Atatürk Onur Ödülü Özakman'ın
"Başöğretmen Atatürk Onur Ödülü"ne, Turgut Özakman Layık Görüldü.
EĞİTİM İş Antalya Şubesi'nin bu yıl ikincisi verilen "Başöğretmen Atatürk Onur Ödülü"ne, Çılgın Türkler ve Cumhuriyet kitaplarının yazarı Turgut Özakman layık görüldü.
Antalya Kültür Merkezi'nde (AKM) düzenlenen ödül törenine Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı CHP'li Mustafa Akaydın, Antalya Barosu Başkanı Zafer Köken, Eğitim İş Antalya Şube Başkanı Mehmet Balık, Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Antalya Şube Başkanı İbrahim Daş ve çok sayıda öğretmen katıldı.
Eğitim İş Antalya Şube Başkanı Mehmet Balık, Türk toplumuna cumhuriyet değerlerini benimseten ve yaşatan, gelecek nesillere aktarılmasını sağlayan araştırmacı yazar Turgut Özakman'a bu ödülü vermeyi layık gördüklerini açıkladı.
Eğitim İş Antalya Şubesi'nin Başöğretmen Atatürk Onur Ödülü'nün ilk sahibi olan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, gençlere birşey hediye edeceği zaman hep Özakman serisinin kitaplarını hediye ettiğini söyledi. Osmanlının küllerinden yaratılan Cumhuriyetin bir başarı öyküsü olduğunu belirten Akaydın, bu başarının dünyada hiçbir devlet adamına nasip olmayacak bir başarı öyküsü olduğunu da söyledi.
Diriliş, Çılgın Türkler, Cumhuriyet kitapları ile milyonlarca okuyucusuna Kurtuluş mücadelesinin bilinmeyen birçok yönünü anlatan ve kitapları milyonlarca satış yapan Turgut Özakman, "Atatürk, İnönü, Fevzi Çakmak ve silah arkadaşları olmasaydı burada kadın erkek oturup böyle bir ödül töreninin yaşanmaması da mümkün olmayacaktı" dedi. Cumhuriyet ve bağrındaki devrimlerin, ne büyük bir azimle, nasıl bir toplumsal mücadeleyle yapıldığının bize 40 yıldır unutturulmaya çalışıldığını belirten Turgut Özakman, şunları söyledi:
"Ben artık bunları tamamlamış ikinci kuşaktan bir Atatürkçü olarak diliyorum ki, bu oyuna gelmeyin. Cumhuriyetin nasıl kurulduğunu sakın unutmayınız. Cumhuriyet kurulduğu zaman Türkiye'de okur-yazar erkek sayısı yüzde 20'ydi, kadınlarda binde 4'tü. 4 bin kilometre demiryolumuz vardı ama bunun bir kilometresi bile bizim değildi. Tüm yeraltı ve yerüstü servetlerimiz ve imkanlarımız yabancı şirketlerin elindeydi. Biz onların sadece hizmetkarıydık. 12 milyon nüfusun 4 milyonu hastaydı. Çoğu frengiydi, yarıya yakını veremdi, yüzde 95'i sıtmaydı. Dünyadaki en büyük sağlık savaşı Türk doktorlarının verdiği sıtma savaşıdır. İnsanlar tarlalarda düşüp düşüp ölüyorlardı. Çanakkale ve Kurtuluş savaşları fotoğraflarına bakınca aslan gibi delikanlılar görüyorsunuz. Bunlar seçilmiş askerler, biz öyle sağlıklı değildik. Çocuklarda, bebeklerdeki ölüm oranı yüzde 60'ın üzerindeydi. Bugün bebeklerimizin büyük bir bölümü yaşabiliyorsa bunu cumhuriyete borçluyuz."
"HACA GİTMİŞ TOPRAK HİLALE DÖNMEZ"
1922'de Büyük Taarruz'un kazanıldığını kaydeden Özakman, "Çok büyük bir zaferdi. Çünkü dünyada ilk defa emperyalizme karşı bir zafer kazanıldı. Emperyalistlerin sömürdüğü bütün ülkelerde çok büyük etkisi oldu. Mustafa Kemal doğunun kahramanı diye anıldı ve böyle bir ünvan verildi kendisine, dünyada hiç kimseye nasip olmamıştır. Sonra Mudanya mütakeresi ile Doğu Trakya'yı biz Türk'ün bile burnu kanamadan geri alabildik, 300 yıldır başaramamıştık bunu. Haca gitmiş toprak hilale geri dönmez kuralını burada birlikte suya gömdük ilk defa. Ondan sonra Lozan geldi. Lozan'dan sonra Cumhuriyet ilan edildi" dedi.
Cumhuriyet ilan edildiği zaman Türkiye'nin bir köylü devleti olduğunu, 40 bin köy ve 200 ebe olduğunu söyleyen Turgut Özakman, "İçinde eczane olan birkaç şehrimiz vardı. Cumhuriyetin ilk bütçesi 118 milyon liradır ve Atatürk öldüğü zaman 15 yıl sonra bütçe 300 milyon oldu. O kadar az parayla bugün neyimiz varsa hepsini ya yaptılar, ya temelini attılar. Neyimiz varsa bu 15 yıla borçluyuz. İnternette okudum, cumhuriyet tek bir çeşme bile açmamıştır iddiası var. Bunu söyleyen büyük bir yalancı değilse, ne kadar derin, özel bir cehalet kursundan geçiriliyor ki bu insanlar bunu bilmiyorlar" diye konuştu.
"HAİNİMİZ DE AZ DEĞİL"
"Cumhuriyetin nimetleri bize yaşama hakkını, insan olma hakkını getiriyor" diyen Özakman, "Şimdi bizim Cumhurbaşkanımız, başbakanımız, bakanlarımız eğer Osmanlı devleti sürüp gelseydi horlanan Türk insanları olacaklardı" dedi.
Yazar Özakman, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kendi tarihini bulandıran, çarpıtan bizden başka hiçbir millet yok. Elbet kahramanız çok ama hainimiz de az değil. Kendi tarihimizi, Çanakkale'yi, Milli Mücadele'yi mutlaka bilelim, doğrusunu bilelim. Benim evimin her tarafı kitaplarla dolu ama bunların içinde çok da utanç verecek kadar, çok sahte bilgilerle dolu yalancı kitaplar var. 6 ciltlik bir ansiklopedi var, üç kişi yazmış ve inanın bu üç kişinin adı ve soyadının dışında bir tek bilgi doğru değil. Çanakkale'yi, cumhuriyeti, Kurtuluş Mücadelesini küçültmekle nereye varırız. Osmanlı oluruz, Osmanlı olunca ölürüz, Osmanlının sonu bu. Tarihin bir ırmağı yüzyıldır akıyordu ama o kadar gürül gürül akamıyordu. Atatürk ve arkadaşları ona bir hız, bir genişlik kattılar ve işte bugüne geldik."