Balıkesir - CHP'li Sağlar, "Referandumdan Evet Çıkması Halinde Rejimin Değişecek"
CHP'li Sağlar, "Referandumdan evet çıkması halinde rejimin değişecek"SOSYAL Demokrasi Vakfı (SODEV) Balıkesir İl Temsilciliği'nin düzenlediği, 'Türkiye ve dünya nereye gidiyor' konulu panele katılan Eski Kültür Bakanı CHP Mersin Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Fikri Sağlar, referandumda...
CHP'li Sağlar, "Referandumdan evet çıkması halinde rejimin değişecek"
SOSYAL Demokrasi Vakfı (SODEV) Balıkesir İl Temsilciliği'nin düzenlediği, 'Türkiye ve dünya nereye gidiyor' konulu panele katılan Eski Kültür Bakanı CHP Mersin Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Fikri Sağlar, referandumda evet çıkması durumunda, yasama yürütme ve yargının tek adama bırakılacağını söyledi.
SODEV'in Balıkesir Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası Toplantı Salonu'nda gerçekleştirdiği, 'Türkiye ve dünya nereye gidiyor' konulu panele, eski Kültür Bakanı Fikri Sağlar, CHP İstanbul Milletvekili Dr. Ali Şeker, CHP Parti Meclisi Üyesi Gülseren Onanç ve Prof. Dr. Burhan Şenatalar konuşmacı olarak katıldı.
"AKP'LİLER DE ÇOK CİDDİ ZARAR GÖRECEK"
SODEV Balıkesir Temsilcisi Dilek Yalçın'ın açılış konuşmasından sonra, söz alan CHP İstanbul Milletvekili Dr. Ali Şeker, getirilmek istenen başkanlık sistemini ve anayasa oylamalarında TBMM'den yayın yapmayan TRT'yi eleştirdi. Şeker, "Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 78 milyon hakkında konuşulan konular, sosyal medyada yayınlanırken, TRT 2. Lig'in hazırlık maçlarını yayınladı. Demokrasinin yarı final maçı orada oynanırken, onlar 2 lig takımlarının maçlarını yayınlamayı yeğlediler. Çünkü Bu yayınlar köylüye kasabalıya ulaştığında, onların da hayır diyeceğini biliyorlar. CHP milletvekilleri saatlerce orada konuşurken, AKP ve MHP milletvekilleri konuşamadılar, savunamadılar. Bunun halk tarafından görünür olmasını istemediler. Çünkü dört duvar arasında kalanlar, orada yapılan mücadele halk tarafından görülmeyince, halk öğretilmiş çaresizlik dediğimiz, yapabilecek bir şey yok, kimse bir şey yapmıyor, eğer bilgi yayılmazsa kapalı kutularda kalırsa burada insanlar öğretilmiş çaresizliğe teslim oluyor. Havuz medyası kanallarını elbette açmayacak. Yalanları halka gerçekmiş gibi pompalamaya devam edecek. Serap Eser adlı bir kızımız İstanbul Küçükçekmece'de belediye otobüsüne atılan molotof kokteyl sonucu yanarak öldü. Bu ölümün ardından Recep Tayyip Erdoğan, bütün seçim meydanlarında, 'kızımızı yaktılar, kızımızı katlettiler' diye propagandayı kızın üzerinden yürüttü. Daha sonra İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, molotof kokteyli otobüse atan kişinin Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) elemanı olduğunu açıkladı. Başbakanlığa bağlı MİT'in bir elemanı katlediyor kızı. Bunu terör örgütü yapıyor gibi algılattı. Halka mağdurmuş gibi algılattı. Biz gerçekleri anlatmak için sayıları az da olsa SODEV gibi vakıfları kullanabiliriz, sosyal medyayı kullanabiliriz ki, kullanmak zorundayız gerçekleri halka yansıtalım. Bir rejim değişikliği durumunda sadece CHP'liler, MHP'liler değil, AKP'liler de çok ciddi zarar görecek" diye konuştu.
"RECEP TAYYİP ERDOĞAN YENİ BİR PROJEDİR"
Daha sonra söz alan CHP Mersin Milletvekili Parti Meclisi Üyesi Fikri Sağlar, dünyanın hiç bir ülkesinde kurucu değerleriyle kavga eden bir siyasi yönetim olmadığını söyledi. Sağlar, "Türkiye'de bayrağı ile, adıyla, başkentiyle, insanlarıyla, insanların yaşantısıyla kavga eden bir siyasi yönetim var. Bu siyasi yönetimi halkımız seçti. Dünyanın hiç bir ülkesinde, adaleti, yargıyı bir kenara bırakıp, mahkemelerle kavga eden bir siyasi yönetim olmamıştır. Dünyanın hiç bir yerinde kendi insanlarını borçlandırarak ve bu borçlandırma sonrasında üretken ekonomi yerine tüketen bir ekonomiyi ortaya koyup sonra da geliştik diyen bir siyasi yönetim olmamıştır. Dünyanın hiç bir ülkesinde demokrasiyi, hak ve özgürlükleri, hukuku, sosyal devlet anlayışını, laikliği, cumhuriyetin temel ilkelerini bir kenara bırakıp onun yerine milletin evi olan meclisi kapatarak, bütün yetkilerini, egemenliğini, bir kişiye götürmenin devrim olduğunu, değişim olduğunu yani rejimi değiştirmenin güzel bir şey olduğunu anlatan, halkıyla alay eden bir siyasi güruh gerçekten dünyanın hiç bir yerinde ortaya çıkmamıştır. Bence Recep Tayyip Erdoğan, 2 binli yılların başında özellikle Anadolu'nun bulunduğu jeopolitik konumdan kaynaklanan yeni bir projedir. Demokratik, laik bir cumhuriyet olan Türkiye Cumhuriyeti'nin içinden çökertilmesi ve Ortadoğu ve Doğu Akdeniz'deki yeraltı kaynaklarının enerji havzalarının emperyalist güçlerin eline daha rahat geçirilmesi doğrultusunda Türkiye Cumhuriyeti'nin başına getirilmiş bir projedir. Bu projenin tek ayaklı olduğunu düşünmeyin. İkinci ayağı da Bahçeli'dir. 15 yıl içinde dikkatle izlediğinizde Bahçeli'nin ikinci ayak görevini her zaman yaptığını görebiliyoruz. Türban yasasının Anayasa Mahkemesi'nden çıkışından başlayın, Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı oluşuna varıncaya kadar. Her vesileyle, AKP'nin, yani Recep Tayyip Erdoğan'ı düştüğü yerde tutup arkasından kaldıran Bahçeli ve MHP'dir. Son görevi de Anayasa değişikliğinde oldu" dedi.
"ALTINDA SİZİN İMZANIZ VAR"
AK Parti'nin politikalarını eleştiren Sağlar, "AKP, 'birinci dönemim çıraklık, ikinci dönemim kalfalık üçüncü dönemim ustalık' diye 7 Haziran'a kadar geldi, 'bize 400 milletvekili verin terör ortadan kalksın, Türkiye'de her şey olsun' denilen bir dönemi yaşadık. 7 Haziran seçimlerinde halk AKP'ye 400 milletvekili değil iktidar bile vermedi. Yüzde 60'lık bir blok karşısında yüzde 40'ta kalınca daha o akşam televizyonlara çıkıp bu tablo erken seçimi getirir diyen Devlet Bahçelidir. Daha sonraki süreçte, Suruç'ta patlayan bombayla, 34 gencin yok edilmesi, Ceylanpınar'ında 2 polisin susturucu tabancayla öldürülmesine varan ve bu günlere kadar gelen, 36 bomba patlaması sonucunda 800'ü aşkın vatandaşımızın parçalanarak ölmesi sürecini gözünüzün önüne getirin. CHP, 2015 yılı temmuz ayı sonlarında, bu terör nereden çıktı, hangi parmak düğmeye bastı? İnsanlar ölüyor bunu parlamentoda bütün siyasi partiler bir araya gelerek araştıralım demesine rağmen öneri MHP'nin de desteği ile reddedildi. Daha sonra 1 Kasım seçimleri ve 15 Temmuz'a gelindi. 15 Temmuz hain bir darbedir. 15 Temmuz bir FETÖ darbesidir demişlerdi. 15 Temmuz bence, başarısızlık üzerine kurulmuş başarılı bir darbe girişimidir. Recep Tayyip Erdoğan Allah'ın lütfu diye elini açıp, Türkiye'nin koskoca bir devletin istihbarat örgütleri yerine enişteden haber aldık diyerek milletin aklıyla da alay etmeye çalışmıştır. Sonra hazırlıklar ortaya çıkmış, yüzbinlerce insan aç açıkta bırakılmış, kamudan atılmıştır. Her gün devletin bütün kurumlarından insanlar darbeci, FETÖ'cü diye afişe edilmiştir. Ayni bir zamanlar Ergenekon'da olduğu gibi, gazetelerde boy boy görülmüştür. Darbeci diye görülen 150 general, amiralin terfisinin altında Recep Tayyip Erdoğan'ın imzası vardır ya başbakan, ya cumhurbaşkanı olarak. Ben atamadım onları. İçişleri Bakanı Efkan Ala 81 ilin 74'ünün emniyet müdürü FETÖ'cü demiştir. Emniyet müdürleri üçlü kararname ile atanır. Emniyet müdürlerinin atanması kararının altında Recep Tayyip Erdoğan'ın imzası vardır. Bunları 15 yılda devletin içine kepçe ile alıp dökmüşsünüz, FETÖ'cü diye yargılıyorsunuz. Suçlularsa cezalarını verin. 15 Temmuzda helikopterden atılan mermilerin altında kalan birisi olarak bunu söylüyorum. Bunu ancak düşman yapar. Bu darbeyi yapanlar haindir, vahşidir bu darbeyi yapanlardan hesap sorun. Ama hepsinden sorun. Bir numaralı FETÖ'cü Recep Tayyip Erdoğan'dan hesap sorun. Mehmet Ali Şahin'den Davutoğlu'ndan, Abdullah Gül'den Bakan İdris Naim Şahin'den hesap sorun. Nerede onlar. Zavallı devlet memuru. O nu almışsınız oraya koymuşsunuz. Altında sizin imzanız var. Sonra görevden alıyorsunuz. Peki, Rus büyükelçisini öldüren polis nasıl duruyor orada" dedi. Sağlar, son alarak Anayasa Referandumunda evet çıkması halinde rejimin değişeceğini söyledi.