Haberler

    Aşk'ın Tarifi Üzerine Üç Kitap

    Abone Ol

    'Aşk ve Ölüm Üzerine', 'Aşk Acıları' ve 'Aşkın Tarihi' adlı üç kitap raflardaki yerini aldı.

    Sokrates, insan ruhunu iki atın çektiği ve üzerinde bir sürücünün bulunduğu bir 'biga'ya (Eski Yunan'da iki atın çektiği yarış arabası) benzetir. Modern tıbbın beyinde sağ ve sol lobu ayırdığı gibi, ruhu iyi ve kötü erdemlerle yüklü iki ayrı bölümle tarif eder. Buna göre sürücü yani insanın bedeni bu iki atın peşinden savrulur. Aşk söz konusu olduğunda ise biga yönünü şaşar ve muhakkak yolundan çıkar.

    Bugüne dek aşkın tarifini, tanımını, çözümlemesini yapmaya çalışan birçok çalışma yayımlandı. Bilim insanları, sanatçılar, kalbi çarpan her bir birey 'aşk'ın ne olduğuna dair birçok soru sordu, cevap aradı. Birbirine yakın tarihlerde çıkan üç kitap da, aşkın bilimsel, tarihsel ve neden sonuç ilişkisine bağlı olarak insan ruhunda yarattığı tesir üzerine araştırma, inceleme ve denemelerden oluşuyor.

    Aşkın Tarihi: Aşk asla koşulsuz değildir

    Londra'daki Kings College'da felsefe bölümünde akademisyenlik yapan, İngiliz filozof Prof. Dr. Simon May 'Aşkın Tarihi' (Love: A History) kitabına imza attı. Uzun ve kapsamlı bir çalışmanın sonucunda ortaya çıkan kitap, felsefe, din ve akademik araştırmalar ekseninde aşkın tarihini inceliyor. Sokrates örneğini daha da derinleştiren May ruhun ikiye bölünmüşlüğüne ve aşkın nedenselliğine şöyle bir açıklama getiriyor:

    "Onun düşüncesine göre, iyi ve güzel olduğunu düşünmüyorsak, öteki yarımızı ya da kendimize dair herhangi bir şeyi veya ikimizin meydana getirdiği bütünü hakiki anlamda sevemeyiz. Bu anlamıyla aşk asla koşulsuz değildir. Başkalarındaki hangi güzellikler ve iyilikler hoşumuza gider? Özel olarak bizi onlara çeken şey ne olabilir? Sonuçta dünyada güzelliğe ve iyiliğe dair sayılamayacak kadar çok örnek olduğu halde, hepsini aynı anda sevemeyiz. Sokrates cevabın, kendimizde eksik olan şeyler olduğunu söyler: Kendimde olmayan şeyin güzel ya da iyi olduğunu düşünürüm; sen de kendinde olmayan şeyin güzel ya da iyi olduğunu düşünürsün."

    Everest Yayınları'nda Yeşim Seber tercümesiyle yayımlanan 'Aşkın Tarihi'nin içindeki bazı bölüm başlıkları ise şöyle, 'Mükemmel dostluk olarak aşk', 'En yüce erdem olarak aşk', 'Bir ideal olarak kadınlar' ve 'Dehşet ve iç sıkıntısı olarak aşk.'

    Aşk ve Ölüm Üzerine: Aşk bir billurlaşmadır

    Türkiye'de de çok okunan ve sonrasında çok başarılı bir sinema uyarlaması da yapılan 'Koku' romanının yazarı Patrick Süskind, 60 sayfalık aşk ve ölüm denemesinde, aşkın insanı daima iyiye ve güzele yönelten bir iç ses olduğuna değiniyor. En az ölüm korkusu kadar güçlü bir duygu olmasına rağmen, çok daha popüler olduğunu anlatıyor.

    Aşkın bilinmezliği üzerinde duran ve yine Sokrates örneğinden yola çıkan Süskind, bu durumu şöyle anlatıyor:

    "Aşkın gizemli bir veçhesi, tam olarak bilinemeyen, tamamıyla açıklanamayan bir tarafı vardır sanki Elbette bu durum Büyük Patlama ya da iki hafta sonra havanın nasıl olacağı sorusu için de geçerlidir. Yine de Büyük Patlama teorisi ya da hava tahminleri ozanlar ve okurları için aşk meselesine dair her şeyden çok daha az ilham vericidir. Dolayısıyla aşkın o gizemliliğinden çok daha fazlası söz konusu olmalıdır. Belli ki her insan için fazlasıyla kişisel ve varoluşşal açıdan en önemli hadise olarak anlaşılır aşk; öyle ki kur yapmakta olan bir astrofizikçi için bile evrenin kökeni meselesi aşktan çok daha az ilgi çekicidir - hava durumundan bahsetmiyorum bile."

    Can Yayınları'ndan çıkan 'Aşk ve Ölüm Üzerine', Şeyda Öztürk tarafından Almanca aslından tercüme edildi.

    Aşk Acıları: Her aşık bir kahramandır

    19. yüzyıl Fransız edebiyatı uzmanı ve Freudcu Psikanaliz Derneği üyesi Patrick Avrane, aşkı acının gözünden anlatıyor. Ona göre aşk acısının birçok sebebi olabilir ancak asıl olan bu acının yaşanma biçimleri, sanata ve felsefeye ilham vermesi ve temyizi mümkün olmayan bir ceza gibi çekildiğidir. Aşk acısı çeken herkesin kendi çapında bir kahraman olduğunu iddia ettiği kitabında, Romeo ve Juliet, Tristan ve Isolde, Genç Werther'in Acıları gibi aşk üzerine yazılmış birçok edebi eserden örnekleyerek aşk acısını tarifliyor.

    Avrane, aşıkken kendimizi de sevdiğimizi söylüyor:

    "Yazarlar için karakterler, psikanalistler için olaylar önemlidir. Bir yanda aşık özne vardır; yıldırım aşkında mutluluğu bulan, kendisiyle ilgili yarattığı ideal imgedir. Diğer yanda sevilen varlık vardır; aşık onda, beklediği ideali bulduğunda bir sevgi nesnesidir, ama tabii ki bu ideal aşığın kendisinden yonttuğu bir idealdir. Aşkta sevdiğimiz kendi 'ben'imizdir. Bir nesnenin fetişist aşığı olduğumuzda, işler bununla sınırlı kalır. Fakat aşk nesnesinin bir özne olduğunu kabul ettiğimizde, 'Kayıp Zamanın İzinde'nin anlatıcısı ya da bir Werther olduğumuzda bir riski, acı riskini göze alırız. Sevilen özne, aşk nesnesi oyununu oynamayı kabul etmeyebilir. Aşkı geri çevirebilir. Charlotte reddeder, Albertine ortadan kaybolur. İdeal temsillerin güzel temsilleri çöküverir."

    İş Bankası Yayınları etiketiyle çıkan kitabın tercümesi Şule Çiltaş'a ait.

    Kaynak: Aljazeera / Güncel

    Sokrates Londra Politika Güncel Haberler

    Bakmadan Geçme

    1000
    Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
    title