Balyoz Planı Davası Temyiz Duruşması
Emekli Oramiral Örnek'in avukatı Eskiyerli: "Müvekkilim hakkında ileri sürülen yegane deliller, imzasız, hangi bilgisayarda üretildiği belli olmayan, kendisiyle ilgisi bulunmayan dijital verilerdir" "İsnad edilen suçun müvekkilin göreviyle ilgili olduğunda şüphe yoktur. Bu suçtan yargılama yapma yetkisi Anayasa Mahkemesindedir" "Müvekkilimin mahkumiyeti için hiçbir maddi delil yoktur. Ne evinde ne arabasında dijital verilere rastlanmış bir kişi değildir"
Aralarında emekli Oramiral Özden Örnek ile emekli Orgeneraller Halil İbrahim Fırtına ve Çetin Doğan'ın da bulunduğu 361 sanıklı "Balyoz Planı" davasının, Yargıtay 9. Ceza Dairesindeki temyiz duruşmasına devam edildi.
Sanık Örnek'in avukatı Dinçer Eskiyerli, mahkeme heyetinin bilgisi ve tecrübesi ışığında İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi kararının bozulacağına olan inancını koruduğunu belirtti.
Davanın Türkiye Cumhuriyeti Devletinin omurgasının esaslı unsurlarından biri olan Türk Silahlı Kuvvetlerini ve Türk milletini yakından ilgilendirdiğini savunan Eskiyerli, "Bu nedenle bu dava Türkiye Cumhuriyeti'nin görülmüş ve görülmekte olan en önemli davası özelliğini taşımakta ve diğer davalardan
sadece dijital verilere dayandığı için ayrıcalık arzetmektedir" dedi.
Dijital verilerde birçok sahtecilik olduğunun ortaya konduğunu ileri süren Eskiyerli, Örnek'in Deniz Kuvvetleri Komutanlığı yaptığını, hükümetten ve devletten üstün hizmet nişanı aldığını anımsattı.
Anayasa'nın 148. maddesine göre, Genelkurmay Başkanı ile kuvvet komutanlarının görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan'da yargılanmasının öngörüldüğünü anlatan Eskiyerli, "İsnad edilen suçun müvekkilin göreviyle ilgili olduğunda şüphe yoktur. Bu suçtan yargılama yapma yetkisi Anayasa Mahkemesindedir" diye konuştu.
Anayasa değişikliğinden sonra buna benzer bir soruşturma evrakının o dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yalpman, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İbrahim Fırtına hakkında açıldığını ve mahkemenin yetkisizlik kararı vererek dosyayı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdiğini dile getiren Eskiyerli, "Anayasanın açık hükmüne rağmen İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi itirazı reddetmiş ve görevsiz olduğu konuda bu davaya bakmayı sürdürmüştür. Hükmün bozulması zaruridir. Bizim için her mahkeme kutsaldır ancak bu kanun hükmü uygulanmamıştır. Bizim Anayasa Mahkemesinde yargılanmamız lazım" değerlendirmesinde bulundu.
Savunmanın lehine olan kısımların dosyadan çıkarıldığını, delil toplamaya yönelik taleplerin tamamının reddedildiğini savunan Eskiyerli, iddianamenin kurgusunda darbeyi engellediği ileri sürülen dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ve Kara Kuvvetleri Komutanı Yalman'ın dinlenmemesini de eleştirdi.
Eskiyerli, "Darbeyi önlediği iddia edilen Özkök ve Yalman'ın darbeyi ne zaman ve nasıl engelledikleri bilinmemektedir. Bizim talebimize gerek yok, mahkemenin kendisinin çağırması lazım. Dönemin en önemli tanıkları onlar. Bu kişiler bu mahkemede nasıl dinlenmezler" diye konuştu.
-"40 senedir avukatım böyle dava görmedim"
Son derece olumsuz koşullarda 2,5 sene dava süreci yaşandığını, sanıkların bu süreçte tutuklu kaldıklarını söyleyen Eskiyerli, "Ben 40 senedir avukatım böyle dava görmedim" dedi. Eskiyerli, "Müvekkilimin mahkumiyeti için hiçbir maddi delil yoktur. Ne evinde ne arabasında dijital verilere rastlanmış bir kişi değildir. 'Suga Planı' önümüze konuldu, bu planı siz mi yaptınız, yapmadınız mı diye. İmzasız bir belge, dijital veri. Onun dışında bizimle ilgili ses kaydı, hiçbir şey yok. Sadece suga isimli planın üzerinde Özden Örnek yazdığı için yargılanıyoruz. Aleyhimize tanık ifadesi de yok" açıklamasını yaptı.
Örnek'in, 5-7 Mart 2003 tarihindeki 1. Ordu seminerine katılmadığını, katılmasının da öngörülmediğini anlatan Eskiyerli, şunları kaydetti:
"Müvekkilim hakkında ileri sürülen yegane deliller, imzasız, hangi bilgisayarda üretildiği belli olmayan, kendisiyle ilgisi bulunmayan dijital verilerdir. İddianame ve gerekçeli kararda denizci subaylarla ilgili tek delilin bu dijital veriler olduğu bilindiğinden, delil yetersizliğinin görüldüğü noktada seminerdeki konuşmalar ortaya atılmış ve değiştirilmeye çalışılmıştır. Seminerdeki konuşmalar, o kişileri bağlar. Seminerdeki bir konuşma nedeniyle müvekkilimin suçlanması mümkün değildir.
Müvekkilimin suçluluğuna kanaat getirilebilmesi için bu dosyaların müvekkilim tarafından oluşturulduğunun kuşkudan uzak delillerle kanıtlanması gerekir. Biz aksini iddia etmeyeceğiz, iddia eden ispatlayacak. Bunun kesin delillerle ispatlanması halinde suçun unsurları ve seminer içeriği tartışılabilir. Aksi halde müvekkilimin suçsuzluğunun kabulü gerekir."
-"Saçma yönü kısmi seferberlik"
İddianamenin kurgusuna göre Örnek'in Suga Planı doğrultusunda darbeye zemin hazırlamakla görevli olduğunun öne sürüldüğünü aktaran Eskiyerli, bunun için amacın Yunanistan ile çatışmaya varmayan gerginlik yaratarak kısmi seferberlik ilanı sağlamak olduğunu belirtti.
Dosyada bu konuda zaman çelişkileri bulunduğunu öne süren Eskiyerli, 1. Ordu Komutanlığı görevine geldiğinde 2003 Ağustos'unda emekli olacağını bilen Çetin Doğan'ın planı bu süreye göre ayarlaması gerektiğini savundu.
Planda öngörülen eylemlerin bu 5,5 ayda yetişemeyeceğini anlatan Eskiyerli, "Saçma yönü Ege'de gerginlik yaratılınca kısmi seferberlik neden ilan edilmesidir" dedi.
Kardak krizi gibi çeşitli örnekler veren Eskiyerli, "Suga Planı uydurmasının en saçma kısmı şudur, Yunanistan ile gerginliği artırıp seferberlik ilan ettirilmesi kolay bir iş değildir. Yunanistan ile birçok gerginlik yaşanmış ama seferberlik ilan edilmemiştir" diye konuştu.
Suga Planı'nın görev bölümüne göre alt birlikler kurulduğunu, bunlardan birinin de Ankara Birliği dile getiren Eskiyerli, birliğe verilen görevlerden birinin Ege adalarına yönelik faaliyetler, Yunan deniz ve hava unsurlarının takibi, Güney Ege'de operasyona hazır beklemek olduğunu dile getirdi.
Eskiyerli, "Ankara Birliği bu eylemleri gemileriyle mi yapacak, yazanlar hiç mi haritaya bakmamıştır? Bu hareketi Ankara'daki bir birliğinin yapması beklenseydi, gemilerini de Ankara'da parketmesi düşünülürdü" ifadesini kullandı.
Yerel mahkeme kararının yanlış olduğunu ve hukuki verilere dayanmadığını öne süren Eskiyerli, şöyle devam etti:
"Mahkemenize inanmasaydım buraya gelmezdim. Bu kararın bozulacağına inanıyorum. Bu davanın bozulması lazım. Özellikle istediğim şu, uzun zamandan beri sıkıntılıyız. Bu iş şuna dönmeye başladı, artık ceza, tahammül sınırını aştı. Bu bakımdan tahliyemizi istiyoruz. Lütfen dosyayı bir an evvel inceleyin, eksillikleri lütfen bir an önce görün. Lütfen müvekkilleri ve diğerlerini tahliye edin. Bu davayı rahatlatın. Kararı bozun, gidelim yargılanalım ama bu şekilde kabulü mümkün değil." - Ankara