Haberler

Bilime İnandılar, Bebeklerini Kucakladılar

Abone Ol

Amnio Sıvısındaki Azalma Nedeniyle İki Hastanede Gebeliğin Sonlandırılması Kararı Alınan Anne Adayına Dışarıdan Üç Kez Sıvı Transferi Yapıldı ve Mutlu Sona Ulaşıldı

İzmir'de ikinci bebeğine 24. haftalık hamileyken amnio sıvısında (bebeğin içinde yüzdüğü sıvı) azalma olan Aytaç Dalkılıç (30), gittiği iki hastanede bebeğin anne karnında öleceği gerekçesiyle gebeliğin sonlandırılması kararı alındı. Buna ''evet' demeyen Dalkılıç son başvurduğu doktorun dışarıdan amnio sıvısına sıvı transferi önerisini kabul etti. Gebeliği 34. haftaya kadar uzatılan Dalkılıç önceki gün minik oğlu Mert'i dünyaya getirip kucaklarken, Prof. Dr. Namık Demir, ''Gerekli araştırmalar yapıldıktan sonra bebekte bir problem yoksa bu gebeliklerin devamına izin vermek lazım, yardımcı olmak lazım' dedi.

Bir şirkette işletme şefliği yapan Aytaç Dalkılıç (30) ile bir şirkette lojistik müdürü olarak çalışan Uğraş Dalkılıç'ın bir buçuk yıl önce kızları Lara dünyaya geldi. Anne Dalkılıç, ikinci kez hamile kaldı, ancak bu süreç ilk hamileliğindeki gibi rahat olmadı. Gebeliğinin henüz 24. haftasında iken amnio sıvısında azalma oldu. Dalkılıç çifti soluğu doktorlarda aldı. İki hastanede en az 7-8 doktora başvurduklarını belirten Aytaç Dalkılıç'a iyi haber veren olmadı. Bebeğini kaybedeceği, bu nedenle gebeliğini sonlandırılması önerildi.

Ancak Dalkılıç çifti, doktorların aldığı bu karara karşın başka doktorlarda tedavi imkanı aramaya karar verdi. Bu kez Özel Kent Hastanesi'nde Kadın hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Namık Demir ile Op. Dr. Tunç Canda ve Op. Dr. Orçun Sezer ekibine başvurdu. Beklediği yanıtı burada bulan Dalkılıç çifti Prof. Dr. Demir'in amnio sıvısına dışarıdan sıvı transferi yönteminin uygulanmasını kabul etti. 24. gebelik haftasında ilk sıvı transferi yapılan, ardından 28 ve 34. haftalarda tekrarlanan müdahale ile karnına bebeğinin içinde yüzdüğü sıvıya toplam 1.5 litre sıvı takviyesi yapılan Aytaç Dalkılıç, 19 ekim günü 2 kilo 220 gram ağırlığında, 45 santimetre boyunda, adını Mert koydukları oğlunu dünyaya getirdi. Oğlunu sağlıkla dünyaya getirmenin mutlulğunu yaşayan anne Dalkılıç, yaşadıklarını şöyle anlattı:

''Sıvı kaybının saptanmasının ardından farklı merkezlere gittik. Orada bebeğimizin yaşamayacağı, anne karnında öleceği söylendi. Tekrar bir bilen kişiye danışmak adına -bebeğimizin ölü doğacağını kabul ederek- Prof. Dr. demir ve ekibine başvurup, durumumuzu anlattık. Gebeliğin sonlandırılması gerektiğini söyledik, onlar 'çok acele bir karar bu, bize biraz zaman tanıyın ve güvenin' dediler. Biz de bu zamanı, güveni tanıdık. Çok zor bir süreçti, başlangıç psikolojik açıdan oldukça zorluydu, kabullenmek çok zordu, sonrasında yapılan işlemler de zor işlemlerdi. Söylenen sıvı transferleri yapıldı, bu süreçte çok daha dikkatli bir hayat sürerek, işime gidip çalıştım, kızımla ilgilendim, bu süreci tamamladım. Eğer ilk verilen kararların hemen uygulanmasını isteseydim, inansaydım bugün bebeğimi kucağıma alamayacaktım, eğer o gün onlara evet deseydik, bitirelim bu işi daha fazla savaşmayalım demiş olsaydık bugün oğlumuz bizimle birlikte olmayacaktı, bu süreci yaşamayacaktık, kızımızın bir kardeşi olmayacaktı bunun sonucunda belki bir daha çocuk sahibi olmaya cesaret edemeyecektik. Anne adayları benim gibi bir sorunla karşılaştıklarında hemen çocuklarından vazgeçmesinler, elbette gereksiz yere diretmenin bir anlamı yok, dünyaya sağlıklı bir insan getirmek çok önemli, o nedenle de doğru insanlara ulaşsınlar.'

- KUTU-

Gebeliği sonlandırmak her zaman izlenen bir yöntem değil

Prof. Dr. Namık Demir, dışarıdan sıvı transferiyle sonlandırılması düşünülen gebeliği uzatarak sağlıklı bir bebeğin doğmasına yardımcı olduklarını söyledi. Böyle durumlarda gebeliği sonlandırmanın her zaman izlenen bir yöntem olmadığını, anne karnında yapılabilecek tedaviler olduğunu belirten Demir şöyle tkonuştu:

''Biz bebeğin sıvısından çok az miktar alarak kromozon analizi yaptık ve eksilen sıvıyı yerine koyduk. Yaklaşık 300 mililitre kadar amnio sıvısının benzeri olan izotonik sodyum klorür dediğimiz serum fizyolojik verdik, ardından ultrason incelemesi yaptık. Bebekte herhangi bir problem olup olmadığına baktık. Bebeğin herhangi bir anomalisi yoktu. Bu tür durumlarda suyun azlığı değişik nedenlere bağlı olabilir. Bilinmeyen nedenler de var. Bebeğin böbreklerinde gelişim kusurları olabilir, böbrek fonksiyonları bozuk olabilir veya annede sıvı kaçağı olabilir, böbreğin kendi fonksiyonuyla ilgili olabilir, hiçbirini saptamadık. Verdiğimiz sıvıyı da izlemeye başladık. Bu sıvı anne karnındaki bebeğin rahat idrar yapmasını tekrar sağladı. Bir ay içerisinde sıvıda yine azalma oldu, yeniden sıvı verdik, bu da bizi yaklaşık 5 hafta idare etti. Bebeğin gelişimi normal süreç içerisinde devam ediyordu. Son olarak da 31. haftada sıvı vererek gebeliğin 34. haftaya kadar ulaşmasını sağladık ve 34. haftadan sonra sıvı azalması üzerine bebeğin akciğerlerine olgunlaştırıcı iğne yapıp bebeğimizi doğurttuk. Bebek sağlıklı olarak dünyaya geldi.'

Demir, anne karnında sıvı azalması olan bebeklerde, herhangi bir kromozon bozukluğu, böbreklerinde eksiklik, gelişim kusuru yoksa dışarıdan yapılacak yardımlarla bebeklerin yaşatıldığını vurguladı. Bu vakaya üç kez amnioinfizyon denilen sıvı transferi yaptıklarını, bebeğin içinde yüzdüğü sıvının bebeğin kas iskelet sistemi ve akciğerlerinin gelişmesi için çok önemli olduğunu ifade eden demir sözlerini şöyle sürdürdü:

SIVININ AZALMASI ÇOK RİSKLİ

''Bu sıvı azaldığı zaman bebek anne karnında rahimin baskısı altında kalıyor, akciğerleri gelişemiyor. Bu tür bebeklerde başka hiçbir problem olmamasına rağmen bebekler doğduktan sonra nefes alamıyorlar. Seri olarak yapılan sıvı transferleriyle hem bebeğin kas iskelet hem de akciğerlerin iyi gelişmesi sağlanıyor. Çok basit bir yöntem, bebeğimizi yararlı oldu. Sıvı azalması durumunda aileler çoğu kez panik halinde oluyor. Hekimler ya da yakınları tarafından gebeliğin sonlandırılması telkin edilebiliyor. Tabiiki bu doğru yöntem değil. Yani gerekli araştırmalar yapıldıktan sonra bebekte bir problem yoksa bu gebeliklerin devamına izin vermek lazım, yardımcı olmak lazım. Bu basit yöntemle bu bebeklerin yaşama tekrar bağlanmasına katkıda bulunuyoruz. Dalkılıç çifti bilime inandı, bize izin verdi, biz de onlara yardımcı olduk, bebeklerini kucakladılar.'

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Güncel Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title