Avustralya'da Kritik Seçimlere Doğru
Ekonomi, seçimin en önemli gündem maddesini oluştururken, denizaşırı ülkelerden gelen sığınmacılar da en sıcak konulardan biri olarak dikkati çekiyor.
Avustralya'da 7 Eylül'de yapılacak genel seçimlerde ekonomi, en önemli gündem maddesini oluştururken, denizaşırı ülkelerden gelen sığınmacılar da sıcak konulardan biri olarak dikkati çekiyor. Son anketler, Liberal-Ulusal Parti koalisyonunun 6 yıllık İşçi Partisi iktidarına son vereceği yönünde.
Avustralya'da 7 Eylül'de düzenlenecek genel seçimlerde, iktidar yarışının Başbakan Kevin Rudd'un başında bulunduğu İşçi Partisi ile Tony Abbott'un liderliğini yürüttüğü Liberal ve Ulusal Parti koalisyonu arasında geçmesi bekleniyor.
Seçime günler kala yapılan anketler, yüzde 54 oyla muhalefet koalisyonunu önde gösterirken, yüzde 46'lık desteğe sahip Başbakan Kevin Rudd için yeniden iktidar olmak imkansız değilse de oldukça zor görünüyor. Anket sonuçlarına göre, Abbott'un başında bulunduğu muhalefet koalisyonunun 150 sandalyeli temsilciler meclisinde 86 sandalyeyi alması bekleniyor. Anket sonuçlarının ortaya çıkardığı başka bir ayrıntı ise Avustralya'da seçmenlerin başbakan olarak görmek istediği isim olarak her zaman rakiplerine açık fark atan Rudd, ilk kez Tony Abbott'un gerisinde kaldı. Rudd'un yüzde 44 olan tercih edilebilirlik oranı yüzde 41'e gerilerken, Abbott, yakaladığı yüzde 44'lük oranla en popüler lider oldu.
Kevin Rudd, Brisbane Kongre Merkezi'nde yaptığı konuşmada, içinde bulunduğu durumun zorluğunu kabul ederek, "Daha zor durumlara düştüğüm oldu, daha önce de gerilerden geldim" dedi.
İç çekişme zayıflattı
Rudd, ilk defa 2007'de başbakanlık koltuğuna oturmuş fakat 2010'da parti başkanlığını Julia Gillard'a kaptırmasının ardından yeniden başkan seçildiği Haziran 2013'e kadar görevi devretmek zorunda kalmıştı. İşçi Partisi'nin oy kaybetmesinde parti içi çekişmenin de etkili olduğu ileri sürülürken, Rudd'u, kendi eyaleti olan Queensland'da, hatta kendi seçim bölgesi Brisbane'de milletvekilliği koltuğunu muhafaza etmek için ciddi bir sınavın beklediği ifade ediliyor.
Seçimlerin Avustralya'da yaşayan Türkler için ayrı bir önemi var. İşçi Partisi'nden Victoria Federal Senatörü David Feeney, geçen temmuz ayında görevinden istifa etmiş, onun yerine İşçi Partili delegelerin oylarını almayı başaran Mehmet Tillem Federal Parlamento'ya girmişti. Tillem, parlamentoya giren hem ilk Müslüman hem de ilk Türk kökenli senatör olarak tarihe geçmişti. 7 Eylül'de yapılacak seçimlerde de aday olan Tillem, seçilmesi durumunda Federal Parlamento'da 6 yıl süreyle Victoria eyaletini temsil edecek. Kazanamaması halinde ise Temmuz 2014'e kadar görevini sürdürecek.
Ekonomi öncelikli gündem
Dünya Bankası'nın verilerine göre 1,5 trilyon dolarlık gayri safi yurt içi hasılasıyla dünyanın en büyük 12. ekonomisine sahip Avustralya'da, ekonomi, her iki partinin seçim kampanyasında en önemli gündem maddesini oluşturuyor. Ağırlıklı olarak kömür ve demir ihracatına dayanan Avustralya ekonomisi, 22 yıldır aralıksız büyüyor fakat en büyük ticari ortağı Çin'in son dönemde yaşadığı ekonomik durgunluğa paralel olarak Avustralya ekonomisinde de tıkanıklık yaşanıyor. Madenlerden sonra Avustralya'nın en önemli gelir kaynakları ise uluslararası öğrenciler ve tarım ürünleri.
Başbakan Rudd, bütün Avustralyalılara "iyi bir iş, uygun bir ücret ve çalışma koşulları" sağlama sözü verirken, üretim sektörünün 300 milyon Avustralya doları ve üzeri maliyete sahip projeleri için yerli kaynak kullanımını zorunlu hale getireceklerini, böylelikle yerli şirketlere 624 milyon Avustralya doları yeni iş imkanı oluşturacaklarını söylüyor.
Abbott ise seçimi kazanmaları halinde İşçi Partisi'nin geçen yıl uygulamaya koyduğu karbon vergisini iptal edeceklerini, bunu yerine 3 milyar Avustralya doları tutarında dört yıllık teşvik planı ile doğrudan müdahale yöntemini getireceklerini belirtiyor. Suistimale açık olması sebebiyle eleştirilen bu plana göre havaya karbon salan şirketler ürettikleri kirliliği kendileri temizleyecek.
6 aylık ücretli doğum izni tepki topluyor
Abbott'un çok tartışılan vaatlerinden bir başkası ise çalışan kadınlara, maaşları asgari ücretten az olmayacak ve altı aylık maaşının toplamı 75 bin Avustralya dolarını geçmeyecek şekilde 6 aylık ücretli doğum izni. Abbott, bunun için gerekli bütçeyi ise büyük şirketlerin vergilerini yüzde 1,5 oranında artırarak elde etmeyi planlıyor. Pek çok ekonomist tarafından eleştirilen vaadin, Abbott'un kadınlar arasında nispeten düşük olan popülaritesini artırmaya dönük olduğu iddia ediliyor.
Sığınmacıların hakları sınırlanabilir
Julia Gillard'dan başbakanlığı devralması sonrasında kaçak göçmenler ve sığınmacılar konusunda politika değişikliğe giden Kevin Rudd, ülkeye giren sığınmacıları öncelikle Papua Yeni Gine'de kurulan gözetim merkezlerine gönderme kararı almıştı. Karar sonrasında kalıcı vize almak zorlaşırken, ülkeye gelen sığınmacı sayısında da azalma olmuştu.
Sığınmacılar konusunda iktidara göre oldukça sert tutum sergileyen muhalefet ise Avustralya'ya yıllık ortalama üç sığınmacı teknesi geldiği Başbakan John Howard dönemine geri götürmeyi vadediyor. Daha önce "Burası bizim ülkemiz ve kimin geleceğine biz karar veririz" sözleriyle sığınmacılar konusundaki tavrını açıkça ortaya koyan Abbott, insan kaçakçılığını önlemek için Endonezya ile ikili ilişkileri ilerleteceklerini söylüyor. Avustralya'dan sığınma arayan göçmenleri engellemek için donanmayı da kullanacağını dile getiren muhalefet, sığınmacıların yasal haklarına ciddi kısıtlamalar getirmeyi ve bu kişilerle ilgili harcamaları da kısmayı hedefliyor.
Suriye'ye müdahale konusunda tutumlar farklı
İktidar ve muhalefet Suriye'ye muhtemel müdahale konusunda da görüş ayrılığı yaşıyor. Suriye konusunda Avustralya'nın rolünün askeri değil de diplomatik olması gerektiğini savunan Abbott, Suriye konusunda rolünü büyütmeme ve "kötülere karşı kötüler" olarak nitelediği "iki kirli tarafın iç savaşına müdahil olmama" noktasında iktidarı uyarırken, Başbakan Rudd ise Abbott'u tecrübesizlik ve bu tür sorunlarla uğraşmaktan kaçmakla suçladı.
Başbakan Rudd, dış politika konusunda rakibine belirgin fark attığı fakat bunun, sonuca fazla etkisi olmayacağı düşünülüyor.
Seçim yöntemi
14,5 milyondan fazla seçmeninin sandık başına gideceği seçimlerde, 150 sandalyeli alt meclisin tamamı, 76 sandalyeli senatonun ise 40 sandalyesi için oy kullanılacak.
18 yaşını doldurmuş her vatandaş için oy kullanmanın zorunlu olduğu Avustralya'da, seçmenler, belli bir seçim bölgesinde yarışan adaylardan birini seçmek yerine adayları birden başlayarak tercih sırasına göre işaretliyor. Eğer adaylardan biri seçmenlerin yüzde 50'sinden fazlasının ilk tercihi olursa seçimi kazanmış kabul ediliyor. Seçmenlerden biri salt çoğunluğun ilk tercihi olmayı başaramazsa en az oy alan aday elenmiş sayılıyor ve bu adayın aldığı oylar diğer adaylara dağıtılıyor. Adaylardan biri yüzde 50 artı 1 oy alana kadar işlem tekrar ediliyor.
Senato üyelerinin seçimine gelince, üst mecliste 76 sandalye mevcut fakat 7 Eylül'de bunlarda sadece 40'ı için seçim yapılacak. Ülkedeki seçim sistemine göre altı eyaletin her biri senatoya 12 temsilci gönderirken, iki anakara bölgesi, başkent ve kuzeydeki topraklar, ikişer temsilci gönderiyor.
Eyaletlerden tarafından seçilen senatörler 6 yıllığına görev yaparken anakaradan gelen temsilciler ise üç yıl görevde kalıyor. Senatonun yarısı üç yılda bir yeniden seçiliyor.
Senato seçimlerinde de seçmenler adayları tercih sırasına göre numaralandırabileceği gibi tercih ettiği partinin kutucuğuna bir yazıp adayların numaralandırılması işlemini partiye bırakabiliyor.
Eyaletlerde oyların yüzde 14,3'ünü alan aday seçimi kazanmış kabul edilirken anakara bölgelerinde ise bu oran yüzde 33. Sayımın ilk turunda adaylardan hiçbiri yeterli oyu alamazsa tıpkı temsilciler meclisi sayımlarında olduğu gibi son adayın oyu dağıtılarak hesaplama yeniden yapılıyor. - Ankara