Batı Şeria'da düzenlenen "Atalar Toprağı" sergisi, Filistin kimliğinin toprakla bağını vurguluyor
İşgal altındaki Batı Şeria'da düzenlenen "Atalar Toprağı" sergisi Filistinli kimliğinin tarihi Filistin topraklardaki binlerce yıllık bağına işaret ediyor.
İşgal altındaki Batı Şeria'da düzenlenen "Atalar Toprağı" sergisi Filistinli kimliğinin tarihi Filistin topraklardaki binlerce yıllık bağına işaret ediyor.
Nablus kentinde, Türkiye'nin Kudüs Başkonsolosluğunun himayesinde, Kudüs Yunus Emre Türk Kültür Merkezinin desteği ve Filistinli sivil toplum kuruluşlarının iş birliğiyle "Ezelden Ebede Atalar Toprağı" başlığı altında etnografik fotoğraf sergisi düzenlendi.
Sergiye, Türkiye'nin Filistin nezdindeki Kudüs Başkonsolosu Büyükelçi Ahmet Rıza Demirer, Kudüs Yunus Emre Türk Kültür Merkezi Müdürü Reha Ermumcu, Nablus Belediye Başkanı İyad Halef, Kudüs Üniversitesi Öğretim Üyesi antropolog Dr. Ali Kleybu başta olmak üzere Filistinli ve Türk ziyaretçiler katıldı.
Tarihi Filistin topraklarını etnografik açıdan ele alan sergide, Filistin ve Mezopotamya'da milattan önce 21. yüzyıldan, millattan önce 17. yüzyıla kadar hakimiyet süren Amoriler medeniyetinin bugüne uzanan kalıntılarına yer veriyor.
Büyükelçi Ahmet Rıza Demirer, burada yaptığı konuşmada, sergiye katkı sunmaktan ve açılışına katılmaktan memnuniyet duyduğunu dile getirdi. Filistin tarihinin Filistinliler için önemli olduğu kadar Türkiye için de önemli olduğuna işaret eden Demirer, "Filistin devletinin kutsal toprakları uzun zamandır taciz ve saldırı altında. Bu saldırıları bertaraf etmek için herkesten önce bizim buranın tarihini iyi bilmemiz; bu topraklara, bu tarihe ve bu mirasa sahip çıkmamız lazım." diye konuştu.
"Filistin kimliği toprakla iç içe geçmiştir"
Sergiyi hazırlanmasına öncülük eden antropolog Dr. Ali Kleybu da serginin Filistinli kimliğinin bu topraklardaki bağını vurguladığı ifade etti. Amoriler'in ilk Kenan kentlerini kuranlar olduğuna işaret eden Kleybu, "Bu serginin hedefi, Filistinlilerin Filistin topraklarındaki köklerinin asli olduğunu göstermektir. Atalarımız bu toprakları imar ve ziraatla yerleşim yapılmaya müsait bir çevreye dönüştürdü." şeklinde konuştu.
Kleybu, "Filistin kimliği toprakla iç içe geçmiştir." diyerek bölgede hala varlığını koruyan ziraat sistemleri, tarımsal su depolama alanları, yapay göletler ve sulama sistemlerinin çevresindeki antik mabetlerin ve yerleşime dönüştürülen mağaraların buna işaret ettiğini aktardı.
İsrail'in, Filistin'e ait kökleri bu topraklardan söküp atmak için uyguladığı "programlı bir politikası" olduğunu vurgulayan Kleybu, şunları kaydetti:
"Böylelikle (İsrail), bu kimliği toprağa yabancı bir faktöre dönüştürerek, kendisi sahiplenmek istiyor. Bizim düşünsel anlamda büyük bir sorunumuz var. O da Filistinli kimliğini 'debke' dansı, 'tebbule' (bir salata türü) ve humus gibi şeylerden ibaret sayıyoruz. Oysa bunlar en fazla 200 yıllık bir tarihe sahiptir. Bin yıl önce bunların hiçbiri yoktu. Böylelikle bir Filistinli, yemek, baharat ve müzik koyduğu çantasıyla Amerika'da kültürünü yaşayabilir gibi bir anlam oluşuyor. Ben ise Filistinli kimliğinizin, bir çantayla herhangi bir yere taşınamayacağına, toprağa bağlı olduğuna dikkati çekiyorum."