Bakan Bozdağ'dan Camideki Bankamatiğe Sert Tepki
Başbakan Yardımcısı Bozdağ, Ankara'da bir caminin bahçesine kurulan bankamatikle ilgili, "Bu tamamıyla cami derneğinin yaptığı bir saygısızlık." dedi.
HDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder'in Ankara Sokullu Paşa Camii'nin duvarına bankamatik konulmasına yönelik tepkisine ilişkin cevap veren Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, konuya ilişkin tasarrufun camii yaptırma ve yaşatma derneğinin tasarrufu olduğunu belirterek, "Konuyla ilgili Diyanet İşleri Başkanlığı genelge hazırladı ve yayınlayacak. Böyle şeylerden uzak durulması için uyarılacaklar, gereği yapılacak" dedi.
Bozdağ, konuya ilişkin "Ankara Sokullu Mehmet Paşa Camisi'nin avlusuna kurulan bankamatikle ilgili Diyanet İşleri Başkanlığı ve müftülüğün herhangi bir izni yoktur. Cami derneği, müftülüğe ve Diyanete rağmen böyle bir adım atmıştır. Şu anda biz böyle adımların olmaması için bir genelge yayınlayacağız. Bu, tamamıyla cami derneğinin yaptığı bir saygısızlıktır" cevabını verdi.
TBMM'de hükümet adına bağlı kuruluşlara ilişkin milletvekillere bilgi veren Bozdağ, şöyle devam etti:
"Değerli kardeşlerim, Türkiye'de Dini Hayat Araştırması yapıldı Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından. Çok yoğun eleştiri aldı. Esasında Diyanet İşleri Başkanlığının takdir edilmesi gereken bir konu, yani çalışmalarını bilimsel veriler üzerine bina ederek yapıyor diye değerlendirilmesi lazım. Eğer Diyanet İşleri Başkanlığı tarımla ilgili, hayvancılıkla ilgili, ulaşımla ilgili ve başka konularla ilgili bir anket yaptırmış olsaydı, o zaman elbette ki "Senin işin bu mu? derdi herkes, eleştirebilirdi ama Anayasa'nın ve yasanın kendine verdiği görev alanıyla ilgili bir dinî hayat araştırması yapmak, hizmet ettiği insanların bu alana nasıl baktığını, nasıl değerlendiğini görmek ve ona göre eksiklerini görüp tedbir almak elbette ki Başkanlığın vazifesidir. Bilimsel veriler çerçevesinde böyle bir çalışmayı yapmak yadırganamaz, kınanamaz. Kaldı ki geçmişte de pek çok kurum bu anlamda araştırmalar yaptılar. Onu biliyoruz.
Örneğin TESEV'in araştırması var. Efendim, başka kuruluşlar, üniversitelerin araştırması var, gazetelerin araştırması var. Dinî hayatla alakalı işte ' Türkiye'de Din, Toplum ve Siyaset' TESEV; 'Kur'an'ın Anlamıyla Buluşmak' araştırması, ANAR yapıyor; ' Türkiye'de Dindarlık' araştırması KONDA yapıyor; ' Türkiye'de Dindarlık-Uluslararası Bir Karşılaştırma' Sabancı Üniversitesi, vesaire, bir sürü. Başka kurumlar yapıyor veya birtakım araştırma şirketleri yapıyor. Diyanet kendi görev alanıyla ilgili bir araştırma neden yapmasın? Yapmaması bir eksiklik, yapması ise bir eksikliğin giderilmesidir. Bunu özellikle ifade etmek isterim.
Tabii, dualar üzerinden de değerlendirmeler yapıldı. Dua etmek, dinî açıdan, İslami açıdan, Müslümanlar açısından çok önemli olduğu gibi Hristiyanlar, Yahudiler, bütün inanan, farklı dinlere de inanan insanlar bakımından oldukça kıymetli bir şeydir. Hem Kuran'da hem de sünnette dua övülür, dua etmek övülür, Peygamber Efendimiz dua etmiş, peygamberler dua etmiş, Diyanet İşleri Başkanı dua etmeyecek mi? Bir açılışta veyahut da herhangi bir yerde dua etmesi kınanabilir mi, eleştirilebilir mi? Dua ediyor ve bu dua üzerinden de birtakım eleştiriler yapılıyor.
Örneğin Çanakkale'de 18 Mart 1915'le alakalı anma törenlerinde bir dua yapıyor ve duasının bir yerinde de Sayın Başkan diyor ki: 'Okuduğumuz hatmi şerifleri, başta Anafartalar kahramanı Gazi Mustafa Kemal olmak üzere bütün şehitlerimizin ve gazilerimizin ruhlarına ve onları yetiştiren annelerin ve babaların ruhlarına hediye ediyoruz.' Kötü mü demiş? İyi demiş. Çünkü duanın yeri önemli, yapıldığı anlam önemli. Siz şimdi her yerde bu duaları yaparsanız dinî figür olmayan kişileri o duaların içerisine, her duaya korsanız doğru bir şey olmaz. Yerinde dua edilir. Mevlit okuduğunda o okutana dua ediliyor. Ama siz kalkıp her yerde şu isim niye anılmadı, bu isim niye anılmadı derseniz, bu bir istismar olur. Doğru bir yaklaşım olmaz.
Alevi kardeşlerimizle alakalı, Alevi inancına sahip insanlarımızla alakalı hükûmetlerimiz döneminde çok ciddi çalışmalar yaptık. İlk defa cumhuriyet tarihinde bir hükûmet bu konuda resmî bir çalışma başlattı. 7 tane çalıştay yaptık ve burada bu çalıştaylarda hem dedeler hem akademisyenler hem gazeteciler hem sivil toplum hem siyasetçiler hem ilahiyatçılar hem de bu alanla ilgili, alakalı herkes bir araya getirildi. İlk defa bu konuda devlet, Alevi vatandaşlarını muhatap kabul etti."
Okullarda, ortaöğretimde din kültürü ve ahlak bilgisi ders kitaplarının içerisine ilk defa Alevilikle ilgili bilgileri, Alevi bilgelerce yazdırılarak konulduğunu belirten Bozdağ, "İlk defa bu adımı biz attık. Yine, bakın, Alevi Bektaşi klasikleri dizisinin tercümesi konusunda adım attık. Bu noktada çok ciddi eserler Türkiye'ye kazandırıldı, hem de saygın ve Alevi kardeşlerimizin takdirini toplayan, onların da içerisinde olduğu heyetler yaptı. Tefsir-i Besmele, Makalat, Velayetname, Dâr Kitabı, Erkânnâme vesaire bir sürü eseri ilk defa bu anlamda Türkçeye kazandırdık, orijinal metniyle yan yana koyan adımlar attık" dedi.
Bakan Bozdağ şöyle devam etti:
"Bezmiâlem Camii'yle ilgili bir iki şey söyleyeceğim. Camiyle alakalı, oraya giren göstericilerle ilgili herkes bir şey söyledi ama benim gönlüm isterdi ki ayakkabılarıyla oraya giren, orada camilerin adabına, edebine aykırı bir şekilde bulunan oraları tahrip eden, oraya bira kutuları, sigara izmaritleri koyan, yapan ve orada sarhoş dolaşan ve orada birbirlerini kadınlı erkekli öpen yapılarla ilgili de, "Bu bir saygısızlıktır. Bu bir edepsizliktir. Bu, camiye, mabede, bu milletin değerlerine saygısızlıktır" diye bir cümle beklerdim. Ama kimse böyle bir cümle kurmadı. Bu memlekette camiler hiçbir zaman böylesi bir saygısızlığa, böylesi bir kabalığa muhatap olmamıştır. Dinî değerlerimiz, manevi değerlerimiz böylesine ayak altına alınmamıştır. Raporlar burada, herkes raporları okusun, ne var ne yok, onu herkes yakından görsün.
TİKA büyük yardımlar yapıyor, büyük hizmetler ortaya koydu. 2002 yılında TİKA 85 milyon dolar kalkınma yardımı yaparken 2012 yılında 2 milyar 533 milyon dolar kalkınma yardımı yaptı. Sivil toplum ve şirketlerin, diğer grupların yaptığı yardımları da ilave ettiğiniz zaman, Türkiye 3 milyar 436 milyon ABD doları kalkınma yardımı yaptı ve binde 7 olan milenyum hedefinde ülkemizin durumu binde 6'dan binde 3,2'ye yükseldi. 2012 yılında OECD DAC'a gönderilen veriler kapsamında, Türkiye en fazla resmî kalkınma yardımlarını artıran dördüncü ülke olmuştur. Türkiye bu alanda büyük rekorlara, büyük başarılara imza atmıştır. Onun için de OECD DAC Komite Başkanı şahsımı ve Ali Babacan Bey'i ziyaretlerinde Türkiye'yi överek davet etmiştir DAC üyeliğine, biz de 'Düşüneceğiz' dedik. Bugüne kadar kapıları biz çalıyorduk, şimdi bizim kapımızı çalıyorlar 'Gelin, bize üye olun' diye. 1992'yle 2002 arasında TİKA'nın ortaya koyduğu proje sayısı 2.241, bizim on yıllık dönemde ortaya koyduğumuz proje sayısı 11.447 olmuştur.
Dünyanın dört bir yanında projeler gerçekleştiriyoruz. İşte, Amerika'da da burada da konuşuldu; Oregon'da bulunan Warm Springs Kabileler Konfederasyonunda yapımı devam eden bir okulun su tankını yapma konusunda da adım attık. Oradan talepte bulunuldu Türk Büyükelçiliğinden ve biz de bu talep çerçevesinde 648 öğrencinin okuyacağı bir okulun su ihtiyacını karşılayacak tankı yapma kararı aldık ve bununla ilgili adımları attık ve önemli bir adım oldu.
Bununla alakalı Türk Amerikan Konseyi Başkanı Lincoln McCordy, Sayın Kılıçdaroğlu da ziyaretinde kendini ziyaret ettiler ve o ziyarette bu yapılan yardımdan ABD Kongresinin ve ilgili kişilerin nasıl memnun olduğunu Sayın Kılıçdaroğlu'na da orada anlattılar, onlar da biliyorlar orada. Teşekkürlerini de Türkiye'ye, Türk Hükûmetine ilettiler ve biz burada mağdur durumda olan, zor durumda olanlara yardım ediyoruz. Oradaki barajlar, oradaki bilmem işletmeler falan onların değil. Amerika Birleşik Devletleri, Kızılderililere özel koruma uyguluyor, onlara özel imkânlar, özel şeyler yapıyor, orada büyük bir mağduriyet var. Oradaki varlıkları sanki herkesin varlığıymış gibi gösteriyor. Artvin'deki baraj, Artvinlilerin tamamının malı mıdır? Bu milletin malı Oradaki birtakım zenginlikleri sadece oraya göstermek fevkalade yanlıştır.
Türk dünyasına ilişkin, Orta Asya'ya ilişkin büyük adımlar attık. Bakın, bizim dönemimizde Türk dünyasına yapılan yardımların toplamı 430 milyon Türk lirasıdır. Bizden önceki, on yıl içerisinde yapılmış toplam yardımların miktarı 52 milyon Türk lirasıdır. Yine, baktığınızda Türk dünyasından bizim dönemimizde, şu anda, 2013'te okuyan öğrenci sayısı Türkiye bursuyla 5.832'dir; 2002'de okuyan öğrenci sayısı 1.045'tir. Yine, baktığınız zaman Doğu Türkistan'dan, 2002'de Türkiye'de okutulan öğrenci sayısı 18'dir; 2013'te okutulan öğrenci sayısı 687'dir; rakamlar çok güçlü bir şekilde.
Yine, Orta Asya'yla biz ilişkilerimizi güçlendirmek, Türk dünyasıyla ilişkilerimizi ileri noktaya taşımak için Türk Konseyini kurduk, TÜRKPA'yı kurduk. Bakın, Orta Asya'yla ilgili ticaret hacmimiz de bu nedenle çok arttı. 2002'de 630 milyon dolar olan ihracat, 2012'de 6,1 milyar dolar oldu. Eğer biz yok saysaydık bu noktalara gelebilir miydik? Türkiye her yerde var. Urumçi'ye ilk giden başbakan, Sayın Recep Tayyip Erdoğan oldu."