Balyoz Davası Temyiz Duruşması Yargıtay'da(2/son) Mahkeme Kararıyla Baransu'nun Makaleleri Birebir...
361 sanıklı Balyoz Planı Davası'nın temyiz duruşmasının ikinci günkü oturumunun öğleden sonraki bölümü Yargıtay 9 361 sanıklı Balyoz Planı Davası'nın temyiz duruşmasının ikinci günkü oturumunun öğleden sonraki bölümü Yargıtay 9.Ceza Dairesi'nde...
361 sanıklı Balyoz Planı Davası'nın temyiz duruşmasının ikinci günkü oturumunun öğleden sonraki bölümü Yargıtay 9 361 sanıklı Balyoz Planı Davası'nın temyiz duruşmasının ikinci günkü oturumunun öğleden sonraki bölümü Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nde tamamlandı. Emekli Orgeneral Fırtına'nın avukatı Kazım Yiğit Akalın, mahkeme kararıyla Mehmet Baransu'nun köşe yazılarının birebir aynı olduğunu belirterek, "Mahkeme kararı Baransu'nun yazısından birebir aktarılarak yazılmıştır. Bu durum davanın delillere değil medyada yer alan ifadelere dayandığını göstermektedir" dedi. Akalın, "Fırtına Paşa, 'bana böyle bu planla gelen adamı ömrüm boyunca mezun etmem' dedi. Bir fanus içinde büyümüş insanlar, isteğiniz kadar darbe provası olsun alışılagelmiş davranışlarının dışına çıkamazlar" değerlendirmesinde bulundu.
Balyoz Davası'nda en son Eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek ve eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral İbrahim Fırtına'ya 20 yıl hapis kararı çıkmıştı. 361 sanıklı Balyoz davasının temyiz duruşmasının ikinci günkü oturumunun öğleden sonraki bölümü tamamlandı. 60 avukat tarafından hazırlanan 440 sayfalık temyiz savunmasının 310 sayfasını okuyan emekli Orgeneral İbrahim Fırtına'nın avukatı Kazım Yiğit Akalın, yarın savunmanın sonuç ve talepler bölümünü okuyarak savunmasını tamamlayacağını ifade etti. Yerel mahkeme başkanının Hilmi Özkök'ün tanık ifadesini tüm beyanlarına bağlı kalarak okumadığını savunan Akalın, "Nerede biraz kafa karıştırıcı kısım varsa orayı okumuştur" dedi. Akalın, mahkeme başkanının, Hilmi Özkök'ün "ay ışığı", "sarıkız", "yakamoz" dışında darbe planı duydunuz mu sorusuna, "Kesinlikle bunlar dışında hiçbir şey duymadım" yanıtını, sanıklardan Ahmet Yavuz'un uyarısı üzerine lütfen okuduğunu anlattı. 1. Ordu Komutanlığı bilirkişisi Hakan Erdoğan'ın, CD'lerin 1. Ordu'daki bilgisayarlarda hazırlanmadığını ortaya koyduğunu da anlatan Akalın, "En ağır savaşta dahi, dünya savaşında dahi bu kadar subayı etkisiz hale getirmek, mümkün değilken, bu kadar subayı tutuklayıp sistemden bertaraf etmek yargı eliyle sağlanmıştır" diye konuştu.
-"MAHKEME KENDİSİNİ BİLİRKİŞİ YERİNE KOYDU"-
Bilişkişi raporlarındaki sanık lehine durumların gözardı edildiğini öne süren Akalın, "Yerel mahkeme hukukçu kimliğini unutarak kendisini bilişim uzmanı yerine koydu" değerlendirmesinde bulundu. Dijital verilerin tarihinin sonradan değiştirilebileceğini belirten Akalın, bir belgenin 2007 yılında keşfedilmiş bir yazı tipiyle 2003 yılı kayıtlı bir belgede ortaya çıktığını anlattı. Mahkemenin söz konusu belgeye güncelleme değerlendirmesi yaptığını belirten Akalın, "Bu kadar büyük bir saçmalık yapacaklarını tahmin edememiştim. Ortadaki gerçek, 2009'da oluşturulan belgelere 2002, 2003 yılında oluşturulmuş görüntüsü verilmesidir. 2009 yılında kurulan, 2008 yılında kurulan, 2005 yılında kurulan bazı kurumlar 2003 tarihli belgelerde yer aldı.
Bir aracın 2006 yılında aldığı plaka 2003 yılında verilmiş gibi yazıldı. Sözde Balyoz Planı'nda 2002 yılında bilinmesi imkansız bazı veriler yer almaktadır" diye konuştu.
Mahkeme Başkanı'nın kendisine "365 üst düzey askeri personeli suçlayacak binlerce veri içeren bir inanılmaz komplo olan bir dizinde nasıl ha da yaptılar bunu nasıl açıklıyorsunuz avukat bey" diye sorduğunu belirten Akalın, sözlerine şöyle devam etti:
"10 binlerce veri var burada klasik bir cümle vardır. En zor olan kurgulamaktır, geçmişi kurgulamaktır. 2009 yılındasınız ve 2003 yılına gideceksiniz. Bugün 100 milyonlarca dolar sermayeli film yapımları, tarihi filmler, troy filmi millattan önceyi canlandıran filmde nasıl ki bir saniyelik ekranda yukarıdan uçak geçiyorsa ve bunu 16 yaşındaki çocuk görüyorsa ve bunu internette dalga konusu yapıyorsa elbette bu dijital verilerde hata yapılması çok normaldir. Bu hataları tespit etmeyebilirdik, bunları başlarda bulamadık, tesadüfler sonucu bulduk. Bunu güncellemeyle açıklayamazsınız. Mahkeme seminer ses kayıtlarında da var. "Güncelleme dedi' diyor, bu mantık efendim. Güncellemeyse tutuklanacak öğrenci listesi var, 300 kişilik liste 299'u 2003 yılında öğrenciydi ama biri 2008 yılında kayıt oldu. Madem güncelleme sadece 1'isini güncellersin. 30 şirket diyor. 5'i faaliyetini sonlandırmış, birinin ismi yanlış, diğerlerini niye çıkarmadın. kim güncelledi bunları, 2009 yılında kurulan şirket ismi niye var. 2005 yılında emekli olmuş kişinin yazdığı iddia ediliyor. 2009 yılında güncelleyen kişi kim? O günkü görevli güncellediyse niye kendi ismi yazmıyor. Niye 2003 yılındakilerin ismi yazıyor?"
-"DAVANIN DELİLLERE DEĞİL, MEDYADA YER ALAN İFADELERE DAYANIYOR"-
Tek oturumda yazılabilin bir CD'nin son kayıt tarihi 2003 iken güncelleme yapılamayacağını belirten Akalın, "Askerler "ileride olur da yargılanırsak bunlar ele geçerse bak bunlar sahtedir tezini ileri sürelim de bilerek hata yapalım mı' demişlerdir. Bu kadar zeki askerler, çok saf bir şekilde üst veride ismini bırakıyor. Bu kadar saçma bir mantık olabilir mi? Bunun güncelleme olmadığı bilirkişi raporlarıyla da ortaya konuldu. Tek kayıt olduğu için CD'ye ilave yapılamadığı da ortaya konuldu" diye konuştu. Mahkeme kararıyla Mehmet Bakansu'nun makalelerinin mahkeme birebir aynı olduğunu söyleyen Akalın, "Mahkeme kararıyla Baransu'nun köşe yazıları birebir aynıdır. Mahkeme kararı Baransu'nun yazısından birebir aktarılarak yazılmıştır. Bu durum davanın delillere değil, medyada yer alan ifadelere dayandığını göstermektedir" dedi. Mahkemenin güncelleme varsayımının sahteciliği ispat edilmiş dijital verilerin delil olarak kullanılmasının kılıfı olduğunu savunan Akalın, güncelleme varsayımının bilirkişi ve uzman raporlarıyla çeliştiğini kaydetti. Akalın'ın talebi üzerine verilen 10 dakikalık aranın ardından duruşmaya devam edildi.
-"BELGELER BİR MUHBİR GAZETECİNİN ELİNDEYDİ NEREYE GİTTİ"-
Akalın, 1. Ordu Plan Seminerinin 5-7 Mart 2003 yılında icra edildiğini anımsatarak, sözlerine şöyle devam etti:
"Hilmi Özkök, "o tarihte Güneydoğuda bir program varda yoğun olmasaydı ben de katılacaktım' dedi. Asker ve polis daimi surette hazır ve her dakika bir planın icrasında değiller. Ben askerlik yaptım orada gördüm, her dakika savaş olmuyor ve asker her daim hazır olmak için bu seminerleri icra ediyor ve devamlı kafasında senaryolar üretiyor, her senaryoya göre neler olabileceğini planlıyor ve ona göre planlar yapıyor. Asker her dakika savaşmayacağı için bu görevler veriliyor. Bir çok davada devletin gizli belgelerini elde etme suçlamasıyla mahkumiyetler kuruldu. Bu 16 CD'nin tamamı devletin gizli belgesiydi. İlker Başbuğ, "bu planlar değiştirilmiştir' dedi. Türkiye'nin röntgeni çekildi. Bütün olasılıklarımız, "kırmızı' öğrenilmiş oldu. En vahim olan buydu. Bir muhbir gazetecinin elindeydi bunlar nereye gitti sonra bilinmez."
-"BU KOMUTANLAR BİR FANUS İÇİNDE BÜYÜMÜŞ İNSANLAR"-
Milli güvenlik Siyaset Belgesi'nde Türkiye'nin içine düşeceği durumun bir senaryo ile anlatıldığını aktaran Akalın, delil olarak sunulan CD'lerde TSK'nın kullandığı formatların seçildiğini ancak belgelerin hatalarla oluşturduğunu savundu. TSK'ya ait bir harekat planın ilk 5 maddesinin mutlaka "durum, vazife, icrat, komuta ve muhabere' olması gerektiğini anlatan Akalın, şöyle konuştu:
"Konu ciddi bir delile dayandırılmış olsaydı lojistik komutanının da yargılanması gerekirdi ancak burada 1. Ordu Komutanı hedef seçilmiştir. Bu askerler darbe planını yapsalardı hiç bir hataya yer vermeyeceklerdi. Oraj Planına ilk elime aldığında Fırtına Paşanın yanına gittim. Biz hukukçular, olarak bir dilekçedeki veya karardaki şablonu biliyorsak, o da, "bu yanlış bu yanlış' diye refleks hareketinde bulundu. Bu kişiler 13-14 yaşından itibaren bu şekilde eğitilip alıp devamında subay olmuş kişiler. Hepimiz askerdik en ufak virgül hatasında bile olay çıkartılır. Fırtına Paşa, "Biri yanlışlıkta bana böyle bu planla gelse o adamı ömrüm boyunca mezun etmem' dedi. Bu komutanlar bir fanus içinde büyümüş insanlar isteğiniz kadar darbe provası olsun alışılagelmiş davranışlarından kaçmazlar.
AKP iktidara geldikten 5 gün sonra 365 kişinin bir araya gelmesinin olasılığı nedir?"
-"PLANIN İMZASI, ARA NUMARASI YOK"-
Balyoz Harekat Planı'nın gerçek olması halinde "derhal" gibi anlamsız bir ifadeye yer verilmemesi gerektiğini savunan Akalın, Balyoz Planını imzasının ve ara numarasının bulunmadığını, askeri resmi evrak mahiyetinde olmadığını, evrak kayıt defterine kayıt edilmediğini belirtti. Deliller arasında yer alan 11 ve 17 No'lu CD'lerin çıktıları alınmadığını, planın dijital olarak bilgisayarda kaldığını anlatan Akalın, plan seminerinin en önemli özelliklerinden birinin Çetin Doğan'ın emriyle ilk defa seminerin ses kaydının alınması olduğunu dile getirerek, bu ses kayıtlarının mahkemede aleyhe delil olarak kullanıldığını belirtti. Planda "önemli şirketlere yok pahasına satılan bir ülke haline getirilmiştir" yazdığını anımsatan Akalın, AK Parti'nin 2002 yılında iktidara geldiğini seminerin hükümet kurulduktan 5 gün sonra yapıldığını, göreve yeni başlayan bir hükümetin özelleştirme yapabilmesinin imkanı olmadığını anlattı, Planda "Laik Türkiye Cumhuriyeti'nin BOP'un bir piyonu haline dönüştürülmesi" ifadesinin geçtiğini ancak BOP'un 7 Ağustos 2003 yılında konuşulmaya başlandığını ve 2004 yılında resmi olarak ilan edildiğini ifade eden Akalın, "2002 yılının Aralık ayında yer yüzünün BOP diye bir kavramı bilmezken bunuı yazılması planın sahteciliğini açıkça göstermektedir. Bu durum planın en erken 2006 yılından sonra yazıldığını gösterir. Bunların ellerinde kozmik odadan çıkmış gerçek CD'ler vardı ancak bunlarla sahtelerini yaptılar. Seminerin ses kayıtlarının teknik incelemesinde son kaydedilme tarihi 13 Aralık 2007'dir. Ses kayıtları kasetlere kaydedildi, kasetlerin dökümlerinin çözüm metninin son kaydetme tarihi ise 2007'ydi. Ses kayıtları dijitale dönüştürüldü dönüştürülme tarihi ise kasım 2009'dur" değerlendirmesinde bulundu.
-"TEKNİK VE MADDİ HATALAR NEDENİYLE BU PLAN AÇIKÇA SAHTEDİR"-
Avukat Akalın, "Sınırlı sayıda bir personelle bir plan icra edeceksiniz, ileride bir gün yakalanırsanız aleyhinize delil olacak ses kayıtlarını neden alırsınız? Madem darbe provası yapıyorsunuz, bunun ses kaydını hem de ilk kez yapılan bir uygulamayla alır mısınız? Bu, hayatın olağan akışına aykırıdır. Teknik ve maddi hatalar nedeniyle bu plan açıkça sahtedir. Kararın bozulmasını talep ediyoruz" dedi.
Başkan Ekrem Ertuğrul, araya girerek, "Salondaki hava ağırlaştı, ses kayıtlarıyla ilgili, havanın ağırlığını gidermek için karşılıklı diyalog olsun diye bir bahane, birşey sormak istiyorum" dedi. Ertuğrul, Avukata sanıkların ses kayıtlarının kendilerine ait olduğunu kabul edip etmediklerini sordu. Akalın, sanıkların kayıtları kabul ettiklerini belirtti. Ertuğrul'un sorusu üzerine kayıtların seminer sırasında 5-7 Mart 2003'te alındığını ifade etti. Duruşmaya yarın Kazım Yiğit Akalın'ın savunmasıyla devam edilecek. Akalın, yarın öğle arasına kadar savunmayı bitirebileceğini ifade etti.
- Ankara