Birleşik Kamu-İş Başkanı Balık: Milyonlarca İşçi Ölümün Kucağında Çalışma Koşullarına Terk Edilmektedir
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, "1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü" dolayısıyla taksim'deki Cumhuriyet Anıtı'na çelenk bıraktı. Konfederasyon Genel Başkanı Mehmet Balık, “Siyasi iktidarın dayatmalarıyla örgütsüz, güvencesiz, korumasız ve güvenliksiz bırakılan işyerlerinde yaşanan iş cinayetlerinde büyük artış yaşanmakta, milyonlarca işçi ölümün kucağında çalışma koşullarına terk edilmektedir” dedi.
OKTAY YILDIRIM
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, "1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü" dolayısıyla taksim'deki Cumhuriyet Anıtı'na çelenk bıraktı. Konfederasyon Genel Başkanı Mehmet Balık, "Siyasi iktidarın dayatmalarıyla örgütsüz, güvencesiz, korumasız ve güvenliksiz bırakılan işyerlerinde yaşanan iş cinayetlerinde büyük artış yaşanmakta, milyonlarca işçi ölümün kucağında çalışma koşullarına terk edilmektedir" dedi.
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü, Taksim Meydanı'na gelen Sendika temsilcileri, Cumhuriyet Anıtı'na çelenk bırakarak, açıklama yaptı. Cumhuriyet Anıtı'na çelenk bırakan Kamu-İş Genel Başkan Mehmet Balık, burada yaptığı konuşmada iş cinayetlerine dikkat çekti. İş güvencesinin kaldırılması girişimlerine, taşeron, esnek ve kuralsız çalıştırmaya, iş cinayetlerine, ırkçı, gerici ve bölücü eğitim sistemine, özelleştirme ve yerelleştirmeye, karşı çıkmaya devam edeceklerini belirten Balık, şunları söyledi:
"EMPERYALİST-KAPİTALİST SİSTEM VE AKP İKTİDARI KOL KOLA: Emperyalist-kapitalist sistem ve AKP iktidarı kol kola girerek işçi sınıfının uluslararası dayanışmasını önlemek için kendi ülkelerindeki işçi sınıfına sömürülerinden pay vermekte ve sarı sendikacılığı örgütlemektedir. Sömürgelerindeki sınıf dayanışmasını etnik, dinsel ve hatta mezhepsel temelde bölerek, örgütlü sınıf bilincini yok etmektedirler. Bir yanda kıdem tazminatının kademeli olarak kaldırılması, güvencesiz ve kuralsız esnek çalışmanın yaygınlaştırılması, diğer yandan grev yasaklarında ısrar eden, emekçi sınıfın önüne konulan barajları koruyan, yasakçı bir sendikalar yasası, emekçiler için yıkıcı sonuçlar doğurmuştur. Siyasi iktidarın dayatmalarıyla örgütsüz, güvencesiz, korumasız ve güvenliksiz bırakılan işyerlerinde yaşanan iş cinayetlerinde büyük artış yaşanmakta, milyonlarca işçi ölümün kucağında çalışma koşullarına terk edilmektedir. Eğitim sisteminde yapılan gerici düzenlemeler, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nda yapılması planlanan değişiklikle iş güvencesinden yoksun bir kamu istihdamı oluşturulmak istenmesi siyasal iktidarın uyguladığı baskıcı politikaların en büyük göstergesidir.
KAMU EMEKÇİLERİNİN 4688 SAYILI SAHTE SENDİKA YASASIYLA ELİ KOLU BAĞLANMIŞTIR: Her türlü hak alma çabasının ve mücadelesinin baskı ve şiddet ile durdurulmak istendiği, işsizlik ve yoksulluğun kalıcılaştığı, sağlık ve eğitim alanının ticarileştiği, gazetecilerin, aydınların tutuklandığı, sendikal hak ihlallerinin sürdüğü, baskının hakim olduğu bir dönemden geçmekteyiz. Öte yandan; özelleştirme ve taşeronlaştırma ile esnek ve iş güvencesiz çalıştırma olağan hale getirilmekte, iktidara bağlı yandaş sendikacılığın egemen hale getirilmekte, emekçiler açlık ve sefalet ücretine mahküm edilmektedir. Kamu emekçilerinin ise 4688 Sayılı sahte sendika yasasıyla eli kolu bağlanmıştır. Ne yazık ki kamu emekçilerinin örgütleri, hiçbir söz ve karar sahibi olmadıkları bu yasaya karşı da birlik ve beraberliklerini sağlayamamış adeta masada bir fazla koltuk kapma yarışına girmişlerdir.
ENGZİSYON MAHKEMELERİNİ ARATMAYAN YARGILAMALAR: Siyasal iktidar, emperyalizmin küresel politikalarının ekonomik ve siyasal gereklerini yerine getirmek için her türlü baskı ve sindirme çalışmalarını yürütmektedir. Oluşturduğu yandaş medya aracılığı ile topluma yanlış bilgiler vermekte, ideolojik olarak beyinleri yıkamakta, Engizisyon mahkemelerini aratmayan yargılamalar gerçekleştirmektedir. Bütün bunlar, ülkemizin açıkça bölünmeye ve uçuruma doğru götürüldüğünün göstergeleridir. ABD emperyalizmi; yerli uşakları aracılığıyla vatanımızın bütünlüğünü, milletimizin birliğini tehdit etmektedir.
ULUS DEVLETE AİT NE KADAR MİLLİ DEĞER VARSA AYAKLAR ALTINA ALINMAKTADIR: Cumhuriyetin bütün ekonomik kazanımları yandaş şirketlere ve onların iş birlikçilerine peşkeş çekilerek tasfiye edilmiş, ardından siyasal ve hukuksal anlamda son darbeyi vurulmuştur. Özgürlükler adı altında etnik ve dinsel kimlikler kaşınarak sınıf kimliği unutturulmaya, emperyalizme karşı duruş sergilemesi gerekenler emperyalizmin arkasına yedeklenmeye çalışılmaktadır. Ulus devlete ait ne kadar milli değer varsa ayaklar altına alınmaktadır ve bu ayrıştırma süreci 7 Haziran seçimleri ile cebren ve hile ile kazanılarak; başkanlık sistemi ve bölünme anayasası hedefleriyle taçlandırılmak istenmektedir. Böylesine bir süreçte yüzü bağımsızlıktan, demokrasiden, özgürlükten yana olan tüm antiemperyalist kesimlerin kol kola girmeleri kaçınılmazdır. Gün, etnik ve dinsel kimliklerin öne çıkarıldığı gün değildir. Sınıf dayanışmasının öne çıkarılacağı; sömürgeciliğe karşı bağımsızlık bayrağının dalgalandırılacağı, emperyalizme karşı mazlum ulusların dayanışma içinde olacağı gündür. Artık, bugünkü temel çelişme ve ayrışma sol ile sağ arasında değil; milli olanla gayri milli olan arasındadır. Elbette ki bugün; bağımsızlık, vatan, emek, gerçek demokrasi ve sınıf mücadelesini işçi-emekçi sınıfının milli güçleri verecektir.
1 MAYIS MİTİNGİ TAKSİM MEYDANI'NDA YAPILMALIDIR: Bu anlamda, ülkemizde sömürünün ortadan kaldırılması, emeğin en yüce değer olması, emekçilerin yaşam koşullarının en temel insani seviyeye çıkartılması için verilen kavganın simgelerinden birisi de 1 Mayıs mitinginin İstanbul Taksim Meydanı'nda yapılmasıdır. Taksim'in emekçilere kapatılması, sembolik sayılarla katılıma izin verilmesi emek mücadelesinin kaybedilmesi, sermayenin güdümündeki hükümetlerin emek düşmanı uygulamalarını pervasızlaştırarak sürdürmeleri anlamına gelmektedir.
AKP İKTİDARININ UCUZ İŞ GÜCÜ SEVDASI, EMEKÇİLERİN BUGÜN EN CAN YAKICI SORUNLARI OLARAK GÖRÜNÜYOR: Kıdem tazminatının kaldırılması çalışmaları, taşeronluğun, güvencesiz, kuralsız ve esnek çalışmanın yaygınlaştırılması, grevlerin yasaklanması, Ekonomik koşulların yaşanılamayacak noktaya getirilerek, AKP iktidarının ucuz iş gücü sevdası, emekçilerin bugün en can yakıcı sorunları olarak görünüyor. Bizler kamu emekçileri olarak işçi sınıfının bir parçası olduğumuzun, geleceğimizin tüm emekçilerle birlikte şekilleneceğinin farkındayız. AKP iktidarının ve Cumhurbaşkanının 'İşçi ve memur ayrımını ortadan kaldıracağız' söyleminin, iş güvencemizin ortadan kaldırılmasına yönelik bir girişim olduğu açıktır. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, kamu emekçilerinin ekonomik, özlük ve sınıfsal haklar mücadelesinde topyekün bir hezimet sayılacak olan iş güvencesinin ortadan kaldırılması girişimine her yerde olduğu gibi 1 Mayıs alanlarında da karşı çıkacaktır.
İŞ CİNAYETLERİNE, TAŞERON SİSTEMİNE, GERİCİ VE BÖLÜCÜ EĞİTİM SİSTEMİNE, ÖZELLEŞTİRMEYE KARŞIYIZ: Tüm emekçilerle birlikte, yurdun her yerinden sesleniyoruz. İktidarın emek ve Cumhuriyet düşmanı politikalarına, iş güvencesinin kaldırılması girişimlerine, taşeron, esnek ve kuralsız çalıştırmaya, iş cinayetlerine, ırkçı, gerici ve bölücü eğitim sistemine, özelleştirme ve yerelleştirmeye, karşı çıkmaya devam edeceğiz… Başkanlık sistemine, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun değiştirilmesiyle, esnek, performansa dayalı ve güvencesiz çalışma tarzına, gerici eğitim sistemine, sanata ve sanatçıya yapılan baskılara, sözleşmeli personel statüsü ve kölelik düzeni olan taşeron işçiliğe, iş cinayetlerine, özelleştirmeye dayalı talan ekonomisine karşı vermekte olduğumuz bu mücadele; inanıyoruz ki birlik ve dayanışma içinde kazanılacaktır ve inanıyoruz ki bu mücadele kazanıldığında; emekçi alın terinin karşılığını alacaktır. Yoksulluk ve işsizlik yok edilecektir. Hakça bir paylaşım düzeni kurulacaktır. Cumhuriyetin laik, demokratik eğitim politikaları yaşama geçirilecektir. Herkes için güvenceli bir iş, herkes için insanca yaşam hakkı sağlanacaktır. Bütün emekçiler temel hakları ve ekonomik talepleri için birleştiğinde, daha adil ve özgür bir dünyanın kurulacağını, emeğimizi sömürenlerin ise bir daha geri dönmemek üzere yıkılıp gideceklerini ve bu güzelim memlekette hürriyetin en şanlı elbisesiyle elini kolunu sallaya sallaya dolaşacağını biliyoruz.
MÜCADELEMİZİ ZAFERE ULAŞINCAYA KADAR SÜRDÜRECEĞİZ: İnsan onuruna yaraşır bir hayat sürebilmemiz için; içinden çıkılmaz hale gelen hayat pahalılığına karşı enflasyon farklarının aylık olarak maaşlara yansıtılmasına, 4688 sayılı kanunla yürütülen toplu sözleşme aldatmacasına karşı grevli toplu sözleşme hakkımız için, hırsızlığa, yolsuzluğa, yoksulluğa ve yasaklara geçit vermemek, hesap sormak için, yargının iktidar güdümünden kurtarılıp bağımsız olması için, emperyalizm ve işbirlikçilerinin ucuz iş gücü üretmek adı altında emekçilere zulüm ettikleri için ülkemizin komşu bölge ülkelerine karşı savaşa sürülmesine dur demek için, mücadelemizi zafere ulaşıncaya kadar sürdüreceğimizi dost düşman herkese ilan ediyoruz!"