Askeri Casusluk Davasından da "Yeniden Yargılama" Talebi
"Askeri casusluk" davasında hakkında verilen 8 yıl 3 aylık hapis cezası Yargıtay tarafından onanan sanıklardan Esin Tolga Uçar, avukatı aracılığıyla yeniden yargılanma talebinde bulundu.
İstanbul'daki şantaj ve askeri casusluk davasında, diğer 42 sanıkla birlikte hakkında verilen mahkumiyet kararı onanan sanıklardan Esin Tolga Uçar, avukatı aracılığıyla yeniden yargılanma talebinde bulundu.
Uçar'ın avukatı Hüseyin Ersöz tarafından yargılamayı yapan İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ne sunulan dilekçede, mahkemenin 2 Ağustos 2012'de hüküm verdiği ve sanık Uçar'ın cezalandırılması yönündeki kararın, Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından onandığı hatırlatılarak, adil yargılanma hakkına ve hukuka aykırı olduğu savunuldu.
"Salt kolluk tespit tutanaklarına dayanılarak mahkumiyet kararı verilmesi, mahkeme heyetinin tarafsızlığını ortadan kaldıran bir yaklaşım olarak değerlendirilmektedir. Bir çok reddi hakkim talebinin gerekçesini oluşturan bu bakış açısın, kamuoyunda tartışılan bazı hususlarla birlikte ele alınması gerekmektedir" ifadesi kullanılan dilekçede, temyiz incelemesinden geçerek kesinleşen kararlara karşı, Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun (CMK) 311. maddesi çerçevesinde, "yargılanmasının yenilenmesi" yoluna gidilebildiğine dikkat çekildi.
"Sistematik hukuka aykırılıklar"
İlk derece mahkemesinin, yargılamanın yenilenmesi talebi karşısında ileri sürülen delillerin araştırılmasını sağlamakla yükümlü olduğu ve bu yükümlülüğün adil yargılanma hakkı ile doğrudan bağlantılı olduğunun kabul edilmesinin gerektiği aktarılan dilekçede, "kovuşturma aşamasındaki sistematik hukuka aykırılıkların, temyiz incelemesini yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından da devam ettirildiği" ileri sürüldü.
Dilekçede, şu ifadeler kullanıldı:
"Sanıklara verilen ağır cezaların ardında örgütsel bir yapının olduğu ve bu kişilerin üretilmiş delillere dayanan bir iftira ile karşı karşıya kaldıkları yönündeki değerlendirme, soyut bir iddiasının ötesinde siyasi iktidarda söz sahibi olan yetkili kişiler tarafından da ifade edilen somut bir vakayı işaret etmektedir. Öyle ki Başbakan Recep Tayip Erdoğan ve siyasi başdanışmanı Doç. Dr. Yalçın Akdoğan'ın tespit ve değerlendirmeleri, bu yapıyı deşifre etmesi ve sanıkların maruz bırakıldıkları iftiraya ışık tutması açısından önem taşımaktadır. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bu yapıyı 'paralel devlet' olarak ifade etmiş, emniyet ve yargı içinde uzantılarının olduğunu söylemiştir. Sayın Yalçın Akdoğan ise 24 Aralık 2013 tarihli Star gazetesinde yayınlanan makalesinde, 'kendi ülkesinin milli ordusuna, milli istihbaratına, milli bankasına, milletin gönlünde yer edinen sivil iktidarına kumpas kuranların bu ülkenin hayrına bir iş yapmış olmayacağını çok iyi bilir' değerlendirmesinde bulunmuştur. Bu değerlendirme, sayın Akdoğan'ın ifadesi ile dosyanın sanıklarına kumpas kurulduğuna yönelik siyasi iktidarın önemli bir temsilcisi tarafından yapılmış araştırılması zorunlu bir beyandır."
"Akdoğan'ın tanık olarak ifadesinin alınması önem taşımaktadır"
İstanbul merkezli operasyon kapsamında görevden alınan polis müdürleri ve alt kademe personelinin, dosyada hüküm giyen sanıklar hakkındaki soruşturma süreçlerini yürüttükleri de aktarılan dilekçede, "Bu noktada sayın Akdoğan'ın tanık olarak ifadesinin alınması, dosyanız sanıklarının nasıl bir iftira ile karşı karşıya kaldıklarının tespiti ve maddi gerçeğin ortaya konulması noktasında önemi taşımaktadır" denildi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in 30 Aralık 2013 tarihli "yargı imamı" yönünde bir beyanı olduğu ve 28 Aralık 2013 tarihli Milli Güvenlik Kurulu toplantısında yasa dışı bir yapıyla ilgili hususların gündeme geldiği bilgisi verilen dilekçede, Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşavirliğinin de bu hususlarda suç duyurusunda bulunduğu hatırlatıldı.
"Akdoğan, Şahin ve Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'in beyanlarının, CMK'nın 311. maddesi çerçevesinde, yargılanmanın yenilenmesini gerektiren bir delil olarak kabul edilmesi gerektiği" öne sürülen dilekçede, CMK'nın ilgili maddeleri uyarınca Akdoğan ve Şahin'in beyanlarının yargılamanın yenilenmesi nedeni olarak kabul edilmesi, Akdoğan ve Şahin'in tanık sıfatıyla ifadelerinin alınması ve infazın geri bırakılması veya durdurulmasına karar verilmesi talep edildi.
Avukat Hüseyin Ersöz tarafından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına da, aynı içerikte bir dilekçe yazıldı. Dilekçede, "hukuka kesin aykırılık halleri incelenmeden verilen Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin 5 Aralık 2013 tarihli onama kararına karşı, CMK'nın 308. maddesi uyarınca itiraz yoluna başvurulması" istendi. - İstanbul