Bakan'ı Ağlatan Sözler
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Ankara'da katıldığı toplantıda gözyaşlarına hakim olamadı.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, "Hayat bir sınav. Kimimiz evlatla, kimimiz evlatsızlıkla sınav oluyoruz. Kimimiz annesizlik ve babasızlıkla sınav oluyoruz, kimimiz annemizle, babamızla sınav oluyoruz. Dolayısıyla aslolan şey bu sınavı geçebilmek ve mutlu olabilmek" dedi.
Bakan Şahin, Ankara Hilton Oteli'nde UNICEF ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın ortaklaşa düzenlendiği "Koruyucu Aile Sistemi Bilgilendirme Toplantısı"na katıldı. Toplantıda 200 koruyucu aile adayının yanı sıra, Aile ve Sosyal Politikalar Bakan Yardımcısı Aşkın Asan, Çocuk Hizmetleri Genel Müdürü Abdülkadir Kaya ile davetliler yer aldı.
Toplantıda duygusal bir konuşma yapan Hatice-Yavuz Ataç çifti, 22 yıllık evli olduklarını ve bu sürenin çocuk sahibi olmak için hep tedaviyle geçtiğini anlattı. Çiftin, 6 yıl evlat edinme sırası beklediklerini ve daha sonra Bakan Şahin'in tavsiyeleri üzerine koruyucu aile olduklarını belirtmesi üzerine Şahin gözyaşlarına hakim olamadı.
Daha sonra kürsüye gelen Bakan Şahin, konuşmasının ilk iki dakikasında ağlamamak için kendini zor tuttu. Sözlerine "Hayat bir sınav. Kimimiz evlatla, kimimiz evlatsızlıkla sınav oluyoruz. Kimimiz annesiz ve babasızlıkla sınav oluyoruz, kimimiz annemizle, babamızla sınav oluyoruz" diyerek başlayan Şahin, "Dolayısıyla aslolan şey bu sınavı geçebilmek ve mutlu olabilmek. Mutlu olabilmenin yolu da alternatifler ve çözüm üretmek. Hele bizim makamlarımızda, böyle duygusal bir alanın, yaşlının, yetimin, yoksulun bakanlığında bu duygusallıkları o kadar çok yaşıyoruz ki, o yüzden bize düşen şey empati yapabilmek, birbirimizi anlayabilmek, çözüm üretebilmek için bütün gücümüzü kullanabilmek işte o yüzden buradayız" ifadelerini kullandı.
"BİREYSELLİK YALNIZLAŞTIRIYOR, YALNIZLIK MUTSUZLAŞTIRIYOR"
"Bireysellik yalnızlaştırıyor, yalnızlık mutsuzlaştırıyor" diyen Şahin, şunları kaydetti: "En temel şey toplumun huzuru, barışı ve mutluluğuysa bu da ailenin huzuru, mutluluğu da bundan geçiyor. Çocuğun, annenin, babanın yuva sıcaklığını hissederek büyümesi gerekiyor. Bizim çocuklarımızın en büyük ihtiyacı bir aidiyet duygusu, kendini güvende hissetmesi, o sevgiyi ve şefkati yüreğinde hissetmesidir. Oradaki bir yönetici, bir bakıcı anne bunu kısmen çözebiliyor. Bazen çok daha güzel işbirlikleri kurulabiliyor. O yüzden biz kurumsal olarak yaptığımız bütün çalışmaları, kurum sistemini aile temelli yeni bir yapıya dönüştürdük. 'Sevgi Evleri' ve 'Çocuk Evleri' modelimiz aslında bunun bir ihtiyacıdır. Yani çocuklarımızın bir adresi olsun, çocuklarımız hayatın içinde yaşasın, çocuklarımızın komşusu olsun ve çocuklarımız toplumun bir parçası olsun dedik."
'Koruyucu aile sitemi'ni gönüllülük sitemi üzerinde güçlendirmek istediklerini belirten Şahin, "Öyle mali olarak 'şunu yaptık, bunu yaptık' demek istemiyoruz. Birlikte ihtiyacımız olan şey, maddiyat değil ama hayat devam ediyor ve ihtiyaçlar giderilmesi gerekiyorsa sosyal devlet olarak biz onu da yapamaya hazır olduğumuzu belirttik ve yönetmeliği de o mantıkla değiştirdik. Aile bireyinin sosyal güvencesinin kazandırılması da en radikal değişimlerden bir tanesidir. Annenin sosyal güvenlik sistemi içerisinde girmiş olması, yarın emekli olabilme hakkının getirilmiş olması, devlet olarak bunu desteklememiş olmamız bu konulara nasıl baktığımızı gösteriyor. 'Biz verdik, ne hali varsa görsün' diye değil, hep beraber bu çocuklar için nasıl yapalım, hep beraber evlat ihtiyacını gidermek, beraber sıcak ortamı sağlamak için annenin, babanın da bu ihtiyacını giderebilmek için ne yapmamız gerektiğini çok ciddi bir şekilde çalıştık; bilim kurullarıyla çalıştık, akademisyenlerle çalıştık, damdan düşenlerle çalıştık ve çok güçlü bir yönetmelik oluşturduk. Şu anda 800'e yakın çocuğumuz 0-3 yaş grubunda bekliyor, bin 400 aile de evlat bekliyor. Bu ara bir model. Bir taraftan evlat edindirme sistemini hukuki temeller üzerinde güçlendiriyoruz, bir taraftan da bu modelle öbür modelin birbiriyle uyumunu hayata geçiriyoruz.
Ailelere seslenen Bakan Şahin, sözlerini şöyle tamamlad: "Sevgili anneler, babalar ben kendi akrabalarım ve çok yakın arkadaşlarımdan da yaşadıklarınızı yaşamış bir kardeşinizim. Ne kadar büyük bir sınav olduğunu biliyorum, ne kadar büyük bir mücadele olduğunu biliyorum. Ama Hatice ve Yavuz kardeşinizin söylediği gibi bunun üzerinde mücadele ederken, fiziki olarak evlat edindirmek için tıbbi olarak yapılması gereken ne varsa yapmaya çalışıyoruz. Biz tek bir model üzerinde çalışmıyoruz. Herkesin temel ihtiyacını giderecek çalışmaların birbiriyle güçlendirileceği modeli önemsiyoruz."
"BİZİM TEK HATAMIZ TEDAVİ SÜRESİNCE DAHA ÖNCEDEN BAŞVURUP ÇOCUK ALMAMIZ"
Daha sonra kürsüye gelerek, duygusal bir konuşma yapan Hatice-Yavuz Ataç çifti, 22 yıllık evli olduklarını ve bu sürenin çocuk sahibi olmak için hep tedaviyle geçtiğini anlattı. 6 yıl evlat edinme sırası beklediklerini belirten Yavuz Ataç ise, "Tedavi süresince geçen hususları anlatmam çok zor. Bunu yaşayanlar bilir. 6 yıl evlat edinme sırası bekledik" dedi. Yavuz Bey, eşi Hatice Ataç'ın Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Şahin'le randevu aldığını, ardından görüştüklerini dile getirdi. Bakan Şahin'le görüşmelerinin şöyle olduğunu aktardı: "Bakanımız bizi makamında kabul etti. Bakanımız bize 'neden evlat ediniyorsunuz' diye sordu. Sonra 'biz tüzüğümüzü değiştirdik, evlat edinmeyle koruyucu aile olmanın arasında hiçbir fark yok' dedi ve hemen talimat verdi. Daha sonra biz Sevgi Evleri'ne müracaat ettik ve orada gördüğümüz ilk çocuk, anlatamam çok duygulandım, çocuğu görür görmez ben kendimi tutamadım ve kendimi dışarıya zor attım. O arada çocuk kucağımıza geldi ve anne-baba demeye başladı. Bu duyguyu şu anda anlatamam. O kadar değişik bir duygu ki, çocuklar saf temiz bir sevgi ve mutluluk veriyorlar. Bunu denemenizi tavsiye ederim."
Özellikle tedavileri devam eden ailelere seslenen Yavuz Ataç, "Tedavileriniz devam etsin ancak mutlaka koruyucu aile olarak evlat edinin. Bizim tek hatamız, tedavi süresince daha önceden başvurup çocuk almamız. Biz bu hatayı yaptık" dedi.
"AİLELER 0-1 YAŞ GRUBU KIZ ÇOCUKLARINI EVLAT EDİNMEK İSTİYOR"
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Çocuk Hizmetleri Genel Müdürü Abdülkadir Kaya, "Ailelerin yüzde 80'i 0-1 yaş grubu çocuklar, ağırlıklı olarak kız çocuğunu, sağlıklı çocukları evlat edinmek istiyor. Ancak sayı bu talebi karşılamaya yeterli değil. Hukuk mekanizmasından kaynaklanan zorluklar var. Bunları hızlandırmak için yeni hukuki düzenlemeler üzerinde çalışıyoruz" şeklinde konuştu.
"AİLE İHMAL, İSTİSMAR VE ŞİDDETTEN UZAK BİR YER"
Toplantıda konuşan UNICEF Türkiye Temsilcisi Ayman Abulaban da, "Koruyucu Aile Sistemi"ne ilişkin düşüncelerini ifade etti. Abulaban, "Çocuklar açısından değerlendirildiğinde bir yuva içerisinde yer almak, aidiyet duygunun teşvik eden bir ortamda, aile içinde yetişmek çok önemli" dedi.
Ailenin çocukların ihtiyaçlarının giderildiği, ihmal, istismar ve şiddetten uzak bir yer olduğunu belirten Abulaban, "Ne yazık ki pek çok çocuk aileden uzak ortamlarda ve ideal aile düzenini taşımayan ortamlarda yetişmektedir" diye konuştu. Abulaban, bir taraftan çocuklar için koruyucu aile sistemi oluşturulması gerektiğini söyleyerek, diğer taraftan ise koruyucu ailelere yönelik eğitim verilmesi gerektiğini belirtti. - ANKARA