Başbakan Yardımcısı Arınç Açıklaması
"(ODTÜ'de başörtülü kızlara yapılan sözlü saldırı) 'Bu görüntüler çok iyi oldu' diyecek birisini ben, bunu cevap olarak kullanacak birisini Türkiye'de artık tahmin etmiyorum. Bu barbarlık, çok yanlış bir şey" "(Suriye'ye olası müdahale) Her türlü hazırlığımız tamamdır. Bu hazırlıkların tek tek neler olduğunu söylemek durumunda değilim. Bu, kamuoyunu tedirgin edebilir. Ama ülkeyi iyi yöneten bir hükümetin her şart altında Türkiye'nin ve vatandaşlarımızın can güvenliğinin sağlanması konusunda her türlü tedbiri almakla mükellef olduğunu biliyorum"
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ODTÜ'de başörtülü kızlara yapılan sözlü saldırıya ilişkin, "Bu görüntüler çok iyi oldu' diyecek birisini ben, bunu cevap olarak kullanacak birisini Türkiye'de artık tahmin etmiyorum. Bu barbarlık, çok yanlış bir şey" dedi.
Arınç, Başbakanlık Merkez Bina'da, Diplomasi Muhabirleri Derneği Başkanı Serkan Demirtaş ile yönetim kurulu üyelerini kabul etti.
Diplomasi muhabirliğinin, son yıllarda çok önem kazandığını ifade eden Arınç, diplomasinin, geçmişteki değerinden hiçbir şey kaybetmediğini, aksine daha çok değer kazandığını söyledi.
Arınç, "Sorunlar eğer barışçı yöntemlerle çözülecekse, masada çözülecekse, insanlar, ülkeler, birbirlerine fikirlerini dayatmadan, şiddet kullanmadan diplomasi diliyle anlatabilecek ve artık sorun çözme yöntemi olarak diplomasi benimsenecekse ki doğrusu da budur, diplomasi muhabirlerinin de bu konuda çok iyi yetişmiş, olayları iyi takip ve analiz eden, yazıları, haberleri fevkalade önemli" diye konuştu.
Bülent Arınç, "Bölgemizdeki gelişmeler, dünyadaki gelişmeler, ülkeler arasındaki ihtilafların çözümü, ümit ediyoruz ki bundan sonra hep diplomasi diliyle ve yöntemleriyle olmalı" ifadesini kullandı.
ODTÜ'deki, başörtülü kız öğrencilerin çıkarılması görüntülerine ilişkin değerlendirmesi sorulan Arınç, "Bunları sormanıza bile gerek yok. 'Bu görüntüler çok iyi oldu' diyecek birisini ben, bunu cevap olarak kullanacak birisini Türkiye'de artık tahmin etmiyorum. Bu barbarlık, çok yanlış bir şey" diye yanıt verdi.
Artık kılık kıyafet özgürlüğünün, özellikle üniversitelerde tartışma konusu olmaktan çıktığını belirten Arınç, sözlerine şöyle devam etti:
"Uzun yıllar sürdü, çok canlar yaktı. İnsanlar üzüldüler ve kahroldular. Öğrenim özgürlüğü maalesef bilinçli bir şekilde kısıtlandı. Ama Türkiye son yıllarda üniversitelerimizin hiçbirisinde kılık kıyafet sınırlamasının, kısıtlamasının olmadığı günlere kavuştu. Bu önce bir zihniyet beraberliğiyle oldu. Bütün siyasi partiler, siyasi partilerin mensupları, bürokrasi, üniversitelerde özellikle kılık kıyafetlere geçmişte olduğu gibi bir sınırlama getirilmemesi konusunda uzlaştılar. Bu Türkiye'nin geldiği iyi bir nokta, görebildiğim kadarıyla...
Ama ODTÜ'de sayıları az da olsa birkaç öğrenci veya mezun bilemiyorum, özellikle başları örtülü olarak gelen, bir kısmı kaydını yaptırmış yeni öğrenci, bir kısmı belki daha önceki yılların öğrencisi, bunlara karşı ellerindeki pankartlarla kısıtlayıcı, ayrımcılık yapan ve maalesef onlara sözlü diyebiliriz, çünkü ellerindeki pankartlarda 'Sizi istemiyoruz' diye yazıyor, şifahi olarak konuştular, bunlara da sözlü diyebiliriz. Bu şekilde 'Sizi burada görmek istemiyoruz' sözlerinin bir kötü davranış olduğunu, incitici davranış olduğunu, hatta barbarlık olduğunu, çünkü çıkan münakaşa sırasında, karşılıklı görüşmelerden bir bağnazlık seziyorum. Bunlar hiçbir üniversitemize yakışmadığı gibi hele hele gelenekleriyle, yetiştirdikleriyle şu kadar yılın üniversitesi olan ODTÜ üniversitesine hiç yakışmamıştır. Bu konuda sayın rektörün de YÖK'ün de gereken ilgiyi göstereceğini ve bu vandallığı yaşatanları ikaz edeceğini düşünüyorum."
Arınç, "Kavgaya yol açmadan, farklılıklar bir arada, özgürce yaşamalıdır. Başları ne kadar açık olabilirse olabilir ama başlarını kendi iradeleri ile örtmeyi kabul etmiş insanlara da üniversitelerin kapısını kapatmak çağdışı bir anlayış olur. Sadece üzüldüğümü ifade etmek istiyorum. İkinci bir üzüntüm de şudur; özellikle ellerinde pankart taşıyan üç beş tane kız öğrencinin kendi hem cinslerine karşı bu acımasız davranışıdır. Yani bir kız öğrenci yine bir kız öğrenciye karşı 'Seni burada istemiyorum' diyebilmektedir. Bu daha çok incitici ve yüz kızartıcı bir davranıştı. Tekrar tekerrür etmemesi dileğiyle..." ifadelerini kullandı.
" Suriye'de bir insanlık dramı yaşanıyor"
Dört çeker araçların, seferberlik halinde toplanacağı konusunun Bakanlar Kurulu'nda görüşülüp görüşülmediği sorusu üzerine Arınç, "Her türlü hazırlığımız tamamdır. Bu hazırlıkların tek tek neler olduğunu söylemek durumunda değilim. Bu, kamuoyunu tedirgin edebilir. Ama ülkeyi iyi yöneten bir hükümetin her şart altında Türkiye'nin ve vatandaşlarımızın can güvenliğinin sağlanması konusunda her türlü tedbiri almakla mükellef olduğunu biliyorum" diye konuştu.
Arınç, "Bu tedbirler de Başbakanımızın daha önce yaptığı toplantılardaki her kuruma düşen görevler olarak şimdi de kurumların kendi içinde, Türk Silahlı Kuvvetleri de dahil olmak üzere bitirildiğini söylemeliyim. Biz kötü şartlara göre kendimizi hazırlıklı tutmalıyız. İyi şartlar zaten kendiliğinden meseleyi çözecektir" değerlendirmesinde bulundu.
Suriye'ye müdahale tarihi konusunda bir öngörüsünün bulunup bulunmadığı yönündeki bir soru üzerine de Arınç, ABD Başkanı Barack Obama'nın meseleyi Kongre'ye sunmak istediğini ve bunun için başlangıç tarihi olarak 9 Eylül'ün belirlendiğini anımsattı.
Dış İlişkiler Komisyonu'ndaki oylamada bu konunun geçtiğini ve sürecin Obama'nın istediği doğrultuda devam ettiğini kaydeden Arınç, şunları kaydetti:
"9 Eylül'de bu iş biter mi yoksa daha sonrasına sarkar mı ve bir müdahale, yaptırım olacaksa bunlar hangi şartlarda yapılacak, doğrusu bu konu ABD'nin, Obama'nın ve bir gönüllüler koalisyonu ondan sonra teşekkül edecekse, burada o ülkelerin birlikte yapabilecekleri, anlaşabilecekleri konuların belirlenmesine bağlı.
Şu anda sayın Başbakan bu konuda açıklamalar yaptı. Onları geçerli kabul etmemiz lazım. Ama bunun ince detaylarına girebilecek noktada değiliz. Türkiye sadece şunu arzu ediyor. Suriye'de bir insanlık dramı yaşanıyor. Binlerce insanın öldüğü bir trajedi yaşanıyor, milyonlarca insanın ülkesinden ayrı kaldığı bir trajedi yaşanıyor. Sadece Guta'ya yapılan kimyasal silah saldırısı sonucunda ölen 2 bine yakın insan değil, 100 bini geçkin insanın bombalarla, balistik füzelerle, helikopterden atılan bombalarla öldürüldüğü bir ülkeyi konuşuyoruz. Bir an evvel silahlar susmalı, şiddet susmalı ve bu cinayetleri işleyenler şüphesiz siyasi sonuçlarına katlanmalı."
Arınç, "Bizim en son yapılan kimyasal silah saldırısı konusundaki acımızı paylaşan ülkelere teşekkür borcumuz var. O ülkelerden yapılan açıklamaları da biliyoruz. Evet, binlerce insan öldü. O zaman duyarsız kalanlar, kimyasal silah saldırısı sonunda ve özellikle bunu rejimin yaptığı kanaati hakim olunca seslerini yükselttiler. Bunu bile insanlık adına bir gelişme olarak görüşebiliriz. Türkiye'nin tavrı ve tutumu bellidir. Bunda bir değişiklik yoktur. Gelişmeleri önümüzdeki süreç içerisinde hep beraber izleyeceğiz" ifadesini kullandı.
- Ankara