Bakan Dinçer, YÖK Taslağını Değerlendirdi
Milli Eğitim Bakanı, YÖK Yasa Tasarısı taslak metninin kararlaştırılmış bir süreç gibi tartışılmasını doğru bulmadığını ifade etti.
Meltem Uzun - Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, YÖK Yasa Tasarısı taslak metninin kararlaştırılmış bir süreç gibi tartışılmasını doğru bulmadığını belirterek, "Ancak bir gerçek var ki üniversite rektörlerinin öğretim üyeleri tarafından seçilmesi ve bu seçimden sonraki atama süreçleri çok doğru bir yol gibi gözükmüyor" dedi.
Bakan Dinçer, AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kemal Öztürk moderatörlüğündeki AA Editör Masası'na konuk olarak, eğitime ilişkin soruları cevapladı.
Soru ve cevaplar şöyle:
Soru: YÖK Yasa Tasarısı taslak metni tartışılmaya başlandı. Tasarı taslağında yer alan üniversite rektörlerinin üniversite konseyleri tarafından seçilmesi ile üniversite konseylerine seçilecek 11 üyeden birinin üniversitelerin kurulduğu illerdeki en çok vergi veren veya bağış yapan kişiler arasından seçilmesi önerisi tartışma yarattı. Buna ilişkin görüşleriniz nelerdir-
Cevap: Taslak metnin çalışılıyor olması bizim için de çok önemli bir şey. Çünkü Milli Eğitim Bakanlığı'nda ilk ve orta öğretim kendini yeniliyor ve değiştiriyorken, yüksek öğretimin değiştirilmemesi ve daha katı bir şekilde mevcudiyetini koruması kabul edilemez. Henüz bunun içeriğiyle ilgili ortaya konmuş taslakların kararlaştırılmış bir süreç gibi tartışılması bence doğru değil. Mesela rektörlük seçimiyle alakalı yeni tasarı bizim henüz hükümet ya da meclis olarak kabul ettiğimiz bir durum değil.
Ancak, bir gerçek var ki üniversite rektörlerinin öğretim üyeleri tarafından seçilmesi ve bu seçimden sonraki atama süreçleri çok doğru bir yol gibi gözükmüyor. Hem üniversite rektörlerinin öğretim üyelerinin seçim sürecinde üniversiteyi çok yıpratan bir sonuç doğurduğu hem de YÖK ve Cumhurbaşkanlığı makamının ataması sürecinde yapılan oylamalarda beraberinde birçok tartışmanın yapıldığını görüyoruz. Dolayısıyla sistemin yenilenmesine ihtiyaç var. Arkadaşlarımız bir arayış içerisindeler. O hazırlıklarımız yapıldığında da bizlere sunmalarını bekliyoruz.
Soru: Yeni yasama döneminden önce Meclis'e gelecek şeyler var mı-
Cevap: Öğretmenlerle ilgili okul çeşitliliği, SBS'nin kaldırılması, dershanelerin kaldırılması, üniversiteye giriş sınavının birden çok kez yapılması, sınav sorularının kamuoyuyla paylaşılmaması gibi birçok konuda değişiklik yapıyorken eğer bunlarla ilgili kanuni bir değişiklik yapmak gerekirse, bu yıl içinde yapmamız söz konusu olacak.
-Ulusal Öğretmen Stratejisi'yle ilgili hazırlıklar-
Soru: Ulusal Öğretmen Strateji Belgesine ilişkin çalışmanız hangi aşamada- Alan sınavı uygulaması ne zaman başlayacak- Öğretmen atamalarında Kpss'nin kaldırılması söz konusu olabilir mi-
Cevap: Öğretmen atamalarında KPSS kaldırılmayacak. Çünkü KPSS devlet memuru olmak için girilmek zorunda olan bir sınav. Şimdiye kadar öğretmenler KPSS'ye genel kültür ve eğitim bilimlerinden giriyorlardı. Şimdi 3. modül olarak alan sınavından da girecekler. Önümüzdeki yıl Temmuz'da yapılacak sınavda 17 alandan da öğretmenlerimizi sınava alacağız. Öğretmenlikte 141 alan var. Bunların hepsi için çok sayıda öğretmen almıyoruz. Alanların 17'sinden sınavla başlıyoruz. Hepsinden başlayamıyoruz. Çünkü hepsi için soru hazırlamak önemli bir zamana ihtiyaç gösteriyor. Ayrıca özel ekipler kurduk alanlar için. Bunlar bizim daha daha önem verdiğimiz ve öğretmen aldığımız alanlardı. Bu alanlardan başlamak üzere sınavı genişleteceğiz.
Ulusal Öğretmen Stratejisi'yle ilgili hazırlıklar bitti. Ulusal Öğretmen Komitesi yaptığı hazırlığı bize sundu. Bakanlar Kurulu'na sunmak için fırsat kolluyorum. Onların onayını aldıktan sonra kamuoyuyla ayrıntılı olarak paylaşacağız. Öğretmenlik mesleğine gerçekten çok önem verdiğimizi orada göreceksiniz. Herkes öğretmenin çok önemli olduğunu söylüyor ama hamaset yapıyordu. Şimdi biz ilk defa çok rasyonel bir zeminde öğretmenlik mesleğini geliştirecek bir stratejiye sahip olacağız.
Soru: İzmir'de yaşanan öğretmen cinayetinin ardından okullarda alınması düşünülen yeni önlemler var mı-
Cevap: Bundan 15 gün kadar önce İçişleri Bakanlığı ile Güvenli Okul başlığını taşıyan protokolümüzün kalktığına dair spekülasyonlar vardı. Protokolümüz devam ediyor. Zaten okullarımızın her birinde güvenlik söz konusu. İhtiyaç duyulduğunda da hemen müdahale edebilecek hazır timler bekletiyorlar. Emniyet tedbiri olarak önceki yıllarda yapılan uygulamaları daha hassas bir şekilde bu yıl da devam ettiriyoruz. İzmir'deki hadise bize şunu gösterdi; sadece güvenlik tedbirleriyle şiddeti önlememiz mümkün görünmüyor. Sadece öğretmenlere yönelik şiddet değil farklı kesimler için de aynı şey söz konusu. Birçok kişi tedbir alındığı halde saldırıya maruz kalabiliyor.
Şiddetin toplumsal bir sorun olduğunu hep beraber görmeli ve toplumun tüm kesimleriyle buna karşı çıkılmalı. Biz öğretmenlerimizle birlikte çocuklarımıza elimizden geldiği kadar şiddetle sonuç alınamayacağını, toplumda pek çok haksızlığı ortaya çıkaracağını öğretmeye çalışacağız. Bir öğretmenimizin şiddete maruz kalması bizim de şiddete maruz kalmamız anlamına gelir.
Yayıncı: Selçuk Aval - ANKARA