Aytaç Yalman Bodrum'da İfade Verdi
Jandarma eski Genel Komutanı emekli Orgeneral Aytaç Yalman, 'Hayata Dönüş' operasyonu kapsamında görülen davada tanık olarak dinlendi.
Jandarma eski Genel Komutanı emekli Orgeneral Aytaç Yalman, Bayrampaşa Cezaevi'nde 'Hayata Dönüş' operasyonu kapsamında 12 tutuklunun ölümüyle ilgili görülen davada bugün tanık olarak dinlendi. Emekli Orgeneral Aytaç Yalman, 39 er ve astsubayın yargılandığı Bakırköy 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararı doğrultusunda Bodrum 2'nci Asliye Ceza Mahkemesi'nde ifade verdi.
Emekli Orgeneral Aytaç Yalman, adliyeye basın mensuplarının görüntü almaması için gizlice geldi. Mağdurların avukatlarından İstanbul Barosuna bağlı Ömer Kavili de duruşmaya katıldı. Yaklaşık 4 saat ifade veren Yalman, avukat Kavilli ve savcının sorularına önceden hazırladığı ve mahkemeye sunduğu 5 sayfalık notları okuyarak yanıt verdi.
İfadesine başlamadan önce 19-20 Aralık 2000 tarihinde hayatını kaybedenleri rahmetle anan Yalman, olay tarihinde Jandarma Genel Komutanı olduğunu hatırlatıp, üzerinden 13 yıl geçtiğini olayları detaylarıyla hatırlamasıın mümkün olmadığını söyledi. Yalman, "Adalet, Sağlık ve İçişleri Bakanlıkları'nın ortak koordinasyonu, Milli Güvenlik Kurulu'nun kararı ile gerçekleştirilen operasyonda görevim sadece operasyonun sınırları, maksadını mekan ve zamanını koordine etmekti. Bunun haricinde operasyonun başında bizzat bulunmadım. Jandarma, bölge komutanlıklarına gerekli emirleri ve talimatları verdim. Plan ve icra aşamasında benim herhangi bir daimim yoktur, olayı raporlarla takip ettik" dedi.
1990'lı yıllarda cezaevlerinin örgüt mensuplarının eğitim imkanı bulduğu, gardiyanların esir alınıp öldürüldüğü, her fırsatta yangın ve isyan çıkarıldığı bir dönem olduğunu belirten Yalman'ın ifade tutanağı yaklaşık 9 sayfa tuttu. Yalman operasyonun açlık grevlerinin 60'ıncı gününde yapıldığını belirterek "Buradaki amaç tutuklu ve hükümlülerin ölümlerine mani olmaktı. Operasyon sırasında tutuklu ve hükümlüler direnişte bulunmuşlardır, yapılan operasyon yetkili mercilerin emriyle yapılmıştır. Ayrıca devlet kararıdır. Ben operasyonda görev alan kişilerin özverili ve insan haklarına saygılı bir şekilde operasyon yaptıklarını düşünüyorum." dedi.
Operasyonun birçok bakanlığın ortak kararı ile yapıldığını hatırlatan Yalman ifesinde şunları anlattı,
"Operasyonun amacı, insanların canlarını kurtarmaktı, ölmelerine neden olmak değil. Ancak olaylarda kullanılan silahlarla ilgili bilgim yok. Bu olaydan sonra cezaevlerinde disiplin ve sükunet sağlanmıştır, rahmetli Başbakan Ecevit bu operasyonla ilgili olarak TBMM'nde 'Uzun yılların birikimi ve devletimizin utancı olan cezaevleri sorunu hükümetimiz döneminde çözüm yoluna girmiştir. Cezaevleri koğuşları dünden itibaren devlete meydan okuyan terör karargahları durumundan çıkarılmıştır' demiş ve tüm güvenlik güçlerini kutlamıştır. Suç tarihinde jandarma genel komutanıydım. Adalet, Sağlık ve İçişleri Bakanlıklarının ortak koordinasyonu, Milli Güvenlik Kurulu'nun kararı ile gerçekleştirilen operasyonda benim görevim sadece operasyonun sınırları, maksadını mekan ve zamanının koordine etmekti. Bunun haricinde operasyonun başında bizzat bulunmadım, jandarma bölge komutanlıklarına gerekli emirleri ve talimatları verdim. Plan ve icra aşamasında benim herhangi bir daimim yoktur, olayı raporlarla takip ettik. Tutuklulardan 30'unun öldüğü bunlardan 18'inin kendisini yakmak suretiyle öldükleri ayrıca yaralananlar olduğu bana rapor edilmiştir. Tutukluların direncini kıracak şekilde gerekli silah kullanılmıştır. Bu operasyonların sonucunda on yıldır girilemeyen ceza evlerine ilk defa girilmiş iç disiplin sağlanmıştır."
49 yıl orduda görev yaptığını belirten Yalman, Kavili'nin "Operasyonlarda kullanılan silahlar konusunda bilginiz var mıdır?" sorusuna ise "Bilgim yoktur." dedi. Operasyonlarda kimyasal silah kullanılıp kullanılmadığına yönelik soruya ise Yalman "Bana böyle bir bilgi intikal etmedi." dedi. Yalman, Kavili'nin bu kez "Operasyon planlanırken sizin önünüze gelen planda kaç kişinin ölebileceği ön görülmüştür?" diye sormasına ise "Planda ölüm öngörülmez" dedi.
AYTAÇ VE KAVİLİ TARTIŞINCA DURUŞMAYA SON VERİLDİ
Avukat Kavili duruşmanın bitimine yakın söz alıp "Tanık kafa sallayıp masaya yumruk vurmuş ve şahsıma hitaben tehditte bulunmuştur. Duruşmanın disiplinini bozmuştur. Bu sebeple CMK'nın 203. Maddesi uyarınca tutuklanmasını talep ediyorum, demem üzerine 'Sen kimsin' diyerek bana bağırmıştır. Tutanakların tutulması esnasında yaşanan sıkıntı sorulan soruların ve verilen cevapların her zaman tam olarak yazılamaması karşısında tanığın Bakırköy 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde hüküm kuracak yargıçlar tarafından dinlenmesini istiyoruz." dedi.
Mahkeme heyeti, avukat ve Yalman'ın duruşma esnasında karşılıklı olarak birbirlerine bir şeyler söyledikleri; mahkeme hakiminin uyarılarına rağmen her ikisininde susmayıp karşılıklı olarak söylemlerine devam ettikleri görüldüğünden duruşmaya son verilmesine karar verdi.
Yalman duruşma sonrasında jandarma ekipleri tarafından adliyeden yine yan kapıdan çıkarıldı.
KAVİLİ 'YALMAN BİZE GÖRE SUÇUN AZMETTİRENİDİR'
Avukat Kavili ise duruşma sonrasında basın mensuplarına adliye önünde açıklama yaptı. Avukat Kavili şunları söyledi;
"Bu dava 'Hayata dönüş' operasyonu adıyla kamuoyunu kandırarak ilan ettikleri 'Tufan' adlı operasyon, yani cezaevlerinde yapılan katliamla ilgili. 19 Aralık 2000 tarihinde Türkiye çapında 20 cezaevinde aynı anda başlatılan ve mağdur beyanlarına göre vahşet derecesinde uygulamaların yer aldığı ve bunun delillerinin yine devlet görev tarafından yok edildiği bir operasyonun bugün jandarma genel komutanı seviyesinde en üst düzeyde görev yapmış bu konuları bilen ve şimdiye kadar devletin adresini bir türlü mahkemeye bildiremediği yıllar sonra bildirdiğinde de tanığı Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesini beğenmeyip gelmediği ve ceza yargılamasında niteliği gereği hüküm kuracak yargıcın meslek ilkeleri açısından tanıkları bizzat zorunluluğu bulunmasına rağmen, bu konu AiHM'de Türkiye'yi mahkumiyet nedeni olacağı belli olmasına rağmen tanığın talimatla dinlenmesine karar verilmiştir. Burada bir başka hata daha yapılmış bu mahkeme asliye ceza mahkemesidir. İstanbul'da görev yapan mahkeme ağır ceza mahkemesidir. Burada talimatla ifade alması gereken mahkeme İstanbul'daki mahkemenin eşiti olmak durumundadır. Uluslararası hukuk kuralları dahi çiğnenmiştir. Şimdilik tanık, ancak sonunda sanık olması kuvvetle muhtemel olan tanık duruşmanın sonuna doğru kendi evrakını sormamıza bile masaya yumruk vurdu. Bağırıp çağırmaya başladı. Bunlar tanığın stres altında olduğunu gösteriyor. Yani tanık bildiği çok daha şeyler var. Tanık bu suçun, bizim iddiamıza, beyanımıza bizim değerlendirmemize göre suçun azmettirenidir."
Avukat Kavili, örgütlü suç merkezinin Ankara olduğunun ortaya çıktığını öne sürdü ve Ankara Özel Yetkili Savcıları'nın, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın devreye girmesini beklediklerini de söyledi.
Kavili, "Bu davanın iddianamesi yaklaşık 8-10 yıl sonra tamamlanmıştır. Kamuoyunun baskısıyla ve Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Merkezi'nin, İstanbul Şubesi'nin ve diğer hukuk kurumlarının baskısı sonucunda soruşturmayı yürüten savcının uzun yıllar boyunca hiçbir işlem yapmadığı, soruşturmayı savsakladığı ortaya çıktı. Alelacele Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi'nde bu dava açıldı. Soruşturmanın en başında yapıyor görüntüsünde olup hiçbirşey yapmayan savcı ile ilgili olarak disiplin soruşturması başlatıldı. Bugün dinlenen tanık operasyonun başından sonuna ayrıntılı olarak kameraya ses ve görüntü kaydı yapıldığını itiraf etmiştir. Bugünkü tanık beyanı davada soruşturmanın genişletilmesini sağlayacak birçok bilgi içermektedir. Etkili ve tarafsız soruşturma yürütecek olursa Cumhuriyet'in Savcıları o zaman birçok suç örgütünün ortaya çıkarılacağını önümüzdeki günlerde bekleyebiliriz." dedi.