Haberler

Birliğime ve Bana Kumpas Kuruldu"

Abone Ol

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Genelkurmay Karargahı'ndaki eylemlere ilişkin, aralarında sözde Yurtta Sulh Konseyi üyelerinin de yer aldığı 221 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Genelkurmay Karargahı'ndaki eylemlere ilişkin, aralarında sözde Yurtta Sulh Konseyi üyelerinin de yer aldığı 221 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar, müştekiler ve tarafların avukatları katıldı.

Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde sözde Yurtta Sulh Konseyi üyeleri arasında ismi geçen sanık eski Şırnak Çakırsöğüt Jandarma Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Ali Osman Gürcan savunma yaptı.

Güneydoğu'da yaptığı görevler ve atandığı görevler hakkında bilgi veren Gürcan, "Gezi Parkı" eylemleri sırasında Ankara İl Jandarma Komutanlığı da yaptığını söyledi.

Bu dönemde Ankara Valisi'nin isteği üzerine gece hazırladığı birliğini 04.30 sıralarında Başbakanlık civarında konuşlandırdığını anlatan Gürcan, göstericilerin hep Başbakanlığa gelmeye çalıştığını ancak buna mani olduklarını ifade etti.

Gürcan, 17-25 Aralık sürecinden sonra generalliğe terfi ettirildiğini belirterek, rütbe verilmesinin hemen ardından dördüncü şark yeri olan Şırnak'a geldiğini söyledi.

Bölücü terör örgütüyle mücadele ettiklerini anlatan Gürcan, "Minnet ve şükranla anılan arkadaşlarım, 15 Temmuz günü maalesef, birliğime ve bana kurulan bir kumpas sonucu, durumu anladığımızda geri dönmemize rağmen şimdi terörist, hain olarak yargılanıyoruz. Terörist yaftası boynumuza yapıştırıldı. Hayır. Ne ben, ne personelim ne hain ne de teröristtir. Konu, kumpas bir emri yanlış anlamaktan kaynaklı ama gerçeği anlayınca kimsenin burnunu kanatmadan dönmeye çalışmaktan ibarettir. İnşallah adalet tecelli edecek, ben ve bütün personelim ailelerimize, özgürlüklerimize kavuşacağız." ifadelerini kullandı.

Mayıs sonu gibi Jandarma Genel Komutanlığından bir personelin arayıp Kanada'ya resmi gezi için seçildiğini söylediğini, kendisinin bunu istemediğini, 5-6 Haziran gibi Jandarma Genel Komutanı'nın dahili hattan arayıp operasyonlar nedeniyle tebrik ettiğini ve ailesiyle Romanya'ya yine bir görev için gitme emri verdiğini ifade eden Gürcan, gezinin 10-28 Haziran'ı kapsadığını, bu nedenle de pasaport ve hazırlık için izin alıp Ankara'ya geldiğini anlattı.

Gürcan, gezinin bitiminde raporu hazırlayıp sunduğunu ve birliğine dönecekken anne ve babasının ısrarı üzerine tümen komutanından tekrar izin aldığını ve ailesiyle memleketi Denizli'nin Çal ilçesine karayoluyla gittiğini iddia etti.

Bayram iznini Denizli'de geçirdiğini belirten Gürcan, 8 Temmuz'da akşam saatlerinde Ankara'ya döndüklerini bildirdi. Gürcan, geldikten sonra eski Kastamonu Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Faruk Bal'ı aradığını ve bayramını kutladığını, "Görüşemiyoruz." deyince aracına binip buraya gittiğini ve bir iki saat kalıp döndüğünü söyledi.

"Darbe toplantısına katılmadım"

Birliğine 9 Temmuz sabahı uçakla Şırnak'a giderek ulaştığını belirten Gürcan, iddia edildiği üzere Adil Öksüz liderliğinde Ankara Konutkent'teki bir villada 6-7-8-9 Temmuz'da yapılan darbe girişimi toplantılarına katılmadığını savundu.

Gürcan, 14 Temmuz'da açıköğretim sınavına katılacak personelin sınava gireceği illere intikalini takip ettiğini, bir grubun da Mardin'e gittiğini anlatarak, 15 Temmuz'un ise normal bir mesai günü olarak başladığını öne sürdü.

Akşam saatlerinde makamına geçtiğini, bu sırada evrak arzı gibi sebeplerle odasına gelenler olduğunu dile getiren Gürcan, şöyle konuştu:

"21.30-21.45 civarı tugay muhabere merkezine Genelkurmay Silahlı Kuvvetler Komuta Merkezi amiri imzalı değil de isimli mesajı rütbeli biri getirdi. 'Harekat Yıldırım ibareli bir emir geldi komutanım.' dedi. Okudum. 'Derhal kurmay başkanını çağır.' dedim. O da kışlada kalıyordu. Hemen geldi. Mesajı kendisine söyledim ve 'Derhal dört tabur komutanını çağır.' dedim. Arkadaşlar odama geldi. Sonra onlara emirlerini okudum.

Okurken dahili hattan İkinci Ordu Komutanlığı Harekat Başkanı olan Albay Erkan Varol aradı. 'Komutanım, birliğinizle ilgili, birliğinizin Ankara'ya intikaliyle ilgili bir mesaj geldi. Gördünüz mü?' dedi. 'Şu an elimde, bakıyorum.' dedim.

'Birliğinizi ivedilikle Ankara'ya istiyorlar. Bunun için askeri uçak gönderiyorlar.' dedi. Ciddi bir olay olduğunu, önünün alınmasında zorluk yaşanan büyük olayların, terör eylemleri, sabotaj yaşandığını düşünerek ve İkinci Ordu'dan aranmam nedeniyle bu değerlendirmeyi keserek, 'Arkadaşlar hemen birliklerinizi hazırlayın, yarım saat-45 dakikaya çıkacağız. Ek bir şey almadan, ne varsa malzemeleriyle araçlara bindik. Bu sırada Mardin'den gelen konvoy henüz ulaşmamıştı."

Darbeyle ilgili planlama olsa Mardin'e giden birliği de bırakmayacağını savunan Gürcan, gelen intikal emri için yola çıktıklarını ancak darbe girişiminden haberleri olmadığını öne sürdü.

Bu sırada Mahkeme Başkanı Oğuz Dik'in, "Şırnak valisi emir verdi mi?" şeklindeki sorusunu ise Gürcan, kendisinin Şırnak Valisi'ne bağlı olmadığını söyledi.

Gürcan, "Benim mülki görevim yok. Benim Kara Kuvvetleri birliğinden farklı bir konumum yok." diye konuştu.

İntikal emrine istinaden ilk hazırlanan üç ve dördüncü taburla yola çıktığını ifade eden Gürcan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"22.30-23.00 civarı intikalle Cizre'ye geldik. Cizre'de önde bulunan arkadaşlarım bana polislerin yolu kapattığını söyledi. 'Niye?' dedim. Ömer müdür vardı, ilçe emniyet müdürü. Aradım. 'Hayırdır?' dedim. 'Genelkurmay Başkanlığının emri geldi. Bizi Ankara'ya bekliyorlar. Uçak gönderiyorlarmış.' dedim. 'Komutanım, tümen komutanımız emir verdi, sizi geçirmemi istemiyor.' dedi. 'Neden?' dedim? 'Komutanım kendisini arayın, beni arada koymayın.' dedi. Telefon kapandı. Ben müdürle yüz yüze görüşmek için ilerledim. Müdürü göremedim. Bu arada bizim iki aracın polisin bir veya iki aracının da ilerisine geçtiğini gördüm."

Bu sırada bir polis memurunun kurma kolunu çeker gibi olduğunu, bunun üzerine askeri personelin de hamle yapmak istediğini, sanki hasım pozisyonuna düşüldüğünü anlatan Gürcan, bu sırada gerideki tabur komutanlarının da geldiğini ancak birliği geri çekmeye karar verdiğini söyledi.

-"Kandırıldığını" Cizre'de anlamış

Gürcan, bu sırada tümen komutanını da aradığını, Genelkurmay Başkanlığının intikal emrinden bahsettiğini ifade ederek, komutanının da "Ali Osman geri dön." dediğini bildirdi.

Bu sırada yanına gelen dördüncü tabur komutanı İsmail Aktaş'ın telefondan bakıp "Sanki bir grubun, paralelcilerin yaptığı bir eyleme alet oluyoruz." gibi bir şeyler söylediğini belirten Gürcan, Cizre'ye atanan tank tabur komutanının da gelip bunun bir darbe girişimi olduğu, paralelcilerin oyununa gelmemeleri, Genelkurmay Başkanlığında da çatışma yaşandığı yönünde ifadeler kullandığını dile getirdi.

Kandırıldığını anlayıp Şırnak'a dönüşe geçtiğini ancak burada da emniyet güçlerinin önlerini kestiğini ifade eden Gürcan, "TEM ve Özel Harekat şube müdürü vardı. Sitemli bir şekilde 'Siz de mi bize silah çekiyorsunuz?' dedim. 'Tugaya dönüyoruz.' dedim. Onlar da 'Tümen komutanınız aramanızı istiyor.' dedi. Hiçbir polis 'Darbe var, savcılık sizi gözaltına aldı.' diye bir şey iletmedi. İletseydi gereğini yapardım." diye konuştu.

Tümen komutanını aradığını ve kurmay başkanının telefonu açtığını, kendisini birliğe beklediklerini belirten Gürcan, gönderilen araçla tümene intikal ettiğini söyledi.

"Ben bu olayın darbe olduğunu Cizre'de öğrendim. Öğrenir öğrenmez kimseye zarar gelmeden personelimi kışlaya döndürmeye çalıştım. Ben ve personelim pusuya düşürüldüm. Terör eylemine uğrandığını düşünerek intikal emrini uygulamaya çalışmaktan başka bir amacım yoktu." diyen Gürcan, birliğine darbe girişimi için bir hazırlık emri de vermediğini öne sürdü.

Gürcan, sözde Yurtta Sulh Konseyi üyeliğini de kabul etmedi.

ByLock iddiasını da reddetti

Darbecilerin sözde atama listesinde kendisine Jandarma Genel Komutanlığı Personel Başkanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü görevinin verildiğini anlatan Gürcan, emniyet müdürlüğünün yerini bile bilmediğini savundu.

Gürcan, "FETÖ'nün emniyetin içinde bu kadar adamı varken, öncesinde, sonrasında bu kadar adam atılmış, tutuklanmışken emniyet dışından, ünü, sanı, popülerliği düşük birinin bu göreve atanması inandırıcı değil." ifadelerini kullandı.

Suçsuz olduğunu öne süren Gürcan, şöyle devam etti:

"Kışlada kal' emrini vermeyenler darbecilerle aynı suça ortaktır. Benim birliğime böyle bir emir gelseydi tuzağa düşmeyecek ve vatana hizmette olacaktık. Bu oluşumun içinde hiçbir zaman olmadım. İhraç edildiğim güne kadar görevimi sadakatle yerine getirdim. Kimsenin adamı olmadım, kimseye de 'Benim adamım ol.' demedim. Düsturum vatanıma ve milletime doğruluk ve sadakatla hizmet etmektir. Kıblem hiç değişmedi, ellerimi hep Rabbime, semaya açtım, kimseye minnet duymadım. Ne şucuyum ne de bucuyum, Türk oğlu Türk'üm. Gerçekler elbet birgün ortaya çıkacak ve adalet yerini bulacaktır."

Gürcan, ByLock kullandığı iddiasının da gerçeği yansıtmadığını öne sürdü.

Ali Osman Gürcan, "Darbeyi kimin yaptığını düşünüyorsunuz?" sorusuna, "Zor bir soru ama şunu biliyorum, ben yapmadım. FETÖ de yapmış olabilir, FETÖ'nün yanındaki insanlar da yapmış olabilir." yanıtını verdi.

Havaalanı kapalı olduğu için kışlasına döndüğü iddiası hatırlatılan Gürcan, "Havaalanının kapatıldığının farkında değilim, bilmiyorum. Bunların ayarlandığını, intikalle gittiğimi düşünüyorum. Önüm kesilmese Cizre Havaalanı'na kadar gideceğim. Ben nasıl yardım edebilirim derdindeyim." şeklinde konuştu.

Gürcan, "Fetullah Gülen'i terör örgütü elebaşı olarak kabul ediyor musunuz?" sorusuna "Ediyorum." karşılığını verdi.

Gürcan'ın savunmasının ardından duruşma yarına ertelendi.

Kaynak: AA / Güncel

Osman Gürcan Şırnak Cizre Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title