Balyoz Planı Davası Temyiz Duruşması
Sanık Dursun Çiçek'in kızı ve avukatı Çiçek: "Delillerin tartışılması safhasını, bizleri oyaladığını zannederek geçiştiren ilk derece mahkemesi, gerçeklerin üstünü örter şekilde delilleri toplamamış, tanıkları dinlememiş, bilirkişi raporu alınması yönündeki talepleri karşılamadan ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre, ceza artırımına gittiği halde, müvekkile ek savunma hakkı vermeden karar vermiştir" Avukat Dağlı: "Ankara'da tarafsız hakimler var. Şimdi o sayın hakimlerin huzurundayım" "Bu kamu davası maalesef ceza muhakemesinin tüm prensipleri gözardı edilerek hükme bağlanmış bir hukuk ayıbıdır" Yargıtay 9. Ceza Dairesine duruşmalı temyiz istemiyle başvuran 117 avukattan 17'sinin savunması tamamlandı. Diğer avukatların savunmalarına pazartesi gününden itibaren devam edilecek
Emekli Oramiral Özden Örnek ile emekli orgeneraller Halil İbrahim Fırtına ve Çetin Doğan'ın da aralarında bulunduğu 361 sanıklı "Balyoz Planı" davasının, Yargıtay 9. Ceza Dairesindeki temyiz duruşmasına devam edildi.
Sanık Dursun Çiçek'in kızı ve avukatı İrem Çiçek, müvekkilinin sadece bir isim listesinde adı yer aldığı için 16 yıl hapisle cezalandırıldığını öne sürdü.
Müvekkilinin kendisiyle hiçbir illiyet bağı olmayan, sahteliği 26 ayrı bilirkişi raporuyla tespit edilmiş bir CD'de adının bulunduğu gerekçesiyle tutuklandığını ifade eden Çiçek, sonrasında kim tarafından, ne zaman ve nerede hazırlandığı tahkikat aşamasında araştırılmayan 2 sayfalık listede adı olduğu gerekçesiyle mahkum edildiğini aktardı.
Çiçek, daha sonra söz konusu listeyi heyete gösterdi.
Baransu tarafından verilen CD'nin imajının derhal alınması gerekirken sonradan alındığını öne süren Çiçek, CD'nin hukuki delil niteliği taşımadığını savundu.
CD'nin 2 ve 3. kez imajının alındığını ve son hale getirildikten sonra kendilerine verildiğini ileri süren Çiçek, mahkumiyete dayanak CD üzerinde değişiklik yapıldığının bilirkişi raporlarıyla ortaya konulduğunu söyledi. İrem Çiçek, şunları kaydetti:
"Delillerin tartışılması safhasını, bizleri oyaladığını zannederek geçiştiren ilk derece mahkemesi, gerçeklerin üstünü örter şekilde delilleri toplamamış, tanıkları dinlememiş, bilirkişi raporu alınması yönündeki talepleri karşılamadan ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre, ceza artırımına gittiği halde, müvekkile ek savunma hakkı vermeden karar vermiştir.
Sayın yargıçlar, en basit davada bile kovuşturma aşamasında bilirkişi raporu alınırken, kişilerin müebbet hapis istemiyle yargılandığı bir ağır ceza yargılamasında, bilirkişi raporu almaktan kaçınmanın, maddi gerçeğin ortaya çıkmasını engellemenin, dosyada mevcut bilimsel raporları da görmezden gelmenin nedeni nedir? Frederic Bastiat'nın söylediği gibi, ne yazık ki hukuk kendi asli amacının tam aksi istikamete yöneltilerek, her türlü hırs ve kinin silahı haline dönüştürülmüştür. Sayın Dairenizden talebimiz, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin hükmü etkileyecek şekilde, usul ve esasa yönelik hukuka aykırı kararını bozmanız ve masumiyet karinesi ile adil yargılanma hakkı ihlal edilerek 3 yıldır tutsak edilen müvekkilimin tahliyesine karar vermenizdir."
-"Savunma yok sayıldı"-
Ahmet Feyyaz Öğütcü ve Özer Karabulut'un avukatı Yağız Ali Dağlı ise yerel mahkemedeki yargılamayla ilgili "Adaletin tecellisi için yargının üçlü sacayağının vazgeçilmez tarafı olan savunma, bu mahkemelerce etkisizleştirildi, hatta yok sayıldı" dedi.
Savunmanın delillerinin, tanıklarının, kanıt toplama taleplerinin duruşmalarda değerlendirilmediğini savunan Dağlı, geçerli delil olarak sadece iddianame, gizli tanıkların beyanları, adlı veya adsız ihbar mektupları ve kovuşturma yerine soruşturmada yapılan bilirkişi değerlendirmelerinin kabul edildiğini söyledi.
Devlet aleyhine işlenen suçlara ilişkin davalarda bilirkişi kurumu olarak hep devlete bağlı olan TÜBİTAK'ın seçildiğini dile getiren Dağlı, "Özel yetkili mahkemeler TÜBİTAK'dan 'şu kişi olsun' diye devamlı talepte bulundu. Bizler bu kişinin adını duyunca 'eyvah, hiçbir şekilde bu rapor doğru, tarafsız gelmeyecek' diye itiraz ettik ama mahkeme tarafından kabul edilmedi" ifadesini kullandı.
"Bu kamu davası maalesef ceza muhakemesinin tüm prensipleri gözardı edilerek hükme bağlanmış bir hukuk ayıbıdır" diyen Dağlı, "Şaşırdığımız diğer husus başsavcılığın, usul ve esasa ilişkin olarak müdafilerce günlerdir delilleriyle ortaya konulan haksızlıkları, hataları ve ceza mahkemesine aykırılıkları maalesef tebliğnamesinde hiç değinmemiş olması, bunları bozma sebebi yapmayıp görmezden gelmesidir" değerlendirmesinde bulundu.
Dağlı, Yargıtay 9. Ceza Dairesi heyetine olan güvenini dile getirirken, "Ankara'da tarafsız hakimler var. Şimdi o sayın hakimlerin huzurundayım" diye konuştu.
Müvekkili Ögütçü'nün, dava konusu olay tarihinde Kuzey Deniz Saha Komutanı, Karabulut'un ise Deniz Harp Okulu Komutanı olduğunu belirten Dağlı, her ikisinin de görev ve konumları itibarıyla seminere katılmadıklarını söyledi.
Yargıtay 9. Ceza Dairesine duruşmalı temyiz istemiyle başvuran 117 avukattan 17'sinin savunması tamamlandı. Diğer avukatların savunmalarına pazartesi gününden itibaren devam edilecek. - Ankara