Haberler

Milli Eğitim Bakanlığına Yönelik Dezenformasyon Kampanyası Yürütülüyor

Güncelleme:
Abone Ol

Ankara'dan YHT ile Eskişehir'e gelen Nabi Avcı, AK Parti il teşkilatı tarafından Devlet Demiryolları Düğün Salonu bahçesinde düzenlenen bayramlaşma etkinliğine katıldı.

"kimlerin TEKERİNE ÇOMAK SOKTUĞUMUZU BİLİYORUZ"

Ankara'dan Yüksek Hızlı Tren'le (YHT) ile Eskişehir'e gelen bakan Nabi Avcı, Ak Parti il teşkilatı tarafından Devlet Demiryolları Düğün Salonu bahçesinde düzenlenen bayramlaşma etkinliğine katıldı. Ak Parti milletvekilleri Salih Koca ile Ülker Can'ın da katıldığı bayramlaşmada konuşma yapan Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, eğitim konusunda büyük dönüşümler gerçekleştirdiklerini söyledi. Bu dönüşümlerden bazı kesimlerin rahatsız olduğunu belirten Avcı, "Son zamanlarda özellikle Milli Eğitim Bakanlığı'na yönelik olarak çok sistematik olarak dezenformasyon kampanyası yürütülüyor. Bunun sebeplerini hepimiz biliyoruz . Kimlerin tekerine çomak soktuğumuzu, kimlerin ayağına bastığımızı, kimlerin tezgahlarını bozduğumuzu biz biliyoruz onlar da biliyorlar. Onun için biz bu dezenformasyon kampanyalarını yadırgamıyoruz ama bu konularda bazı temel bilgileri kamuoyu ile paylaşmanın da büsbütün yararsız olmadığını da biliyoruz. Özellikle dershanelerin özel okullara dönüşmesi süreci başladığından bu yana Milli Eğitim Bakanlığı'nın pek çok faaliyeti ile ilgili belli medya organlarında belli basın yayın organlarında çok ciddi çarpıtmalar ve dezenformasyonlar servise konuldu" dedi.

AYNI MAHKEME 6 GÜNDE KARAR VERDİ

Bakan Nabi Avcı Milli Eğitim Bakanlığı'na yönelik dezenformasyonların başında sınavların güvenliğiyle ilgili yapılan yayınlar geldiğini kaydetti. Bakanlığının Türkiye'nin en çok sınav yapan kurumu olduğunu belirten Avcı şunları söyledi:

"Milli Eğitim Bakanlığı Türkiye'nin en çok sınav yapan kurumudur. Sadece Milli Eğitim Bakanlığı'nın kendi sınavlarını yapmaz. Aynı zamanda Milli Eğitim Bakanlığı'nın imkanlarıyla pek çok kamu kuruluşunun da sınavlarını yapar. Dolayısıyla Milli Eğitim Bakanlığı ÖSYM'den de fazla hem sayı olarak hem katılım olarak büyük ölçekli sınavlar yapar. Yıllardan beri yapar. Ama özellikle birkaç yıldır bu konuda geliştirdiğimiz tedbirler sayesinde sınavların güvenirliği çok büyük ölçüde arttı ve bu birilerini çok rahatsız etti. Güvenlik konusunda açık bulamayanlar sorular üzerinden soru iptallerinden Milli Eğitim Bakanlığımızı yıpratma çabası içine giriştiler. Bunun en çarpıcı örneklerinden biri hatırlayınız geçen yıl son defa yapılan SBS sınavları münasebetiyle yaşadık. Geçen yıl temmuz ayında, Haziran ayında yapılan sbs sınavları sorularına ilişkin temmuz ayında yapılan itirazlar, mahkemeye başvurulmak üzere mahkeme her şey olup bitikten sonra, çocuklar okullarına yerleştirildikten sonra, karne aşamasına geldiğinde tam 6 ay sonra 15 Ocak'ta yürütmeyi durdurma karar verdi mahkeme. Biz de o zaman başından beri şunu söyledik. Hiçbir çocuk mağdur olmayacak, Hiçbir çocuk kazandığı okuldan başka okula gönderilmeyecek. Nitekim bu sözümüzü tuttuk. Yürütmeyi durdurma kararının gereği olan yeniden okumaları gereğini yapmıştık. Bir milyon 200 bin çocuğumuzdan sadece 4 çocuğumuza ilişkin bir değişiklik gerekti, onlar da bulundukları okuldan memnun olduklarından dolayı. Bunları uzun uzun anlatıyorum. Çünkü bir milyon 200 bin çocuğumuzu ve ailelerini bu kadar yakından ilgilendiren bir konuda tam 6 aydır bekleyerek yürütmeyi durdurma kararı veren mahkeme, aynı mahkeme yurt dışındaki bir okulumuzda Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı bir okulda görev yapan bir okul müdürü Milli eğitim hiyerarşine değil abilerine bakarak işlemler yaptığı için geri çağırıldı. Aynı mahkeme bizim bu kararımızı 6 günde yürütmeyi durdurma kararını kararlaştırdı. Bir milyon 200 bin çocuğumuzu ilgilendiren bir konuda altı buçuk ay bekleyen mahkeme ve tam bu çocuklar karne almak üzereyken yürütmeyi durdurma kararı veren aynı mahkeme bir tek kişi için altı günde karar verdi."

SINAVLARA İTİRAZ 10 GÜN İÇERİSNDE YAPILACAK

Sınavlara yapılacak itirazlar konusunda Türkiye Büyük Milet Meclisi'ne kanun teklifi verdiklerini anımsatan Nabi Avcı, "Meclis'te bir kanun teklifimiz var. O da bayramdan sonra meclis çalışmalarında neticelenecek diye ümit ediyorum. Orada yaptığımız teklifte diyoruz ki, milli eğitim bakanlığının ve ÖSYM'nni yaptığı sınavlara ilişkin itirazlar sınav bittikten en geç 10 gün içinde itiraz yapılır mahkemeler de bir ay içerisinde karar verir, temyiz 15 gün içerisinde neticelendirir, böylece biz sınavlarımızı haziranda yaptığımıza göre temmuz ayında mahkemeye gidilse ağustos ayı ortalarına kadar bu işler biter. Çocuklar okullara başlamadan, insanlar nerelerde ne tür okullar seçeceğine karar vermeden önce bu işlemler bitsin diye şimdi böyle bir kanun teklifimiz var. İnşallah bütün milletvekillerimizin desteğiyle mahkemeler üzerinden milli eğitim bakanlığına kurulmak istenen bu tür tuzakları da böylece bir ölçüde daha etkisiz hale getirmiş olacağımızı ümit ediyorum" dedi. DERSANEYE İHTİYAÇ DUYULDUĞU İLİZYONU KIRILDI, İSTEYENE TAKVİYE DERS

Bakan Avcı dershanelere ihtiyaç duyulduğu ilizyonunun kırıldığını söyleyerek şunları kaydetti:

"Dershane dönüşüm programı ile ilgili birlikte başlayan bir dezenformasyon da çocukların dershaneye gerçekten ihtiyaç duydukları ilizyonu. Bu ilizyon çok şükür kırıldı. Artık okullar merkeze geldi ve öğretmen merkeze geldi. Velililerimiz, öğretmenlerimiz asıl olanın okul olduğunu asıl olanın sınıf olduğunu, asıl olanın öğretmen olduğunu artık biliyorlar. Her şeye rağmen takviye almak isteyen bütün çocuklarımız için isteyen bütün çocuklarımızı hafta sonunda ücretsiz herkes için ücretsiz takviye dersleri vereceğiz. Bütün okullarımızda hafta sonlarında seçilmiş öğretmenlerimiz tarafından takviye kurslar verilecek, bütün çocuklarımız bu takviye kursları alabilecekler ve ücretsiz olacak. Okulu bitirmiş olan çocuklarımız da gençlerimiz de eğer üniversiteye hazırlık konusunda takviyeye ihtiyaç duyuyorlarsa onlar için de halk eğitimi merkezlerinde benzer kurslar, takviye kurslar açacağız inşallah. Şimdi bakın bu kadar yalın bu kadar net bir açıklama bile nasıl çarpıtıldı son günlerde. Özellikle sosyal medyada 'Milli Eğitim Bakanlığı eğitimi 6 güne çıkartıyor. Cumartesi günleri de okul yapılacak, okul olacakmış. Cumartesi günü de ders olacakmış' diye bir kampanya başlatıldı. Zaman zaman yolda karşılaştığım bazı çocuklar 'Efendim biz artık cumartesi günleri de mi okula gideceğiz? Cumartesi günleri de mi okulda ders yapılacak?' diye sormaya başladılar. Hayır haftanın 5 günü okulumuz olacak. İsteyen çocuklarımız için tabi ki takviye dersleri olacak ama bu hiç kimse için zorunlu değil, hiç kimse için de ücretli değil."

TÜRKİYE SESSİZ DEVRİM YAŞIYOR

Türkiye'nin 11 yıldır sessiz bir devrim yaşadığını söyleyen Avcı, "Bizim deyimimiz değil yabancıların deyimi ile gerçekten sessiz devrim yaşıyor. Bunun en çarpıcı örneklerini de Milli eğitimde, eğitimde yaşıyoruz. Şimdi bir dezenformasyon da şu 'Efendim eğitim o kadar çok bakan değişti ki yaz boz tahtasına döndü. Hayır. Evet bakan değişti. Ama ilk bakanımız, ilk milli eğitim bakanımız Erkan Mumcu çok kısa 2 ay bakanlık süresi oldu, ondan sonra Hüseyin beyle değişti, Hüseyin bey uzun birk süre görev yaptı. Milli Eğitim Bakanlığı kurumsal kültürü çok yüksek olan bakanlıktır. Bakan değişiklikleriyle bakanlıkta politikalar değişmez" dedi. Okul öncesi eğitime önem verdikleri, son 10 yılda sayıların katlanarak büyüdüğünü anlatan Nabi Avcı, "Bedava kitap uygulamamız bu yıldan itibaren özel okulları da kapsayacak bir biçimde geliştiriliyor. Ortaokullarda biliyorsunuz 28 Şubat döneminde kapatılmıştı imam hatip orta okulları, orta okullarda imam hatip okulları açıldı. O dönemde imam hatip orta okullarını kapatmak için bütün meslek okullarının ortaokul kısımlarını, Anadolu liselerinin orta kısımları budanmıştı. Bu tahribat özellikle mesleki eğitime büyük darbe vurmuştu. Şimdi onu da telafi etmek için gerekli tedbirleri aldık. Liselerimizin dokuzuncu sınıflarında Fatih projemiz devam ediyor. Bugüne kadar yüz binlerce tablet bilgisayarları dağıttık. İnşallah 3 yıl içerisinde 10 milyon 600 bine tamamlayacağız" diye konuştu.

ÜNİVERSİTEYE GİRİŞ SİSTEMİNDE ŞUAN DEĞİŞİKLİK YOK

Bir başka dezenformasyon, çarpıtma konusun da üniversiteye girişle ilgili olduğunu söyleyen Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı şunları kaydetti:

"Üniversiteye giriş konusunda Milli Eğitim Bakanlığı olarak YÖK'le, ÖSYM ile, TÜBİTAK'la eş güdüm halinde çalışma yürütüyoruz. Ama üniversiteye giriş sistemi bir yıldan bir yıla değişecek bir sistem değil. O yüzden biz bugüne kadar üniversiteye girişte şöyle bir sistem görüyoruz. Böyle bir düzenleme yapacağız diye, bir açıklama yapmamız olmamıza rağmen zaman zaman verdiğimiz başka ülkelere ilişkin örnekler çarpıtılarak yok Kazakistan modeli geliyor, yok Amerika'dan yeni bir model bulunmuş, 12 defa sınav yapılacak gibi aslı astarı olmayan özellikle lise öğrencilerinin üniversiteye hazırlanan öğrencilerin ve ailelerinin kafalarını karıştırmaya yönelik bir dezenformasyonun yürürlüğe konduğunu görüyoruz. Onun için bunların hiçbirine gençlerimiz, öğrencilerimiz itibar vermesinler. Biz çalışmalarımızı tamamladığımız zaman bu konuda ayrıntılı bir şekilde yaptığımız çalışmanın sonuçlarını kamuoyu ile paylaşırız. Ama şundan emin olabilirler hangi çocuğumuz liseye hangi koşullarda başladıysa yani lise bire başladığı gün üniversiteye giriş düzeni nasılsa o şekilde üniversiteye girecek. Yani lise ikiye, lise üçe geldiği zaman 'sistem değişti siz şimdi siz şöyle bir sistemle gireceksiniz' denmeyecek. Çocuklarımızın 4 yıllık emeğinin karşılığı verilmiş olacak. Bu konuda yaptığımız çalışmalarda belli bir mesafeye geldik inşallah onu da önümüzdeki yıl içerisinde pilot uygulamalarını da tamamlamış olarak kamuoyuyla paylaşacak hale geleceğiz."

MÜDÜRLERE GETİRİLEN YENİ DÜZENLEME

Okullarda 4 yıldan fazla yöneticilik yapan müdür ve müdür yardımcıları için bir düzenleme getirildiğini belirten Nabi avcı bunun eğitim yönetiminde demokratikleşmenin bir adımı olarak nitelendirdi. Avcı, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"4 yıl görev yapmış olanlar tekrar değerlendirilecekler. Eğer Başarlı iseler görevlerine devam edecekler başarılı değillerse görevlerine devam etmeyecekler. Peki başarıyı kim nasıl tespit edecek? Bunun için de yüze yakın kriterler geliştirdik. Peki bu kriterleri kim ölçecek? Dedik ki her okulun yöneticilerini ilçe milli eğitim müdürü, ilçede atamalardan sorumlu şube müdürü, okul aile birliği başkanı, o okuldaki en kıdemli öğretmen, o okuldaki en kıdemsiz öğretmen, öğrenci konseyi başkanı bu yüz kriter üzerinden yöneticileri değerlendirsinler elektronik ortamda kimse kimsenin hangi kriterde kime ne kadar not verdiğini görmemek koşuluyla elektronik ortamda değerlendirmeyi yapsınlar bu değerlendirmeler neticesinde 75 ve üzeri puan alan yöneticiler görevlerine devam edebilirler. Onun altında alanlar demek ki okulu, okul aile birliğini, öğretmenlerini, öğrencilerini yeteri kadar memnun edememiş., başarılı değil. veya yeterince başarılı değil o zaman onun görevinin değişmesinde bir sakınca yok. Peki bu durumda olan kaç kişi var? Bazı gazetelere bakarsanız yüz binlerce kişi . Hayır bu durumda olan 16 bin kişi var. Bunun da muhtemelen yüzde 60'ı, 70'i bu kriterleri karşılayacak. Bu kriterleri getirmiş olmamızın asıl faydasını biz önümüzdeki yıllarda göreceğiz. Nasıl göreceğiz? Göreve yeni başlayan bir yönetici 4 yıl sonra kimlerin kendisini hangi kriterlerle değerlendireceğini, bu değerlendirmenin sonucuna göre de görevine devam edip edemeyeceğini biliyor olacak. Yani bir okul müdürü bilecek ki 4 yıl sonra ilçe müdürü, şube müdürü, okul aile birliği başkanı, öğretmenleri, öğrencileri ona şu 100 kriter üzerinden bir puan verecekler. ve o puana göre eğer başarılıysa görevine devam edecek. Bu aynı zamanda eğitim yönetimindeki demokratikleşmenin de bir ilk ve önemli adımı. Bunu da öğretmenlerimizin çok büyük bir memnuniyetle karşıladıklarını görüyoruz ve bizden bundan ötürü bunu daha geliştirmek için çalışıyoruz". Organize sanayi bölgelerinde meslek liselerinin açıldığını da belirten bakan Avcı, "Özellikle 28 Şubat kıyımı sırasında meslek eğitimimiz çok ciddi darbe aldı. Bunu telafi etmek için meslek liselerimizi ciddi mana elden geçiriyoruz. Bunun için bazı pilot uygulamalar başlattık. Bu liselere giden öğrencilere bölümlerine göre devlet olarak 3 bin 500 lira ile 5 bin 500 lira arasında değişen ücretler ödüyoruz" dedi. UYUŞTURUCUYLA MÜCADELEDE TEDBİRLERİ KÖTÜ NİYETLİ KİŞİLER DERİNDEN HİSSEDECEK

Bakan Nabi Avcı, uyuşturucu ile mücadele konusunda yapılan çalışmalar konusunda da bilgi verdi. Önümüzdeki ders yılından itibaren okul çevrelerinde bu konuda alınan tedbirlerin kötü niyetli kişilerin derinden hissedeceklerini söyleyen Avcı şöyle konuştu:

"Özellikle belli amaçlarla gündeme getirilen ama ciddi bir de sorun olan uyuşturucu ile mücadele konusu var. Bu konuda son olarak bakanlar kurulunda alınan bir karar gereği ilgili bakanlıkların bir araya geldiği bir uyuşturucuyla mücadele üst kurulu oluşturuldu. Burada sağlık Bakanlığı'nın koordinasyonunda, Milli Eğitim Bakanı, Adalet Bakanı, Gençlik ve Spor Bakanı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı ve İçişleri Bakanı . Her bakanlık kendisi açısından uyuşturucu ile mücadele konusunda aldığı tedbirleri diğer bakanlıklarla paylaşıyor. En çok bizi ilgilendiriyor bu konu. Çünkü en büyük risk altında olan bizim okullarımız. Özellikle orta ve lise okullarımız. Onun için özellikle İçişleri bakanlığının bu konuda almakta olduğu çok ciddi tedbirler nedeniyle içişleri bakanımıza ayrıca çok teşekkür ediyorum. Önümüzdeki ders yılından itibaren okullarımızda ve çevrelerinde bu konuda alınan tedbirleri herkesin ama özellikle kötü niyetlilerin derinden hissedeceklerini şimdiden söyleyebilirim. Bu arada Yeşilay'la da milli eğitim bakanlığı olarak bir protokol imzaladık. Uyuşturucuyla, zararlı alışkanlıklarla mücadele konusunda üst kurulda aldığımız kararların uygulamaya geçmesinde Yeşilay'ın ciddi katkıları oluyor."

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Eskişehir Nabi Avcı Ak Parti Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title