Haberler

Balyoz Planı Davası Yargıtay'da Sanık Avukatı Dizdar.

Abone Ol

361 sanıklı Balyoz Planı Davası'nın temyiz duruşmasına Yargıtay 9 361 sanıklı Balyoz Planı Davası'nın temyiz duruşmasına Yargıtay 9.Ceza Dairesi'nde devam edildi.13 sanığın avukatı Günizi Dizdar'ın savunmasına "tutuklu", "tutsak" tartışması...

361 sanıklı Balyoz Planı Davası'nın temyiz duruşmasına Yargıtay 9 361 sanıklı Balyoz Planı Davası'nın temyiz duruşmasına Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nde devam edildi. 13 sanığın avukatı Günizi Dizdar'ın savunmasına "tutuklu", "tutsak" tartışması damgasını vurdu. Dizdar, "Kardeşim de komutandır elimiz yüreğimizde bekledik geçen sene emekli oldu da rahatlık, ;'yırtmışızdır umarım' diye. Amiral olacak kalitede insanlar kaçışıyorlar "aman bize de bulaşmasın' diye. Kurtlar dumanlı havayı sever. Savaş zamanı yapamayacaklarını böyle mi yapacaklar bize. Bu dış güçlerin işi artık buna iniyoruz. Yargı yanıltılmak suretiyle savaş zamanı içeri alamayacakları bu kadar komutanı "tutsak' olarak içeride tutuyor bu global güç" diye konuştu.

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde Balyoz Davası'nda Eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek ve eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral İbrahim Fırtına'ya 20 yıl hapis kararı çıkmıştı. 361 sanıklı Balyoz davasının temyiz duruşmasına Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nde devam ediliyor. 13 sanığın avukatı olan Günizi Dizdar, duruşmanın öğleden sonraki oturumunda 11 sanık yönünden savunmasını yaptı.

Berker Emre Tok'un 2 yıldır tutuklu olduğunu ve isnat edilen fişleme, izleme ve takip suçu tarihinde henüz darbe yapılacağı iddia edelin hükümetin kurulmadığını söyleyen Dizdar, "Müvekkilim ortada 1. Ordu semineri yokken oluşmamış bir hükümete karşı harekete geçtiği iddiası mantıken ve hukuken ne kadar mümkün yüksek anlayışınıza sığınıyorum. Bunlar dosya değil, insan ve aile sizler bunu çok iyi biliyorsunuz bu muamele bizi çok incitiyor. Olamazlıklarla 16 yıl mahkumiyet veriliyor. 6 adet imzasız veri var ortada sadece" dedi.

-SUÇ TARİHİNDE DENİZİN 200 METRE ALTINDA-

Sanık Bülent Olcay'ın kendini anlatmak istemeyen bir komutan, gemi görevinde olduğunu bilgisayar kullanmadığını anlatan Dizdar, sanık Engin Kılıç'la ilgili şöyle konuştu:

"Engin kılıç, çok zor koşullarda okumuş. Erzurum'da doğmuş 10 çocuklu bir ailenin çocuğu. Lise sonuna kadar Kızılay yardımı ile okumuş. Harp okuluna girebilmesi için bir teminat kefil gerekiyor. Neredeyse sokaktan geçen bir adam imza verdiği için Harp okulunu bitirebilmiş imza veren ise bir büfecidir. Denizaltı gemilerinde çalışıyor. Deniz Harp Akademisi birincisi ve NATO'da da görev yapmıştır. Bu insan filo komodoru yani 5 geminin komutanı. Seminere katılmamış sadece personel listesinde adı var. Sadece bir dijital veri yollarında ismi ver imzada yok başka görevle alakalı ismi geçmiyor. Bir tek dijital veri yolunda birde personel listesinde adı var.

Sadece hukuktan ürküyorlar, hukuk kötü insanların elinde farklı hale dönüştürülürse diye. Bir bakışınız bir hareketiniz onları çok etkiliyor. Hemen soruyorlar ilgileniyorlar mı, anladılar mı, iyi anlatıyorsunuz' diyorlar. Bunlar bu kadar hassas insanlar. Verilerden angajman kuralları yönergesinde teklif sunduğu belirtiliyor ama o tarihte müvekkilim su altında. Dalış karnesi var bu resmi bir belgedir. 200 metre suyun altında dalışta ama suç işlemiş."

-AMİRAL OLACAK KOMUTANLAR KAÇIŞIYOR BİZE BULAŞMASIN DİYE-

Müvekkili Fahri Can Yıldırım'ın suç tarihinde Muğla Devlet Hastanesi'nde ameliyat olduğunu anlatan Dizdar, "Bütün evraklarda kendisine bir görev verilmemiş görünüyor. Zaten kendisi seminer öncesi ne seminer sonrası Türkiye'de değil, yurtdışında görevli" diye konuştu. Toplantıya katıldığı söylenen tarihte İsrail Hayfa'da uluslararası bir görevde olduğunu bunun da resmi belgelerle kanıtlandığını anlatan Dizdar, verileri yazanların kısa adlarının farklı olduğunu savundu. Sunduğu belgelerin incelenmesine teşekkür eden Dizdar, "Gösterdiğim belgeleri incelediğiniz için teşekkür ederim. Çünkü biz kendimizi İstanbul'da dinletemedik bile" dedi.

Sanık Mehmet Cem Okyay'ın eski Yugoslavya ktirizinde NATO'da görevli olduğunu Harp Akademilerini birincilikle kazandığını, tutuklu bulunduğu süre içinde Gebze Yüksek Enstitüsünden yüksek lisans yaptığını anlatan Dizdar, müvekkilinin bir amiralin tutuklanmasında görevlendirildiği iddia edildiğini, tutuklayacağı amiralin bile ifadesinde böyle bir takibin fiziken mümkün olmadığını söylediğini anlattı.

Dijital verilerde adalarda azınlıkları ve Fatih'te laikleri tahrik edecek şekilde görevlendirildiği iddia edilen müvekkilinin plan tatbikat subayı olduğunu, iddia edilen görevdeki gibi bir eğitim almadığını kaydeden Dizdar, "Kardeşimde komutandır elimiz yüreğimizde bekledik geçen sene emekli oldu da rahatlık, 'yırtmışızdır umarım' diye. Amiral olacak kalitede insanlar kaçışıyorlar "aman bize de bulaşmasın' diye. Kurtlar dumanlı havayı sever. Savaş zamanı yapamayacaklarını böyle mi yapacaklar bize. Bu dış güçlerin işi artık buna iniyoruz. Yargı yanıltılmak suretiyle savaş zamanı içeri alamayacakları bu kadar komutanı tutsak olarak içerde tutuyor bu global güç" diye konuştu.

-BİZİ ZORLAMAYIN-

Mete Demirgil'in dijital veri hazırlamakla suçlandığını, suç tarihinde askeri veya sivil ortamda bilgisayar ağı sistemi ve bilgisayarı olmadığını mahkemede ispat ettiklerini söyleyen Dizdar'ın "tutsak" ifadesini kullanması üzerine Ertuğrul uyarı yaptı.

Savunmanın dokunulmaz olduğunu, kesilemeyeceğinin altını çizen Ertuğrul, "Devletin yargı organlarını hedef alan ve onu küçük düşürmeye yönelik söylemlerden önemle kaçınılmasını istiyorum. Bu duruşmanın hiçbir avukat, basın mensubu hakkında cezai tahkikata bırakılmamasını gönülden arzu ediyoruz. Ancak bizi zorlamayın. Devletin yargı organlarını hedef alan söz ve söylemlerden kaçının. Tutsak kelimesi... Bunun devletin kurumlarıyla yapıldığını söylemek çok düşündürücüdür. Bütün müdafileri uyarıyorum, duruşmayı başladığımız gibi bitirelim" dedi.

-DÜŞMAN ESİR ALINIR, SANIK TUTUKLANIR-

Nuri Selçuk Güneri'nin savunması sırasında Ertuğrul'un sözlerine avukat Dizdar, "Her türlü hakareti yedik bazen söylemeyince olmuyor. Türkiye tarihinde olmamıştır, demiyorum ama bir yarbayın böyle bir pozisyonda olması onun plan ve becerisini aşıyor" şeklinde yanıt verdi. Ertuğrul ise "Düşman esir alınır, sanık tutuklanır" deyince Dizdar, kastının düşman demek olmadığını belirtti. Dizdar, müvekkili hakkında hukuki delil olmadığını savunarak beraat ve tahliyesini talep etti. Önder Çelebi, ifadeye çağrıldığında Girit'te NATO'da bir Yunan subayın emrinde çalıştığını anlatan Dizdar, müvekkilinin iki dijital listede adının geçtiğini ve söz konusu verilerin sahte olduğunu savundu. Çelebi'nin Yassı Ada'da götürülecekler konusunda, görevlendirilecek personel listesinin hazırlanmasına katkı sağlamakla suçlandığını belirten Dizdar, atılı suçla ilgili bir icrasının olmadığını, cebir ve şiddete karışmadığını, eksik soruşturma yapıldığını söyledi.

-DENİZLERDE HÜKÜMET ALEYHİNE NE YAPILABİLİR-

Dizdar, deliller arasında yer alan "Anfibi Takım Timi" diye bir oluşumun olmadığını anlattı. Müvekkili Yusuf Afat'ın 40'ın üzerinde takdir madalyası olan Deniz Piyade subayı olduğunu anlatan Dizdar "Denizlerde ne yapılabilir, hükümet aleyhine nasıl bir şey yapılabilir? Takdirlerinize sunuyorum. Delil olmadığı için verilen hükmün insafsızlık olduğunu düşünüyorum" dedi. Dizdar, müvekkili Zafer Erdim İnal'ın ise suç ansıda yapılan dönemde ateşelik mesafesinde görevde olduğunu söyledi.

(YE/ÖZK) - Ankara

Kaynak: ANKA / Güncel

Çetin Doğan İstanbul Yargıtay Ordu Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title