Haberler

Balyoz Davası Temyiz Duruşması Yargıtay'da(3/son) Mahkeme Kadıya Mülk Değildir, Hata Yapma Şansınız...

Abone Ol

361 sanıklı Balyoz Planı Davası'nın temyiz duruşması Yargıtay 9 361 sanıklı Balyoz Planı Davası'nın temyiz duruşması Yargıtay 9.Ceza Dairesi'nde devam ediyor.

361 sanıklı Balyoz Planı Davası'nın temyiz duruşması Yargıtay 9 361 sanıklı Balyoz Planı Davası'nın temyiz duruşması Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nde devam ediyor. MHP Milletvekil Engin Alan'ın avukatı Yakup Akyüz, "Yetkide sizin kararda sizin. Siz teşebbüs konusunu iyi bilirsiniz tarafsız bir anlayışla yaklaştığınız karar farklı olabilir. Buraya gelebilmek için çok bekledik. Orada haksızlığa uğradığınız zaman Yargıtay var dedik. Haksızlıkları sizin sayenizde kaydıracağız iadeyi itibar yapılacaksınız, kararınız önceden verilmiştir inancını ortadan kaldırılması sizin elinizde. Merhamet değil, adalet istiyoruz başka isteyecek bir yerimizde yok. Mahkeme kadıya mülk değildir, hata yapma şansınız yok çünkü sizden daha büyüğü yok" dedi.

Balyoz Davası'nda en son Eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek ve eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral İbrahim Fırtına'ya 20 yıl hapis kararı çıkmıştı. 361 sanıklı Balyoz davasının temyiz duruşmasının ikinci günkü oturumunun öğleden sonraki bölümünde emekli Orgeneral İbrahim Fırtına'nın avukatı Kazım Yiğit Akalın 60 avukat tarafından hazırlanan 440 sayfalık temyiz savunmasını tamamladı. Akalın'ın ardından Engin Alan'ın Avukatı Yakup Akyüz savunma yaptı. Heyetin avukatlara yönelik üslubundan dolayı teşekkür eden Akyüz, "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren iskat ve cebren vazife görmekten men etmeye teşebbüs nedeniyle hazırlandığı söylenen Balyoz Harekat Planının neden olduğu bir dava TSK hedef alınmış, bunun gizli saklı yanı kalmamıştır. İddianame ekleriyle bin sayfa. TSK'nın sicilini tutar gibi" dedi.

-MAHKEME KADIYA MÜLK DEĞİLDİR, HATA YAPMA ŞANSINIZ YOK

Bir kurumu kamuoyuna tanıtırken, bir kurumu kötülemek için siciline bakmanın ve ona göre değer vermenin son derece yanlış olduğunu belirten Akyüz, "Ben bu yanlışı İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde gördüm. Bu beni son derece üzdü. Ceza suç işleyene verilir. TSK uluslararası arenada yarışa girdiği darbeleri bıraktı. Yol gösteren içeride ve dışarıda öne çıkan arkadan çekilir. TSK'nın dünyanın önemli kuvvetlerinden olmasını istemeyen çok insan var. Onlar mahkemeleri de yargıyı da kullanarak geçmişin kin nefret duygularını taşımaya gayret ettiler" değerlendirmesinde bulundu. Engin Alan ile Silivri'de tanıştığını anlatan Akyüz, Alan'ın devleti Cumhuriyeti korurken hiç bir şeyden sakınmayan yiğit bir komutan olduğunu ifade etti. Alan'ın hiçbir zaman darbeyle ilgili en ufak bir konuşmayı, tasvip ettiğini kendisinin görmediğini ifade eden Akyüz, Türkiye için madalyalarla mükafatlandırılmış bir komutanın şu anda hapiste yatmasının bir kayıp olduğunu kaydetti. Balyoz davası ile darbenin TSK'ya yapıldığını savunan Akyüz, "Yetkide sizin kararda sizin. Siz teşebbüs konusunu iyi bilirsiniz tarafsız bir anlayışla yaklaştığınız karar farklı olabilir. Buraya gelebilmek için çok bekledik. Orada haksızlığa uğradığınız zaman Yargıtay var dedik. Haksızlıkları sizin sayenizde kaydıracağız iadeyi itibar yapılacaksınız, kararınız önceden verilmiştir inancını ortadan kaldırılması sizin elinizde. Merhamet değil, adalet istiyoruz başka isteyecek bir yerimizde yok. Mahkeme kadıya mülk değildir, hata yapma şansınız yok çünkü sizden daha büyüğü yok" dedi.

-SOSYAL BARIŞA İHTİYAÇ VAR AMA BUNU ENGİN ALAN VE DİĞERLERİNİ İÇERİ TIKARAK OLMAZ-

Eldeki delillerin Balyoz Harekat Planı'nın Çetin Doğan tarafından hazırlandığının ispatının mümkün olmadığını savunan Akyüz, "Balyoza sarılarak sanıklara cezalandırmaya çalışmaktan, TSK'ya zarar vermektense gerçek planı kimlerin hazırladığının üzerine gitmek gerekmez mi bu planın kim tarafından hazırlandığına yönelik en ufak bir araştırma yapılmadı. Bu savcıların görevidir. Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmak isteyenler elini kolunu sallayarak gidiyor kimse bir şey yapmıyor, savcı yok, polis yok. Sosyal barışa ihtiyaç var ama bunu Engin Alan ve diğerlerini içeri tıkarak olmaz. Elinizdeki güçlerle içeride barışı sağlarız ancak dışarıda güvenliği sağlayamazsınız" dedi. Alan'ın kendisi ordudan ilişiği kesilecek olanlar listesinden habersiz olduğunu ifade eden Akyüz, iddiaların yanlı ve taraflı olduğunu söyledi. Başbakan'ın seçimle gelen seçimle gider' sözüne atıfta bulunan Akyüz, sözlerine şöyle devam etti:

"Bir kişi tutukluyken milletvekili seçildi mahkeme hemen tahliye etti. Onun var olduğu siyasi parti bu devleti yıkmak içindeydi. O tahliye olabiliyor benim müvekkilim olamıyor. Bizimde burada eşitliği bulmamız lazım. Bunu istemeyecek miyiz? Engin Alan'ın davası devam etsin ama tahliye edilsin, sürekli suçun mahiyeti deniyor. İddianamenin savcıların kendileri tarafından hazırlandığını düşünmüyorum.

Hakka hukuka uygun bir karar vereceksiniz buna inanıyorum. Uğranılan haksızlar bir nebze azalacaktır. Engin Alan'ın komutanlarla yakın olması hayatın olağan akışına uygundur bu iddianameye yazılmıştır. En azından ilahi adalet vardır. Sorumluluk yargıda, siyasetçi günlük çıkarını düşünür. Yargıdan istiyoruz ki hakkımızı koruyun. Müvekkillerimizin hakkının koruyun, bu insanları düşman eder konuma getirmeyin. Ne yasalarda ne de dinimizde intikam yok. İntikam bizde de yok hukukta da yok dinimizde de yok. Bu kararı geleceğe taşırsak bu topluma hizmet yerine zarar verir. Bunu çoluk çocuğumuza yapmaya hakkımız yok."

-CUMHURİYETİ YIKMAK İSTEYENLER ELLERİNİ KOLLARINI SALLAYARAK SİLAHLARI İLE GİDİYOR-

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın tebliğnamesi ile yerel mahkemenin kararını destekler nitelikte olduğunu söyleyen Akyüz, bu taleplerin hukuka uygun olmadığını savundu. Daire Başkanı Ertuğrul, Avukat Akyüz'e temyiz dilekçesindeki taleplerin tamamen değerlendirileceğini belirterek, "Tekrar aktarmanızda sakınca yok ama tekrar değerlendireceğimizi bilmenizi istiyoruz. Biz savunmayı bölmek istemiyoruz. 2.5 gün süresince derinlemesine ve hukuki değerlendirmesi ağır olan bir savunma yapıldı. Genel delil değerlendirmesini dikkatle izledik, savunmayı yapan arkadaşımız diksiyonu ve ses tonuyla anlaşır bir şekilde aktardı. Çok yararlı bir savunma oldu. Kendi müvekkillerinizle ilgili spesifik aykırılığı öne sürerlerse çok daha yararlı olacaktır" dedi. Engin Alan'ın "mangal yürekli" bir komutan olarak nitelendiren Akyüz, "Engin Alan kesinlikle böyle bir suç işlemiş olsaydı karşınıza gelir ben bu suçu işledim bu suçu çekmeye hazırım derdi. Vereceğiniz karar Türk hukuk tarihine gerçektir. Mahkeme adil yargılanma ve savunma hakkımızı çiğnemiş olayın en önemli tanıkları dinlenmemiştir. Devleti yıkmak isteyenlerin tam teşübbüs halini görmeyerek devletini korumak için mağaralardan çıkmayan bu kahraman insanları hapsi atıp, devleti yıkmak isteyenlere silahlı omzunda bu ülkeden göndermek adil bir iş değildir Sosyal barış önce Silivri'de olmalıdır. Orada barış olmadan sosyal barışın sac ayağı eksik olur" dedi.

-BİLİRKİŞİ TALEBİ-

Duruşmalara Cuma günü ara verilmesinden memnun olduğunu ifade eden Akyüz, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde en ağır kararların Cuma günleri verildiğini anlattı. Dindar bir aileden geldiğini ancak Cuma günlerinden verilen kararlar nedeniyle soğuduklarını kaydetti. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde sadece iki tanık dinlettirmek istediklerini ancak bunun kabul edilmediğini anlatan Akyüz, heyetten bilirkişi inceleme talebinde bulunarak, tutuklu müvekkillerinin tahliye edilmesini istedi. Sanık Lütfü Sancar'ın kayınbiraderi olduğunu belirten Akyüz, 10 gün önce 90 yaşındaki kayınvalidesinin öldüğünü ve kayınbiraderi Sancar'ı cenazeye götürmek durumunda kaldığını anlattı. Akyüz, "Sancar'ın bir çok madalyası vardır. En son sanık madalyası taktı" dedi.

-TAHLİYELER MÜZAKEREDE DEĞERLENDİRİLECEK-

Sancar'ın seminere katılmadığını, davet de edilmediğini anlatan Akyüz, Lütfü Sancar'ın listelerden bir ikisinde ismi geçtiği için cezalandırıldığını, ne bir ıslak imzasının, ne de ses kaydının olduğunu savundu. Plan kapsamında ne Sancar'a görev verildiğini ne de Sancar'ın birine görev verdiğini söyleyen Akyüz, "Plan seminerine katılan 115 kişi hakkında dava açılmadı. 48 kişi hakkında açıldı. Neyi esas alarak, bu sanıklara bu cezaların verildiğini maalesef anlamış değiliz" diye konuştu.

Akyüz'ün tahliye talebini birkaç kez dile getirmesi üzerine Ekrem Ertuğrul, "Ceza hukukunda sukut ikrardan gelmez dosyayı müzakere ederken bu avukatın söyleyecek bir şeyi yoktu diye değerlendirmeyiz içiniz rahat olsun" dedi. Bunun üzerine Akyüz, Silivri'deki yargılama sırasında iyi mualeme görmediklerini belirterek, "İnanın korka korka konuşuyoruz" dedi. Ertuğrul ise "Basın ve izleyiciler tanıklık yapıyor bu yeterli olmaz mı" karşılığını verdi. Akyüz, dijital veriler delil olmadığı için müvekkillerinin tahliyelerini isteyerek kararın bozulması talebinde bulundu. Heyet Başkanı Ertuğrul ise "Duruşmanın başında yerel mahkemelerdeki duruşma olmadığın belirtim. Duruşmaya ara vermiyoruz, oturumlara ara veriyoruz. En son talepleri aldıktan sonra müzakereye çekileceğiz ve tahliye taleplerini orada değerlendireceğiz" açıklamasında bulundu.

-GECELERİ RAHAT UYUYAMIYORUM-

Sanık Mustafa Kemal Tutkun Avukatı Mehmet Altın, Akalın'ın okuduğu ortak savunmada geçen kısımları yenilemeyeceğini söyledi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın tebliğnamesini eleştiren Altın, "Somut 3 yanlış var. Benim müvekkilim Keşan Tugay Komutanı. 120 kilometrelik Türkiye'nin en hassas sınırını Yunanistan sınırını koruyan komutan" diye konuştu. Müvekkilinin görev yaptığı dönemde sınırda en ufak karışıklık yaşanmadığına dikkat çeken Altın, müvekkilinin Balyoz Harekat Planı basından öğrendiğini savunarak sözlerine şöyle devam etti:

"Biri hazırladı bunu ele geçmeyen bilgisayarlar nerede, bunu hazırlayanlar kim? Bu oyunlar bitmez bu topraklarda. Neden? Çünkü olağanüstü güzel, zengin, kaynakları olan müthiş bir ülke. Her tarafını cehenneme çevirdiler. O demokrasileriyle övünen uygar ülkeler yaptılar. Çünkü bu topraklarda hep gözleri var. Ne için yaşanıyor bu kavgalar? Yazık değil mi komşularımıza, bakın Ramazan Ayındayız nasıl sefil o insanlar. Kim bozacak bu oyunu, en başta yargı bozacak. Ben Yargıtay'a gelişimle gurur duydum. Normal davalarda sıkıntım olmadı. Ne zaman özel yetkili mahkemeleri tanıdım, inanın geceleri rahat uyuyamıyorum artık."

-HAKİMLERE KORKU SALINIYOR-

Başbakan'ın söylemleri sonrasında yürütmeyi durdurma kararını veren mahkemenin başkanının görevden alındığını, yerine yürütmeyi durdurma kararını kaldıran mahkeme başkanını geldiğini savunan Altın, "Korku saldı bu topluma, kim doğru söylemeye çalışıyorsa önüne engel getirildi. Bu tür uygulamalarla yargıçlar korkutuluyor. Yargı korkarsa ne yaparız? Yargıçlar, hukuk normlarına değil de bir takım korkularla karar veriyorsa biz bu ülkede yaşayabilir miyiz? İnsanlar mutlu olabilir mi. Adalet bugünlere kolay mı geldi. Bunun tek çaresi var. Gerçek demokrasiyi bu ülkede tesis etmek, bütün kurumlarıyla, yargıyı bağımsız kılmak, üyelerin seçtiği, parti üyelerinin seçtiği adayların, hakimiyetin kayıtsız şartsız milletin olduğu Meclisler yaratmaktır" diye konuştu.

-İDDİA OLUNUN SUÇ İŞLENMEYE DEVAM EDERKEN MÜVEKKİLİM EMEKLİ OLMUŞTUR-

Sanık Ahmet Şentürk'ün avukatı Zeki Arslan ise müvekkilinin iddia olunan suç devam ederken 28 Şubat 2003'te emeklilik dilekçesi vererek görevinden ayrıldığını, 15 Nisan'da resmi olarak birliğinden ilişiğini kestiğini söyledi.

Müvekkilinin iddia olunan suç işlenmeye devam ederken kendi isteğiyle TSK'dan ayrılan tek sanık olduğunu belirten Arslan, "Böyle bir kişinin bir kaç ay sonra yapılacağı iddia edilen darbe kadrosunun içinde olması mümkün değildir. Hayatın olağan akışına aykırıdır. Görevi başkasına verilmişken kendisinin orada görevine devam etmesi mümkün değil, inandırıcı da değildir. Bu bilgi ve belgelere rağmen bu husus yerel mahkemece görmezden gelinmiş ve müvekkilimin lehine değerlendirilmemiştir. Fiilen ayrıldığı tarih değil de resmen ayrıldığı tarih esas alınmıştır. O tarihe kadar darbe kapsamında gerekli çalışmaları yaptığı gerekçesiyle müvekkilimi cezalandırdı" ifadelerini kullandı.

-KARAR BOZULMALI-

Taylan Çakır'ın avukatı Adil Atabay ise müvekkili hakkında planlarda iki bilgi notunun bulunduğunu belirterek, "Her iki belgede dikkatlice incelendiğinde, ilgisinde birinde Deniz Kuvvetleri KOmutanlığı diğerinde ise Donanma Komutanlığı yazıyor. Birebir aynı yazı. Bunu komutanlıklardan sonduk ve böyle bir ihtimalin mümkün görülmediğine ilişkin yanıt aldık. Her iki belgede kopyalama ile yazılmış ve sahtedir.

Müvekkile atfedilen belgelerin hepsinin kayıt tarihi 00.00. Çok denedim ama 00.00 hiç kaydedemedim. Çünkü bunlar özel bir programda kaydedilmiş. Deliler düzmecedir. Deliller 2003 yılında yazıldığı açıktır, delillerle müvekkilimin illiyet bağı yoktur. Müvekkilimin suçsuzluğunu ortaya koyacak tanıkların dinlenmedi. Öncelikle tahliye talebinde bulunarak, bu kararın yeniden incelenerek bozulmasına karar verilmesini talep ediyorum" değerlendirmesinde bulundu.

-PLAN BENZEŞİYOR DİYE 18 YIL VERDİLER-

Sanıklar Halil Yıldız ve Yurdaer Olcan Avukatı Şener Atılgan, müvekkili Halil Yıldız'ın belgelerde adının geçmediğini savunarak, "Belgelerde alt, üst veride hiçbir bilgisi ve ilgisi yoktur. Müvekkilim tanık anlatımlarında da yoktur. İçindedir ama suçu işlemiştir" diye konuştu. Yurdaer Olcan'ın iyi bir askerlik geçmişi olduğunu anlatan Atılgan, müvekkilinin seminer grubunda yer aldığını ve semire katıldığını kaydetti. 2009 yılında operasyonların yapılmaya başladığını anımsatan Atılgan, "Dijital veriler müvekkil tarafından hazırlanmamıştır. Hangi bilgisayarda hazırlandığı belli değildir müvekkilin bunları hazırladığına dair bir bilgi yoktur. Belgelerde imza ve ikrar, tanık anlatımı yok, ama "olsun seminere katıldınız sizin sunumlarınızla Balyoz Planı örtüşüyor' deniliyor. Bütün dayandığı benzeşme ve 18 yıl hapis veriliyor" değerlendirmesinde bulundu. Ortada bir cebir olmadığını kimsenin de cebirden şikayet etmediğini ifade eden Atılgan, sözlerine şöyle devam etti:

"Bir asker hizmet emri aldıysa bunu yorumlayamaz, tartışamaz ve derhal yerine getirmek zorundadır. Suç teşkil ediyorsa emri veren mesuldür. Yerel Mahkemede "müvekkilim hizmet emri yerine getirmiştir suç varsa Çetin Doğan'ındır o yargılanmalıdır' dedim. Doğan "bu emri ben verdim, bir sorumluluk varsa beni yargılayın' dedi. Yurdaer Olcan bir hizmet emrini yerine getirmiştir. Gizlilik varsa ve gizlilik halinde işlenmişe emri verenler yargılanmalıdır. Burada egemen harekat planı görüşülmüştür. O seminer de ülkenin başına gelecek en büyük faaliyetlerin nasıl engelleriz görüşülmüştür. Önce tahliye ardından da kararın bozulmasını istiyoruz" dedi. Duruşmaya yarın kaldığı yerden devam edilecek.

- Ankara

Kaynak: ANKA / Güncel

Lütfü Sancar Yakup Akyüz Çetin Doğan Yargıtay Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title