BDP ve CHP 'Barış Askerleri' Heyeti ile Görüşmedi
Diyarbakır'da 'Barış Askerleri Heyeti' adıyla temaslarda bulunan emekli askerler, BDP ve CHP il başkanları ile görüşemediklerini açıkladı.
Diyarbakır'da iki günden bu yana 'Barış Askerleri Heyeti' adıyla temaslarda bulunan emekli askerler, tüm girişimlere rağmen BDP ve CHP il başkanları ile görüşemediklerini açıkladı. Heyet adına açıklama yapan Rahmi Yıldırım, kamuoyunda 'Barış ve Çözüm' olarak adlandırılan sürecin sadece Türkiye'yi değil, bölge barışı açısından da yaşamsal önemde olduğunu söyledi.
Askeri darbeler sırasında yasa dışı görüş edindikleri gerekçesiyle mahkeme kararı olmadan Türk Silahlı Kuvvetleri'nden çıkartılmış askerlerin oluşturduğu Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri Derneği (ADAM-DER) ve 28 Şubat sürecinde, 'Disiplinsizlik' iddiasıyla mahkeme kararı olmadan Türk Silahlı Kuvvetleri'nden atılmış askerlerin oluşturduğu Re'sen Emekliler Derneği (RE-DER), üyeleri Diyarbakır'daki temaslarını tamamladı. 'Barış Askerleri Heyeti' olarak incelemelerde bulunan emekli askerler, Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti'nde basın toplantısı düzenledi. Heyet adına açıklamayı okuyan emekli üsteğmen Rahmi Yıldırım, Abdullah Öcalan ile görüşmelerin yeniden başlatılması ve PKK'nın silahlı güçlerinin Türkiye sınırları dışına çıkmaya başlamasıyla hızlanan süreci gözlemlemek üzere temaslarda bulunduklarını söyledi.
Diyarbakır'da, BDP, CHP, DİSK ve KESK bölge temsilcilikleri ile görüşme girişimlerinin sonuçsuz kaldığını belirten Yıldırım, şöyle konuştu:
"Diyarbakır'da bir daha ellerin tetiğe gitmeyeceği kalıcı barış ve çözüm umudu çok güçlüdür. İlan edilen ateşkesin silahların nihai olarak bırakıldığı barışa ve çözüme evrilmesi halklarımızın ertelenemez talebidir. Umuyoruz ki, geçmiş süreçlerde işlenmiş hatalar yinelenmeyecek, halklarımızın ve emek güçlerinin sahip çıkması devleti, iktidarı ve örgütü barış ve çözümü inşa etmeye mecbur bırakacak; bu kez süreç kalıcı barış ve çözümü getirecektir. Kalıcı barış ve çözümün temel koşulu, Kürtlerin ve baskı altındaki tüm etnik dinsel toplulukların kendilerini tam anlamıyla eşit yurttaş olarak hissetmeleridir. Eşit yurttaşlık, hangi dil inanç ve kültür coğrafyasında olursa olsun, her yurttaşın kendi dilini inancını ve kültürünü korumasını, geliştirmesini ve gelecek kuşaklara aktarmasını sağlayacak, demokratik süreçlere katılımı artıracak düzenlemelerin yapılmasını; geçmişte yaşanmış insan hakları ihlallerinin telafi edilmesini gerektirmektedir. Bu bağlamda kalıcı barış ve çözüm, ülkemizin topyekün demokratikleşmesiyle sağlanabilecektir. Kürt coğrafyasıyla sınırlı, ülkemizin her metrekaresinde hissedilmeyen barış, çözüm ve demokrasi, kalıcı olamayacaktır."
"TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLER PAZARLIK KONUSU YAPILAMAZ"
Temel hak ve özgürlüklerin pazarlık konusu yapılmaması gerektiğini vurgulayan Yıldırım, farklılıkları koruyan, çoğulculuk, özgürlükçülük ve eşitlik ilkelerine dayanan, etnisite temelli olmayan bir yurttaşlık tanımı ile eşit yurttaşlık anlayışını güçlendiren adımların artık daha fazla geciktirilmemesi gerektiğini anlatırken şöyle dedi:
"Özgür ve eşit yurttaşlığın en üst güvencesi, toplumun en geniş kesiminin uzlaşmasıyla hayata geçirilecek bir anayasadır. Böyle bir anayasa yapımının zorluğu bilinmektedir. Darbecilerden miras kalmış seçim barajının düşürülmesi, Siyasal Partiler ve Seçim Kanunlarında Türkçe dışındaki dillerde siyaset yasaklarının kaldırılması, terörle mücadele yasasının ve özel yetkili mahkemelerin kaldırılması, bu mahkemelerin verdikleri tüm kararlara karşı yeniden yargılama süreçlerinin işletilmesi gibi değişiklikler çok kısa sürede gerçekleştirilebilir. Bu adımların artık daha fazla geciktirilmeden atılması, sürecin başat aktörü siyasal iktidarın ve devletin samimiyetini kanıtlayacak ve güven artırıcı işlev görecektir. Bu adımlar, çoğulcu, özgürlükçü, eşitlikçi anayasa yapımını da kolaylaştıracaktır."