Haberler

Bakan Arslan: Yeni Sistemde Hesap Verilebilirliği Getiriyoruz

Abone Ol

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, 16 Nisan'da gerçekleşecek referandumla ilgili, "Yeni sistemde hesap verilebilirliği getiriyoruz" dedi.

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, 16 Nisan'da gerçekleşecek referandumla ilgili, "Yeni sistemde hesap verilebilirliği getiriyoruz" dedi. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Ankara Şeker Fabrikası işçileri ile bir araya geldi. Burada konuşan Bakan Arslan, Maliye Bakanlığının olağanüstü bir gayretle fabrikaların nasıl daha aktif hale geleceği, nasıl daha fazla üretim yapacağı, üretime nasıl daha fazla katkı koyabileceği konusunda gayret içinde olduklarını belirterek, "Problemleri de beklentileri de biliyoruz, bunların beraber çözülmesi, üretimin arttırılabilmesi, sizlerin sıkıntılarının giderilebilmesi adına beraber bir gayret ortaya koyuyoruz Bakanlar Kurulunda da bunu konuşuyoruz" ifadesini kullandı.

"DIŞ GÜÇLER, TÜRKİYE'NİN BÜYÜMESİNİ İSTEMEDİ, BU PROJELERİN HEPSİNE KARŞI ÇIKMAK ADINA BİRİLERİNİ MAŞA OLARAK KULLANDI"

Türkiye'nin önemli bir coğrafyada, Avrupa ile Asya arasında köprü konumunda olduğunu hatırlatan Bakan Arslan, "Eğer hakkını vermezseniz bu köprünün gereğini yapmazsanız o zaman coğrafyamızın avantajından, konumundan yararlanmamış oluruz. Niye sınır ötesinde bir mücadele var? Niye sınır ötesinde şehit olmayı göze alıyoruz? Bu ülke, konum olarak çok önemli, toprak olarak çok önemli çünkü ecdadın kanıyla sulanmış vatan burası, bunun hakkını vermemiz lazım dedim, köprü konumumuzu pekiştirmemiz lazım. Şunu biliniz ki bakanlık olarak planladığımız bütün projelerde bu ülkenin bu konumunu pekiştirmek için uğraşıyoruz. Biz bu avantajı kullanmak için uğraştıkça, güçlendikçe, coğrafyamızın hakkını verip özellikle hitap ettiğimiz Avrupa, Yakın Asya, Kafkaslar, Balkanlar, Orta Doğu'daki ticaret hacminden daha fazla paya almaya çalıştıkça bundan rahatsız olanlar var. 'Bu Türkiye çok oluyor, 25 bin kilometre bölünmüş yol yaptı, 26 hava limanını 55'e çıkardı, yılda 35 milyon yolcu taşıyorken 180 milyon yolcu taşır hale geldi, bu ülke yüksek hızlı trenine sahip bir ülke haline geldi, Avrupa ile Asya arasındaki ticaretten en çok payı Türkiye alacak, o zaman Türkiye'nin önünü kesmemiz lazım, bu Türkiye'ye dur dememiz lazım' dedi dış güçler tabii bunu derken de içimizdeki maşaları şöyle kullandılar: Karşı çıkın, 3. hava limanına karşı çıkın, köprülere, tünellere, viyadüklere, hızlı trenlere karşı çıkın. Bizim içimizdeki onların maşaları da ne yazık ki buna hizmet etmek için 'bunları durdurun' dedi. Hızlı treni durdurduğunda kim bundan zararlı çıkacak? Bu ülkenin insanı zararlı çıkacak. Bunların durdurulması bizim insanımızın zararınaysa o zaman kime hizmet ediyordu? İç ve dış güçlere hizmet ediyordu. Dış güçler o yüzden Türkiye'nin büyümesini istemedi, bu projelerin hepsine karşı çıkmak adına birilerini maşa olarak kullandılar" şeklinde konuştu.

"BATAKLIĞI KURUTMAMIZ LAZIM DEDİK O YÜZDEN SINIR ÖTESİNE GİTTİK"

"Bu ülkeyi başka türlü sıkıntıya sokmamız lazım, terör örgütleriyle sıkıntıya sokmamız lazım, 40 yıldır PKK marifetiyle bu ülkeyi sıkıntıya sokmaya çalıştılar ama insanımız şehit olmak pahasına da olsa mücadelesini devam ettirdi, o hainlere dersini verdi, vermeye devam edecek" diyen Bakan Arslan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yine dediler ki: 'PKK'yı bunların başına bela ettik ama PKK yetmiyor başkalarını icat edelim' kimi icat ettiler? DEAŞ diye bir şey icat ettiler ve DEAŞ'ı icat ettikleri için de yine biz başladık onlarla uğraşmaya. Peki niye sınır ötesine gidiyoruz? Eğer DEAŞ'çıları bir sivrisinek olarak kabul ederseniz ve onlar bu ülkenin içinde bize zarar veriyorsa sivrisinekleri tek tek temizlemekle mücadele etmeliyiz ama asıl bataklığı kurutmalıyız, bataklık sınır ötesinde o zaman sınır ötesinde mücadele edip bataklığı kurutmamız lazım dedik o yüzden sınır ötesine gittik. Biz elbette Suriye'nin, Irak'ın ülke bütünlüğüne, toprak bütünlüğüne, devlet bütünlüğüne sonuna kadar saygılıyız, başka ülkelerin de saygılı olmasını istiyoruz ama bataklığı orada kurutmamız lazımdı o yüzden gençlerimiz, silahlı kuvvetlerimiz, emniyet güçlerimiz gidip orada mücadele ediyor ve gerekirse şehit oluyor. Ülke güçlendikçe, ülke büyüdükçe dünyada sözü daha geçer hale geliyor. Eskiden de birileri 'Dünya 5'ten büyüktür' diyordu, eskiden de birileri Arakan'da ki, Somali'de ki, Myanmar'daki mazlumun hakkını korumak istiyordu ama sözü etkili olmadığı için sadece söylemiş olmakla kalıyordu halbuki ülke büyüyüp güçlendikçe dünyada daha çok sözü geçen ülke haline geliyor, dünyada daha çok itibar gören ülke haline geliyor, Sayın Cumhurbaşkanımızın da sözleri dünyada bir o kadar etkili oluyor."

"TÜRKİYE'NİN BATMADIĞINI, EKONOMİSİNİN KÖTÜYE GİTMEDİĞİNİ PAYLAŞALIM"

Bakan Arslan, dünyanın gözünün bu coğrafyanın üzerinde olduğunu söyleyerek, "Dünya, Türkiye'nin güçlenmesini istemiyor, en son ürettikleri ve yıllardır içimizde bizden gibi görünen FETÖ ile de 17-25 Aralık'ta hükümet devirmeye kalktılar. 15 Temmuz'da ülkeyi yok edip, İstiklal Savaşı'ndan önceki gibi aralarında peşkeş çekmeye çalıştılar ama Allah razı olsun insanımız, diline, dinine, ırkına, mezhebine, siyasi görüşüne bakmadan topyekün meydanlara çıktı, tanka, topa, tüfeğe, kurşuna karşı göğsünü siper etti ve dünyaya bir ders daha verdi. 'Ey dünya, benim içimdeki hainleri, maşaları benim üzerime saldırtma, benim başıma çorap örme ben bu çorabı döner senin başına geçiririm' dedi ve nitekim geçirdi. Onunla da başaramadılar dönüp her gün bir ülke bir açıklama yapıyor: Türkiye'nin ekonomisi kötüye gidiyor, Türkiye batıyor diye. Türkiye'nin batmadığını, ekonomisinin kötüye gitmediğini sizlerle paylaşalım. Bir oyun oynadılar, Dolar'ı 4 liraya getirdiler, bir oyun oynadılar Euro'yu 4 liranın üzerine çıkardılar ve zannettiler ki Türk insanı eskisi gibi onların dediğini dinleyecek, 'Eyvah ekonomim batıyor' diyecek Dolar'a, Euro'ya saldıracak, iş yerini kapatacak, yeni iş yeri açmayacak. Öyle olmadığını insanımız ortaya koydu, tam tersine gitti Dolar'ını bozdu, Euro'sunu bozdu, ülkesinin yanında durdu ama daha önemlisi yakın zamanda 1915 Çanakkale Köprüsü'nün yap-işlet-devret metoduyla ihalesini yaptık. İhale ediyorsunuz, özel sektör geliyor, alıyor, yapıyor, işletiyor eğer ülkenize güvenirse bunu yapar. Yaklaşık 10,5 milyar Türk Liralık bu ihaleye 24 tane dünyanın en büyük firması bunların yarısı da ülkemizdeki firmalar olmak üzere şartname satın aldılar. Sonra 15 firmanın oluşturduğu 4 tane grup gelip teklif verdi. Bunlarla birlikte dünyanın 10 tane önde gelen finans kuruluşu 'Biz Türkiye'nin ekonomisine ve geleceğine güveniyoruz, biz bu projeyi finanse ederiz' dediler ve bu anlamda mektuplarını gönderdiler. İhaleyi gerçekleştirdik, temel atmasını yaptık, 18 Mart'ta temelini attık, bunun anlamı şuydu: Hakikati görenler, bu ülkenin geleceğine güvenenler hiç sıkıntı oluşturmadan geliyorlar ülkenin güvenine olan gösterge çerçevesinde tekliflerini veriyorlar, verdiler temellerini attık inşallah 2023'te açacağız" değerlendirmelerinde bulundu.

"EĞER VESAYET ODAKLARI OLMASAYDI, BİZ ŞU AN 2023 HEDEFLERİNİ YAKALAMIŞ SONRASINI KONUŞUYOR OLURDUK"

Bu kadar önemli bir ortamda, bu kadar engellemelere rağmen Türkiye'nin büyüdüğünü kaydeden Bakan Arslan, "Dediler ki: 'Türkiye şimdi 16 Nisan'da önüne yeni bir hedef koydu, yeni bir değişim yapacak, bu değişimle birlikte biz bu Türkiye'yi hiç tutamayız, o zaman Türkiye'ye saldıralım', son günlerde yaşadıklarımız bunlar. Türkiye büyüdükçe, güçlendikçe onların paylaşmaya alıştığı pastadan büyük bir dilimi alacak, onların bu pastasında eksilme olacak onun için bizim büyümemizi, güçlenmemizi istemiyorlar. Eğer vesayet odakları olmasaydı, eğer bürokratik oligarşi olmasaydı biz şu an olduğumuz noktada değil, 2023 hedeflerini yakalamış sonrasını konuşuyor olurduk. Yeni sistem, birincisi bürokratik oligarşiyi ortadan kaldırıyor, ikincisi vesayet odaklarının istediği gibi değil, milletin, vatandaşın istediği gibi davranmak, ona göre iş yapmak istiyor. Yeni sistemde, çift başlılık olmasın, tek merkezle yönetilsin ve daha seçim günü millet kimin Cumhurbaşkanı dolayısıyla hükümet olacağına karar versin. Hangi oyla? En az yüzde 50 ile çünkü geçmişte yüzde 19 ile yüzde 21 ile Başbakan yapıldı. Tek merkezden ülke yönetimi olursa bürokrat 'Ben senin hükümet programını beğenmedim' diyemeyecek. Bürokrat, 'Senin vatandaşa verdiğin söz önemli değil, vesayet odaklarının sözü önemli' diyemeyecek. Tek merkezden güçlü bir şekilde ülke yönetilir, işler tıkır tıkır ve hızlı yürürse bu ülke büyüyecek işte o zaman da dış güçlerin işine gelmeyecek, gelmiyor onun için karşı çıkıyorlar. Bütün karın ağrıları bu aman da Türkiye büyümesin, Türkiye içeride problemleriyle boğuşsun, çift başlılıkla uğraşsın, biz diyoruz ki hayır milletimi bugüne kadar bize nasıl destek verdiyse bugünden sonra da inşallah destek verecek, biz çok daha güçlü olacağız çünkü bu coğrafya çok daha güçlü olmaya bizi mahkum ediyor. Anayasa değişikliği ile yargı evet bağımsız olması gerekiyor bizim için çok önemlidir diyoruz ama 17-25 Aralık'ta gördük, 15 Temmuz'da gördük yargıçların ve savcıların bir kısmı bağımsız olup tarafsız olmayınca FETÖ'ye hizmet ettiler çünkü tarafsız değil. FETÖ ne istiyorsa ona göre hizmet ettiler ama biz diyoruz ki: Yargı bağımsız olsun ama aynı zamanda tarafsız olsun" açıklamalarında bulundu.

"YENİ SİSTEMDE HESAP VERİLEBİLİRLİĞİ GETİRİYORUZ"

Mevcut sistemde Cumhurbaşkanının Meclis'i feshetme yetkisinin olduğunu ama kendisine bir şey olmadığını ifade eden Bakan Arslan, şunları kaydetti:

"Yeni sistem de Meclis'le anlaşamaz Meclis seçime gitmek zorunda kalırsa kendisi değil öyle tek taraflı değil. Şu anki sistemde vatana ihanet dışında hiçbir şekilde Meclis sorgulayamıyor, Yüce Divan'a gönderemiyor, vatana ihanetin de tanımı yok. Vatana ihanet olarak gönderirse de en az yüzde 75'inin evet demesi lazım. Yeni getirilen sistemde diyoruz ki yüzde 75 değil yüzde 66 olsun, Cumhurbaşkanı hangi işi yaparsa yapsın siyasi, iktisadi, idari ne işlem yaparsa yapsın hepsiyle ilgili hesap verebilsin, Meclis'in yüzde 66'sının karar vermesiyle yargılanabilsin. Hangisi daha tek başına iktidar hangisi daha hesap verebilir durumdur onu da sizin takdirinize sunuyorum. Yeni sistemde hesap verilebilirliği getiriyoruz. HSYK önemli, deniyor ki 'Şu an Cumhurbaşkanı 4 kişiyi atıyor, 1 tanesini Adalet Bakanı, 1 tanesini müsteşar, geriye kalan 16 kişiyi hakimler, savcılar kendi aralarından kendi istediklerini seçiyorlar halbuki yeni sistemde 7 tanesini Meclis seçsin, biz çok daha güçlenen ve bundan sonra yasa yapan, yasama görevini daha iyi yerine getiren Meclis yapsın diyoruz onlar diyor ki 'Meclis zayıflıyor' bu ne biçim zayıflama?. 18 yaşında bir genç diyoruz ki 18 yaşını doldurdun, yaş kemale erdi, olgunlaştın, 40 yaşındaki bir adam bir suç işler de bir ceza alırsa sen de aynı cezayı alacaksın. 40 yaşında bir adamın işlediği suçtan kaynaklı aldığı cezanın aynısını alabiliyorsa ne farkı var? Bir farkı yok. 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24 bu yaş grubunda yaklaşık 9 milyon genç var. 18-25 yaş arası gençlerin önünü açalım, yolunu açalım, gençler kendilerini yetiştirsinler, siyasetin içinde yer alsınlar, kendilerini donanımlı hale getirsinler sonra da gelip aday adayı olsunlar. Aday adayı olduğu zaman bakacağımız şu: Kendini yetiştirmiş mi yetiştirmiş o zaman diyeceğiz ki gel aday ol. Korkmasınlar hele gençlerden hiç korkmasınlar, 15 Temmuz'da en önde onlar koştu. Bu ülkenin yerinde sayma lüksü yok, büyüdük, bir yere geldik burada durursak dünya büyümeye devam ediyor o anlamda geri dönmüş oluruz. Biz yerimizde sayarsak çelmeyi takıp bizi aşağıya indirecek o kadar çok dış güç ve o kadar çok onların maşaları var ki bizim elimiz mahkum büyümeliyiz, güçlenmeliyiz."

"BEN 'EVET' ÇIKACAĞINA İNANIYORUM"

16 Nisan'ın çok önemli bir fırsat olduğuna vurgu yapan Bakan Arslan, "Biz millete söz verdik, bu anayasa, bu gömlek artık bu ülkeye dar geliyor, darbe anayasası biz bunu değiştireceğiz dedik ve Meclis'te kararımızın arkasında durduk 316 milletvekiliyle durduk, ayak ısırıldı, kürsü kırıldı, mikrofon kırıldı, kelepçe takıldı, bütün bunlara rağmen sözümüzün arkasında durduk. Sağ olsun MHP'de 'Evet, ben de aynı görüşteyim' dedi, 339 milletvekiliyle kararı milletin huzuruna getirdik. Karar sahibi, söz sahibi millet, her ne söylerse baş göz üstüne ama ben 'evet' çıkacağına inanıyorum. Çünkü biz her ne yaparsak milletle istişare ediyoruz, milletin isteklerine göre davranıyoruz, milletin isteklerine göre yol alıyoruz, bu değişiklikleri de milletlin isteklerine göre yaptığımız için diyoruz ki: Evet milletin isteğiyle getirdiğimiz bir kararın arkasında elbette ki millet güçlü duracak. PKK'nın 'Evet çıkarsa biz biteriz' demesi bence yeter, kendi ağızlarından çıkıyor. Bizi istemeyen birçok ülkenin 'Evet çıkarsa biz biteriz, bu Türkiye büyür' demesi bence yeter. Cumhuriyeti ecdat kanı pahasına kurdu, rejimin adı belli, rejimin adı: Cumhuriyet hiç şüphe yok ancak dünyanın birçok yerinde ülkelerin rejimleri Cumhuriyettir, hükümet sistemleri Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemidir. Bizim istediğimiz Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile çift başlı olmayalım tek başlı bir yürütme olsun, tek merkezden millete hizmet edelim. ya bir tane deli çıkarsa, bu millet aklını peynir ekmekle mi yedi bir deliye yüzde 50'nin üzerinde oy verecek? Bu millet kimin arkasından gideceğini dün de biliyordu bugün de biliyor, yarın da biliyor. Yarın, tekrar dünkü gibi anlaşamayan Başbakan, Cumhurbaşkanı gelirse biz geri gitmeyelim" diye konuştu.

(Goncagül Özcan - Mustafa Apaydın / İHA)

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Güncel

Ahmet Arslan Türkiye PKK Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title