Avukatların Yargılandığı Davada Savunmaların Alınmasına Başlandı
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ve ÇHD İstanbul Şubesi Başkanı Taylan Tanay'ında aralarında bulunduğu 9'u tutuklu 22 avukat hakkında açılan davada iddianamenin özeti tamamlanmasının ardından savunmalara geçildi.
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ve ÇHD İstanbul Şubesi Başkanı Taylan Tanay'ında aralarında bulunduğu 9'u tutuklu 22 avukat hakkında açılan davada iddianamenin özeti tamamlanmasının ardından savunmalara geçildi. Tutuklu sanık Selçuk Kozağaçlı, konuşma sırası kendilerine geldiğini, 340 gün sonra savunma yapmak için hakim karşısına getirildiklerini söyledi. Neden hakim karşısında olduklarını açıklamak için yoksulluk ve zenginliğin anlamı üzerine konuşacağını belirten Kozağaçlı "Zenginliğin nedeni yoksullardır. Bu düzenin tek sebebi yoksullardır. Dünya üzerinde 1.5 milyar kişi günde 1 dolardan az kazanıyor. Biz yoksulların avukatıyız. Zenginlik tarifimiz de yoksulluktan başka bir şey değildir. Bizi ite kaka buraya getirdiler, işte bu mikrofona çıkmak bu yüzden çok değerli. İtilip kakılan, saniyede 4'ü ölen günde 1.5 milyonu günde 1 dolardan az parayla yaşayan kişilerin arasından sıyrıldık dipçikle itilerek silah zoruyla buraya geldik. Bu mikrofon bu yüzden çok kıymetli" dedi.
"YOKSULLARIN AVUKATIYIZ"
Yoksulların avukatları olduklarını olduklarını söyleyen Kozağaçlı şunları söyledi: "Avukatlık yaşamım boyunca binlerce insanın hapiste eziyet gördüğünü gördüm. Müvekkillerim katledildi. Cenazelerini aldık. Bu ülkede avukatlar katledildi, öldü. Adama kaçırmak, bir yerlere kapatmak size olağan gelmesin."
"KONTRAGERİLLA DEVLETİN 4. ERKİDİR"
Sanık Kozağaçlı, kontragerillanın aynı yasama, yürütme gibi bir organ olduğunu, bir grup polisin, kaçakçının olmadığını belirterek, "Kontragerilla devletin 4. erkidir. Canı sıkıldığı her zaman yasadışı yola başvurur. Devletin erkleri yasama, yürütme, yargı ve kontgerilladır. Geçen hafta hiç televizyon seyrettiniz mi?" ifadelerini kullandı.
"BİR TARİH BİLİNCİYLE KONUŞUYORUM"
Kendisini en iyi anlayacak olan yerin DGM'ler olduğunu belirten Kozağaçlı, terörle mücadelenin ne olduğunu bildiklerini söyleyerek
şöyle devam etti: "Teröristle nasıl mücadele edeceksiniz? Filitle ortadan kaldıracak haliniz yok elbet bir mücadele yönteminiz olacak. Dünyanın heryerinde terörle mücadele böyle yapılır. Kim diyor? 23 Ocak 1998 Mehmet Kemal Ağar diyor. Yani bize 'Biz zaten bir kısmını önünüze getirmeyip öldürüyoruz sokakta. Özel bir mücadele yönetimi kullanıyoruz. Hasbelkader önünüze getirmek olduklarınızı da sizler özel yargılama yöntemi uygularsınız herhalde' diyor. Bunlarla herhalde mücadele etme yönetimi hukuk değildir. Mehmet Ağar'ın özel bir durumu var. Hayatı boyunca hiç inkar etmedi yaptıklarını. ya bunları oya ya paraya ya da ikbale çevirdi. Ama hiçbir cinayetini reddetmemiş ve bunlarından bir tane değil bin tane yaptım demiştir. İlginç bir adamdır. Ancak burada Mehmet Ağar'ın kendisiyle ilgili konuşmuyorum. Bir tarih bilinciyle konuşuyorum." Mehmet Ağar'ın Susurluk davasında kısa bir süre ceza aldığını, yattığını, tamamını da yatırmadıklarını söyleyen Kozağaçlı, Ağar'ı 15 ayda 3 bin kişinin ziyaret ettiğini, kendisini ziyaret edenler onunla hukukları olduğunu söylediklerini belirtti.
"ONUN İÇİN GENÇ YAŞTA AVUKAT OLMAYI SEÇTİM"
Kozağaçlı, Başbakan Erdoğan'ın operasyon hakkındaki konuşmasını da eleştirerek şunları söyledi: "Daha 1. tutukluluk müzekkeremizde, iddianameyi hazırlamış, yargılamış, hükmü vermiş, onamış. Yargıç olsam böyle bir konuşma karşısında kıpırdayamam bile" dedi. Bu sözler üzerine Mahkeme Başkanı da araya girerek, "Öyleyse iyi ki olmamışsınız" şeklinde karşılık verdi. Kozağaçlı ise "Onun için genç yaşta avukat olmayı seçtim" diyerek espri yaptı.
"'BİZ ŞU KARAKOLU BOMBALAYALIM MI?' DİYE BİZE SORMADILAR"
Müvekkillerinin işledikleri suçlar nedeniyle kendilerinin cezalandırılmak istendiğini söyleyen Kozağaçlı modern hukukta suçun şahsi olduğunu ve ancak şahsa verilmesi gerektiğini vurguladı. İddianamede kendilerinin Erdal Dalgıç, İbrahim Çuhadar ve Hasan Selim Gönen'in avukatı olduklarının yazıldığını söyleyen Kozağaçlı, "Biz bunları tanır mıydık? Evet. Müvekkilden daha yakın bir ilişkimiz var mıydı? Vardı. Büromuza gelip kahve içmişlikleri var mı? Var. Memleket meselesini konuşmuş muyduk. Evet, konuşmuşluğumuz da var. 'Biz şu karakolu bombalayalım mı?' diye bize sormadılar. ya da bombaladıktan sonra 'İyi, güzel yaptık' demediler" şeklinde konuştu.
"HAPİSHANE DEMEK ÖLÜM DEMEK"
Kozağaçlı, "Bir yıldır cezaevindeyiz. Bir yıl sonra karşınıza getirildik. İnsan ömrünün en verimli yıllarında bizi içerde tutuyorsunuz. Bizi daha ne kadar tutarsınız belli değil. İddianamede Güler Zere'nin tahliye olması için yürüttüğümüz mücadeleye yer verilmiş. Hasta olan Güler Zere'nin tahliye olması için ailesi ve avukatları mücadele verdik. Dışişleri Bakanı 'Bizim kızımız' dedi. Cumhurbaşkanı affetti. Cumhurbaşkanı, DHKPC'nin talimatıyla mı karar verdi? Dışişleri Bakanı 'Bizim Kızımız' dedi. DHKPC'den talimat mı aldı? Tahliye olduktan 6 ay sonra öldü. Belki zamanında çıksa tedavi olabilecekti. Hapishane demek ölüm demek. Meslekte 18. yılım. Canımızın nasıl acıdığını bilin. Bizi döverek, hapiste tutarak ıslah edemezsiniz" diye konuştu. Kozağaçlı, Nazım Hikmet'in "Sıradakinin ölümü" isimli şiirini okudu. Şiiri okumasının ardından Kozağaçlı salondakiler tarafından alkışladı. Duruşma Kozağaçlı'nın savunmasını yapmasıyla devam ediyor.
SK(HE) - İstanbul