Batı'dan Suriye'ye sükûnet çağrısı
Batı dünyasının önde gelen ülkeleri ABD, Almanya, Fransa ve İngiltere, Suriye'de çatışan taraflara gerilimi düşürme çağrısında bulundu.
Batı dünyasının önde gelen ülkeleri ABD, Almanya, Fransa ve İngiltere, Suriye'de çatışan taraflara gerilimi düşürme çağrısında bulundu.Suriye'nin kuzeyindeki cihatçı güçlerin sürpriz bir hızla Suriye ordusuna bağlı güçlere üstün gelerek ülkenin ikinci büyük kenti Halep'e girmesi, dört yılı aşkın süredir tarafların büyük oranda uyduğu ateşkesi sona erdirdi. Çatışmaların yeniden şiddetli bir biçimde alevlendiği bölgede, Rusya ve Suriye'ye ait savaş uçakları, durumu Beşar Esad rejimi lehine çevirebilmek için yoğun hava saldırıları düzenliyor. Ayrıca İran da bir kez daha, Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi'nin ağzından, muhaliflere karşı savaşında Şam'a destek vereceğini duyurdu.
Batı'dan BMGK'nin 2254 numaralı kararına vurgu
Uluslararası gözlemcilere göre, Orta Doğu'da tansiyonun halihazırda son derece yükselten, İsrail'in Lübnan ve Gazze'de sürdürdüğü savaş ile Suriye'deki güncel çatışmalar birbirinden ayrı değerlendirilmemeli. Suriye'deki isyancıların, İran yanlısı milislerin zayıflamasından faydalandığı ve diğer yandan Şam'ın en önemli müttefiki olan Rusya'nın da Ukrayna Savaşı nedeniyle dikkatini daha çok buraya yoğunlaştırdığı ifade ediliyor.
ABD, Almanya, Fransa ve İngiltere tarafından imzalanan ve ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan bir bildiride, "Suriye'deki gelişmeleri dikkatle takip ediyor ve tüm tarafların gerilimi düşürmesini, insanların daha fazla göçe zorlanmaması ve insani yardımların kesilmemesi için sivil halkın ve altyapının korumasını talep ediyoruz" ifadeleri kullanıldı. Bildiride, şu an yaşanan çatışmaların, Suriye'deki sorunun Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) 2254 numaralı kararı doğrultusunda Suriye yönetimi altında siyasi bir çözüme kavuşturulabileceğini gösterdiği vurgulandı.
BM'nin en üst kurulu olan Güvenlik Konseyi bugüne dek Suriye İç Savaşı ile ilgili çok sayıda karar aldı. Bunlardan biri olan 18 Aralık 2015 tarihli, 2254 numaralı kararın maddelerinden biri, Suriye'de hükümet ile muhalefet arasında barış görüşmelerine aracılık edilmesini öngörüyor.
2011'den bu yana devam eden iç savaş
Heyet Tahrir Şam (HTŞ) isimli İslamcı örgüt önderliğindeki çeşitli isyancı gruplardan oluşan güçler, geçen Çarşamba günü aniden başlattıkları operasyonun ardından iki gün içinde Halep'e girmeyi ve şehrin kontrolünü ele geçirmeyi başarmıştı. BMGK'nin "terör organizasyonları" listesinde bulunan ve uzmanlar tarafından cihatçı, selefi bir ideolojiye sahip olduğu belirtilen HTŞ, ABD ve Türkiye tarafından da "terör örgütü" olarak nitelendiriliyor.
Suriye'de 2011'de başlayan savaş nedeniyle bugüne dek yüz binlerce insan hayatını kaybederken ülke genelinde büyük bir yıkım yaşandı ve milyonlarca insan yurt dışına kaçtı. Çok sayıda Suriyelinin sığındığı ülkelerden biri olan Lübnan'da da, İsrail ile Hizbullah arasında yaşanan savaşta silahlar geçen hafta sağlanan ateşkes ile susmuştu.
Esad asileri terörist olarak görüyor
Ülkesinin kuzeyindeki isyancı grupların başarılı askeri harekatı sonrasında bir açıklama yapan Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, ordunun karşı taarruza geçeceğini duyurdu. Başkent Şam'da İran Dışişleri Bakanı Arakçi'yi kabul eden Esad, "terörizmin yok edilmesinin" tüm bölgenin istikrar ve güvenliği açısından önemli olduğunu dile getirdi. İran, yaşanan savaşta Rusya ile birlikte Şam yönetiminin en önemli iki müttefikinden biri. Rus Hava Kuvvetleri'ne ait savaş uçakları hafta sonunda, 2016'dan bu yana ilk kez Halep'e saldırıda bulundu. Hava saldırılarında Suriye'nin kuzeybatısındaki, muhalif grupların kontrolünde olan bölgelerin de hedef alındığı aktarılıyor.
Savaşın ilk yıllarında da isyancı gruplarla hükümet güçleri arasında yoğun çatışmalara sahne olan ve büyük bir yıkıma uğrayan Halep'te halk, Şam'ın karşı taarruz açıklaması sebebiyle bir kez daha büyük bir korku yaşıyor. Türkiye sınırına sadece 50 kilometre mesafede bulunan şehirde yaşayan Muhammed Hanan isimli bir Suriyeli, dpa haber ajansına, söz konusu olası bir taarruzun "binlerce sivilin hayatını" tehlikeye atacağını belirtti. Hava saldırılarından korktuğunu ifade eden Halid İmad ise çok sayıda insanın kendi gibi düşündüğünü ve böyle saldırılara hedef olabileceği için büyük pazar yerlerine girmediklerini dile getirdi.
Melek Abdul-Rahman isimli bir başka Halepli ise, "silahlı gruplar, otomobillerle şehrin sokak ve pazarlarında dolaşıyor" diyerek kentin büyük bir kısmını kontrolüne geçiren isyancı grupları tehlike olarak gördüğünü ve bu gruplar nedeniyle evlerinden dışarıya çıkan insan sayısının çok azaldığını ifade ediyor. Cihatçı gruplarının operasyonunun başlamasının ardından, görgü tanıklarının aktardığına göre, bir kısmı yaya olmak üzere binlerce Halepli kenti terk etti.
Muhaliflerin geçen hafta başlayan harekatı öncesinde Esad rejimi, Rusya ve İran'ın da desteği ile ülkenin üçte ikisini kontrolü altında tutuyordu. Suriye'nin kuzeybatısı ile kuzeydoğusuna ise farklı gruplar hakim.
Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'nin aktardığı bilgilere göre, Rus hava saldırılarında HTŞ militanlarının yanı sıra siviller de hayatını kaybetti. Buna göre, Halep'in merkezindeki bir kliniğin yakınına düşen bombalar sebebiyle, 8'i sivil 12 kişi öldü, 23 kişi de yaralandı. Suriye'nin resmi haber ajansı Sana ise, ordu kaynaklarına dayandırdığı haberinde, Moskova ile Şam'ın hava saldırılarından birinin Halep'e 25 kilometre mesafede bir hedefe yoğunlaştığını ve burada onlarca muhalif savaşçının öldüğünü ve yaralandığını duyurdu.
Suriyeli Kürtlerin durumu zor
Muhaliflerin başarılı operasyonu ile birlikte Türkiye tarafından desteklenen gruplar, Suriye'nin kuzeyinde bazı bölgelere egemen olan, derin bir düşmanlık besledikleri Kürtlere karşı da saldırıya geçti. Halep'in 30 kilometre kuzeyinde, Türkiye sınırına oldukça yakın bir bölgede yer alan Tel Rıfat kasabasının, Pazar günü yaşanan ağır çatışmaların ardından Türkiye yanlısı milislerin kontrolüne geçtiği bildiriliyor.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, Tel Rıfat ile birlikte iki yerleşim yerinin daha söz konusu milisler tarafından ele geçirildiğini ve bölgede yaşayan yaklaşık 200 bin Kürdün kendilerine katliam yapılacağı korkusu içinde olduklarını öne sürdü. Halk Savunma Birlikleri'ne (YPG) bağlı Suriye Demokratik Güçleri (SDG), Suriye'nin kuzeyinde büyük bir bölgeyi hakimiyetinde bulunduruyor.
Ankara ise sınırındaki söz konusu Kürt silahlı gruplarının etkisini uzun süredir azaltmaya çalışıyor. ABD, YPG'yi IŞİD'e karşı mücadelede müttefik olarak görürken Türkiye söz konusu örgütü terörist olarak nitelendiriyor. Uzmanlara göre yaşanan son gelişmeler SDG'nin büyük oranda toprak kaybına neden olabilir.
dpa / ET,EC
DW Türkçe'ye VPN ile nasıl erişebilirim?