Balyoz Planı Davasında Gerekçeli Karar Açıklandı
Balyoz Planı Davası'nın gerekçeli kararında "TSK'daki teamüller gereği 2003 yılı Yüksek Askeri Şurasında Deniz Kuvvetleri Komutanı olacak Donanma Komutanı Özden Örnek ve Hava Kuvvetleri Komutanı olacak Harp akademiler Komutanı Orgeneral Halil"...
Balyoz Planı Davası'nın gerekçeli kararında "TSK'daki teamüller gereği 2003 yılı Yüksek Askeri Şurasında Deniz Kuvvetleri Komutanı olacak Donanma Komutanı Özden Örnek ve Hava Kuvvetleri Komutanı olacak Harp akademiler Komutanı Orgeneral Halil İbrahim Fırtanı ile mutabakata vardığı anlaşılan 1. Ordu Komutanı orgeneral Çetin Doğan'ın 28 Şubat sürecinde elde edilen kazanımlardan istifade edilememesi ve ülkede hızlı bir zemin kayma gerekçesi yaşandığı gerekçesiyle iktidarı hükümetten uzaklaştırma ve bu amaç doğrultusunda Kara, Deniz ve Hava unsurları olarak hareket ve eylem planları hazırlama ve hazırlanan eylem planlarını gerçekleştirebilmek için TSK'nın yasal hiyerarşik yapısı dışında ayrı bir hiyerarjik yapılanma gitme kararı aldıkları anlaşılmıştır" denildi.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Balyoz Planı Davası'nın gerekçeli kararını açıklandı. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 237 sanık hakkında verilen mahkumiyet ve 36 sanık hakkında verilen beraat kararını onarken, 25 sanık hakkında verilen mahkumiyet kararını yeterli delil bulunmadığından, 63 sanık hakkındaki mahkumiyet kararlarını ise "sanıkların eylemlerinin suç için anlaşma suçu" kapsamında kalması gerekçesiyle bozdu. Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin Balyoz Planı Davası'nın 67 sayfalık gerekçeli kararı açıklandı. 237 sanığın mahkumiyetinin onandığı kararın gerekçesinde, yargılamayı mahkemenin olağan yargı yeri statüsünde ve doğal hakim ilkesine uygun olduğu anlaşıldığından sanıklar ve müdafilerinin ayrıca anayasaya aykırılık iddiasının ciddi bulunmadığı ifade edildi. Gerekçeli kararda, BM İnsan Hakları Konseyi keyfi Tutuklamalar Çalışma Gurubunun dava görülürken dava kapsamındaki tutuklamaların adil yagrılama normlarında keyfiliğine değinen ve yargısal niteliği bulunmayan kararının daire bakamından bağlayıcılığı bulunmadığı belirtildi. Gerekçede, MHP Milletvekili Engin Alan'a yüklenen suçun yasama dokunulmazlığının istisnası kapsamında kaldığı bu nedenle kovuşturma yapılmasına engel bir durum bulunmadığı kaydedildi.
Delilerin irdelendiği Gerekçede, dijital delillerin yapısı gereği manipülasyona açık olduğunun bilindiği kaydedilerek, "Dijital deliller de biyolojik ve benzeri diğer tüm deliller gibi sanıklar yada başkaları tarafından çeşitli şekillerde gizlemeye değiştirilmeye bozulmaya elverişlidir. Sanıklar veya başkaları tarafından delillerin yok edilme silinme, gizlenme değiştirilme veya bozulmak istenmesi o kadar olağandır ki yasa koyucu maddi gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi bakımından büyük bir tehlike oluşturan bu fiilleri ayrı bir suç olarak veya nitelikli hal olarak düzenlenmiştir" denildi.
-"İKTİDARI HÜKÜMETTEN UZAKLAŞTIRMAK İÇİN TSK'NIN DIŞINDA HİYERARJİSİ DIŞINA ÇIKILMIŞTIR"-
Dijital delilenin elde ediliş ve muhafaza şekillerinin usule uygun olduğu ve hukuka uygun delil olarak hükme alınmalarının neticesine varıldığının ifade edildiği gerekçede, dijital delillerin ele geçirilmesinden sonra kolluk veya adli makamlar eline değiştirilmiş olduğuna ilişkin iddiaların gerçeği yansıtmadığının açıkça anlaşıldığı kaydedildi.
Gerekçeli kararda, Sanıklar Çetin Doğan ve Cem Aziz Çakmak'ın AİHM'e yapıkları başvurularında anımsatılarak, "Dosya kapsamında yer alan ve hükme esas alınan dijital delillerin esasını korudukları, ilişkin oldukları olayları temsil niteliklerinin ortadan kalkmadığı, ulaşılma, elde ediliş ve muhafaza şekillerinin usule uygun olduğu, açıklanan kabule göre; hayatın olağan akışına, akla ve mantığa uygun bulunduğu ve böylelikle de hukuka uygun deliller olarak hükme esas alınmalarının isabetli olduğu neticesine varılmıştır" değerlendirmesine yer verildi.
Gerekçeli kararda, "Türk Silahlı Kuvvetlerindeki teamüller gereği 2003 yılı Yüksek Askeri Şurasında Deniz Kuvvetleri Komutanı olacak Donanma Komutanı Oramiral Özden Örnek ve Hava Kuvvetleri Komutanı olacak Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Halil İbrahim Fırtına ile mutabakata vardığı anlaşılan 1. Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan'ın, 28 Şubat sürecinde elde edilen kazanımlardan istenilen düzeyde istifade edilememesi ve ülkede hızlı bir zemin kayması yaşandığı gerekçesiyle, serbest demokratik seçimlerle iş başına gelmiş siyasi iktidarı hükümetten uzaklaştırma ve bu amaç doğrultusunda kara, deniz ve hava unsurları olarak harekat ve eylem planlan hazırlama ve hazırlanan planları gerçekleştirebilmek için Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yasal hiyerarşik yapısı dışında ayrı bir hiyerarşik yapılanmaya gitme kararını aldıkları anlaşılmıştır. Bu kapsamda l.Ordu Komutanı Çetin Doğan'ın, ittifak ettiği ast birlikleri olan 2, 3, 5 ve 15. Kolordu Komutanlarından, kara unsurlarına ait harekat ve eylem planlarında görev alacak askeri personelin belirlenmesini istediği; 2, 3, 5 ve 15. Kolordu Komutanlıkları ile l.Ordu ve Harp Akademileri Komutanlığınca belirlenen isimler üzerinden Balyoz Güvenlik Harekat Planının eki olan "görevlendirmede yetkili personeli" belirleyen EK-A listesinin oluşturulduğu anlaşılmıştır" denildi.
-20 BİN GERÇEK KİŞİ-
Yürütme organını cebren ıskat veya vazife görmekten cebren men etmek için hazırlanmış elverişli bir plan olan Balyoz Güvenlik Harekat, Suga Harekat ve Oraj Hava Harekat planları ile diğer planların ve bunlara ilişkin organizasyon, görevlendirme ve bu görevlendirmelerin gereklerine dair çok geniş bir coğrafi alana yayılan, yaklaşık 20 bin gerçek kişi ve kurumu ilgilendiren 2003 yılına ait bilgi ve değerlendirmeleri içeren çalışmaların, ileri sürüldüğü gibi tamamen kurgulanmış, asılsız ve sahte olduğu yönündeki savunmaların dosya kapsamına ve hayatın olağan akışına uygun olmadığının anlaşıldığına dikkat çekilen gerekçede, şöyle denildi:
"Bu sahteciliğin gerçekleştirilmiş olabileceğinin ileri sürüldüğü tarihler, yapılan çalışmaların kapsam ve ayrıntıları ile sanıklarn görev, unvan ve çalışma alanlarının uyumu, yine yapılan tüm çalışmaların suç tarihine ilişkin siyasi konjonktüre uygunluğu ile gerçekleştirilmek istenen amaç suça matufiyeti göz önüne alındığında; yıllar öncesine ait geniş bir alanı ilgilendiren detaylı bilgilerle yıllar sonra bu çap ve içerikte bir plan ve eklerinin kurgu olarak isabetli bir biçimde hazırlanmış olmasının hükme esas alınan bilirkişi raporundaki tespitler de dikkate alındığında mümkün görülmediği, dosyada bulunan planlar, ekleri ile tüm belgelerin suç tarihinde sanıklar tarafından amaç suça yönelik olarak gerçekleştirilmiş bir anlaşma ile bu anlaşmayı takiben gerçekleştirilmiş icra hareketlerini gösteren belgeler olduğu sonucuna varılmıştır. Bu kapsamda; oluşumun yasadışı olması, çalışmanın kapsamı, nispeten kısıtlı imkan ve personelle hukuka aykırı olarak ve gizlice yapılması ile tanıkların anlatımları da nazara alındığında; planlama, görevlendirme ve çalışmaların askeri hiyerarşiye, yazışma şekil ve tekniklerine uymadığına ve belgelerin içeriğine ilişkin itirazlar yerinde görülmemiştir."