Bakanlar Davutoğlu ve Eker, Diyarbakır'da
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, çözüm süreci ile ilgili olarak "Bu artık sadece Türkiye'nin meselesi değil."
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, çözüm süreci ile ilgili olarak "Bu artık sadece Türkiye'nin meselesi değil. Böyle bir ortama kavuşulduğunda öylesine büyük bir domino etkisi yapacak ki; bölgedeki demokrasi talep eden, Türkiye'yi örnek alarak aynı şeyleri ülkelerinde zor şartlarda talep eden Suriyeli, Mısırlı, Tunuslu, Libyalı, Yemenli kardeşlerimize umut ışığı olacak" dedi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Sur ilçesindeki tarihi Ulucami'de cuma namazı kıldıktan sonra esnafı ziyaret etti. Bakanlar Davutoğlu ve Eker'e Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir de eşlik etti. Hasan Paşa Hanı'na geçen Davutoğlu ve Eker, burada bir kitapevini ziyaret etti. Kitapevinde yeğenlerine kitap alan bir gence Bakan Davutoğlu, "Yeğenlerine kitapları ben alacağım" dedi.
Kitapevi sahibi de Bakan Davutoğlu'na Kürtçe sözlük hediye etti. Bir süre sözlüğü inceleyen Bakan Davutoğlu, "Ben TRT Şeş'i takip ediyorum. Orada bazı cümleleri anlayabiliyorum" diye konuştu.
Bu arada Osman Baydemir de, Hasanpaşa Hanı'ndaki bir gümüşçüden kehribar tespih alarak, bakanlar Davutoğlu ve Eker'e hediye etti.
Daha sonra Diyarbakır Surları'na giderek Keçi Burcu'nda gazetecilere açıklama yapan Davutoğlu, cemrenin, havaya, suya, toprağa düşmesi gibi Diyarbakırlıların her birinin kalbine de ülkenin, bölgenin ve dünyanın geleceği konusunda yeni bir umut ışığı düştüğünü, bunu görmenin kendisine mutluluk ve büyük bir enerji verdiğini söyledi.
Dünyanın her yerinde 75 milyon vatandaşı temsil etmenin onurunu taşıyan Dışişleri Bakanı olarak Diyarbakır'da tüm yorgunluğunu atmış olarak ve büyük bir enerji almış olarak döneceğini ifade eden Davutoğlu, Diyarbakır'da gördüğü bu umudun kalıcı bir huzura dönüşmesi dileğinde bulundu. Bunun için ne gerekiyorsa AK Parti hükümeti olarak bu konuda üzerlerine düşeni yapmaya kararlı olduklarını kaydeden Davutoğlu, bütün toplum kesimlerinin de aynı kararlılığa sahip olmasını istediklerini söyledi.
"Son günlerde yaşadığımız olumlu gelişmeler arka arkaya gelir, şiddetin, çatışmanın olmadığı her meselenin özgürce, demokratik bir ortamda tartışılabildiği, her konunun gündeme getirilebildiği, aynı zamanda bütün sorunların demokratik yöntemlerle çözülebildiği bir ortama kavuşuruz" diyen Davutoğlu, "Bu artık sadece Türkiye'nin meselesi değil. Böyle bir ortama kavuşulduğunda öylesine büyük bir domino etkisi yapacak ki; bölgedeki demokrasi talep eden, Türkiye'yi örnek alarak aynı şeyleri ülkelerinde zor şartlarda talep eden Suriyeli, Mısırlı, Tunuslu, Libyalı, Yemenli kardeşlerimize umut ışığı olacak. Sürece katkıda bulunanlara teşekkür ediyorum. İtinayla bu süreci sürdürmemiz gerektiğini düşünüyorum" şeklinde konuştu.
Bu yaranın artık kapatılması, şifa bulması, değişik dönemlerde yaşanan acıların üzerine hep beraber bir derman olacak adımların atılmasının şart olduğuna söyleyen Davutoğlu, şöyle dedi:
"Ama bu tür sorunlar birçok mihrak tarafından bazen sürmesinde fayda mütala edilebiliyor. Geçmiş yıllarda bazı süreçlerin hangi aşamaya geldikten sonra bazı sabotajlarla karşılaştığı aşikar. İşte Paris'teki infazlar da dahil olmak üzere birçok konunun ne kadar dikkatli olmamız gerektiğini gösteren örnekler var. Kastettiğim odur. Yoksa ben bugün Türkiye'nin doğusuyla, batısıyla, kuzeyiyle, güneyiyle bu çözüm sürecini sahiplendiğini görüyorum. Bu sahiplenme doğrudan bu soruna katkıda bulunacak aktörler de dahil her kesimi kapsıyor. İlk defa bu kadar toplumsal psikoloji uygun bir zemin buldu. Bunu daha tahkim etmemiz, teması kesmememiz, sürekli olarak diplomasi olarak kullandığım ritmik diplomasiyi bu sefer başka bir şey için kullanayım. Ritmik diplomasiyi hareketlilikle toplumsal kaynaşmaya ivme kazandırmak lazım."
-"En coşkulu Nevruz olacak"-
Davutoğlu, Nevruz ile ilgili bir soru üzerine "Bu Nevruz'un son 30 yılın belki en coşkuyla kutlanacak Nevruz olduğunu şimdiden görebiliyorum. İnşallah her yerde Türkiye'nin her yerinde Nevruz bir barış ortamı, cemrenin yüreklere muhabbet odu olarak düştüğü bir Nevruz olarak geçer" diyerek her kökenden, her bölgeden vatandaşların el ele halay çektiği, türküler okuduğu ve geleceğe umutla baktığı, gelecek planları yaptıkları bir gün olacağını, öyle ümit ettiğini bildirdi.
Nevruz'un güzel de bir örnek teşkil edeceğini vurgulayan Davutoğlu, "Eylem yapmalıyız ama muhabbet eylemi olmalı ve hep beraber bu muhabbeti teşvik edecek ortak eylem, genelde protesto eylemi olarak algılandığı için, eylem eğer bir aktivite ise bunu beraber bir muhabbet aktivitesi haline dönüştürmemiz lazım" şeklinde konuştu.
-Çözüm sürecinin Suriye'ye etkisi-
Çözüm süreci Suriye'yi nasıl etkileyecek sorusu üzerine Davutoğlu, bölgedeki her olayın artık bir diğer olayı etkilediğini, hiçbir olayın bir diğerinden bağımsız gelişmediğini vurguladı.
Türkiye'nin Suriye konusunda izlediği ilkeli bir politikanın olduğunu, hiçbir etnik ve dini bir ayrım gözetmediklerini belirten Davutoğlu, uzun süre Beşşar Esed'i ikna etmeye çalışırken de çoğulcu bir toplum kurması, başta Kürtler olmak üzere kendi vatandaşlarına kimlik vermekten başlamak üzere bütünü kucaklaması telkininde bulunduklarını söyledi.
Ancak Esed'in kendi halkına zulüm etmeye devam ettiğini, temel sorunun etnik ve mezhebi temelde değil, aksine otokratik rejim ile demokratik hak talebinde bulunan kitleler arasında bir çelişki olduğuna inandıklarını dile getiren Davutoğlu, Kürtlerin her birinin sorunu bir anlamda Suriye'nin bütünü içinde ele alınması gereken bir sorun olduğuna dikkat çekti.
Suriye'de Kürt, Türkmen, Arap, Sünni hepsinin haklarını gözeten bir politika takip ettiklerini, temel sıkıntının rejimle işbirliği yapma konusundaki bir sıkıntı olduğunu dile getiren Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Böyle bir işbirliği ya da görüntü ortadan kalktığında Suriye'deki haklı talepler çok daha demokratik şekilde ortaya gelecek. Kürtler, Araplar, Türkmenler hepsi çok barışçıl, çoğulcu siyasal bir yapı kuracaklar. Ondan sonrasına onlar karar verecek. Türkiye'nin hiçbir zaman ne Irak'ta ne Suriye'de herhangi bir kesimi özellikle politik nüfusu tehdit gibi algılaması söz konusu değil. Bütün kesimlere özellikle oradaki Kürtlere doğal, bölgesel düzenin aktörleri olarak bakıyoruz. Hep beraber bunu kuracağız, hiç kimse bir diğerine baskı yapmadan. Türkiye'deki sürecin ilerlemesi Suriye'de bu anlamda çok önemli pozitif gelişmelere zemin teşkil edecektir."
"Diyarbakır'da 21 Mart'ta düzenlenecek etkinliğe hükümetten katılım olacak mı-" sorusunu Davutoğlu, "Onu doğrusu şu ana kadar değerlendirmiş değiliz. Sayın başbakanımız takdir ederlerse mutlaka ona göre bir düzenleme yapılır" şeklinde yanıtladı.
-ABD Dışişleri Bakanı Kerry ile telefon görüşmesi-
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile yaptığı telefon görüşmesi konusundaki soruya Davutoğlu, daha önce Kerry ile Türkiye'de yaptıkları görüşmelerde onun bölge turu sonrasında tekrar gözlemlerini paylaşma ve istişare konusunda mutabık kaldıklarını bildirdi.
"Sayın Kerry, Washington'a döner dönmez evvelsi gün aradı ve bölgesel intibalarını özellikle Suriye, Irak, Filistin ve Ortadoğu barışı konusunda bölgedeki intibaları paylaştı. Fakat uzun bir telefon görüşmesiydi. Benim de onun da programı vardı. Ertesi gün tekrar görüşelim diye mutabık kaldık. Dün tekrar aradı. Bir görüşme daha gerçekleşti. Yine aslında Kıbrıs ve birçok konuları ele aldığımız bir görüşmeydi" diyen Davutoğlu, muhtemelen bugün ya da yarın tekrar görüşebileceklerini bildirdi.
Ortadoğu'daki gelişmelerin çok hızlı seyrettiğini, çok daha yakın bir temas halinde olunması gerektiğini anlatan Davutoğlu, "Zaten İngiltere'de yapılan dostluk grubu toplantısında diğer meslektaşlarımla görüşmelerim olmuştu. Bütün bunları değerlendirdiğimiz bir seri telefon görüşmesi. Bu süreci daha yakından yürütme kararı içerisindeyiz. Önümüzdeki günlerde sayın Obama'nın Ortadoğu ziyareti olacak. Tekrar görüşmeler sürüyor" şeklinde konuştu.
-Bakan Eker-
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ise, Diyarbakır'da sokakta karşılaştıkları herkesin çok büyük umut, coşku ve destekle Kürt meselesinin çözümü sürecini takip ettiğini söyledi.
Bu konuda son birkaç gün içinde yaşanan gelişmeler de dikkate alındığında sürecin beklendiği gibi umutla geliştiğini vurgulayan Eker, şöyle dedi:
"Gerçekten mutluluk duyuyoruz. Çünkü Türkiye çok kan kaybetti, acılar yaşadı, gözyaşı döküldü, ocaklar söndü, annelerin yüreği yandı, babaların yüreği dağlandı. Ama AK Parti hükümeti ve sayın başbakanımızın kararlı duruşu ve gerçekten siyasi manada liderliğiyle Türkiye 80 yıldır, 60 yılını kapalı bir yara olarak büyüttüğü, 20 yılını da açık, kanamalı bir yaraya dönüşen bu meseleyi çözme konusunda büyük bir irade gösterdi. Aslında bu bölgenin sorunlarının tamamının anası bir sorunudur. O bir sorun çözüldüğü zaman diğer bütün sorunlar çözülür. Burada on binlerce yıldır insanlık yaşıyor. Medeniyetler inşa etti. Ama son 30 yılda bu şehir mülteci kampına dönüştü. Yani şu anda küller altında kalmış bir mücevher gibi. Tarihi eserlerini, on binlerce yıllık medeniyet birikimini bu şehir küller altında hala barındırıyor."
Bakan Davutoğlu ve Eker, daha sonra Keçi Burcu önünde bir grup kadınla sohbet etti. Kadınlar Bakan Davutoğlu ve Eker'den çeşitli taleplerde bulundu. Daha sonra Keçi Burcu'nu gezen Bakan Davutoğlu ve Eker, çocuklarla top oynadı.
Muhabir: Nurten Aslan - Nail Kadırhan
Yayıncı: İrfan Cemiloğlu - DİYARBAKIR