"Arap Uyanışı ve Orta Doğu'da Barış" Konferansı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İslam tarihi içinde başta Kerbela hadisesi olmak üzere herkesi derinden yaralayan acı hadiseleri elbette unutmayacaklarını belirterek, "Ancak Peygamberin mübarek torununun ve ailesinin katledildiği o meş'um"...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İslam tarihi içinde başta Kerbela hadisesi olmak üzere herkesi derinden yaralayan acı hadiseleri elbette unutmayacaklarını belirterek, "Ancak Peygamberin mübarek torununun ve ailesinin katledildiği o meş'um hadiseyi, bir ayrılığın değil, kardeşliğin, birliğin, vahdetin bir referansı olarak görmek zorundayız. Kerbela'da meydana gelen, hepimizin bugün bile yüreklerini dağlayan o acı hadise, bütün Müslümanlar için, bütün mezhepler için bir ibret vesikası olmak zorundadır. Kerbela hadisesi üzerinden bölünmek, bu bölünmenin ardından da yeni ve çok daha fazla Kerbela hadisesi üretmek, inanın, en başta Hazreti Hüseyin ve Ehl-i Beyt'in ruhunu muazzep etmektedir" dedi.
Erdoğan, Le Meridien Oteli'ndeki "Arap Uyanışı ve Orta Doğu'da Barış: Müslüman ve Hristiyan Perspektifler" konferansındaki konuşmasına, önceki gün Afyonkarahisar'da Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ait bir mühimmat deposundaki kaza sonucunda ebediyete uğurladıkları şehitlere Allah'tan rahmet, ailelerine sabırlar dileyerek başladı.
Başbakan Erdoğan, "Milletimizin başı sağolsun diyorum. Aynı şekilde Silahlı Kuvvetlerimize de geçmiş olsun temennisinde bulunuyorum" ifadesini kullandı.
İstanbul'un, yakın tarihlerde çok önemli uluslararası zirvelere ev sahipliği yaptığını, ancak bu uluslararası toplantının, katılımcıların gerek ele alınacak konular itibariyle son derece farklı, önemli ve anlamlı bir zirve olduğuna inandığını ifade eden Erdoğan, farklı dinlere ve farklı mezheplere sahip dini önderlerin, kanaat önderlerinin, değerli bilim insanlarının, uzmanların 2 gün boyunca İstanbul'da yapacakları müzakerelerin, tüm dünyada dikkatle izleneceğine emin olduğunu dile getirdi.
Alınacak kararlar ve çıkacak sonuçların, başta Orta Doğu olmak üzere tüm ülkelerde, bölgelerde ve kıtalarda, birlikte yaşama kültürüne, birbirine saygı ve hoşgörü arayışlarına önemli katkılar sağlayacağına inandığını belirten Erdoğan, bu kadar farklı din ve mezheplerden din adamı ve kanaat önderlerinin, tek bir şehirde, tek bir salonda böyle bir fotoğraf veriyor olmasının, bir araya geliyor olmasının bile tek başına son derece önemli olduğunu vurguladı.
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Hiç abartmadan ifade ediyorum; burada, şu salondaki tablo, aslında bir birlikteliğin, bir hoşgörünün ve diyalog manzarasının tüm insanlığın özlediği, hasretini çektiği, bunun da ötesinde insanlığın, ekmek kadar, su kadar ihtiyaç duyduğu bir tablodur. Biz bugün burada, bu toplantıyı gerçekleştirirken, belki de aynı anda dünyanın birçok yerinde çocuklar öldürülüyor, kadınlar öldürülüyor, savunmasız insanlar öldürülüyor. Biz bugün burada bir araya gelirken, belki de aynı anda, Orta Doğu'da bir yerlerde, dünyada bir yerlerde, bir kadın katlediliyor ya da bir kadın kocasız, babasız, evlatsız bırakılıyor. Biz burada dünya barışı için, insanlığın huzuru için çareler ararken, belki de aynı anda, dünyanın bir yerinde, sadece, ama sadece farklı olduğu için bir insan katlediliyor, işkence görüyor ya da haklarından mahrum bırakılıyor.
Altını çizerek ifade etmek istiyorum; tarihte ya da bugün, hiç birimizin şahit olmak istemediği ölümler, savaşlar, çatışmalar, yalnızca siyasi ve ekonomik nedenlerden dolayı yaşanmadı, yaşanmıyor. Din savaşları, tarih boyunca arkasında milyonlarca mağdur, mazlum, maktul bıraktı. Her dinin kendi içindeki mezhep savaşları, aynı şekilde arkasında çok acı, trajik, çok kanlı enkazlar bıraktı. Bugün bunları yine yaşıyoruz. Gerek İslam dini içinde gerek Hristiyanlık içinde aynı dinin, fakat farklı mezheplerin, farklı kolların insanları birbirine kastetti ve tarihin birçok sayfası kızıl kana boyandı."
-"Yaşadığımız trajedileri nasıl açıklayacağız-"-
Recep Tayyip Erdoğan, sadece İslam dininin mezheplerinde, sadece İslam dininde değil, yeryüzündeki tüm semavi ve kitabi dinlerde öldürmenin haram, yani yasak olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sünni için öldürmek nasıl haramsa, çok iyi biliyorum ki Şii için de öldürmek haramdır. İslam dininde öldürmek nasıl yasaksa, çok iyi biliyorum ki, Hristiyanlık'ta, Musevilik'te de öldürmek haramdır. İslam dininin yüce kitabı Kur'an-ı Kerim nasıl öldürmeyi kesin bir dille yasaklıyorsa, biliyorum ki Tevrat da, İncil de öldürmeyi, can almayı, cana kıymayı kesin bir dille yasaklıyor.
Peki öyleyse biz yaşadığımız trajedileri nasıl açıklayacağız- Tarihte ve bugün yaşanan acı hadiseleri, katliamları, kıyımları nasıl yorumlayacağız- Bakın biz, Müslümanlar olarak, kendi dinimizin doğuşunu, peygamberimizin hayatını okurken, son derece ibretlik bir hadiseye de şahit oluyoruz. 7. yüzyılın başlarında İslam dini Mekke'de yayılırken ilk Müslümanlar çok acımasız baskılara, işkencelere, zulümlere maruz kaldılar. İlk Müslümanlardan katledilenler oldu, evlerini, yavrularını, ailelerini bırakıp şehirlerini terk etmek zorunda kalanlar oldu. Bu zor durumda olanlardan bir grup, Peygamberimiz Hazreti Muhammed'e sıkıntılarını anlattıklarında, Hazreti Peygamber onlara şunu söylemiştir: 'Habeş ülkesinde, yanında hiç kimseye zulmedilmeyen bir hükümdar var. Ona gidin ve onun himayesine sığının ki, Allah size bu meselede ferahlık versin ve sıkıntınız için bir kurtuluş yolu hazırlasın.' Evet, çok ağır baskılara maruz kalan ilk Müslümanlar, zorlu bir yolculuğun ardından Habeşistan'a ulaşmış, Necaşi tarafından büyük bir memnuniyetle kabul edilmiş, kendilerine emniyetli şekilde sığınma verilmiştir. Dikkatinizi çekiyorum; Necaşi bir Hristiyandır. Müslümanlarla Hristiyanlar, Müslümanlarla Yahudiler, İslam dininin daha ilk yıllarında böyle ibret verici münasebetler tesis etmiştir."
-"Tarihte yaşanan acı hadiseleri değil, peygamberleri kendimize örnek almak zorundayız"-
Semavi dinlerin mensupları olarak kendilerine tarihi değil, dinlerin, inançların öz kaynaklarını referans almak zorunda olduklarını belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bizler tarihte yaşanan acı hadiseleri değil, peygamberleri kendimize örnek almak zorundayız. Dinler ve mezhepler tarihi acı olaylar, olumsuz hadiseler üzerinden okunabileceği gibi, işte biraz önce naklettiğim türde, olumlu hadiseler üzerinden de okunabilir. İslam tarihi içinde başta Kerbela hadisesi olmak üzere hepimizi derinden yaralayan acı hadiseleri elbette unutmayacağız. Ancak, Peygamberin mübarek torununun ve ailesinin katledildiği o meş'um hadiseyi, bir ayrılığın değil, kardeşliğin, birliğin, vahdetin bir referansı olarak görmek zorundayız. Kerbela'da meydana gelen, hepimizin bugün bile yüreklerini dağlayan o acı hadise, bütün Müslümanlar için, bütün mezhepler için bir ibret vesikası olmak zorundadır. Kerbela hadisesi üzerinden bölünmek, bu bölünmenin ardından da yeni ve çok daha fazla Kerbela hadisesi üretmek, inanın, en başta Hazreti Hüseyin ve Ehl-i Beyt'in ruhunu muazzep etmektedir."
(sürecek)
Muhabir: Yıldız Taşdelen Erli
Yayıncı: Sibel Ertürk Kurtoğlu - İSTANBUL