Başbakan Yardımcısı Arınç Açıklaması
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Adnan Menderes'in kabrini ziyaretinin, sadece gösteriden ibaret kalmaması gerektiğini belirterek, "Aynen 27 Mayıs gibi, aynen 12 Eylül gibi bu işi yapmaya niyetlenmiş"...
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Adnan Menderes'in kabrini ziyaretinin, sadece gösteriden ibaret kalmaması gerektiğini belirterek, "Aynen 27 Mayıs gibi, aynen 12 Eylül gibi bu işi yapmaya niyetlenmiş insanlara avukatlık yapmaya devam edersen, bu gidip bir demet çiçek koymak boşuna" dedi.
Arınç, Olay TV Ankara Temsilciliği'nin yenilenmesi dolayısıyla ana haber bültenine katılarak, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Adnan Menderes'in kabrini ziyaret etmesine yönelik soru üzerine Arınç, Menderes'in uyduruk bir mahkemede yargılanıp idam edildiğini söyledi.
Menderes'in halkın sevgilisi olduğunu, halka güzel hizmetler yaptığı için idam edildiğini dile getiren Arınç, milletin Menderes ve idam edilen arkadaşlarını hatırladığını, onları idama götürenleri anmadığını ve unutmak istediğini vurguladı.
Kılıçdaroğlu'nun, Menderes'in kabrini ziyaret edip "Ezberleri bozmaya geldim, tarih bize ders verdi" gibi sözlerle itirafta bulunmasını fevkalade olumlu bulduğunu dile getiren Arınç, "Bu, güzel bir davranıştır. Keşke her siyasetçi kendisiyle veya partisiyle ilgili konularda eski yanlışlarını düzeltme imkanı bulabilse ve gerçekten bunu samimiyetle ifade edebilse diye düşünüyorum. Bu, sadece bir gösteri olarak kalmamalı diye düşünüyorum" dedi.
CHP'nin Türkiye'de iki büyük darbenin ve darbe arasındaki muhtıraların içerisinde, yerine göre katkı sağlamış bir parti olduğunu ifade eden Arınç, geçmişe bakıldığında her darbe ve muhtırada CHP'nin izlerinin görülebileceğini ifade etti.
Arınç, "Bu son ziyaret bütün bunların hepsini ortadan kaldıracak bir noktaya gelirse bu Türkiye adına muhteşem bir sonuç olur. Ama sadece gösteriden ibaret kalmamalı" diye konuştu.
CHP'nin, zarar gördüğü için 12 Eylül 1980 darbesini beğenmediğini ancak 27 Mayıs 1960 darbesine her zaman sahip çıktığını dile getiren Arınç, şöyle devam etti:
"Kılıçdaroğlu'nun yaptığı o bakımdan çok orijinal bir şey. Bütün CHP 27 Mayıs'a sahip çıkarken, bugün yeni CHP adına Kılıçdaroğlu artık 27 Mayıs'a da sahip çıkmayacağını gösteriyor. Buradaki samimiyeti nereden anlayacağız- Kalbini yarıp bakamadığımıza göre, yalan makinesine bağlayamayacağımıza göre, böyle bir şeye haddimiz de olmadığına göre, o zaman fiilleriyle ve hareketleriyle bu yaptığı samimi midir doğru mudur- 'CHP adına bir gelecek vadediyor mu' diye düşündüğümüzde bir tek şey yapmaları gerekiyor. Bundan sonra kendi içinde de bunu özümsemelidir. Mesela Deniz Baykal, bu ziyareti olumsuz bulmuştur. 'Menderes'in idam edilmesinde CHP'nin katkısı yoktur, bu da nereden çıktı' demiştir. Ona benzer çok fazla sayıda insanın da bu ziyareti beğenmediğini biliyorum. Eğer Sayın Kılıçdaroğlu, 'artık asker, darbe, muhtıra yok' diyorsa ve siyasi rakipleriyle sadece bir sivil muhalefet olarak baş edeceğini düşünüyorsa, bu çok güzel bir şeydir. İkinci yapacağı şey de şudur. Artık Silivri'nin avukatlığını yapmayacaktır. Yaparsa 'eski düşünce tekrar devam ediyor' diye düşünürüz.
Bugün Balyoz davasında askerler yargılanıyor. Nedir yargılanma sebepleri- Cunta oluşturmak, sivil hükümetleri devirmek için hazırlık yapmak, şunları şunları işlemek. Bu, işte eski darbe mantığıdır. Sen darbe mantığını bıraktığına göre hala Silivri'ye milletvekili gönderecek misin- Hala bunlar için orayı toplama kampı olarak ilan edecek misin- Bırakın yargı kararını versin. Onlar da general, orgeneral, albay, yarbay yargılanıyor ve suçları da anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüsse aynen 27 Mayıs gibi, aynen 12 Eylül gibi bu işi yapmaya niyetlenmiş insanlara avukatlık yapmaya devam edersen, bu gidip bir demet çiçek koymak boşuna."
-"Flaş isimler arayışı içinde değiliz"-
Numan Kurtulmuş ve Süleyman Soylu'nun dışında AK Parti'ye katılacak flaş isimler olup olmadığının sorulması üzerine Arınç, flaş isim arayışı içinde olmadıklarını söyledi.
Arınç, şöyle devam etti:
"Bizim Has Parti'ye parti olarak ihtiyacımız yok veya bir başka partiye parti olarak ihtiyacımız yok. Biz o partide siyaset yapıp da şimdi AK Parti'ye gelmeyi arzu eden, bizim de uygun gördüğümüz arkadaşlarımızla biraz daha güçlenmek, biraz daha kaliteyi yükseltmek amacındayız. Seçimlere gidene kadar kimin gelmesi uygun olursa hepsine kolumuzu, gönlümüzü açacağız. Süleyman Soylu bey geldi zaten. Numan bey de gelecektir. Belki başka arkadaşları onların, bizim de bildiğimiz arkadaşlar gelecektir, belki başka partilerden de gelmesi uygun görülenler olacaktır. Hepsine gönlümüz açık. Onlar gelirse bizim koltuğumuz gider endişesi içinde de değiliz. Kaliteli insanlara bu partide her yer helal. Yeter ki orayı hak etsin, çalışsın ve başarılı olsun."
Arınç, yerel seçimlerle ilgili bir soru üzerine de seçime hazır olduklarını söyledi. Her ay farklı anketlerle mevcut belediye başkanlarını halka sorduklarını belirten Arınç, gelecek süreçte hangi isimlerle devam edileceğine karar verileceğini vurguladı.
-"Ulusalcılık ve ulusçuluk dünyada tartışılan bir konu"-
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun, "Ulusçulukla hesaplaşma zamanı geldi" sözlerine yönelik eleştirileri değerlendirmesi istenen Arınç, Davutoğlu'nun siyasetçiliğinin yanında kitapları derslerde okutulan ciddi bir akademisyen olduğunu belirtti. Arınç, böyle bir akademisyenin konuşmasını tartışacak kişilerin de kendisiyle eşit düzeyde veya bu konuları iyi bilen kişiler olması gerektiğini söyledi.
Ulusalcılık ve ulusçuluğun bugün dünyada tartışılan bir konu olduğuna işaret eden Arınç, şöyle konuştu:
"Mesela Türkiye'de yeni anayasa yapılırken 'Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı esas alınsın, Türk vatandaşlığı kelimesi artık kullanılmasın' diyen çok büyük sayıda siyasetçi ve beklenti içerisinde olan çok sayıda insan var ve eminim yeni anayasa çıktığı zaman bütün partiler bu konuda anlaşmış olacaklar. Yani 'anayasal vatandaşlık' dediğimiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı prensibini kabul ederek, farklı etnik kökenlerin de kendilerini içinde bulacağı, üzülmeyeceği, sıkılmayacağı, tek tip bir milliyetçiliğin, tek tip bir ulusalcılığın içerisine sığmayacak, kendini rahatlıkla ifade edecek bir anlayışı beklediğini biliyorum. Dolasıyla o konuşmayı alıp madde madde irdelemeye çalışanlar olabilir. Biz onları okuruz ama sadece ulusçulukla ilgili ret veya inkarı buradan alıp da başka bir çerçeveye oturtmaya çalışmasınlar. Milliyetçilikse Ahmet Davutoğlu onlardan çok daha milliyetçidir. Biz de milliyetçiliğimizi kimseyle tartışmayız."
-"Terörle mücadele kararlılıkla devam edecek"-
Bülent Arınç, terör olaylarının son dönemde yoğunluk kazandığını belirterek, terörle mücadelenin geçmişte olduğu gibi bundan sonra da kararlılıkla devam edeceğini vurguladı.
Son yıllarda daha akılcı, sonuç alıcı yöntemlerle terörle mücadele ettiklerini dile getiren Arınç, "Birkaç ay içinde etkisiz hale getirilen terörist sayısı 500'ü geçti. Bu, daha etkin bir mücadele yönteminin sürdüğünü gösteriyor" dedi.
Arınç, Bingöl'deki terörist saldırıda yol tedbiri alınmadığına ilişkin eleştirilerle ilgili, "İşin içinde olan biri olarak söylüyorum, gereken tedbirler büyük bir itinayla alınıyor" diye konuştu.
Her olaydan sonra soruşturma açıldığına dikkati çeken Arınç, olayda ihmal, suikast, görevi kötüye kullanma olup olmadığının titizlikle takip edildiğini söyledi.
-"Bu davranışı CHP'de de tepkiyle karşılandı"-
CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç'un açıkladığı Oslo belgesinin yeni olmadığının altını çizen Arınç, "Sayın Koç, yeni bir olay diye bunu niçin ortaya attı, onu çözmüş değilim. Kaldı ki bu davranışı CHP'de de tepkiyle karşılandı" dedi.
Hükümetin terör örgütüyle görüştüğünün iddia edilemeyeceğini belirten Arınç, ancak MİT'in devlet adına bu görüşmeleri yapabileceğini, bunun da teşkilatın görev alanı içerisinde olduğunu vurguladı.
Bu tür görüşmelerin devlet adına geçmişte de yapıldığına, bundan sonra da yapılacağına değinen Arınç, şunları kaydetti:
"Şu anda böyle görüşmeler var mı- Ben 'görüşme oluyor' anlamında söylemiyorum ama bir örgütle bir araya gelerek Türkiye'nin selameti, huzuru, refahı bakımından eğer örgütün eylem yapamaz hale gelmesini şu veya bu şekilde temin etmek amacına yönelmişse bunu MİT de yapacaktır, başka görevli organlar da yapacaktır. Sayın Koç'un ben eminim ki bu çıkışını Sayın Genel Başkanları tasvip etmemiştir. Parti içerisinde çünkü Oslo sürecinin devam etmesini, bunda fayda olduğunu, terör örgütüyle bir şekilde bu konuların görüşülmesini isteyen belli bir kesim de var. Sağduyulu diyebileceğimiz, 'aman ne yapın yapın bu örgütün eylemleri son bulsun' diye yazan, çizen, konuşan bir entelektüel takım da var. Her şeyden önce her şehit cenazesine gittiğimizde, her anne babayı kucakladığımızda 'ne olur başka anneler ağlamasın, göz yaşları dökülmesin, gencecik fidanlarımız ölmesin, bu terörü bitirmek için ne gerekiyorsa yapın' diyen milyonlarca insan var. Bunu yapmak bizim görevimiz. Hükümet, devletin aygıtlarında görevli olan insanların bu konuda yaptığı çalışmalara karşı herhangi bir şekilde mani olacak değil."
Muhabir: Ferdi Türkten
Yayıncı: Murat Taydaş - ANKARA