schachner, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yeşil taşın, bölgedeki taşlardan çok farklı olduğu için dikkat çektiğini söyledi.
Ziyaretçiler tarafından mutlaka ziyaret edilip incelenen taşın özel bir taş olmadığını vurgulayan Schachner, şunları dile getirdi:
"Bu taş aslında çok özel bir taş değil. Taşın cinsi serpentinit ya da nefrit (yeşim taşı). Bölgede bulunan bir taş. Yekpare şekilde korunmuş olması dikkati çekiyor. Antik kültürel anlamında özelliğini pek bilemiyoruz. Bu taş bulunduğu yerde kesinlikle kullanılmamış. Taşın sol tarafında yer alan Hitit dönemine ait kapı eşiği bize insanların yürüdükleri tabanın yüksekliğini gösteriyor. Bu taş bu eşiğin bir metre altında duruyor. Dolayısıyla Hitit döneminde burada kullanılmamış. Tapınak bölgesinde Hititlerden sonra her dönemde kullanım olmuş. Burası mezarlık, mesken olarak kullanılmış. Sürekli bir karıştırılma söz konusu. Bu nedenle taşın hangi döneme ait olduğunu kestirmek zor hatta imkansız."