Taş köprü kalıntılarının bulunduğu tarihi alanda kazı yapılacak
Bilecik'in Osmaneli ilçesinin tarihi değerlerinin ortaya çıkarılması için başlatılan çalışmalar kapsamında bir grup bilim insanı tarafından Doğu Roma (Bizans) döneminden kalma taş köprü kalıntılarının bulunduğu alanda araştırma yürütülüyor.
Bilecik'in Osmaneli ilçesinin tarihi değerlerinin ortaya çıkarılması için başlatılan çalışmalar kapsamında bir grup bilim insanı tarafından Doğu Roma (Bizans) döneminden kalma taş köprü kalıntılarının bulunduğu alanda araştırma yürütülüyor.
Sakarya Nehri üzerinde, geçmişte ticari ve sosyal hayatta önemli bir rol üstlendiği tahmin edilen köprünün kalıntılarının yer aldığı bölgede, Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüseyin Sami Öztürk öncülüğünde gelecek yıl kazı başlatılması planlanıyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığının izniyle ilçede yaklaşık 11 yıldır çalışma yapan Öztürk, AA muhabirine, yüzey araştırmalarında yazıtlar bulduklarını söyledi.
Öztürk, Latince ve Yunanca yazıtlarda keşfettikleri yerleşim isimleriyle bağlantılı olarak yol ve köprü çalışmalarına yoğunlaştıklarını aktardı.
Köprünün ayağına ait kalıntılarda, 2015'te Bizans imparatoru Mauricius'un monogramının (bir kişinin isminin baş harfleriyle yapılan düzenleme) bulunduğunu dile getiren Öztürk, "Bu monogramı gidip heyecanla kaydettik. Mauricius, 580-602 yıllarında hüküm sürmüş, doğuda Perslere, batıda da Avarlara karşı mücadele etmiş bir imparator. Ona ait monogramı burada bulmak bizi çok heyecanlandırdı çünkü bu imparatorun adını yazıtlarda bulmak neredeyse imkansız. Bizim amacımız bundan sonra bölgede bulduğumuz yazıtları buradaki yol ve köprülerle ilintilemek ve buranın zenginliğini ortaya çıkarmak. Bu vesileyle de Eskişehir Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun aldığı karar ve ilgili kurumların desteği ile önümüzdeki yıldan itibaren bu bölgede bir araştırma kazısı planlıyoruz." diye konuştu.
Öztürk, bu yapının, Romalı orduların ve tüccarların, Hristiyan hacıların kullandığı bir köprü olduğunu tahmin ettiklerini anlattı.
Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde ise Türklerin fetihlere giderken bu güzergahtan geçmiş olabileceğini dile getiren Öztürk, "Çünkü Anadolu'da iki ana yol var. Biri, Efes'ten başlayan Kral Yolu, diğeri de Balkanlar'dan gelir, Kadıköy-İzmit-İznik yoludur. İznik'ten sonra Anadolu'yu geçip Kudüs'e ve doğuya gitmek için bu köprüyü kullanmak zorundasınız." dedi.
Doç. Dr. Öztürk, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Karayolları Genel Müdürlüğünden destek alarak köprünün en azından Sakarya Nehri kıyısındaki ayaklarını 3 boyutlu olarak gün ışığına çıkarmak istediklerini vurguladı.
Köprünün inşası ve kullanılan malzemeleri üzerine analizler yapmayı da planladıklarına değinen Öztürk, şunları kaydetti:
"Büyük bir teknoloji var. Ekibimize bir maden hocamızı da dahil edeceğiz. Neden bu taşlar kullanılmış, hangi taş ocaklarından gelmiş olabilir; onları araştıracak. Köprüdeki taş bloklar bir ton veya bir tondan fazla da olabilir. Temelde inanılmaz bir harç var. Bunlar hangi teknoloji ile yapılmış olabilir? Bu blokları çok uzaktan getirmiş olamazlar, maliyeti artar. Taş ocaklarının nerede olduğunu şu an söyleyemiyoruz ama taş ocaklarından bunları patlatarak çıkartıyorlar. Günümüzdeki gibi bir barut yok. Kayalara murçlarla delik açıyorlar. Oraya ahşap çakıyorlar. Ahşaba su veriyorlar. Su ahşabı şişiriyor. Büyük blokları patlatıyor. Olduğu yerde işlenip yağlanmış kızaklarla mandalar ve öküzlerin eşliğinde buraya parça parça getiriliyor. Maliyeti azaltmak istiyorsanız taş ocaklarının çok yakın olması lazım."
"Burada tarihimizi ilgilendiren pek çok veri mevcut"
Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fehmi Yılmaz ise projede yeni görev aldığını belirterek, bölge hakkında erken dönem Osmanlı tarihi arşiv taraması yapacaklarını bildirdi.
Osmaneli'nin, Osmanlı'nın ilk yayılmaya başladığı yerlerden biri olduğunu ve önemli bir güzergahta bulunduğunu bildiren Yılmaz, "Burada tarihimizi ilgilendiren pek çok veri mevcut. Hüseyin hocamızın başlattığı çalışmalar ile mevcut verileri bir araya getirmeye, kayıt altına almaya çalışıyoruz. İnşallah bundan sonraki yıllarda ekibimizin sayısını da artırarak disiplinler arası bilim insanlarının katıldığı araştırmalar devam edecek." bilgisini paylaştı.
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Jeofizik Mühendisliği Uygulamalı Jeofizik Bölümünden Araştırma Görevlisi Dr. Hazel Deniz Toktay da köprünün ayaklarından bir bölümünün yüzeyde olduğunu belirtti.
Görünmeyen bölümlerin ortaya çıkarılmasında çeşitli yöntemlerin uygulandığına işaret eden Toktay, "Biz de burada önümüzdeki sezonlarda radar çalışmasıyla yer altında gizli, gömülü olan bölgelerini çıkaracağız." ifadesini kullandı.
Osmaneli Belediye Başkanı Münür Şahin de ilçenin tarihte çok önemli bir lojistik merkez olduğunu ve köprü kalıntılarıyla ilgili çalışmayı önemsediklerini söyleyerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"İlçemiz çok eski bir yerleşim yeri. 18 medeniyete ev sahipliği yapmış. Bu medeniyetlerden de günümüze gelen birçok tarihi esere sahip. Bu çalışma da bu tarihi eserlerden birini ortaya çıkarma projesi. İnşallah bu eserleri de gün yüzüne çıkarttığımız zaman Osmaneli tarihi konakları, kaleleri, köprüleri ve çeşmeleriyle, eserleriyle Türkiye'de ses getirecek, turizmde de çokça tercih edilecek."