Bağımsızlığın 30. Yıl Dönümünde Kıbrıs Gazileri Anlatıyor
Muğla'dan Kıbrıs Barış Harekatı'na katılan gaziler o günleri anlattı Harekatta makineli tüfekçi Taşkesen: "Günlerdir çıkmadığı için ayakkabılar çoraplarımıza yapışmış, kıyafetlerimiz terle...
DURMUŞ GENÇ - KKTC'nin 30. kuruluş yıl dönümünde, Barış Harekatı'na katılan Kıbrıs gazileri o günleri anlattı.
Kıbrıs Gazisi Süleyman Taşkesen, anılarını anlattığı AA muhabirine, devre kaybı olarak gittiği Sivas'ta 9 aylık askerken harekatın başladığını söyledi.
Bir gün yapılan içtima sonrası erlerin seçilerek acilen toplanmasını istediklerini belirten Taşkesen, "Biz Kıbrıs'a gideceğimizi anladık. Sivas'tan sivil otobüslerle Ankara'ya geldik. 28. Tümen harekete hazır bir şekilde bekliyordu. Bizi de orada bölüklere ayırdılar. Mersin Taşucu'na kadar gittik. Giderken birçok şehirden geçtik. Geçtiğimiz her şehirde insanlar bize moral veriyor, otobüslerimize yiyecek atıyorlardı" dedi.
Taşucu'nda gece vakti gelen acil bir talimatla tüm eşyalarını bırakıp sadece silah ve mühimmatları alarak 9 kişilik bir ekiple helikoptere bindiklerini anlatan Taşkesen, helikopterle düz bir araziye indiklerini, ekin zamanı olduğu için de hasat edilmiş bir tarlada mevzi kazarak günlerce beklediklerini kaydetti.
Bir gün gelen askeri araçlarla Beşparmak Dağları'nda belirli bir yere kadar çıktıklarını ve daha sonra yürüyerek yola devam ettiklerini ifade eden Taşkesen, o günleri şöyle anlattı:
"Toplu vaziyette beklerken makineli tüfeklerle bir anda üzerimize ateş açıldı. Mermiler geliyor ama nereden ateş açıldığını göremiyoruz. Ateş edeceğiz ama nereye ateş açacağımızı bilemiyoruz. 5-6 metre arayla bir set oluşturduk ve Beşparmak Dağları'nda yürümeye başladık. İleriye ateş ediyoruz ama görmeden ateş ediyoruz. Ben de makinalı tüfekçi olduğum için genelde mevzi olan yerleri tarayarak ateş ettim. Bir çok arkadaşım o arada vuruldu, yaralandı. Bir yere geldikten sonra orada sabit kaldık. Mevzi aldık ve beklemeye başladık. Dağın eteğine gelmiştik ve dağın üzerinden ateş altındaydık."
Karşıdan makineli tüfekten izli mermiler geldiğini, merminin çıktığı yeri gördüğünü ve o yöne doğru ateş ettiğini belirten Taşkesen, çatışmaların sabaha kadar devam ettiğini, kendisiyle beraber bir çok arkadaşının cephane taşıdığını ve ateş ettiğini söyledi.
Savaşta açlık ve susuzluk nedeniyle zor günler geçirdiklerini vurgulayan Taşkesen, "Günlerdir çıkmadığı için ayakkabılar çoraplarımıza yapışmış, kıyafetlerimiz terleyip kurumaktan mukavva karton gibi olmuştu. Beşparmak Dağları'nda ilerlerken Rum askerlerinin yediği karpuz kabuklarını alıp ıslak tarafını dudağımıza sürüyor, susuzluğumuzu gideriyorduk. Kabukların nemiyle kendimizi rahatlatıyorduk" dedi.
Taşkesen, Birinci Harekat bittikten sonra bir dere kenarında kamp yaptıklarını, derede yıkandıklarını, kıyafetlerini yıkadıklarını ve traş olduklarını, İkinci Harekat başladıktan sonra da başka bir yere gittiklerini anlattı.
İnsan orada ölümü düşünmüyor
Gazi Taşkesen, birçok arkadaşının ve komutanının yanında şehit düştüğünü, o ruh hali içerisinde insanın ölümü hiç düşünmediğini belirtti.
Kıbrıs'a gittiğinden ailesinin bile haberi olmadığını, o zaman mektup yazacak kağıt dahi bulamadığını vurgulayan Taşkesen, "Birinci Harekat'tan sonra bir sigara paketi içerisindeki jelatinli kağıdın beyaz kısmına mektup yazıp haber verdim. Kıbrıs'ta 11 ay kaldım. Oradan da teskereyi alarak Türkiye'ye gelmek nasip oldu" dedi.
Dönersek gazi dönemezsek şehit oluruz
Kıbrıs anılarını paylaşırken hala heyecanlanan Osman Kanat ise Balıkesir'de vatani görevini yaparken Ankara 28. Tümen'e gönderildiğini söyledi.
Askere gitmeden önce babasının "Oğlum, deden 18 yıl Yunanlılar ile savaştı sen de savaşa katılabilirsin her zaman hazır ol" sözlerini hatırladığını söyleyen Kanat, anılarını şöyle anlattı:
"Asker demek harp sanatını öğrenmiş kişi demekti. 28. Tümen'deki arkadaşlarımla Kıbrıs'a hareket ettiğimizde bazı arkadaşlarımız gece yolculuğunda meydana gelen kazalara da şehit oldu. Biz Mersin'den gemiyle Kıbrıs'a geçtik. Girne Limanı'na ulaştığımızda ortalık savaş nedeniyle çok kötüydü. Her yer yakılıp yıkılmıştı. Beşparmak Dağları'na kalabalık bir ekiple çıktığımızda karşı tarafın askerleri kaçtılar ve kaçarken mühimmatlarını da bırakmışlardı. Komutanlarımız sürekli bizi uyarıyordu. 'Üsteğmenimizin derisini yüzmüşler, gözlerini çıkarmışlar, hepiniz uyanık olun' diyordu. Biz zaten Kıbrıs'a giderken dönmemek üzere gitmiştik. Dönersek gazi, dönmezsek şehit oluruz diyorduk."
O yıllarda Kıbrıs'ta açlık ve susuzluğun hat safhada olduğunu, yiyecek olsa dahi bulundukları yere ulaştırılamadığını ifade eden Kanat, 3 gün hiç bir şey yemediklerini, sadece verilen 5 bisküvi ile kendilerine geldiklerini söyledi.
Kanat, İkinci Harekatta kendisine inzibatlık görevi verildiğini ve Kıbrıs'ta 15 ay kalıp tezkeresini aldığını ifade ederek, arama tarama faaliyetlerini gerçekleştirdikleri sırada Rum askerlerinin kazdığı mahzenleri bulduklarını anımsattı.
İçi patatesle dolu mahzende Rum askerlerini de havasızlıktan ölmek üzere bulduklarını belirten Kanat, "Onları kurtardık ve yiyeceklerimizi verdik. Bizden çok korkmuşlardı ama yemeklerimizi onlarla paylaşınca ve hayatlarını kurtarınca bize teşekkür ettiler" diye konuştu.
O günleri tekrar yaşadım
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının düzenlediği "81 İlden 81 Kıbrıs Gazisi" isimli organizasyon kapsamında 39 yıl sonra Kıbrıs'a gittiğini, çıkarma yaptıkları yerleri tekrar görme imkanı bulduğunu anlatan Osman Kanat, "O günleri dün gibi hatırladım. Çıkarma yaptığımız yerleri gördüm ve şehitlikleri gezdim. İnsanın duygulanmaması mümkün değil. Yıllar önce savaşarak kazandığımız toprakları görünce gurur duydum. Oradaki şehitlerimizin kabirlerini ziyaret ettim. Bu duygular anlatılmaz, gerçekten yaşanır. Bakanlığımıza da gösterdikleri hassasiyet için çok teşekkür ediyorum" diye konuştu. - Muğla