Haberler

Başörtülü Aday İçin Ne Dedi?

Güncelleme:
Abone Ol

Kılıçdaroğlu, Başörtülü Aday, Tezkere Ve Yayınevindeki Aramalar Hakkında Konuştu

TÜSİAD'a konuk olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, katılımcıların ve gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu, uluslararası Libya koalisyonuna sağlanacak katkıya ilişkin tezkere konusunda "Baskıcı rejimlerin bitmesi lazım.

Kaddafi'nin de gitmesi lazım. Bu konudaki tavrımızı çok net olarak ortaya koymamız lazım. Fransa'nın tek başına yaptığını, yapmak istediğini doğru bulmuyoruz. NATO ve BM çerçevesinde olay ele alınabilirse uluslararası meşruiyet kazanabilir.

Biz, uluslararası meşruiyet kazanan bir operasyon eğer Libya'ya özgürlüğü ve demokrasiyi getirecekse, yalnız Irak'taki gibi değil. Irak'taki olayın uluslararası meşruiyeti yoktu. Burada uluslararası meşruiyet olursa, Libya bölünmeden, ikili bir yapı içine girmeden, demokrasi ve özgürlükler gelirse bir sorunumuz yok. Tezkere gelmeden gemiler gitti.

AKP'nin geleneksel tutumudur bu. 1 Mart tezkeresi de gelmeden Amerika'nın askerleri Mardin'e gitmişlerdi ama reddedilince geriye gittiler. Biz tezkerede ülkenin çıkarları neyi gerektiriyorsa o yönde oy kullanacağız. Çünkü dış politikanın iç politikaya alet edilmesini, ülkenin çıkarlarının iç politikaya malzeme edilmesini doğru bulmuyoruz. Tezkerede bu bağlamda eski büyükelçilerimiz bir araya geldiler, durum değerlendirmesi yaptılar. Bu bağlamda tezkereye biz, hükümetin bazı zikzaklarını eleştireceğiz ama olumlu oy vereceğiz" diye konuştu.

BASILMAMIŞ KİTABI İMHA EDEN TEK ÜLKE

Kılıçdaroğlu, "Ahmet Şık'ın yazdığı kitabın dijital kopyaları toplandı. Radikal Gazetesi'nde de Ertuğrul Bey'in (Mavioğlu) odası arandı. Bu operasyona ilişkin ne diyorsunuz?" şeklindeki soruya, "Dünyada herhalde basılmamış kitabı imha eden tek ülke var, o da Türkiye

Cumhuriyeti. İleri demokrasinin örneği. Daha kitap yazılmamış, basılmamış. Basıyorsunuz ve imha ediyorsunuz. Demokrasiyle bunun bağdaşır bir yönü var mı? Eğer yargıyı siz siyasete, özgürlüklere baskının bir aracı olarak kullanırsanız bu olacaktır. Zaten referandum öncesi biz bunun böyle olduğunu söylüyorduk.

Herhangi bir siyasetçi, önyargılı bir siyasetçi bir iş adamına kızdığını düşünün. Bir isimsiz ihbar mektubuyla onu 'Ergenekoncu' yapabilirsiniz. Derdini anlatmak için onu aylarca hapiste tutabilirsiniz, yargının önüne çıkarmayabilirsiniz. Gizlilik kararı alırsınız, avukatına da niye içeri alındığını söylemezsiniz. Bizim öngördüğümüz hedeflerden birisi de demokrasi ve özgürlük sürecinde özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasıdır. Doğal yargıç ve yargılama sürecinin başlamasıdır.

Bu sistem, İtalyan ceza hukukçusu vardı, 'bana bir kişiyi gösterin iki cümleyle ben onu idam sehpasına çıkarırım' diye. Türkiye, bugün o süreci yaşıyor. Gazetecinin elinde, evinde gizli belge olmazmış. Ne demek gizli belge olmaz. Gazeteci haber yapar, belgeye dayandırır, bu belgeler bazen 'gizli' damgalı da olur. Kaldı ki o gizli damgalı belgeler ahım şahım gizli belgeler de değil herkesin elinde olan belgeler. Haberin ham maddesidir o belgeler. O belgeyi yazdığı zaman varsa suç, yargılama olur, eğer haber olmuşsa zaten onu suç olarak adlandıramazsınız ama süreç, giderek daha baskıcı bir sürece doğru gidiyor" diye yanıt verdi.

KADINLARIN DAHA FAZLA MÜCADELE ETMELERİNİ İSTİYORUZ

Holding sahibi ya da akademisyen kadınların dışında diğer kadınlara da siyasette yer verip vermeyecekleri yönündeki bir soru üzerine de Kılıçdaroğlu, kadınlara seçme seçilme hakkı verildiğini ama kadınların büyük bir kısmının bunun ne anlama geldiğini bilmediklerini ve mücadele ederek almadıklarını ifade etti. Kılıçdaroğlu, "Şimdi önlerinde bir mücadele alanı var. Erkeklerle mücadele edecekler. Ön

seçime giren kadın adayların sayısı fazla ise güzel bir olay, birebir mücadele ediyorlar. Daha fazla mücadele etmelerini istiyoruz. Kadın milletvekili sayısı daha fazla olacak. Holding sahibi ve akademisyen kadınların dışında başka kadınlar da olacak" dedi.

İNSANLAR BAŞÖRTÜLÜ OLABİLİRLER

Kılıçdaroğlu, anayasanın hangi maddelerinin değiştirilemeyeceğinin sorulması üzerine de, "İlk 4 maddesi" yanıtını verdi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin'in "Başörtülü aday olabilir" sözlerinin hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, "İnsanlar başörtülü olabilirler, engel yok ki zaten, geçmişte de vardı. MHP'den bir arkadaş başörtülüydü, İçtüzüğe uygun olarak geldi Genel Kurul Salonuna girerken başını açtı, kimse de bir şey söylemedi. Yani dışarda herkesin giyimi kuşamı özgürdür, ona kimse müdahale edemez, ama ben de Meclis Genel Kurulu'na kravatsız giremem. Kadın milletvekilleri pantolonla giremez. Belli kuralı vardır. Devlet dediğin belli kurallar bütünüdür. Biz de o kurallara saygı duyacağız, uyacağız. Bir kişinin dışarda türban, başörtüsü takması, pantolon, manto giymesi çarşaf giymesi bizim ilgi alanımızın dışında. Ama devlet dediğimiz kurumun içinde olacaksa konulan kurallara hepimizin uyması gerekiyor" diye konuştu.

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Politika Güncel Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title