Avrupa nereye gidiyor?
AVRUPA'da siyaset baş döndürücü hızda bir değişimden geçiyor.
AVRUPA'da siyaset baş döndürücü hızda bir değişimden geçiyor. Avrupa yanlısı yerleşik merkez sağ ve sol partiler giderek eriyor. Buna karşı milli çıkarları öne çeken aşırı milliyetçi sağ popülist partiler hızla büyüyor. Kısa bir süre öncesine kadar Avrupa Birliği'nin geleceği bile sorgulanamazken, bugün sağ popülist partiler Avrupa karşıtı kampanyalarla iktidara yürüyor. Almanya'da 150 yıllık bir tarihe sahip Sosyal Demokrat Parti (SPD) siyaset sahnesinden kaybolma korkusu yaşıyor. Fransa'da Mitterand, Hollande gibi cumhurbaşkanları çıkaran Sosyalistler (PS), Avrupa Parlamentosu seçimlerinde sadece yüzde 6.5 oy alabildi. Cumhurbaşkanı DeGaulle, Chirac ve Sarkozy'nin partisi muhafazakar Cumhuriyetçiler yüzde 8.5 oyla tam bir şok yaşadı. Ama aşırı sağcı Marine Le Pen sandıktan birinci parti çıktı.
NEREDEN KAYNAKLANIYOR
Refahın savaşla değil, barışla geleceğini, iki dünya savaşında birbirini boğazladıktan sonra anlayan Avrupa'da böyle bir gelişmenin sebebi ne olabilir? 21'inci yüzyılda seçmenin oy tavrı çok hızlı değişiyor. Seçmenler eskiye kıyasla futbol takımı tutar gibi bir siyasi parti tutmuyor. Seçmen partilerin seçimlerde kendisine ne sunduğuna bakıyor. Merkez partiler bu yeni gelişmeye henüz ayak uydurabilmiş değiller. Sosyal Demokratlar 21'inci yüzyılın sosyal adaletinin nasıl olacağını tarif edemiyor. Dijitalleşme iş pazarını nasıl etkileyecek? Genç seçmenleri çok yakından ilgilendiren bu soruya merkez partiler açık cevaplar veremiyor, sağ popülistlere daha fazla seçmen kaybedeceği korkusuyla ürkek davranıyor. Merkez partilerin kararsızlığından ise sağ popülist partiler yararlanıyor.
ÖNÜ ALINIR MI
Almanya'da dizel krizinde merkez sağ ve sol partiler bocalarken, aşırı sağcı AfD 'Dizele Evet' seçim kampanyasıyla oylarını artırıyor. Çünkü otomobil sektöründe doğrudan ve dolaylı olarak yaklaşık 4.6 milyon civarında insan çalışıyor. İşini kaybetme korkusu yaşayan bu insanlar, "Dizel hakkındaki yalanlara son" kampanyası yapan aşırı sağcı AfD'yi tercih ediyor.
Avrupa'da bu tehlikeli gidişin önü alınamaz mı? 26 Mayıs Avrupa Parlamentosu seçimleri ve 5 Haziran Danimarka seçimleri Avrupa'da aşırı sağın yükselişinin önlenebileceğini gösterdi. Danimarka'da Sosyal Demokratlar parlamento seçimlerinde yüzde 26 oyla sandıktan birinci parti çıktı. Sağ popülist Halk Partisi ise yüzde 12 oy kaybederek, yüzde 8.7'ye geriledi. Avrupa Parlamentosu seçimlerinde de Fransa ve İtalya dışında korkulan olmadı. Fransa ve İtalya'da sağ popülistler birinci parti çıktı, ama Almanya'da aşırı sağcı AfD, genel seçimlerdeki oy oranından daha düşük oy aldı. Avusturya'da seçmenler aşırı sağcı FPÖ'yü cezalandırdı.
YEŞİLLER GÜÇ KAZANDI
Buna karşı Yeşiller Avrupa genelinde güçlendi. Danimarka, İspanya ve Portekiz'de asgari ücret ve sosyo ekonomik konuları başa çıkaran merkez sol partiler AP seçiminde tam bir zafer yaşadı. Danimarka'da Sosyal Demokratlar yüzde 28, İspanya'da yüzde 33 oy aldı. Avrupa Parlamentosu'nda AB yanlısı partiler halen mutlak çoğunluğa sahip. Aşırı sağın Avrupa'da tehlikeli yükselişi nasıl durdurulabilir? Bu sorunun cevabı, yerleşik partilerin 21'inci yüzyılın sorunlarına yönelik sunacakları çözümlere ve karizmatik liderler çıkarma olasılığına bağlı.