Bilinçsiz su kullanımı kuraklık riskini artırabilir uyarısı
Ankara Üniversitesi (AÜ) Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İhsan Çiçek, Türkiye'nin kuraklığa hazır olması gerektiğine dikkati çekerek, "Türkiye su kıtlığının limitinde bir ülke.
Ankara Üniversitesi (AÜ) Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İhsan Çiçek, Türkiye'nin kuraklığa hazır olması gerektiğine dikkati çekerek, "Türkiye su kıtlığının limitinde bir ülke. 2050'ye kadar suyumuzu kullanmayı öğrenmezsek Türkiye'de kuraklığa bağlı göç artacak." dedi.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişiklik Bakanlığı Meteoroloji Genel Müdürlüğünce yayımlanan "Türkiye Meteorolojik Afetler Değerlendirmesi (2010-2021)" raporuna göre, kuraklık, dünya genelinde her yıl büyük alanları etkileyen ve tekrarlanan olayların başında bulunuyor.
Dünya genelinde 2000-2019 yılları arasında kuraklık afetinden yaklaşık 1,4 milyar insanın etkilendiği bilgisi yer alan rapora göre, doğal afetlerden etkilenen insan sayısı açısından kuraklık, selin ardından afetler arasında ikinci sırada yer alıyor.
Türkiye'nin yüzde 37,3'ü yarı kurak iklim şartlarında
Yarı kurak iklim şartlarının etkisi altında bulunan Türkiye'de kurak ve yarı kurak alan miktarının 51 milyon hektarı kapladığının belirtildiği raporda, Türkiye'nin yüz ölçümünün yüzde 37,3'ünde yarı kurak iklim şartlarının hüküm sürdüğü kaydedildi.
Özellikle 2020 ve 2021 yılları alansal yağışları uzun yıllar normallerinin (1991-2020) altında gerçekleşen Türkiye'de, gelecek yıllarda hem su kaynakları hem de genelde yağışa bağımlı olan kuru tarım nedeniyle yağışın miktar ve dağılımında meydana gelebilecek değişikliklerin ciddi bir şekilde etkilerini hissettirebileceği kaydedildi.
"İklimler değişiyor, peki biz değişiyor muyuz?"
AÜ Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Çiçek, konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, kuraklığın sinsi ilerleyen meteorolojik afetler arasında olduğunu ifade etti.
Kuraklığın, dünyada insanı en çok etkileyen meteorolojik olaylardan biri olduğuna ancak çok fazla gündeme gelmediğine dikkati çeken Çiçek, "Geçen sene kuraklığı çok konuşuyorduk, bu yıl yağışlı geçti ve kuraklığı unuttuk. Halbuki, kuraklığın her zaman aklımızda olması lazım." dedi.
Türkiye'de, bulunduğu kuşak dolayısıyla 2100 yılına kadar yüzde 20 ile 30 arasında yağışın azalacağını ifade eden Çiçek, gelecek yıllarda kuraklığın Türkiye için şiddetli olacağını söyledi.
İklim değişikliğinin en büyük göstergesinin ekstrem olayların artışı olduğunu belirten Çiçek, ülkenin bazı yıllarda şiddetli kuraklığı, arada bir de yağışlı dönemleri yaşayacağını kaydetti.
Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye muhakkak kuraklığa hazır olmalı. İklimler değişiyor, peki biz değişiyor muyuz? Bizim alışkanlıklarımızı değiştirmemiz lazım. Evimizde suyu biz ne kadar ekonomik kullanıyoruz? Evde ve sanayide hatta her yerde suyu tasarruflu kullanmamız gerekiyor. Türkiye'de su konusunda dönüşüm yapmak zorundayız. Suyun yüzde 70'ini tarımda kullanıyoruz. Vahşi sulama gibi alışkanlıklardan tamamen uzaklaşmamız, tarımı da kurak kuşaklara göre yeniden planlamamız lazım.
Konya en fazla mısır yetişen yerlerden biri ve mısır bol su isteyen bir bitki. Sonra da neden obruklar oluşuyor diyoruz. Tarımı, yörenin iklimine göre planlamamız ve su sorununu buna göre yönetmemiz lazım. İklime zıt bir planlama ile gidersek kuraklık bizim kaderimiz olacak. Özellikle kışın Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da yağış azalacak. Damlama sulamaya tarımda muhakkak geçmemiz ve basınçlı sulama sistemlerini daha efektif, verimli hale getirmemiz gerekiyor. Bunu yapmazsak kuraklık bizim kuşağın kaderidir."
"Dişimi fırçalarken suyu açık bırakıyorsak, iklim değişikliği kafamızda yer etmemiş demektir"
Çiçek, yakın zamanda TBMM'de onaylanan Paris Anlaşması'nın, "tarladan eve" mottosuyla enerji salınımlarının azaltıldığı, yerelin aktif hale geldiği, uluslararası ticarete girmeyen, GDO'nun kullanılmadığı bir tarım sistemini zorunlu kıldığını işaret etti.
Türkiye'nin kuraklık eylem planları, taşkın eylem planları yaptığını ama vatandaşların bu konulara katılım sağlamadığını söyleyen Çiçek, "Bugün hala evimin önünde halı, araba yıkıyorsam, dişimi fırçalarken suyu açık bırakıyorsak, suyun kullanımı, iklim değişikliği kafamızda yer etmemiş demektir. Bizim bu planları yaptıktan sonra paydaşları katmamız lazım." dedi.
"Suyumuzu kullanmayı öğrenmezsek Türkiye'de kuraklığa bağlı göç artacak"
Kuraklıkla birlikte toprağın üst yüzeyinin aşındığını ve verimsiz hale geldiğini belirten Çiçek, bu sorunlarla tarım göçünün gelecek yıllarda artacağına dikkati çekti.
Prof. Dr. İhsan Çiçek, şunları kaydetti:
"Özellikle kuraklığa bağlı, Türkiye'nin güneyinden ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nden önce aile reislerinin, ardından ailelerin iş bulmak için büyükşehirlere göç ettiğini yakında göreceğiz. Bugün Afrika'dan insanların gemilerle Avrupa'ya gitmelerinin en önemli sebebi kuraklıkla ilgili. Türkiye su zengini bir ülke değil. 7'den 70'e herkesin bunu anlaması gerekiyor. Türkiye su kıtlığının limitinde bir ülke. 2050'ye kadar suyumuzu kullanmayı öğrenmezsek Türkiye'de kuraklığa bağlı göç artacak."