Arşiv Görüntü) Sur'un Restorasyonu İçin Nürnberg ve Normandiya Örnekleri Önerisi
GEÇEN yıl PKK'lı teröristlerin kazdığı hendeklerin kapatılması amacıyla düzenlenen operasyonlarda hasar gören Diyarbakır' merkeze bağlı Sur İlçesi'ndeki tarihi doku ve kerpiç yapılara ilişkin, konferans düzenlendi.
GEÇEN yıl PKK'lı teröristlerin kazdığı hendeklerin kapatılması amacıyla düzenlenen operasyonlarda hasar gören Diyarbakır' merkeze bağlı Sur İlçesi'ndeki tarihi doku ve kerpiç yapılara ilişkin, konferans düzenlendi. İstanbul'daki konferansta, geçmişi 5 bin yıl geriye giden, UNESCO tarafından da 'Dünya Kültür Mirası' olarak tescil edilen Sur'daki tarihi yapıların restorasyonu için 2'nci Dünya Savaşı'nda hasar gören Nürnberg, Duisburg kentleri ile Normandiya bölgesindeki çalışmaların örnek alınması önerildi.
Türkiye'nin yanı sıra aralarında Peru, İtalya ve KKTC'den gelen bilim insanları, Aydın Üniversitesi'nde 'Kerpiç'16: Kültürel Çevre: Bozulma Sonrası Yeniden' adı verilen konferansta bir araya geldi. Bilim insanları konferansta, Su ilçesindeki tarihi dokunun yeniden kazanılması ve kurtarılabilmesi ile ilgili görüşlerini açıkladı. Sur'da yaygın olan büyük bölümü tahrip veya yok yapılar konusunda konferansı yöneten İTÜ'den 2010'da emekli olan ve Aydın Üniversitesi Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölüm Başkanlığı'nı sürdüren, UNESCO'nun kerpiç yapılar bilim kurulu üyesi Prof.Dr. Bilge Işık, dünya nüfusunun yarıya yakın bölümünün deprem riski ve sağlık açısından güvenli kerpiç yapılarda yaşadığını, anlattı. Prof. Dr. Işık, DHA muhabirine konferansı ve Diyarbakır için önerilerini şöyle özetledi:
"Geçen yıl İpek Yolu Projesi üzerinde bulunan Van'ı ele aldık. Bu yıl ise Diyarbakır'ı içine alan, zaman içerisinde hasar görmüş kentlerin tekrardan yapılandırılması üzerine bir çalışma yaptık. Diyarbakır odaklı konferansta kültürel varlıkların yok olmaması ve korunması, tekrardan canlandırılması ele alındı. Öğrenci, akademisyen ve araştırmacılar bu konferans çerçevesinde bu konuyu işledi. Diyarbakır tarih içerisinde çok değerli bir yer. Geçen yılki yoğun çatışmalı süreçte çok büyük hasar gördü. Yapılar çalışmalarda yeniden canlandırılırken, rehabilite edilirken değerlerini kaybetmemesi lazım. Örnek olarak ben hep şunu veririm Almanya 2'nci Dünya Savaşı sonrası bombalanarak toz haline döndü. Bugün Nürnberg, Dresden sokaklarına gittiğinizde kendinizi 350 yıl öncesinde dolaşıyormuş gibi hissediyorsunuz. Yani kentleri tekrar ayağa kaldırırken eski değerlerini koruyarak bunu yaptılar. Doğu Almanya'da ise, savaş sonrası ihtiyaç olan yerleşmeleri prefabrikasyonla yaptılar. Sonradan kültür ve sağlık açısından içinde yaşayamadılar. Bütün o binaları yıktılar. Yerine daha değerli yapılar yapmaya çalıştılar. Şehirlerde herhangi bir şekilde yıkılma, tahribat varsa onarılırken, eski değerlerini korumaları lazım. Depremler sonrası Van ve İzmit'te yapılan yeni konutlar birbirinin aynı oldu. Yapılan binalar kentlerin değerlerine ait bir şeyler barındırmadı. Diyarbakır'ın özellikle Sur içi bölgesi onarılırken tarihi değerlerinin korunması lazım." Prof. Dr. Işık, konferansta ağır hasar görmüş binaların aslına uygun biçimde restore edilebildiğine dair tarihteki örneklerin anlatıldığını, depremin hasar verdiği Peru, İtalya ve İran'dan gelen bilim insanlarının ülkelerindeki deneyimleri anlattığını ekledi.
"YAPILARI YOK SAYMAK FAYDASIZ"
Marmaray kazılarından sonra Avcılar'daki Bathonea Antik Yerleşkesi kazı çalışmalarında da yer alan Arkeolog Dr. Şeniz Atik de tarihi ve kültürel değerlerin korunması için ulusal ve uluslararası birçok yasa ve sözleşme bulunduğunu hatırlattı. Dr. Atik, buna rağmen dünyanın birçok ülkesindeki silahlı çatışma, savaş, iç savaş, terör ve kaçakçılık nedeniyle kültür varlıklarının tahrip edildiğini veya çalındığını söyledi. Dr. Atik, Fransa'da Normandiya'nın 2'nci Dünya Savaşı'nda ağır tahribat görmesine rağmen o mimari yapıların birebir ölçüleri ile olduğu gibi yeniden yapılandırıldığını, göç eden insanların döndüklerinde aynı yapıları göremediklerinde ruhsal dengelerinin bozulduğunu söyledi.
Dr. Şeniz Atik, tarihi zenginliği bulunan Sur'daki eski dokunun korunması gerektiğini vurgularken, "Yani orayı tamamen silip atarak, yapıları yok sayarak yeniden başka bir kurgulama yapmanın faydasının olmayacağını düşünmek gerekiyor. Kültüre önem veren, geçmişten günümüze medeniyeti dolu dolu yaşamış bir ülkeyiz. Burada da en önemli şey kültür varlıklarını korumak. Çatışma sonrası alanlarda ekonomik ve sosyal rekonstrüksiyon ardından kültürel peyzajın rekonstrüksiyona öncelik verilmesi, iyileşme algısını güçlendirecektir" dedi.
PROF. DR. GÜNELİ'DEN AYRI KURUL ÖNERİSİ
Dicle Üniversitesi Mimarlık Mühendislik Fakültesi eski dekanı, Aydın Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Zülküf Güneli de, Diyarbakır tarihinin M.Ö. 2 bin 500 yıl geriye gittiğini, 5 kilometre uzunluktaki ayakta kalan surlarının günümüze kadar geldiğini söyledi.
1950'li yıllarda köyden kente göç, 2015'teki güvenlik sorunları sırasında ortaya çıkan sorunların bu tarihi kentte ikinci bir tahribata neden olduğunu söyledi. 1991 yılında Anıtlar Yüksek Kurulu dışında Doğu ve Güneydoğu'da 11 ilin bağlı olduğu Diyarbakır Kültür Tanıtma Kurulu kurucu üyesi olan Prof. Dr. Güneli, Sur'daki yenileme çalışmaları sırasında sürekli danışılacak bir kurul oluşturulması gerektiğini savunarak, şöyle dedi:
"Restorasyon için hazırlanan projeler kurullardan geçiyor ondan sonra uygulamaya geçiyor. Ancak, projeler hazırlanırken devamlı başvurulabilecek bir kurul olması gerekir. Meslek temsilcilerinden bilim insanlarından oluşturulacak bu kurul prosüdürlerinin dinamik yapıya uygun bir formda olması gerek. Kültür ve Tabiat Koruma kurullarının dışında bir oluşumdan söz ediyorum. İşleyiş yapıldığı sırada hizmet verecek bir kurum olması gerekir. Bu aynı zamanda bir ilk olur. Bu duyarlılıkla hareket edilirse Sur içindeki eski yapı 1950'li yıllara bile gidilebilir. Çünkü o yapılara ilişkin elde belgeler, fotoğraflar var. O yapılar gerçeğine yakın bir şekilde toparlanabilirse Güneydoğu Anadolu Bölgesi için turizm açısından çok önemli bir çekim bölgesi oluşturur." - İstanbul