Azizoğlu: "Bazı Üniversiteler Kardan Başka Amaç Gütmeyen Ticari Şirketler Haline Geldi"
Uluslararası Üniversiteler Konseyi Kurucu Başkanı Orhan Hikmet Azizoğlu, “Entelektüelliğin kaleleri olan üniversiteler mevcut güçlükler tarafından aşırı etkilenmiş gözükmekte ve bazıları görevlerinin özünü bırakarak kardan başka amaç gütmeyen ve bilimsel bilgiyi ihmal eden yarı ticari şirketlere dönüşmüştür” dedi.
Uluslararası Üniversiteler Konseyi Kurucu Başkanı Orhan Hikmet Azizoğlu, "Entelektüelliğin kaleleri olan üniversiteler mevcut güçlükler tarafından aşırı etkilenmiş gözükmekte ve bazıları görevlerinin özünü bırakarak kardan başka amaç gütmeyen ve bilimsel bilgiyi ihmal eden yarı ticari şirketlere dönüşmüştür" dedi.
Büyük fırsatların, güçlüklerin olduğu bir zamanda yaşandığını ifade eden Uluslar arası Üniversiteler Konseyi Kurucu Başkanı Azizoğlu, insan medeniyetinin bilim ve teknoloji alanı ile araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) alanında olağanüstü başarıların görüldüğü bir seviyeye ulaşmış durumda olduğunu ifade etti. 20. yüzyılın sonlarında ortaya çıkan büyük bilgi devriminden istifade eden bilgi toplumunun evrimine sebebiyet verdiğini belirten Azizoğlu, "Bilim ve teknoloji alanındaki büyük ilerlemeler, küresel köy olarak anılmaya başlayan dünya düşüncesine de yol açmıştır. Zaman ve mekan birbirinden binlerce mil uzaklıktaki insan ve olayları yalnızca saniyeler içinde bir araya getirebilecek bir şekilde fethedilmiştir. Suni ülke sınırları eriyip gitmiştir. İnsanların birbirlerini dünya çapında ağ-internet-üzerinden ziyaret etmeleri için vize gerekmemektedir" diye konuştu.
"KÜRESELLEŞME FIRSAT VE GÜÇLÜKLERİ BERABERİNDE GETİRDİ"
Azizoğlu, küreselleşmenin fırsat ve güçlükleri de beraberinde getirdiğinin altını çizdi. Bilginin, ticaretin, en iyi uygulamaların ve insanın günlük uğraşlarının çeşitli unsurlarının paylaşılması için daha büyük fırsatlar ortaya çıktığını kaydeden Azizoğlu, "Küreselleşme, çok farklı kültür, inanç, gelenek, yaşam biçimi ve dünya görüşlerine sahip insanları bir araya getirdikçe kültürel çatışma, kültürel değişim, yanlış anlaşılma ve anlaşmazlıkların da görülme ihtimali artmıştır" dedi.
Planlamanın bölgede çoğu zaman ciddiye alınmadığı siyasi, sosyal, eğitimsel alanlarda ve hizmet alanlarında tanıklık edilen kaosun planlamaya karşı duyulan umursamazlığın temel sonuçlarından birisi olduğunun çok iyi bilindiğini vurgulayan Azizoğlu, entelektüelliğin kaleleri olan üniversitelerin bile mevcut güçlükler tarafından aşırı etkilenmiş gözüktüğünü ve bazılarının görevlerinin özünü bırakarak kardan başka amaç gütmeyen ve bilimsel bilgiyi ihmal eden yarı ticari şirketlere dönüştüğünü vurguladı.
"SORUMLULUKLARDAN KAÇMAZ VE KENDİSİNİ TECRİT ETMEZ"
En önemli meseleleri ortaya koymaktan çekinmeyen aydın ve entelektüel bireylere tüm toplumların ihtiyaç hissettiğini belirten Azizoğlu, açıklamasında şunları kaydetti:
"Özgür düşüncelerini veya ürettiği ilmi zincire vurabilecek ya da engelleyebilecek tüm komplekslerden arınmış olan bu aydınlar inançtan mantığa ve mantıktan tam olarak araştırmaya uzanan bilişsel rotası üzerine kurulu mutlak özgürlük ve evrensel haklar için ülkeyi, uygarlığı ve insanoğlunun geleceğini ilgilendiren sorumluluklardan kaçmaz ve kendisini tecrit etmez."
"TARİHİ NİTELİKTE REFORMLAR GERÇEKLEŞTİRİLMİŞTİR"
Azizoğlu, Türkiye'de demokrasi standardının yükseltilmesi bağlamında yakın tarihte önemli reformların hayata geçirildiğinin altını çizerek, "Çok partili siyasal hayata geçildikten sonra başta Adnan Menderes ve Turgut Özal dönemleri olmak üzere demokratikleşme ve sivilleşme alanlarında çok önemli adımlar atılmıştır. Yakın dönemde atılan adımlara bakıldığında ise 1999-2001 yılları Avrupa Birliği (AB) uyum süreci bağlamında gerçekleştirilen ve temel haklar alanında yenilikler getiren reformlar da oldukça önemlidir. Ancak reformların yoğunluğu, kapsamı, niteliği ve etkileri düşünüldüğünde 2002-2012 dönemi özel bir önem arz etmektedir. Bu dönemde tamamı 'demokratikleşme' başlığı altında ele alınabilecek sivilleşme, normalleşme, hukuk devleti ve insan hakları standartlarının yükseltilmesi açısından tarihi nitelikte reformlar gerçekleştirilmiştir. Türkiye tarihinin en kapsamlı sivilleşme ve demokratikleşme süreçlerinden birinin yaşandığı bu dönemde askeri, bürokratik ve yargısal vesayet rejimlerinin kıskacında, olağan yaşamın hemen hemen her alanına getirilen aşırı kısıtlamalar birer birer kaldırılarak hayatın çok yönlü normalleşmesine yönelik çabalar kararlılıkla sürdürülmüştür. Kendi toplumunun ve dünyadaki gelişmelerin gerisinde kalan ve bu nedenle pek çok değişimin önünde engel olan kamu bürokrasinin olumsuz etkileri azaltılmıştır" şeklinde konuştu.
"HEPİMİZ KÖR VE SAĞIR MI OLDUK"
"Ne yazık ki günümüz dünyasında birçok değerimiz zayıflamaya, hatta unutulmaya yüz tuttu. Sevgi, saygı, şefkat, merhamet, muhabbet gibi güzel hasletler de bundan nasibini aldı" diyen Azizoğlu, insanların kendilerine huzur ve mutluluk verecek bu güzel duyguları birbirinden esirger hale geldiğini vurguladı. Azizoğlu, "Oysa çok mu zor sevdiklerimize sevgimizi izhar etmek, hissettirmek, bir güzel yüz göstermek, tatlı bir söz söylemek? Şefkat Peygamberi'nin 'Din kardeşini güler yüzle karşılaman dahi olsa sakın hiçbir iyiliği küçük görme' sözü bizler için hem bir uyarı hem de müjde değil midir? Allah sevgisini ve Allah için sevmeyi hayatımızın merkezine oturtalım. Sevgili Peygamberimizin oluşturduğu insanlık medeniyetinin birer neferi olduğumuzu unutmayalım. Ne mutlu, Allah sevgisini gönlüne yerleştirenlere. Ne mutlu, onun rızası için birbirini sevenlere. Hayatımızın her aşamasını kapsamaya başlayan Batı geleneği, Batı kültürü, Batı felsefesi ve her alanda Batı standartları ile evrim geçiriyoruz. Başımızı kaldırıp bu değişimin aynı zamanda Doğu inanç kültür değer kavramı, yani aile kavram ve değerlerini dahi yok sayma, yok etme anlamına geldiğini, bu hızlı değişimle tüm değerlerimizin entegrasyona değil asimilasyona uğradığını anlamak, kavramak çok mu zor yoksa daha kötüsü hepimiz kör ve sağır mı olduk" dedi. - ANKARA